01.07.2001 - 7. Anadolu Kurultayı Konuşması (Beyşehir Gezisi)
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Genel Başkanımız Dr. Devlet Bahçeli'nin
Beyşehir Gezisinde Yaptığı Konuşma
01 Temmuz 2001

 

Aziz Vatandaşlarım,

Muhterem Beyşehirli Hemşehrilerim,

Kıymetli Dava Arkadaşlarım,

Sevgili Genç Ülküdaşlarım,

Basınımızın Değerli Temsilcileri,

Öncelikle, hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Altıncısını birlikte kutladığımız Anadolu Kurultayı'nın bu yıl yedincisini yine hep birlikte kutluyoruz. Sizlerle bir araya gelmekten, Anadolu Kurultayı'na iştirak etmekten büyük bir onur ve sevinç duyuyorum.

Hepiniz kurultayımıza hoş geldiniz, şeref verdiniz.

Daha nice kurultayları birlik ve beraberlik ruhu içinde idrak edebilmeyi Cenâb-ı Allah'tan diliyorum.

Çok Değerli Misafirler,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Bildiğiniz gibi kurultaylar, milletimizin biraraya gelerek güzel değerleri yaşadığı ve yaşattığı anlamlı faaliyetlerdir. Kurultayların önemli fonksiyonlarından birisi, bu toplantılarda dertleşmelerin, karşılıklı bilgi alışverişlerinin yapılabilmesidir. Belirli zaman dilimlerinde toplanan kurultaylarda hasbihal etmek ve istişarede bulunmak, kurultayın gelenekleri arasındadır.

Şimdi, huzurlarınızda kurultayın bu anlamlı geleneğini yerine getirerek, özellikle son bir yılda yaşanan gelişmeler hakkında ki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Geride bıraktığımız süre içinde en önemli gündem maddelerinden birisinin, üstüste yaşanan iki ekonomik kriz olduğuna şüphe yoktur. Yaşanan bu krizler sebebiyle, uygulanmakta olan ekonomik programın yenilenmesi gerekmiştir.

Krizlerin herkesi etkilediği, ama en çok da dar gelirli vatandaşlarımızı güç duruma düşürdüğü malûmunuzdur. O yüzden yeni program oluşturulurken, ekonominin acil ihtiyaçlarının yanında, geçim darlığı içinde bulunan vatandaşlarımızın durumu üzerinde de önemle durulmuştur.

Hükümetimiz, genelde milletimizin ve özelde dar gelirli vatandaşlarımızın yaşadığı sıkıntıları çok iyi bilmektedir. Gözbebeğimiz partimiz ise, sosyal adaletin en az ekonomik gelişme kadar önemli olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden, uygulamaya konulan yeni programın önemli sacayaklarından birini bu konu oluşturmaktadır.

Esasen, yıllardır ciddi zorluklar içinde bulunan memurlarımızın ve işçilerimizin ücret problemleri ile küçük esnafın ve çiftçilerimizin yaşadığı zorluklar, sadece bu hükümetin ve Milliyetçi Hareket'in değil, ekonomi ve siyasetle ilgili herkesin meselesi olmak durumundadır.

Ancak üzerinde titizlikle durulması ve dikkat edilmesi gereken başka bazı hususları da unutmamak lâzımdır. Her şeyden önce, devletimizin çok ağır bir borç yükü altında olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Bu büyük yükün altından kalkmak için toplumsal bir dayanışma ve fedakârlık gerektiği açıktır.

Eğer bu gidişe dur denilmezse, mevcut malî dengesizliklerin ülkeyi çok güç durumlara sürükleyebileceğini bilen hükümetimiz, acı bir ekonomik reçete uygulamak zorunda kalmıştır. Kamu harcamalarında yıllardır yapılan savurganlık ve sorumsuz borçlanma anlayışı, ekonomimizi bugünkü tıkanıklığa getirmiştir.

Artık, bu kilidi elbirliğiyle açmamız gerekmektedir. Bunun için de yapısal reformaları gerçekleştirmek ve yolsuzlukları engellemek şarttır. Bu süreçte millet olarak ekonomik sıkıntılara biraz daha sabretmemiz ve göğüs germemiz mecburiyeti vardır.

Vatandaşlarımız arasında, çok uzun yıllardır sabretmekten haklı olarak yorulanlar, sabretmeye takatinin kalmadığını düşünenler olabilir. Yine, "Yıllardır yaşadığımız sıkıntılar yoksa gene bitmeyecek mi?" diye endişe duyanlar bulunabilir.

Böyle düşünen vatandaşlarımızın ne zor şartlar içinde ekmek kavgası verdiklerini, katlanmak zorunda kaldığı ekonomik sıkıntılardan bunalarak yorgun düştüklerini herkes bilmez, ama bizler çok iyi biliriz. Bunun için gönlümüz rahatsız, zihnimiz meşgûldür.

Ancak, bir hususu da gözden uzak tutmamamız lazımdır. Bugün, atılan adımları atmaz, bazı sıkıntılara katlanmazsak, yarınların daha kötü olması ihtimali bulunmaktadır. Bugün tahammül gösterdiğimiz zorluklar, inşallah yakın zamanda rahata ermemizi ve ekonomimizin yeniden düze çıkmasını sağlayacaktır.

Şu da unutulmamalıdır ki, ekonomik programlardan kısa vadede sonuç alınması genellikle kolay değildir. Ekonomik programların kalıcı başarısı için, yapısal reformlar, kararlı bir siyasî irade ve yeterli zaman gerekir. Ekonomik programların hedefine ulaşması için sıkça siyasî istikrardan bahsedilmesi de bu yüzdendir.

İkinci görev yılını tamamlayan hükümetimizin, yaşanan bazı güçlükleri aşarak bugüne ulaşmasının taşıdığı anlam, bu açıdan oldukça önemlidir. Ancak, bu hükümet döneminde, ciddi reformlar gerçekleştirilmiş, ekonominin kangren olmuş yaralarına neşter vurulabilmiştir.

Takdir edersiniz ki, üç partili bir koalisyon hükümetinin sağlıklı işlemesi, ancak demokratik uzlaşma kültürünün gelişmesiyle ve karşılıklı uyum çabasıyla mümkündür. 57. Cumhuriyet Hükümeti, her şeyden önce, bu kültürü geliştirmeyi belirli ölçüde de olsa başararak önemli bir hizmeti yerine getirmiştir.

Türkiye'deki, çarpık ve eski siyasî anlayışların değişmesinde, kamplaşmacı ve kavgacı siyaset yaklaşımlarının terk edilmeye başlanmasında, bu hükümetin ve tabii ki partimizin önemli bir rolü olmuştur.

Çünkü bizler inanıyoruz ki, Türkiye'ye, anlamsız tartışma ve kavgalarla, sürekli karalamalarla hizmet etmek mümkün değildir. Unutulmamalı ki, Türkiye'ye hizmet, ancak sevgi ve saygı iklimi içinde yarışmak ve çok çalışmak ile mümkündür.

İşte Milliyetçi Hareket'in hizmet anlayışı ve faaliyetleri bu yaklaşım çerçevesinde şekillenmektedir. Zaten Türk milletine hizmetin başka yolu da yoktur. Kim ne derse desin, Milliyetçi Hareket de bu yolda kararlı adımlarla ilerlemeye devam etmektedir.

Çok Değerli Misafirler,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Kıymetli Bozkurtlarım,

Milliyetçi Hareket Partisi'nin bugüne kadarki çalışmalarında bazı ilke ve değerlere özel önem atfettiği, politikalarını bunlara göre şekillendirdiği hepinizin malumudur. O ilkelerden bir tanesinin, günübirlik siyaset anlayışına iltifat etmemek ve daima Türk milletinin geleceğini düşünerek hareket etmek olduğu da bir gerçektir.

Bu çerçevede, halkın gözünü boyamak ve sadece oy kaygısıyla popülist metotlara başvurmak, bizim asla tasvip etmeyeceğimiz bir siyasî anlayıştır. Son yıllarda ekonominin içine girdiği darboğazı aşmak için yapısal reformlara hız vermeyi tercih etmemizin temelinde yatan gerçek de budur.

Bugünü kurtaralım derken, yarınlarımızın ipotek altına alınmasına göz yummak, Türk Milliyetçilerinin hiçbir şekilde kabul edebileceği bir anlayış değildir. İşte bunun için, partimiz politikalarının bu gerçekler ışığında değerlendirilmesinde fayda vardır.

Milliyetçi Hareket Partisi'nin inandığı değerleri, savunduğu ilkeleri anlayamayan, belki de anlamak istemeyen bazı çevreler vardır. Onlar, Milliyetçi Hareket'i kendi kafalarındaki şablona oturtmaya çalışmakta, partimiz bu şablona uygun davranmadıkça da Milliyetçi Hareket'e kızmaktadırlar. Yine onlar, bizden günübirlik politika uygulamaları beklemekte, bunu göremeyince de karalamayı tercih etmektedirler.

Ama, ne yaparlarsa yapsınlar bizler doğru bildiğimiz yoldan ayrılmayacağız.

Çünkü, onların unuttukları önemli bir nokta vardır. Milliyetçi Hareket, savunduğu büyük hedeflerinden ve temel ilke ve değerlerinden vazgeçecek bir parti değildir. Çünkü Türk milliyetçilerinin emsaline az rastlanır gayretlerle bugünlere ulaştırdığı Milliyetçi Hareket, doğrularını büyük fedakârlıklar ve tecrübeler sonucunda oluşturmuş bir siyasî harekettir.

Yine bilinmelidir ki, bizim, Türk milletini kucaklama ve yeni çağla buluşturma iddiamız, sadece ekonomik kararlar ve programlarla sınırlı bir proje değildir. Aksine, insanlarımızın ekonomik hürriyetlerini elde etmesi hedefini, şahsiyetli ve erdemli insan yetiştirme hedefiyle bütünleştiren bir büyük toplumsal projedir.

Türk milletinin dirliğinin ve huzurunun ancak böyle kapsamlı bir projeyle sağlanabileceğini kavrayamayan kişi ve kuruluşlar, elbette ki partimizin icraatlarını ve duyarlılıklarını anlamakta zorluk çekeceklerdir. Yılların pişirdiği ve olgunlaştırdığı temel değerlerimizi ve fikirlerimizi, hassasiyet ve hoşgörü yoksunu çevreler için değiştirmemiz mümkün olmadığına göre, artık onların bizi anlamak için çaba sarfetmeleri yerinde olacaktır.

Çok Kıymetli Vatandaşlarım,

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

Geride bıraktığımız sürede en çok konuşulan konulardan bir diğeri de yolsuzluklar olmuştur. Bazı siyasetçi ve bürokratların iş çevreleriyle kurdukları ilkesiz ve seviyesiz ilişkilerin sebep olduğu yolsuzluklar, toplum vicdanını derinden etkilemiştir. Kamu vicdanını, hiç şüphesiz yapılan yolsuzluklar sonucu oluşan kayıpların halkın cebinden karşılanması kadar, yolsuzluğun bir kavram olarak adalet ve güven duygusuna verdiği zarar da yaralamıştır.

Bu konunun sadece polisiye tedbirlerle çözülmesinin mümkün olmadığı, sorunu doğuran kaynakların da kurutulması gerektiği açıktır. Bu çerçevede, ilkeli ve temiz siyaset anlayışının önemi daha da artmaktadır. Kamu kurumlarında ve siyasi ilişkilerde yapılacak reform nitelikli düzenlemeler de problemin köküne inilmesine katkı sağlayacaktır.

