Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin İznik Belediyesinin düzenlemiş olduğu Temel Atma Töreninde yapmış oldukları konuşma. 4 Ocak 2014
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
İznik Belediyesinin düzenlemiş olduğu Temel Atma Töreninde
yapmış oldukları konuşma.
4 Ocak 2014

 

Muhterem Vatandaşlarım,

Aziz İznikliler,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Sizleri sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

İznik’te olmaktan, sizlerle kucaklaşmaktan sevinç duyuyorum.

Bizlere bu yüksek ve coşkulu katılımınızla, daha büyük işler yapmak için destek veriyorsunuz.

Türkiye’yi ayağa kaldırmak ve yaralarını sarmak için önümüzü açıyor, heyecanlarımızı artıyorsunuz.

İznik’in yarınları için umut vaat ediyor, hepimize cesaret aşılıyorsunuz.

Bugün buraya İznik Belediyemizin göz kamaştırıcı çalışmalarını görmek, haklı gururunu paylaşmak ve bazı yatırımların da temelini atmak için geldik.

Mutluluk içinde takip ediyorum ki, İznik Belediyesi başarıdan başarıya koşmakta, hizmet zincirine yeni halkalar eklemektedir.

İznik; geçmişinden kopmadan geleceğe yürümektedir.

İznik; milli ilkelerinden, manevi değerlerinden ayrılmadan aydınlığa koşmaktadır.

Çok şükür, İznik güzelleşmekte, büyümekte, kalkınmakta ve engelleri aşmaktadır.

İznik ve İznikli kardeşlerimin yararı için çalışmayı ibadet gibi gören, varını yoğunu İznik’e hasreden MHP’li kadrolarla iftihar ediyorum.

Hepinizin huzurunda İznik Belediye Başkanımız Sayın Kadri Eryılmaz Bey’i tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.

Partimizin İznik İlçe Başkanı’yla birlikte Yönetim Kurulunu ve tüm dava arkadaşlarımı en içten hissiyatımla kutluyorum.

Ve elbette İznik için MHP diyen, MHP’ye ümit bağlayan, duasını ve desteğini bizlerden esirgemeyen tüm İzniklilere şükranlarımı sunuyorum.

Değerli Vatandaşlarım,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

İznik tarih ve kültür demektir.

İznik asırlara meydan okuyan çinileriyle, camileriyle, medreseleriyle, kervansaraylarıyla, hanlarıyla, hamamlarıyla, köprüleriyle, çeşmeleriyle ve türbeleriyle bizim yüz akımızdır.

Bu tarihi şehrimiz, maziden devraldığı güzellikleriyle açık hava müzesini aratmayan bir niteliğe sahiptir.

Bu toprakların her tarafında Türk Cihan Devleti’nin izleri saklıdır.

Bu topraklarda Türk milletinin muzafferiyeti mayalanmıştır.

İznik bizim için çok özel, çok anlamlı ve çok kıymetlidir.

Burası değişik medeniyetlere adeta beşiklik yapmıştır.

İznik’in her tarafı geçmişin muazzez anılarıyla yoğrulmuştur.

Aynı zamanda İznik, Anadolu’daki ilk Türk başkentidir.

Kutalmışoğlu Süleyman 939 yıl önce İznik’e Türk’ün mührünü vurmuş ve burayı Türk milletinin yönetimiyle tanıştırmıştır.

Belirli bir süre elimizden kayıp gitse de Orhan Gazi İznik’i tekrar yurt yapmış, buradan zaferlerin düşünü kurmuştur.

Gurur duyarak hatırlıyoruz ki, İznik önlerinde Haçlılara karşı iman, vatan ve bağımsızlık mücadelesi verilmiştir.

Mütecaviz emeller burada karşılanmış, burada göğüslenmiştir.

İznik’i çepeçevre kuşatan 114 burçlu surlar geçmişin adeta canlı tanığı gibidir.

Tarihin önemli bir bölümünde vatan topraklarının kalbi buralardan atmıştır.

Türk-İslam kudretinin nara sesleri buradan arşa varmıştır.

Ecdadımızın cengâverlikleri İznik’i yükseltmiş ve zalimlere, despotlara, maceraperest zorbalara, kan düşkünlerine dünyayı zindan etmiştir.

İznik geçmişin emanetlerine sahip çıkmış, inanıyorum ki, bugün yine çıkacaktır.

İznik ecdadımıza sadakat göstermiş, biliyorum ki, bugün yine gösterecektir.

Çünkü bu aziz yurt köşesinin her karışı şehit kanlarıyla sulanmıştır.

Çünkü bu aziz yurt köşesinde nice destanlar yazılmıştır.

İznik’in her yanı Türklüğün ve İslam’ın eserleriyle donatılmıştır.

Daha da mühimi İznik kardeşliğin sonucudur.

Farklı din ve kültürlere mensup insanlar yüzyıllarca burada huzur ve esenlik içinde yaşamıştır.

Kimse kimsenin inancına karışmamış, kimse kimsenin özelini ihlal ve işgal etmemiştir.

Sosyal barış, karşılıklı saygı, hoşgörü ve adaletli yönetim İznik’le iç içe geçmiş, burayı bir dünya markası yapmıştır.

Türk milletinin tüm hasletleri burada özetlenmiştir.

Muhterem ecdadımızın insani, vicdani, ilmi ve irfani vasıfları İznik’e yön vermiş, istikamet çizmiştir.

İznik’in barış ortamı, yüzyıllarca muhafaza edip olgunlaştırdığı saygı kültürü herkese, hepimize örnek olmalıdır.

Geçmişteki muhteşem dayanışma, uzlaşma, anlaşma, yardımlaşma ve kardeşçe yaşama ruhuna şimdilerde özlem duyuyor, sabırla bekliyoruz.

Maalesef içinden geçtiğimiz zaman zarfında milletçe huzurumuz kalmamıştır.

Sorunlar artmış, gerilim ve çatışma ortamı genişlemiştir.

Türkiye Cumhuriyeti gittikçe güç ve derman kaybetmektedir.

Türk milleti mutsuz ve gelecekten umutsuzdur.

Karşı karşıya olduğumuz meseleler çığ gibi büyümektedir.

Hayat pahalılığı gün geçtikçe ağırlaşmaktadır.

Ekonomik sıkıntılar gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır.

İznik sebze ve meyve ambarı olmasına rağmen, zamlar, fahiş vergiler İzniklileri canından bezdirmiştir.

Başbakan ve hükümeti ekonomideki kara deliklerin faturasını İznikli kardeşime çıkarmıştır.

Hükümet başarısızlığının bedelini İznikliye ödetmektedir.

Şunu net olarak ifade etmek lazımdır ki, iktidar acziyetini, yetersizliğini, beceriksizliğini İznikli kardeşimin sırtına yüklemektedir.

Merkez Bankası Döviz Rezervini artırmakla yalan ve asılsız yere övünen Başbakan, gerçekte milletimizin borcunu, çilesini, şikâyetini, sızlanışını, feryadını yükseltmiştir.

İznikli kardeşim işsizdir, fakat Başbakan IMF’ye borç ödemekten, üstelik bununla yetinmeyerek ve aldatmada rekor kırarak bu kuruma borç vermekten dem vurmaktadır.

Biliniz ki, tarihimizin hiçbir devrinde bu kadar palavracı, bu kadar kurusıkı atan, milletimizi ahmak yerine koyan bir şahsiyet görülmemiştir.

Başbakan Erdoğan’ın pembe tabloları yalnızca yandaşlarının karnını çatlatırcasına doyurmaktadır.

İznikli kardeşim sofrasından çalınan nimetlerden, cebinden aşırılan paralardan dolayı mağdurdur, fakat Başbakan büyüdük, geliştik, zenginleştik masalları anlatmayı sürdürmektedir.

İznikli kardeşim yok-yoksuldur, Başbakan ise 2002 yılına kıyasla milli gelirdeki artıştan bahsetmekte, kendi çalıp kendi oynamaktadır.

Peki milli gelir 230 milyar dolardan 800 milyar dolara ulaşmışsa, yani 11 yılda 570 milyar dolarlık bir gelir artışı varsa, bu para nerededir, nereye gitmiştir?

Soruyorum sizlere, bu artıştan payınıza düşeni aldınız mı?

Ekonomik anlamda feraha kavuştunuz mu?

Milli gelir arttı da, sizlerin yüzü mü güldü?

İş mi buldunuz, ekmeğiniz mi çoğaldı, pazar ve market fileleriniz mi doldu taştı?

Hayır diyorsanız, bu 570 milyar dolarlık rakamsal artış kimlerin cebine inmiş, kimlerin banka hesabına eklemlenmiştir?

İznikliye vurmayan talih, kimlerin başına konmuştur?

Başbakan Erdoğan’ın zenginleştiğini söylediği Türkiye nerededir?

Muhterem İznikliler,

Ben size söyleyeyim.

Zenginleşen Türkiye değil, Başbakan’ın bizatihi kendisi, hısımları, dünürleri ve evlatlarıdır.

Parayı bulan sizler değil, bakanlar ve çocuklarıdır.

Servet ve gelirleri fırlayan sizler değil, yandaş işadamları, ayrıcalıklı zümreler, kara paracılardır.

İznikli esnaftan çalınanlar ayakkabı kutularına koyulmuştur.

İznikli çiftçiden gasp edilenler ayakkabı kutularına deste deste dizilmiştir.

İznikli üreticinin hakkı yatak odalarındaki kasalara saklanmıştır.

Sizlerin alın teri AKP’nin yolsuzluk değirmeninde öğütülmektedir.

Küçücük yavrularınızın nafakaları hırsızlar tarafından ele geçirilmektedir.

Dedelerin, ninelerin, anaların, babaların neyi var neyi yoksa haram peşinde koşanların ambargosu altındadır.

Türkiye, Başbakan ve hükümetinin soygunuyla karşı karşıyadır.

Türkiye, Başbakan ve hükümetinin yolsuzluğuyla çalkalanmaktadır.

Kul hakkı yiyenler, tüyü bitmemiş yetimin lokmasına göz dikenler AKP’nin güdümünde zıvanadan çıkmıştır.

Başbakan Erdoğan ve yandaşları demokrasinin nimetlerini yanlışa yorarak kendi ikballeri için kullanmış ve milli irade açıkça aldatılmıştır.

Milletimizin AKP’ye verdiği destekten dolayı gözü ve şuuru kapanan Başbakan Erdoğan, denge ve ölçüyü kaybetmiş, sandığı parasal imkana devşirerek milli emanete resmen ihanet etmiştir.

Bu yanlışlara karşı adaletin sessiz kalmaması, dokunulmaz ve ulaşılmaz olarak görülenlerin mahkeme önüne çıkarılmaya başlanması Başbakan ve hükümetini ürkütmüş, kontra saldırıya geçirmiştir.

Yolsuzluğu kapatmak amacıyla komplo teorileri üretilmiştir.

Yolsuzluğu örtebilmek için dış saldırılar icat edilmiş, milli iradeye suikast iddialarından medet umulmuştur.

Başbakan Erdoğan’a göre, yakın tarihin en önemli ‘Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması’ milletimizi, ülkemizi, vatanımızı ve istikbalimizi hedef alan bir saldırıdır.

Buna göre yolsuzluk iddiaları düzmecedir.

Hedef Türkiye, millet, vatan ve gelecektir.

Yine bu zihniyete göre, ülke içinden aktörler, ajanlar, maşa ve taşeronlar kullanılmıştır.

Tuzak ise yurt dışından kurulmuş, düğmeye de Türkiye aleyhtarı çevreler basmıştır.

Başbakan bunlarla da yetinmemiştir.

Türkiye’nin istikrarlı büyümesinden rahatsız olanlar “Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu”nun içindedir.

Türkiye’nin küresel bir güç haline dönüşmesinden, terörü sona erdirerek kardeşliği yüceltmesinden sözde keyfi kaçan çevreler “Rüşvet ve Yolsuzluk Operasyonu”nuyla harekete geçmişlerdir.

Başbakan Erdoğan aklına nasıl yatıyorsa, işine ne şekilde geliyorsa ‘Rüşvet ve Yolsuzluk Soruşturması’nı o şekilde gölgelemeye ve sorgulatmaya çalışmıştır.

Her konuşmasında iç düşmandan girmiş, dış düşmanlardan çıkmış, neredeyse işi dünya dışı varlıklara kadar dayandırmıştır.

Başbakan Erdoğan rüşveti saklamak için çırpınmaktadır, zira korkusu büyük, etrafıyla birlikte açıkları çok fazladır.

Başbakan Erdoğan yolsuzluğu inkar etmektedir, zira kendisi ve hükümeti baştan ayağa yolsuzluk olup çıkmıştır.

Milletimiz gerçekleri görmelidir.

Başbakan madem yolsuzluğu uydurma, rüşveti de iftira olarak değerlendirmektedir, özellikle malum dört bakanı niçin değiştirme lüzumu duymuştur?

Yolsuzluk iddialarının merkezinde yer alan ve 29 yaşındaki karanlık bir kişi tarafından rüşvet bağımlısı yapılan bakanları görevden almak, bir yönüyle suçlamaları kabullenmek değil midir?

Başbakan Erdoğan etrafıyla birlikte suçüstü yakalanmıştır.

Yargıya saldırması, savcıları karalamaya çalışması, örgüt ithamlarından fayda umması, polisleri görevden alma ısrarı suçluluk halidir ki, ancak bir suçlu bu denli telaşa kapılacaktır.

İktidar kanunsuzluk çukuruna batmıştır.

Başbakan Erdoğan bu işten yakayı kurtaramayacaktır.

İznikli kardeşim her şeyin farkında ve idrakindedir.

Başbakan Erdoğan gerçekleri değiştiremeyecektir.

Paralel devlet ezberleriyle kirliliği temizleyemeyecektir.

Komplo tezleriyle, suikast iddialarıyla neden olduğu karanlıktan çıkamayacaktır.

Şayet devlet içinde bir devlet varsa bunun sorumlusu da kesinlikle Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetidir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin temelinden dinamitlemek için 11 yıldır didinen, mücadele veren, her türlü ihaneti meşru gören bu zihniyet kazdığı kuyuya sarsıla sarsıla düşecektir.

İznik’ten Başbakan’a sesleniyorum:

Paralel devlet varsa, devletin tüm organlarına sinmiş ve bulaşmışsa bunu bulup ortaya çıkarmak siyasi namus meselesi olarak görülmelidir.

Öncelikle bu paralel devlet nasıl oluşmuştur?

Devlete nasıl sızmıştır?

Bu esnada Başbakan Erdoğan nerededir, kimlerle zaman geçirmiştir?

Başbakan’ın bahsettiği örgüt kimdir, başı ve kadrosu kimlerden meydana gelmiştir?

Görüyorsunuz, AKP ülkemizi mahvetmiştir.

Türkiye bugün demokrasiyi yozlaştıran hükümet ve yandaşları tarafından köşeye sıkıştırılmıştır.

Yolsuzluk, usulsüzlük ve yasa dışı menfaat arayışları demokrasiyi erozyona uğratmış, hukukun saygınlığını yaralamıştır.

Başbakan Erdoğan Türkiye’yi yıkmak, askerinden polisine kadar milli güç unsurlarını tasfiye etmek maksadıyla şeytanla bile ortaklık kuracak kadar gözü dönmüştür.

Karşımızda kirli ittifak değil, kirlenmiş, küflenmiş, küfre batmış kalleş bir hükümet durmaktadır.

Milyonlarca vatandaşımız giyecek ayakkabı dahi bulamazken, yandaş zümrenin ayakkabı kutularına milyon doları saklaması AKP’nin eseridir. Bunu unutmayınız.

Bu edep ve haya noksanlığı hiç şüphesiz AKP hükümetinin günahlarından cesaret almıştır. Bunu hatırınızdan çıkarmayınız.

Bu ülkede suçsuz, günahsız olmasına rağmen Genelkurmay Başkanları başta olmak üzere, yüzlerce, binlerce kişi yıllarca süren davalarda yargılanmıştır.

Nitekim en sonunda darbe davalarının kumpas olduğu da anlaşılmış, Türk ordusunun alçakça, düşmanca muamelelere maruz bırakıldığı birçok badireden sonra ortaya çıkmıştır.

Başbakan Erdoğan hukuka saygı göstermeli, mahkemelerin çalışmasını sabote etmemeli, gerekirse çocuğuyla birlikte hakim karşısına çıkmaktan çekinmemelidir.

Şunu herkes kabul etmelidir ki, Başbakan Erdoğan ve hanedanı ayrıcalıklı değildir.

Hukukun karşısında herkes eşittir.

Kim suç işlemişse cezasını görmelidir.

Yalnızca ekmeğinin derdinde olan milyonlarca kardeşimizin isteği budur.

İznikli kardeşlerimizin beklentisi budur.

Çocuklarının nafakası için ömür tüketen, geçim zorluklarıyla eziyet çeken, fakirlikten inim inim inleyen milyonlarca vatandaşımızın talebi rüşvet ve yolsuzluğun üzerine gidilmesidir.

Başbakan Erdoğan harama el uzatmadıysa korkacağı bir şey yoktur.

Ancak korkunun da ecele faydası olmayacaktır. 

Değerli Vatandaşlarım,

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

2014 yılı ile beraber Türk milleti, bu zamana kadar muhatap kaldığı sorun ve açmazların hesabını sormak için çok önemli demokratik imkanlara da sahip olacaktır.

Bunlardan birincisi 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler Seçimleridir.

Sandık 85 gün sonra önünüze gelecektir.

Demokrasi imtihanı 85 gün sonra karşınıza çıkacaktır.

Bu seçim helalin haramla mücadelesine sahne olacaktır.

Bu seçim temizliğin kokuşmuşlukla mücadelesine konu olacaktır.

Bu seçim dürüstlüğün, kul hakkını gözetmenin ve Allah korkusunun yolsuzlukla, hırsızlıkla, vurgunculukla ve yağmacılıkla mücadelesi halinde geçecektir.

İznik’te yaşayan, kökeni, inancı ve doğduğu yer neresi olursa olsun her vatandaşıma çağrım şudur:

Gelin hep birlikte Türkiye’yi kurtaralım.

Gelin hep birlikte Milliyetçi Hareket’te buluşalım.

Yolsuzları, hırsızları, hainleri, teslimiyetçileri, bölücüleri ve terör lobilerini sandığa bir daha çıkmamak üzere süpürelim.

Sizlerden bekliyorum ki, geleceğinize sahip çıkınız.

Ülkenize sahip çıkınız.

Helal kazancınıza sahip çıkınız.

Eşkıya her taraftadır. Dikkat ediniz.

Hükümet artık meşruiyetini kaybetmiştir.

Başbakan ve zihniyetiyle geçecek her an geleceğimize darbedir.

Bunun için 30 Mart 2014’de rüşvetçilerin, kervan soyguncularının, sizlerden çaldıklarıyla kutu kutu milyon dolarları biriktirenlerin yakasından tutmak en büyük görev halini almıştır.

Yürekten inanıyorum ki, İznik bir kez daha Milliyetçi Hareket’te karar kılacaktır.

Gösterdiğinizin ilgiden bunu anlıyorum.

“Artık Yeter, Şimdi Söz Senin İznik.”

“Ne AKP, Ne CHP; İznik için bir tek MHP.”

Sözlerime son verirken hepinizi bir kez daha sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Cenab-ı Allah yar ve yardımcınız olsun.

Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun.

Sağ olun, var olun.

Ne Mutlu Türküm Diyene.