Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, “Kastamonu Mitingi”nde yapmış oldukları konuşma. 6 Mayıs 2015
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
“Kastamonu Mitingi”nde yapmış oldukları konuşma.
6 Mayıs 2015

 

 

İzlemek için tıklayınız

Aziz Vatandaşlarım,

Muhterem Kastamonulular,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler,

7 Haziran 2015 Pazar günü yapılacak 25. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimleri’ne hazırlık amacıyla başlattığımız açık hava toplantılarının ikincisini Kastamonu’da yapıyoruz.

Geçmişi kahramanlıklarla dolu Kastamonu ilimizde olmaktan son derece mutlu, son derece bahtiyarım.

Kastamonu milli bir heyecanla kucağını açmıştır.

Kastamonu milli bir doğruluşla Türkiye sevdasında buluşmuştur.

Cenab-ı Allah’a bizleri kavuşturduğu için şükrediyorum.

Bu açık hava toplantımızın gerçekleşmesinde emeği geçen, katkısı bulunan her dava arkadaşıma şükranlarımı sunuyorum.

33 gün sonra yapılacak 7 Haziran Milletvekilliği Genel Seçimi’nin ülkemizin birliğine, milletimizin dirliğine, insanımızın refahına katkılar sağlamasını Allah’tan niyaz ediyorum.

Barış, huzur ve esenlik içinde demokratik bir yarışın gerçekleşmesini ümit ediyor, seçime katılan partilere başarılar diliyorum.

Buradan Abana’ya, Ağlı’ya, Araç’a, Azdavay’a, Bozkurt’a, Cide’ye, Çatalzeytin’e, Daday’a, Devrekani’ye, Doğanyurt’a, Hanönü’ne, İhsangazi’ye, İnebolu’ya, Küre’ye, Pınarbaşı’na, Seydiler’e, Şenpazar’ına, Taşköprü’ye ve Tosya’ya gönül dolusu selamlarımı gönderiyorum.

Ve hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyor, hoş geldiniz diyorum.

 

Değerli Vatandaşlarım,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Öyle bilir, öyle söyleriz; Kastamonu’nun tarih hafızası çok güçlüdür.

Çünkü Kastamonu’nun her karışında Türk tarihinin beşiği sallanmıştır.

Bu topraklar milli vakarın yuvasıdır.

Kastamonu milli vicdana tercümanlık, milli asalete yuvalık yapmıştır.

Milli mücadelenin aziz anıları Kastamonu’ya mühür vurmuştur.

Evliyalar, Allah dostları, manevi büyüklerimiz Kastamonu’nun ufkunu nurlandırmışlardır.

Kastamonu Şaban-ı Veli Hazretleri’nin diyarıdır.

Kastamonu Karabaş-ı Veli Hazretleri’nin şehridir.

Kastamonu milli mücadele yıllarında görevini can pahasına yerine getirmiştir.

Hele ki şehidimiz Şerife Bacı’yı bilen, yürek burkan hikayesini dinleyen herkes Kastamonu’yu her yönüyle tanıyacaktır.

1921 yılında İnebolu’ya deniz yoluyla gelen cephanelerin karadan denize taşınması gerekiyordu.

Kadın, yaşlı demeden vatan sevgisini yüreğinde duymuş fedakâr nesil eza ve cefayı nimet bilip bu zor göreve talip olmuştu.

İşte bunlardan birisidir Şerife Bacı.

Dünya durdukça adını gururla anacağımız Şerife Bacı soğuğa, kara ve tipiye aldırmadan kağnısıyla bağımsızlık sevdasını taşımıştır.

Küçücük yavrusuyla birlikte cepheye mermi yetiştirmek için fırtına ve dondurucu ayaza ruhundaki millet ateşiyle diklenmiştir.

Fakat ne yaptıysa, ne ettiyse donarak şehit olmaktan kurtulamamıştır.

Bu kahraman anamızı rahmetle anıyorum.

Ve onun güç bela yürüttüğü kağnısı sayesinde bugün burada olduğumuza yürekten inanıyorum.

Kastamonu her zaman onurun, şerefin, namuslu ve haysiyetli yaşamanın yanındadır.

Hatırlatırım ki, merhum şairimiz Akif’in 19 Kasım 1920’de Kastamonu Nasrullah Camindeki vaazı paslı vicdanlara ışık, yılgın bakışlara fer, solgun umutlara deva olmuştu.

Elbette milli mücadele azmini alevlendirmişti.

Kastamonu en çok şehit veren illerimizin başında gelmektedir.

Çanakkale’den beri burada yaşayan vatan evlatları millet ve memleket için kefensiz toprağa girmişlerdir.

Sorumluluğumuz çok büyük, sırtımızdaki vebal çok ağırdır.

Ne var ki, ihanete bilerek teslim olan, ihanetle aynı kadroya yazılan, ihanetten dolayı şuurunu kaybetmiş bir iktidar Türkiye’yi mahvın eşiğine getirmiştir.

Bir Şerife Bacı’ya, bir de bugünkülere bakınız.

Bir Şerife Bacı’yı hatırlayın, bir de bugünkü hıyanete batmış siyasi kadrolara odaklanın.

AKP PKK’yla sarmaş dolaştır.

AKP Türkiye’ye kan kusturan, Türk milletinin kanını döken vahşi terör örgütüyle yanak yanağıdır.

Geçtiğimiz 28 Şubat günü Dolmabahçe’deki Başbakanlık ofisinde AKP’li bakanlar ile PKK’nın siyasi uzantılarının açıkladığı 10 maddelik “Bölünme Manifestosu” ile ihanet resmiyet kazanmıştır.

Ortak açıklamayla AKP ile PKK eşitlenmiştir.

İmralı canisinin dikte ettiği bu 10 madde, Türkiye’nin bölünmesinin kirli ve kanlı yol haritasıdır.

Bu on madde, PKK’nın bölücü taleplerinin yuvarlak ve örtülü ifadelerle şifrelenmiş halidir.

Erdoğan sonradan çark etmiş ve Dolmabahçe’deki karanlık sahneleri yanlış bulduğunu itiraf etmek zorunda kalmıştır.

Aslında Erdoğan hükümeti anında beş pula satmış, Davutoğlu’nu kapıda bırakmış, kendisini kurtarmaya çabalamıştır.

Ancak yıllarca PKK’yla pazarlık yapan kendisidir.

PKK’ya kucak açan ve şereften sınıfta kalan kendisidir.

Dolmabahçe’deki rezaleti hazırlayan, İmralı canisiyle birlikte bizatihi şahsıdır.

İmralı ihanet müzakereleri Dolmabahçe’de ilan edilen hain esaslara göre yürütülecektir.

7 Haziran seçimlerinden sonra AKP ile PKK’nın ortaklaşa hazırlayacağı yeni Anayasa’nın omurgasını ve çatısını burada açıklanan hususlar oluşturacaktır.

AKP ile PKK kurguladıkları yeni Demokratik Cumhuriyet’i bu temeller üzerine bina etmek için kolları sıvamıştır.

Yeni vatan, millet ve yeni kimlik tanımını teröristbaşı dikte ettirmiştir.

PKK’ya özerklik, teröristlere af ve bebek katiline serbest kalarak siyaset yolunun açılması, bu süreçte sonuçlandırılacak ve yeni Anayasa ile tescil edilmesinin zemini oluşturulacaktır.

AKP hükümeti, Türkiye’nin bölünmesi için PKK ile resmi söz kesmiştir.

Şimdi Erdoğan sandığı görünce birden bire değişmiştir.

7 Haziran’a kadar HDP ve PKK’yla sanal gerilim oluşturmuştur.

Biliniz ki, Erdoğan yeni bir yalan rüzgarı estirmektedir.

Biliniz ki, Erdoğan Zerdüşt dedikleriyle birlikte milletimize yeni bir tuzak kurmaktadır.

PKK silah bırakacak, terör bitecek diyorlardı.

Huzur gelecek, silahlar susacak, teröristler sınır dışına çıkacaktı.

PKK silah bırakmadığı gibi silahtan da vazgeçmemiştir.

İmralı müzakereleri, silah tehdidi altında sürmektedir.

Terör örgütü sadece, AKP’den istediklerini alıncaya kadar eylem yapmayacağını söylemektedir.

Bunun ön şartı da, Türk ordusunun PKK teröristlerine karşı silahlı mücadeleden vazgeçmesidir.

Tahkim edilmiş çatışmazlıktan kastedilen karşılıklı ateşkestir.

AKP hükümeti, PKK’nın bu dayatmasını da alçakça kabul etmiştir.

Erdoğan bu kepazeliğe onay vermiştir.

Türk Silahlı Kuvvetleri silahlı PKK teröristlerini görmezden gelecek ve kışlalarına çekilerek bekleyecektir.

Bunun anlamı ve sonucu açıktır: Terör örgütü PKK ile Türk Silahlı Kuvvetleri eşitlenmiştir.

Türk ordusunun komutanlarının bunu nasıl içlerine sindirdikleri meçhulümüzdür.

Kırmızı kitap hazırlamakla ve yeni tehdit unsurları tespit etmekle uğraşan Erdoğan ve AKP; bölücü terörü bir kenara bırakmış, paralel dediği yapıyı kafasına takmışlardır.

Türkiye Cumhuriyeti Erdoğan’a göre tehdit listesi tanzim etmektedir.

Erdoğan’ın kızdığı, düşman olduğu kim varsa kırmızı kitaba girmeye adaydır.

29 Nisan’daki MGK toplantısında, iç ve dış güvenlik ortamında meydana gelen değişiklikler dikkate alınıp Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’nin güncellendiği açıklanmıştır.

Değişen iç ve dış güvenlik ortamından kast edilen nedir?

Kimler tehdit algılaması kapsamına alınmıştır?

Kırmızı kitap kimin koltuğunun altındadır, kimin çıkarına göre yazılıp çizilmektedir?

Yolsuzluğa bulaşan bir iktidar tehdit değil midir?

Hainlerle düşüp kalkan, Türkiye’nin güvenliğini felç eden bir iktidar tehdit görülmeyecek midir?

Tehdit varsa, PKK’dır.

Tehdit varsa, Erdoğan’dır, AKP’dir.

Tehdit varsa, 12 yıl AKP’yle kol kola girip kumpasa ortak olanlardır.

Tehdidi başka yerde aramaya gerek yoktur.

Tehdidin piri Beştepe Hanedanlığıdır.

Şimdi soruyorum sizlere;

√       AKP’nin PKK’yla pazarlıklarını doğru buluyor musunuz? (Hayır)

√       Erdoğan’ın sürekli değişen açıklamalarına itibar ediyor musunuz? (Hayır)

AKP-HDP-PKK arasındaki yeni Türkiye, yeni Anayasa ortak çalışmasını yerinde görüyor musunuz? (Hayır)

Erdoğan’a sesleniyorum, Davutoğlu’na diyorum; gelin de Kastamonu’daki tavizsiz duruşu görün.

Gelin de milli yüreklerin tepkisini dinleyin.

PKK, silah zoruyla alamadıklarını Erdoğan ve Davutoğlu’nun yeni Anayasa ile kendilerine vermesini beklemektedir.

Yeni Anayasayı İmralı, Kandil, PKK, Erdoğan, Davutoğlu ve AKP müzakere edecek ve birlikte yazacaklardır.

PKK’nın kimlik, egemenlik hakkı, özerk yönetim, Kürtçe dil, teröristlere genel af ve İmralı canisinin serbest bırakılması dayatmaları bir bir karşılanacaktır.

Bunun karşılığında da Erdoğan “Başkan” olacaktır.

Erdoğan’ın Başkanlık ihtirasları ile PKK’nın Türkiye’yi bölme emelleri örtüşmüştür.

Her ikisi de yeni Anayasa’ya bel bağlamıştır.

PKK’nın siyasi uzantısı partinin seçimlere bağımsız adaylarla değil parti olarak girme kararı da bu oyunun bir parçasıdır.

PKK partisi yüzde on barajını geçerse, daha büyük bir güçle Meclis’e girecek ve AKP’nin sayısal eksiğini tamamlayarak yeni Anayasa’yı birlikte yapacaklardır.

Baraj altında kalırlarsa, Güneydoğu’daki oylar AKP’ye gidecek ve bu durumda AKP Anayasa’yı tek başına değiştirecek çoğunluğa ulaşacaktır.

Her yol, Türkiye’nin bölünmesine çıkmaktadır.

Hesap pis, oyun acımasız ve Türkiye aleyhinedir.

Ülkemiz ne hazindir ki İmralı – Kandil – Beştepe/ AKP ihanet ve melanet üçgeni içine hapsedilmiştir.

Türkiye’nin kaderi; İmralı canisine, Kandil çetelerine, Erdoğan ve Davutoğlu’na teslimdir.

Şu rezalete, şu kepazeliğe bakınız ki; Türkiye AKP – PKK ihanet ortaklığı sayesinde büyüyecek, demokratikleşecek ve özgürleşecektir.

Yeni demokratik cumhuriyeti bunlar kuracak, bunlar Türkiye’nin önünü açacak ve uçuracaktır.

İmralı canisi barış güvercini,

PKK teröristleri özgürlük havarisi,

Despot Erdoğan ve uydusu Davutoğlu da demokratikleşme misyoneri olacaktır.

Şunu açık açık söylüyorum, Milliyetçi Hareket’in iktidarında İmralı’daki müzakere masası bunların başlarına yıkılacaktır.

Bu süreçte rol alan tüm siyasetçilerden ve kullandıkları bürokratlardan adalet önünde hesap sorulacaktır.

Dönemin Başbakanı Erdoğan, bu ihanet açılımının başmimarıdır, teröristbaşıyla birlikte eşbaşkanıdır.

Açıkça anayasa suçu işlemiştir.

Bugün Cumhurbaşkanlığı makamına kaçmış olması, kendisini siyasi ve hukuki sorumluluktan kurtaramayacaktır.

Bu süreçteki rolü ve konumu, vatana ihanet kapsamında görülecek ve gereği tereddütsüz yapılacaktır.

AKP hükümeti İmralı sürecinde başta MIT eski Müsteşarı olmak üzere bazı bürokratları aracı, müzakereci, postacı ve kurye olarak kullanmıştır.

Bu bürokratlar da Türkiye’ye ihanetin bedelini ödeyecektir.

Milletvekili dokunulmazlığı veya özel koruma yasaları kendilerini hesap vermekten kurtaramayacak, hukuk tümünün yakasına yapışacaktır.

 

Aziz Vatandaşlarım,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Erdoğan yetkisini kat be kat aşmış, şeref ve namus üzerine ettiği yeminleri çiğnemiştir.

İstikrarsızlığın, anlaşmazlığın, kavga ve polemiklerin merkezinde Erdoğan vardır.

Türk milleti 10 Ağustos’ta ilk kez Cumhurbaşkanı seçmiştir.

Kastamonulular ilk defa Cumhurbaşkanı seçiminde oy kullanmışlardır.

Şimdi soruyorum size;

√       Cumhurbaşkanı oylarken rejim değişsin dediniz mi? (Hayır)

√       Cumhurbaşkanı seçerken Erdoğan’a başkan olması için kapı açtınız mı? (Hayır)

√       Cumhurbaşkanı seçtiğinizi düşünürken, aslında Cumhurbaşkanlığını çökerttiniz mi? (Hayır)

Hayırsa, bu Erdoğan ne yapmakta, ne söylemekte, her gün meydan meydan nasıl dolaşabilmektedir?

Erdoğan bir yanda dünya turu atarken, diğer yanda başkanlık sistemi için kulis ve siyasi çalışma yapmaktadır.

Bu şahıs, Başbakan olduğu dönemde, Mart 2003’den Mart 2014’e kadar 11 yılda 93 ülke gezmiş, 305 defa yurt dışı seyahatine çıkmıştır. Elde edilen koca bir sıfırdır.

Cumhurbaşkanı olarak, 1 Eylül 2014’ten 27 Nisan 2015’e kadar 27 ülkeye gitmiştir. Sonuç yine hüsrandır.

Erdoğan harcırah zengini olmuş çıkmıştır.

Erdoğan ülke ülke gezmiş, komşularla düşman olmuştur.

Uçaklardan inmemiş, Türkiye yalnızlaşmış, içe kapanmıştır.

Erdoğan dünya üzerinde gitmediği yer sadece Antartika kalmıştır ki, yakında oraya gitmesi de an meselesidir.

11 defa Suriye’ye gitmiştir.

17 Asya ülkesinden en çok Rusya’ya yolculuk yapmıştır.

Putin ve Esad rol modeli olarak çoktan Erdoğan’ın aile albümündeki yerini almışlardır.

Esad dost iken hasım olmuş, Putin ihalesiz aldığı işlerle sırtı sıvazlanmış ve şimdilik gönlü edilmiştir.

Erdoğan baştan ayağa Türkiye’ye zarardır.

16 ayda 2,8 milyar liralık bütçesiyle Kastamonu’nun hakkını yemiştir.

Kaçak ve karanlık sarayla kul hakkını gasp etmiş, haram deryasında boğulmuştur.

Ayakkabı kutularına sizlerin emeğini, gelirini, göz nurunu doldurmuştur.

Kastamonu çalışmış, havuzcular yemiştir.

Kastamonu üretmiş, bakan ve Başbakan çocukları götürmüştür.

Bunlar haramzadedir, bunlar hırsızdır, bunlar rüşvetçidir, bunlar siyasi yolsuzluk çetesidir.

Kastamonu AKP’ye daha fazla tahammül edecek midir? (Hayır)

Kastamonu AKP’ye daha fazla sabır gösterecek midir? (Hayır)

O zaman hırsıza karşı Bizimle Yürü Kastamonu.

Arsıza karşı Bizimle Yürü Kastamonu.

Teröre ve hain isteklere karşı Bizimle Yürü Kastamonu.

MHP’ye iktidar mührünü vermeye var mısınız? (Evet)

MHP’yi yetkilendirmeye söz veriyor musunuz? (Evet)

7 Haziran’da AKP’ye dur, MHP’ye yürü diyecek misiniz? (Evet)

Allah hepinizden razı olsun.

 

Değerli Vatandaşlarım,

Erdoğan muhalefetle polemik yapmaktadır.

Davutoğlu ise kayıplardadır.

Ortaya çıktığı zamanlarda da Erdoğan’dan öğrendiği iftira ve ithamları önüne gelene savurmaktadır.

En son Kastamonu’ya geldiğinde de aynısını yapmıştır.

Burada 2001’de Türkiye’nin tank yapıp yapmadığını sorgulamış, bize milliyetçilikle ilgili laf yetiştirmiştir.

Davutoğlu Türkiye tank da yaptı, top da yaptı, hatta uçak bile yaptı.

Sen ülkene öyle yabancılaşmış, gerçeklere öyle sırtını dönmüşsün ki, neyin yapılıp yapılmadığını bilmeyecek kadar cehalete gömülmüşsün.

Tank yaptık yapmasına, ama çok şükür yolsuzluk yapmadık, rüşvet yemedik, harama ortak olmadık.

Kastamonu’da Türkmenleri vermeyiz diyemediğimi utanmadan, sıkılmadan dile getirmiştir.

Davutoğlu, sen Türkmenleri öldürenleri ağırlayıp onlara abi derken; biz Kerkük için ağlıyorduk, Musul için feryat ediyorduk, Tuzhurmatu için yas tutuyorduk.

Sen ve hükümetin Türkmenleri cinayetlerle yüz yüze bırakırken, Türkmeneline elimizi uzatıyor, acıları yüreğimizde duyuyorduk.

Sen Barzani’yle kucaklaşıp Türkmen katillerine sevgi gösterileri yaparken, biz yardım konvoylarımızı soydaşlarımıza sana ve işbirlikçilerine rağmen ulaştırıyorduk.

Davutoğlu sen kim, Türkmenlerden bahsetmek kimdir.

Türkmenler sınırlarda beklerken, kulağını tıkayan, Doğu Türkistan’da yaşanan kıyıma sessiz kalan korkaklar kümesinde sen ve zihniyetin sıra sıra dizilmiştir.

Biz elbette bir tek Türkmen kardeşimizi vermeyiz.

Biz elbette bir tek mazlumu çaresiz bırakmayız.

Çünkü biz Allah’tan korkar, Türk milletinin engin ve tarihi kucaklaşmasından besleniriz.

Sen ve hükümetin ise bölücülerle buluşur, Türkmen katilleriyle söz kesersiniz.

Ankara’da milliyetçilik yaptığımı söyleyen Davutoğlu, sen Kandil’de PKK’lı, İmralı’da müzakereci olduğunu, iradeni Erdoğan’a çoktan bedelsiz devrettiğini artık görmeli ve anlamalısın.

Erdoğan, Davutoğlu’na artık güvenmediğini her haliyle ispatlamaktadır.

Asgari ücret rakamını dahi bilmeyen Erdoğan, bizimle bu alanda söz yarıştırmaktadır.

Muhalefetle siyasi gerginliğe tevessül etmektedir.

Davutoğlu ise fonksiyonsuz ve atıl şekilde yedekte beklemektedir.

Erdoğan, devamlı Davutoğlu’ndan rol kapmanın peşindedir.

Bunu da başkanlık yatırım olarak değerlendirmektedir.

Cumhurbaşkanı olarak görevlendirdiğiniz şahıs, AKP’ye nasıl olurda oy talep etmektedir?

Anayasa’yı delik deşik eden, devlet nizamını darp eden, milletin verdiği yetkiyi kasten yanlış yorumlayan Erdoğan sabırları çatlatmıştır.

Parlamenter sistemin suyu mu çıkmıştır?

Erdoğan’a göre sistem arıza vermekte, teklemekte, patinaj yapmaktadır.

Aslında arızalı kendi fikriyatı, patinaj yapan kendi anlayışıdır.

Diyor ki, başkanlık sistemi gelirse Türkiye çok başlılıktan kurtulacak; birden bire, sanki sihirli el değişmişçesine siyasi rahatlığa, ekonomik refaha kavuşacakmış.

Yalanın bu kadarına pes doğrusu denir.

Erdoğan iyi ve olumlu ne varsa başkanlık sistemine atfetmekte; kötü ve sorunlu ne görüyorsa parlamenter sistemin hanesine yazmaktadır.

Başkanlık sistemi sanki yeryüzü cennetinin siyasi ve idari yapılanmasıdır.

Parlamenter sistem ise sanki kâbusun diğer ismi, krizin diğer yüzü gibi gösterilmektedir.

Bu yorum ve değerlendirmelerin somut belge ve bilgiye dayalı makul ve mantıklı hiçbir yanı yoktur.

Erdoğan boş konuşmakta, milletimizin saf ve temiz duygularını siyasi hesaplarına vasıta yapmaktadır.

Gömlekçi Erdoğan Anayasal sistemi gömemeyecektir.

Buna en başta aziz Kastamonu izin vermeyecektir.

Erdoğan kendi adına paye arayışındadır.

Kişisel kariyer kaygısındadır.

Başkan olamazsa, sistemi yıkamazsa sonunun iyi olmayacağını bilmektedir.

Erdoğan başkanlık sistemini Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini garantiye almak maksadıyla istediğini söylemektedir.

Bu zihniyet; tek başına 78 milyona dayatmayla, tezvirat ve gıybetle diktatörlük aşısı yapmaya çalışmaktadır.

Ve seçilmişten diktatör olmaz diyerek cahilliğini göstermektedir.

Hitler demokratik yollardan seçilmişti, fakat milyonlarca insanın hayatına mal olduğu, hala beşeriyetin hafızasından çıkaramadığı faciaları yaşattığı açık bir gerçektir.

Erdoğan bu sistemle yolumuza devam edemeyiz demektedir.

Biz Erdoğan’ın nasıl yürüdüğünü, nereye yürüyeceğini aşağı yukarı biliyoruz.

Ve bu yolun sonunda objektif ve tarafsız hukuk olduğunu, Yüce Divan’ın kendisini beklediğini şimdiden görüyoruz.

 

Değerli Vatandaşlarım,

Haram kazanca batanlar iktidardadır.

İhalelere fesat karıştıranlar iktidardadır.

Komisyoncular, tefeciler, rantiyeciler iktidardadır.

Vaatlerini tutamayanlar, sözlerinde duramayanlar iktidardadır.

Kaynağını açıklayamadıkları servetleri olanlar iktidardadır.

Dindar geçinmelerine rağmen İslam’a en ciddi kötülüğü yapan, en gaddar muamele edenler iktidardadır.

Kur’an istismarı yapanlar, Allah’ın emir ve yasaklarını hiçe sayanlar, Efendimizin söz ve tavsiyeleri hilafına yaşayanlar iktidardadır.

Milletimizi işsiz ve ümitsiz bırakanlar, Kastamonu’yu çaresizliğe itenler iktidarda gününü gün etmektedir.

AKP iktidarında son iki yılda yoksul vatandaşımızın sayısı 7 milyon artmıştır.

2014 yılsonunda yardıma muhtaç insan sayımız 30 milyon 500 bine ulaşmıştır.

Nüfusumuzun yüzde 39’unun aylık geliri 270 liranın altındadır.

Türk milleti sevdalısını aramaktadır.

Kastamonu hizmetkârını gözlemektedir.

Türk vatanı elinden tutacak kudreti beklemektedir.

Ve ne mutlu ki aranılan güç buradadır.

Beklenilen kudret bu meydandadır.

Milliyetçi Hareket Partisi çaredir.

Milliyetçi Hareket Partisi umuttur.

Milliyetçi Hareket Partisi gelecektir, geleceğin mimarıdır.

Bizimle Yürü Türkiye. Bizimle Yürü Kastamonu.

Emekli kardeşim biliyorum, düşük aylığınla geçinemiyorsun. Zor hayat şartlarına mahkumsun. Hatta karnını doyurmak için ek iş yapıyorsun.

Emeklilerimize sesleniyorum, Mart ayında 1400 ve Eylül ayında 1400 lira olmak üzere yılda toplam 2800 lira Emekli Destek Ödeneği almak için bizimle yürüyün.

Mazlumlar, ezilenler, itilip kakılanlar bizimle yürüyün.

Çiftçi, esnaf, işçi, memur ile Cumhurbaşkanı ve milletvekili emeklisine aynı tutarda ödenek vermek için Bizimle Yürü Kastamonu.

Emeklilerimizin banka promosyonu alabilmeleri için Bizimle Yürü Kastamonu.

Esnafın emekli aylığından kesilen sosyal güvenlik destek priminin kaldırılması için Bizimle Yürü Kastamonu..

Şahit olun, sözümüz sözdür:

Emekli aylıkları arasındaki eşitsizlik gidereceğiz, emekli aylığı hesabındaki refah payını yükseltileceğiz.

Emeklilikte yaşa ve prim gün sayısına takılan vatandaşlarımızın mağduriyetlerini çözeceğiz.

Asgari ücretle çalışan kardeşlerim, neler çektiğinizin farkındayım.

Asgari ücreti net 1400 liraya çıkarmak, büyük şehirlerde her ay 100 lira şehir içi ulaşım desteği vermek, evi olmayan muhtaç ailelere 250 lira kira yardımı yapmak için Bizimle Yürü Kastamonu.

Büyükşehirlerde evi olmayan asgari ücretle geçinen kardeşimizin 1750 lira alabilmesi için Bizimle Yürü Türkiye.

İmamsız ve müezzinsiz cami kalmaması için Bizimle Yürü Kastamonu.

Köy ve mahalle muhtarları maaşlarının en az asgari ücret kadar yükselmesi, yani en az 1400 lira olması için Bizimle Yürü Kastamonu.

Köy ve mahalle ihtiyar heyetinde görev alan kardeşlerimin her ay 150 lira huzur hakkı alması için Bizimle Yürü Kastamonu.

Çiftçi kardeşim Allah’ın izniyle yüzünü güldüreceğiz. Başta mazot, gübre ve yem olmak üzere temel girdileri ucuza alabileceksin.

Ve mazotta, gübrede, ilaçta, tohumda, yemde, fidede, ÖTV ve KDV’yi tamamen kaldırmak için Bizimle Yürü Kastamonu.

Belinizi büken mazotu 1 lira 75 kuruşa indirmek için Bizimle Yürü Kastamonu.

Tarımı canlandırmak, çiftçimizi, hayvan üreticimizi borçtan dertten kurtarmak için Bizimle Yürü Türkiye.

Tarımı canlandırmak, çiftçimizi, hayvan üreticimizi borçtan dertten kurtarmak için Bizimle Yürü Türkiye.

Hayvan üreticilerinin yem ve kepek başta olmak üzere, kullandıkları girdilerdeki KDV’yi yüzde 1’e düşürmek için Bizimle Yürü Kastamonu.

Orman köylüsünün mağduriyetini gidermek için, 2/B sorununu adil bir şekilde çözmek için Bizimle Yürü Kastamonu.

Esnaf ve sanatkar kardeşim, yeni işyeri açtıysan, beş yıl süreyle gelir vergisinden seni muaf tutacağız.

İlave olarak, kendi adına ödediğin sigorta primlerinin yarısı beş yıl süreyle devlet tarafından karşılanacaktır.

Şoför esnafımız duy sesimizi, aldığın yeni ticari araçtan 10 yıl kullanmak kaydıyla KDV ve ÖTV almayacağız.

Kamyon, otobüs, dolmuş ve taksi şoförlerimiz çalışma sürelerinizin her 4 yılı için bir yıl fiili hizmet zammı alacaksınız.

Esnaf, Bağ-Kur emeklilerimizin aylıklarını iyileştireceğiz. Gerçek manada intibak düzenlemesini yapacağız. Emekli aylıkları arasındaki eşitsizlikleri gideceğiz.

Esnaf ve sanatkarımızın emekli aylığından sosyal güvenlik destek primi kesilmesine son vereceğiz.

Bizimle Yürümeye Hazır mısınız?

İşsiz kardeşim meraklanma, Üreten Ekonomi Programımızla her yıl 700 bin insanımıza iş sağlayacağız. Bizimle Yürüyecek misiniz?

Yoksul kardeşim, 33 gün daha dayan, senin sorunlarını hepten bitireceğiz.

Bugüne kadar kim hangi ad altında, hangi tutar ve miktarda yardım alırsa alsın, anasının ak sütü gibi helali olan sosyal yardım ve desteklerden kesinlikle mahrum bırakılmayacaktır.

Ve de bu yardımlar refah artışı kapsamında artırılıp devam ettirilecektir.

Muhtaç durumda olan ailelerimizin en az bir ferdine iş vereceğiz.

İş sağlanana kadar, asgari ücretin yarısı kadar, yani 700 lira “Aile Desteği” adı altında ödeme yapacağız.

65 yaşını doldurmuş kardeşlerim, size ödenen aylığı 300 liraya çıkaracağız.

Yaşlısına bakmakla yükümlü ailelere sosyal bakım yardımını helalinden vereceğiz.

Kamuya ait atıl arazileri yoksullarımıza vermekle kalmayacak, istihdam amaçlı olarak bedelsiz büyük ya da küçükbaş hayvan vereceğiz.

Bizimle Yürümeye söz veriyor musunuz?

Evi olmayan muhtaç ailelerimize sosyal konut sağlayacağız.

Veya 250 lira kira yardımı yapacağız.

İlköğretime ve ortaöğretime devam eden evlatlarımızın annelerine muhtaçlık durumlarını dikkate alarak en az 50 lira vereceğiz.

6 yaş altı bebek ve çocuklar ile hamile veya lohusa annelere şartlı sağlık yardımını artıracağız.

200 kilovatsaat elektrik tüketen ve ödeme gücü olmayan vatandaşlarımıza faturanın yüzde 75’ini geri ödeyeceğiz.

Engelli kardeşim seni asla unutmayız.

18 yaşını doldurmuş ve başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyen engellerimize 600 lira, diğer engelli aylığı ve 18 yaş altı engelli aylığını 400 liraya çıkaracağız.

Bizimle Yürü Kastamonu.

Muhtaç durumdaki ailelere aylık temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri Harcama Kartları, Hilalkart, uygulamasına geçeceğiz.

Aylık almayan annesi ya da babası veya her ikisi de vefat etmiş evlatlarımız, size de her ay 100 lira cep harçlığı vereceğiz.

Gazilerimize 3600 günde emekli olma hakkı getireceğiz.

Bütün şehit yetimlerine iş imkanı sağlayacağız.

Öğretmenlerimizin 3600 ek göstergeden istifade etmelerinin önünü açacağız.

Bizimle Yürü Türkiye.

Öğretmenlerin özür grubu tayinlerinde yaşanan sorunları bitireceğiz.

Ek ders ile eğitim ve öğretim tazminatlarını yükselteceğiz.

Kadrosu olmadan çalışan sözleşmeli, geçici öğretmenlerimizi kadroya almanın yanında, atanamayan öğretmen çilesine son vereceğiz.

Her öğrencimize, başarılı olmak kaydıyla, 10 bin liraya kadar yükseköğretim kuponu vereceğiz.

Yuva kuracak gençlerimize 10 bin lira tutarında, iki yıl vadeli, faizsiz kredi imkanı sağlayacağız.

Emniyet mensuplarımızın çalışma şartlarını ve özlük haklarını iyileştirecek, bu kapsamda polislerimizin ek göstergesini 3600’e çıkaracağız.

Astsubaylarımızın intibaklarını yapacak, haklarını verecek, uzman jandarma ve uzman erbaşların tüm mağduriyetlerini gidereceğiz.

Cemevi gerçeğini siyasi kaygılardan uzak bir şekilde kabul edecek ve devlet yardımının önünü açacağız.

Gelir dağılımındaki adaletsizliği gidereceğiz.

Bölücülüğün ve terörün kökünü kazıyacak, milli birliğimizi ve kardeşliğimizi güçlendirecek yeni bir anayasayı milletimize hazırlayacağız.

Biliniz ki başaracağız.

Sizler bizimle yürüdükten sonra Türkiye’yi Toplumsal Onarım ve Huzurlu Gelecek vizyonumuzla; plan, proje ve stratejik hedeflerimizle şaha kaldıracağız.

Kastamonu Bizimle Yürüyecek mi?

Sandığa gidecek, demokrasiye ve Türkiye’ye sahip çıkacak mısınız?

7 Haziran’da MHP’ye oy verecek misiniz?

7 Haziran’da vatana, millete ve geleceğinize sahip çıkacak mısınız?

Genel seçimler, büyük milletimizi tıpkı asırlar öncesinde olduğu gibi lider ülke Türkiye ülküsüne götürecek yolun başlangıcı olacaktır.

Tek başına iktidarımız, Türkiye’nin yeniden ayağa kalkmasını sağlayacaktır.

Ne AKP’nin, ne CHP’nin, ne de barajı geçmesi için yoğun faaliyet gösterilen HDP’nin Türkiye’ye hayrı dokunamayacaktır.

Rabbim hepinizden razı olsun.

Sizleri bir kez daha sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Hepinizi Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum.

Sağ olun, var olun.

Bizimle Yürü Kastamonu.

Bizimle Yürü Türkiye.

Ne mutlu Türküm Diyene.