Nihayet, ahlâkî tutarlılığın sadece işe yaradığında kullanılan bir söylem olmaktan çıkarılması ve siyasette dürüstlüğün asgarî bir gereklilik haline dönüştürülmesi zorunludur.

Her alanda yozlaşma ve yolsuzluğa karşı ilkelerini açıkça ortaya koyan ve seçim beyannamesinde bu konuya özel önem veren partimizin, bu hassasiyeti kamuoyu tarafından da çok iyi bilinmektedir.

Ortağı olduğumuz 57. Hükümet döneminde çok sayıda yolsuzluk operasyonu yapıldığı ve bu konuda kararlı bir tutum sergilendiği de gözler önündedir. Hükümetimiz, siyasetin kirlenmesine ve siyasetçilerin güven kaybetmesine yol açan her türlü yolsuzluk iddiasına karşı duyarlı bir tutuma sahiptir.

Bizim bu konudaki derin hassasiyetimiz, dün olduğu gibi bundan sonra da devam edecektir. Yolsuzlukla ilgili konularda son derece hassas tavırlar ortaya koyan partimizi bu meselede dahi eleştirenler olabilmiştir.

Huzurlarınızda birkez daha vurgulamak isterim ki, bu çevrelerin ön yargıları ve samimiyetten uzak değerlendirmeleri nezdimizde hiçbir kıymet taşımamaktadır. Çünkü Milliyetçi Hareket, onlara karşı değil, büyük Türk Milleti'ne ve tarihe karşı sorumludur.

Çok Değerli Misafirler,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Sevgili Bozkurt Kardeşlerim,

Hem ekonomik açmazların, hem de yaşanan yolsuzlukların Türk milletinin önemli problemleri olduğuna şüphe yoktur. Ancak Türk milletinin uzun tarihi boyunca buna benzer problemlerle sıkça karşı karşıya kaldığı da bilinmektedir.

Milletimiz, bu tür sıkıntılı dönemleri, sağduyulu ve sabırlı yaklaşımlarıyla aşmayı daima başarmıştır. Bunun için başvurduğu temel kural ise, ne olursa olsun dayanışma ve birlik ruhumuzu kaybetmemek olmuştur.

Diğer taraftan, yaşanan problemlerden kendilerine şahsî menfaat sağlamaya ve ekonomik zorlukları siyasi prim malzemesi yapmaya çalışanların, gelecekle ilgili ümitlerimizi kırmasına izin vermemek durumundayız. Bu büyük milletin taşıdığı ve ülkenin sahip olduğu potansiyellerin, her türlü güçlüğün aşılmasında çok önemli bir unsur olduğunu unutmamak zorundayız.

Ayrıca milletimizin kriz fırsatçılığına soyunanlara gerekli cevabı vereceğinden de kimsenin şüphesi olmamalıdır. Çünkü fitne ve haset hareketleri, tarih boyunca bu milletin kalbinde asla yer bulmamıştır, Yüce Allah'ın izniyle bundan sonra da bulmayacaktır.

Milliyetçi Hareket de her şart altında aziz milletimizin emrinde ve hizmetinde olmaya devam edecektir. Hiçbir şer güç de, bu tarihi görev ve sorumluluğun yerine getirilmesini engelleyemeyecektir.

Bu duygu ve düşünceler içinde sözlerimi bitirirken, Türk milletinin güzel bir geleneğini yaşatmak için bu kurultayı düzenleyenlere, organizasyonda emeği geçenlere ve kurultayımızın bugünlere gelmesinde çaba sarfeden bütün dava arkadaşlarıma huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Bu vesileyle, hepinizi bir kez daha en içten duygularımla selamlıyor, sevgi ve saygılar sunuyorum.

Hepiniz sağ olun, varolun. Allah'a emanet olun.

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı