Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin “Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde yaşananlar hakkında” İzmir’de yapmış oldukları yazılı basın açıklaması. 3 Mart 2014
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
“Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde yaşananlar hakkında”
İzmir’de yapmış oldukları yazılı basın açıklaması.
3 Mart 2014

 

2013 yılının Kasım ayında Ukrayna’da baş gösteren toplumsal ve siyasal olaylar çok tehlikeli bir mecraya ulaşmıştır.

AB taraftarlarıyla Moskova yanlıları arasındaki derin görüş ve yaklaşım farklılıkları Kiev’i çatışma alanına hapsetmiş, geleceğini riske atmıştır.

Ukrayna’nın doğu-batı ekseninde gün geçtikçe kökleşen fikri ve duygusal yarılmalar; kimlik, kültür ve ülke bütünlüğü bağlamında kanlı ve acı verici parçalanma ihtimalini gün yüzüne çıkarmıştır.

Bu ülke üzerindeki nüfuz mücadeleleri, jeo-politik kaygılarla icra edilen küresel hedef ve hesaplar adım adım çöküşe hizmet etmektedir.

Özellikle enerji nakli açısından oldukça stratejik bir önemi bulunan Ukrayna’nın kaostan kurtulamaması, düzen ve dengeyi iç dinamikleriyle kuramaması Kafkaslarla birlikte Balkanların siyasi istikrarını da belirsizliğe itecektir.

Böylesi bir olumsuzluk Türkiye’yi yakından etkilemekle kalmayacak, milli güvenliğimizi Karadeniz boyutuyla da sıkıntıya sokacaktır.

Muhalefet bloğunun Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’i devirmesi olayların durulmasını sağlayamamış, bilakis bunalım döngüsünü daha bir şiddetlendirmiştir.

Nitekim Rusya’nın Akdeniz ve Karadeniz’deki askeri varlığı açısından çok büyük önem atfettiği Ukrayna savaş sınırına gelmiş, işgal tehdidiyle yüzyüze kalmıştır.

Özellikle Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde yaşananlar ve Rusya’nın askeri hareketliliği Karadeniz kıyısında çok ciddi sorunlara davetiye çıkarmıştır.

Rusya Devlet Başkanı Putin’in Ukrayna’ya asker göndermek için Meclis’ten yetki almasından sonra Kırım Özerk Cumhuriyet’i filen işgale uğramıştır.

Kırım parlamentosuna Rus bayrağı çekilmesi, stratejik noktaların Rus askeri güçleri tarafından kontrol altına alınması soydaşlarımızın beka ve varlığını da aşırı şekilde tartışmaya açmıştır.

Rusya’nın izlediği gerilim politikası ve müdahaleyi göze alan sertlik yanlısı tutumu tansiyonu hızla yükseltmektedir.

Açıkça görülmektedir ki, Putin yönetimi savaş çığırtkanlığı ve kışkırtıcılığı yapmaktadır.

Ukrayna’daki olağanüstü manzaradan yararlanmak ve sözde Rus vatandaşlarının hayatlarını emniyete almak amacıyla Kırım’ı ilhak etme teşebbüsleri uluslararası hukuka, insan haklarına ve bölgesel istikrara pişkince yapılan bir saldırıdır.

Rusya’nın bu ve benzeri mütecaviz eylemleri 2008 yılında da aynısıyla Gürcistan’da yaşanmış ve özerk Osetya’yı işgale kadar uzanmıştır.

Maalesef Kırım’ın yeni bir Osetya olmasına ramak kalmıştır.

Bu kapsamda Kırım Türklüğü zalim ve acımasız bir provokasyonun, emperyalist bir vicdansızlığın hedefine koyulmuştur.

Yüzyıllardır milli hafızalarda özel ve ayrıcalıklı bir yeri bulunan Kırım yarımadasının, Rusya’nın tek yanlı, insafsız, kural ve ahlak tanımaz saldırganlığına konu olması dramatik ve üzüntü verici bir gelişmedir.

Türk milletinin bu kaba gücü ve silaha dayalı ilhak ve istila niyetini benimsemesi mümkün değildir.

Kırım; Küçük Kaynarca Antlaşmasından bu tarafa geçen 240 yıldır mahzun ve mazlumdur.

18 Mayıs 1944 yılındaki Stalin zulmü geçtiğimiz yüzyılın en vahşi olaylarına, hak kayıplarına ve katliamlarına en açık delildir.

Kırım Türklüğü varlık ve birlik yolunda birçok badireyi atlatmış, eziyetlere dayanmış, işkencelere katlanmış; sonuç itibariyle kimliğini, inançlarını ve tarihi mevcudiyetini korumuştur.

Kırım’ın Rusya tarafından zorla işgal edilmesi Kırım Türklüğüne yönelik yeni bir husumet dalgasına zemin ve kaynak olacaktır.

Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin statüsüyle oynanması, etnik tahriklerle iç barışının yok edilmesi Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü sakatlayacağı gibi soydaşlarımıza ağır bir fatura yükleyecektir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin bunu kabul etmesi imkânsızdır.

Başbakan Erdoğan rüşvet ve yolsuzluk kuyusundan aklınca çıkabilmek amacıyla meydanlarda iftira siyasetiyle oyalanıp vicdanını montajlarken ülkemiz etrafındaki kuşatma gittikçe cüret ve ivme kazanmaktadır.

Ortadoğu’nun karmakarışık ve kanlı girdabı süratle genişlerken, Ukrayna’da çıkabilecek bir savaşın siyasi ve ekonomik maliyeti Başbakan ve hükümetinin gündeminde fazla yer bulmamaktadır.

Ukrayna’daki hadiselerle ilgili çok gecikmeli değerlendirmelerde ve girişimlerde bulunan AKP’li Dışişleri Bakanı yine öngörüsüzlüğün, yine hazırlıksız yakalanmanın mahcubiyetini yaşamaktan kurtulamamıştır.

Kırım’da 25 Mayıs 2014 tarihinde yapılması planlanan referandumun öne çekilmesi ve bu çerçevede Akmescit’in Ukrayna’dan ayrılması için el ovuşturan lobinin faaliyetlerinin yaygınlaştırması Karadeniz’in karşı kıyısını karanlığa sevk edecektir.

Başbakan ve hükümeti bu olağanüstü durumu sulandırmadan, savsaklamadan, saptırmadan dikkatle izlemeli, Kırımlı soydaşlarımızın hak ve hukukunu samimiyetle savunmalıdır.

Ve ilave olarak Kırım Tatar Meclisi’nin Kırım Yarımadasıyla ilgili endişe ve beklentilerinin eksiksiz şekilde arkasında durmalıdır.

Bu aynı zamanda Kırım Türklüğünün geleceği, aynı zamanda Türk milletinin tarihi ve kültürel kazanımları adına ihmal edilemeyecek bir görevdir.

Kırım Türklüğü Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün bozulmasına karşıdır.

Rus işgalini hiçbir şekilde kabul etmeyecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi komşu ülke Ukrayna’nın bölünmesine, parçalanmasına, Moskova’nın esaretine alınmasına ve mazlum Kırım Türklüğünün baskı ve zorbalıklarla çile çekmesine sonuna kadar itiraz edecektir.

İkinci bir Stalin caniliğinin yaşanmaması, soydaşlarımızın hak ve hukukunun çiğnenmemesi için hükümet diplomasinin tüm mekanizmalarını çalıştırmalı, uluslararası camia nezdinde aktif bir rol üstlenmelidir.

Akmescit’in huzuru Ankara’ya, Ankara’nın güvenliği Akmescit’e doğrudan doğruya bağlıdır.

Kırım’ın Türklüğü, Kırım’ın dirliği, Kırım Türklüğünün birliği kaderimizdir, kavlimizdir ve kadim bir yeminimizin gereğidir. 

Bundan taviz verilmesi söz konusu değildir.

Kırım Türklüğü yalnız görülmemelidir.

Hissiyatlarının tercümanı olacak, haklarını her alanda savunacak Milliyetçi Hareket Partisi ve dua eden büyük Türk milleti her zaman yanlarında olacaktır.