29.05.2005 - "29 Mayıs İstanbul'un Fetih Günü" Münasebetiyle Yayınladıkları Kutlama Mesajı
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

 

Genel Başkanımız Sayın Dr. Devlet Bahçeli'nin
"29 Mayıs İstanbul'un Fetih Günü"
Münasebetiyle Yayınladıkları Kutlama Mesajı

29 Mayıs 2005

Aziz Türk Milleti,

İstanbul’un fethinin 552. yıldönümündeyiz. Tarihin akışının yeniden düzenlenip, yönlendirildiği bu büyük fethin aradan geçen yüzyıllarda eksilmeyip çoğalan coşkusu içinde büyük Türk milletini kutluyorum. Başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere İstanbul’u Türk yurdu yapan bütün kahramanları rahmet ve minnetle anıyorum.

İstanbul’un fethi ve Türk milleti ile buluşması bütün dünya için çok önemli anlamlar taşımaktadır. her şeyden önce, yeni bir çağın başlangıcı olmuştur. İstanbul’un fethinin yeni bir çağı beraberinde getirmesi sadece fütühatla alakalı değildir. Türk milletinin Batı ile İstanbul üzerinden başlayan sürekli ve yoğun teması ile birlikte Batı’nın kendisini sorgulayıp Ortaçağ’ın karalıklarından ve engizisyon cenderesi içindeki din, bilim, fikir, sanat ve düşünce hayatının özgürleşip gelişmesinin ilk ve en önemli adımları da atılmıştır.

Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’a ilk girdiği andan itibaren şehirde yaşamakta olan bütün inançların temsilcileri ve önderlerine, inançlarının gereği ne ise o şekilde yaşamaya devam etmelerini istemiş; gerek İstanbul’da gerekse imparatorluk içinde yaşayan herkesin inandıkları gibi yaşayabilmeleri için devlet olarak bütün imkanları seferber etmekten geri durmamıştır.

Dolayısıyla, 29 Mayıs 1453’ten itibaren, İstanbul’un küresel değerlerin hepsini cem eden, hoşgörünün, barışın, aklın, bilimin, özgürlüğün merkezi haline gelmiş; bu iklimin İstanbul’dan bütün dünyaya dalga dalga yayılmıştır.

Fetihle birlikte, dünyanın en eski kültür ve medeniyet merkezlerinden biri olan İstanbul Türk ve İslam kültür ve medeniyeti ile tanışmış; yüzyıllar boyu birbirinden kıymetli eserlerle adeta yeniden tezyin edilmiştir.

İstanbul, sadece coğrafi olarak iki kıtayı birleştirmemektedir. Fetihden beri dünyanın bir yarısından diğer yarısına büyük bir kültür ve medeniyeti de taşımaya devam etmektedir. Ne var ki, bu gerçek çağlar değişse, yüzyıllar geçse de sonuçta zihniyet yapısında ve özünde hiçbir şeyi değiştirmeyen; bağnaz, katı, kendi doğrularını ve değerlerini dayatan anlayışların bir türlü görmek istemedikleri, farkına varamadıkları bir durumdur.

Bugün, Türkiye ile ilişkilerinde çok büyük bir medeniyetin sahipleriyle değil de, köksüz, çapsız ve ufuksuz bir bir ülke ile muhatap olduklarını düşünenler gerçekten çok ciddi bir yanılgı içindedirler. Ancak, hiç şüphe yok ki, bu yanılgıyı besleyen, sürdürülmesine yardımcı olan anlayışlar da ne yazık ki ülkemiz içinden üretilmektedir.

Fetihle birlikte daha yaşanabilir, özgür bir dünyanın oluşumunu temin eden; din ve vicdan hürriyetinin en seçkin örneklerini veren; İmparatorluk sınırları içinde her inancı kendi değerleriyle yaşatan bir millet bu gün pek çok yönden adeta kuşatılmakta; haksız, ölçüsüz ve gerçek dışı ithamlarla, iftiralarla suçlanmaktadır.

Ancak bilinmelidir ki, İstanbul 1453’ten beri hala birçok dinin, inanışın yaşandığı, yaşatıldığı bir şehir olarak varlığını sürdürüyorsa, Fatih’in ortaya koymuş olduğu ve kendinden gelenlerin devam ettirdiği işte bu derin ve geniş hoşgörüdendir.

Türk Milleti, İstanbul’un fethi ile, İslamın yüce peygamberinin övgü ve müjdesine mahzar olurken; insanlığın karanlıklardan kurtuluşuna da vesile olmuştur.

Fetih’den beri İstanbul, Türk Milleti’nin bütün gücü ve imkanlarını seferber ederek ile mamur hale getirdiği; binlerce abide eserle donattığı bir şehirdir.

Ne var ki son yıllarda, bu güzel ve görkemli şehrin layık olduğu şehir estetiği ve duyarlılığı yeterince sergilenememekte; sürekli artan nüfusu ile şehir hayatın karmaşa içine girdiği bir alana dönüşmektedir.

Bu nedenle, Başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere, bu şehri bize kazandıran bütün kahramanlara ve İstanbul’u dünyanın en nadide eserleriyle donatan ceddimize layık olabilmek, bu büyük mirası layıkıyla muhafaza edebilmek için yerel yönetimlerimizin de, siyasi iktidarların da çok iyi ve ciddi politikalar izlemeleri gerekmektedir.

İstanbul’u rant ekonomisinin değişik çarkları içine terk etmek veya bu anlama gelecek duyarsızlıkları sergilemek Fatih’in de, bu şehre gönül verenlerin de aziz ruhlarını incitmek anlamına gelecektir.

Biz Milliyetçi Hareket olarak, İstanbul’a bu yönü ile de ayrı bir özen ve önem vermekteyiz. İstanbul, görkemine yakışır bir nüfusu dünya durdukça barındırmaya devam edecektir ama, içinde barındırdığı bütün insanlar için de layıkıyla yaşanılan bir şehir olacaktır. Bu herkese düşen mukaddes ve vazgeçilmez bir sorumluluktur.

Bu ruh ve şuurla diyoruz ki, İstanbul kıyamete kadar kendisini güzelleştiren Fatihleri ile birlikte yaşayacaktır. Fatihlerin ahfadı, bu kutsal emanete en güzel şekilde sahip çıkacak, şehri estetiği ile yaşatacak; yine küresel aydınlanmanın, özgürlüklerin, akıl ve bilimin en büyük merkezi kılacaktır.

Fethin 552. yıldönümünde aziz Türk milletini bir kez daha kutluyor; Fatih Sultan Mehmed Han başta olmak üzere, büyük fütühatta yer alan tüm şehit ve gazilerimize Yüce Allah’dan rahmet diliyorum.

İstanbul’u bu günlere getiren, taşında toprağında emeği ve sevgisi olan ancak bu gün aramızda olmayan herkese Cenab-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret; hayatta olanlara ise hayırlı, sağlıklı, uzun ömürler diliyorum.

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı