Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, “TBMM’nin 2 Ocak 2020’de Olağanüstü Toplanması ve Gündemdeki Libya Tezkeresi” hakkında yaptıkları yazılı basın açıklaması. 28 Aralık 2019
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
“TBMM’nin 2 Ocak 2020’de Olağanüstü Toplanması ve
Gündemdeki Libya Tezkeresi” hakkında
yaptıkları yazılı basın açıklaması.
28 Aralık 2019 

 

2019 yılının bitimine sayılı gün ve saatler kalmışken geriye dönüp bakıldığında pek çok sıcak ve sarsıcı olayın yaşandığı, bunların tesir ve yankılarının ilerleyen dönemlerde artarak devam edeceği görülmektedir.

Beşeriyet telaş ve tedirginlikle huzur aramaktadır.

Çatışmalar, gerilimler, kutuplaşmalar, bölüşüm ve paylaşım mücadeleleri, güç ve hegemonya rekabetleri, siyasi ve ekonomik cepheleşmeler, asimetrik hesaplaşmalar, güvenlik sorunları, insani krizler 2019 yılına açıkça mühür vurmuş, insanlığın ufkunu perdelemiştir.

Diyebiliriz ki kaos çağının temelleri atılmıştır.

Türkiye dört bir yandan sıkıştırılan, kuşatılan, hatta stratejik alanlardan tecrit edilmeye çalışılan bir ülke görüntüsü vermektedir.

Buna karşılık Türkiye haklı ve meşru direnişle zalimlere meydan okumaktadır.

Çevremiz, mücavir bölgeler olağanüstü bir süreçten geçmektedir.

Nitekim Misak-ı Milli havzası tarihi bir eşiktedir.

Gönül ve kültür coğrafyalarımız karanlık hesapların, kanlı ve kalleş senaryoların girdabındadır.

Elbette Türk vatanının güvenliği, huzuru ve istikrarı için her türlü tedbiri planlayıp devreye almak şarttır.

Kaldı ki Türkiye’yi hedef alan jeopolitik risk ve tehditlere zamanlama yanlışına düşmeden müdahale etmek kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.

Çünkü Anadolu’nun savunma hattı Misak-ı Milli coğrafyasının son sınırından başlayacak, her yeri bir pergel misali beka çemberi içine dahil edecektir.

Stratejik bir körlük, gelişmelerin seyrini okumaktan aciz bir kavrayış, komşu ülkelerdeki ağır sorunlara ilgisiz ve duyarsız bir yaklaşım kötü sonuçlara, vahim gelişmelere yol açacaktır.

Mesela Libya güvenli ise Türkiye de güvenli olacaktır.

Suriye sakinse, Irak sükûnet içindeyse Türkiye’nin tehdit algılamaları zayıflayacaktır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Mustafa Şerif takma ismiyle ve sahte pasaportla Libya’ya taşıyan olumsuzlukların ve tehlikelerin bir benzeri bugün tekraren yeşermiş ve yaygınlaşmıştır.

Doğrudur, Libya o gün vatan toprağıydı, ama bugün de milli güvenliğin kilit taşı haline gelmiştir.

27 Kasım 2019 tarihinde, “Türkiye Cumhuriyeti ile Libya Devleti Ulusal Mutabakat Hükümeti Arasında Güvenlik ve Askeri İş Birliği Mutabakat Muhtırası” imzalanmış, söz konusu Muhtıra da TBMM’de onaylanarak 26 Aralık 2019’da Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Mezkur Muhtıranın IV.Maddesi güvenlik ve askeri iş birliği alanlarını kapsamaktadır.

Buna göre Libya’dan davet ve talep olması halinde Türk askerinin bu ülkeye askeri planlama, tecrübe aktarımı, eğitim ve öğretim faaliyetleri ile silah sistemi ve teçhizatın kullanımına yönelik eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin ifası amacıyla gidebileceği anlaşılmaktadır.

Libya’da zalimleri ve emperyalist hedefleri arkasına alarak hem ülke hem de bölge güvenliğini tehlikeye sokan karanlık ve kanlı Hafter’in dengelenmesi ve frenlenmesi vazgeçilmez önemlidir.

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki varlık ve egemenlik hakları sonuna kadar muhafaza edilmelidir.

 

Ne işimiz var Libya’da diyen CHP ve zillet kafilesi şayet milli namus ve ahlaka sahiplerse aynı soruyu bu ülkede askeri faaliyette bulunan mihraklara da sormaları mecburiyettir.

Kuşkusuz ahlaki tutarlılık bunu gerektirecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi 2 Ocak 2020 Perşembe günü TBMM’nin olağanüstü toplanmasına ve Libya Tezkeresi’nin görüşülmesine destek vermektedir.

Bu çerçevede sözü edilen tezkereye 49 milletvekilimizle olumlu oy kullanacağımızı da herkesin bilmesinde yarar vardır.

Ülke güvenliğine muhalif olanların, tarihi ve milli çıkarlarımızı teminat altına alacak tezkere kararına menfi tutum takınanların ne yapacağı, nasıl bir tavır alacağı esasen bizim meselemiz değildir.

Fitne kanalı açmakla meşgul olanların bir adım sonrasını görmekten mahrum oldukları açıktır.

Libya’ya asker gönderilmesine itiraz edenlerin, hâlihazırda 12 ülkede onurla görev yapan Mehmetçiğin taşıdığı yüksek sorumluluğu, vatan sevdasını hazmedemedikleri aşikârdır.

Bunların tek derdi taşeronu oldukları muhasım odaklara şirinlik yapmaktır.

Son olarak dün tanıtımı yapılan, Türkiye Otomobil Girişim Grubu tarafından imal edilen ve markasıyla, patentiyle, tasarımıyla Türkiye’nin eseri olan yerli ve milli otomobilden gurur duyduğumu özellikle belirtmek istiyorum.

Mühendislerimizi, işçilerimizi, işadamlarımızı ve hükümeti kutluyorum.

Elektrikli Türk otomobilinin Türkiye’yi tökezletmek için pusuya yatanların enerjilerini tüketeceği, dizlerinin bağını çözeceği, hayallerini kabusa çevireceği inancındayım.

Çılgın Türklerin mucizelerine herkesin hazır olması, artık meydanın boş olmadığını idrak etmeleri de samimi tavsiyemdir.