31.01.2009 - "Davos'ta yaşanan tartışma ve Başbakan'ın tutumu" hakkında yaptıkları yazılı basın açıklaması
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin
"Davos’ta yaşanan tartışma ve Başbakan’ın tutumu" hakkında
yaptıkları yazılı basın açıklaması
31 Ocak 2009

 

İsviçre Davos’ta düzenlenen “Dünya Ekonomik Forumu” kapsamında “Gazze: Ortadoğu’da Barış için Yeni Model” konulu panelde, Başbakan Erdoğan ve katılımcılar arasında yaşanan tartışmalar kamuoyunu yakından ilgilendirmiş ve gündemin ilk maddesini oluşturmuştur.

Toplantıda, Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen bulunan Sayın Başbakan’a hitaben oturum yöneticisi ile İsrail Cumhurbaşkanı’nın üslup ve yaklaşımı aziz milletimizin asla kabul edemeyeceği bir küstahlık örneği olmuştur.

Tartışma esnasında taşıdığı sorumluluk ve makama yönelik olarak aşağılayıcı ve nezaketsiz tavırlara maruz kalan Başbakan Erdoğan’ın aziz milletimiz adına gösterdiğini düşündüğümüz tepkileri, yöntemleri tartışılsa bile haklı, meşru ve yerindedir.

Ne var ki, Başbakan Erdoğan’ın paneli terk ettikten sonraki basın toplantısında, tepkisinin panel yöneticisine yönelik olduğunu; kimsenin hedef saptırmaması gerektiğini; İsrail Cumhurbaşkanı’na, İsrail halkına ve Musevilere karşı bir tepki ve tavır olmadığını açıklama telaşı gösterilen tepkileri zayıflatmış ve kafaları karıştırmıştır.

Uluslararası ilişkilerde özenle seçilerek sarf edilmesi gereken sözlerin bağlayıcılığı yalnızca özürle geçiştirilemeyeceğine göre; Sayın Başbakan’ın özellikle İsrail politikalarına ve İsrail Cumhurbaşkanı’na yönelik doğrudan itham ve eleştirileri, bundan sonra Türkiye-İsrail arasında yeni bir ilişkiler sürecinin başlatılmasını gerektirecek kadar önemli ve ciddi sonuçlar doğuracaktır.

Bu bakımdan Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’nin onurunu korumak için gösterdiğini belirttiği tavır ve tepkinin, toplantıyı terk etmekle sınırlı, anlık ve geçici bir hareket olarak kalması düşünülmemelidir.

Teslimiyetçi siyasi geçmişinde rastlanmayan bir hassasiyetle; mazlum Filistinliler’in haklarının savunulmasında gösterdiği tutumun, dik durmaya devam edeceğine dair sözlerinin ve akabinde Atatürk’ün mücadelesine atıfta bulunmasının, Başbakanın şahsında olumlu bir değişim ve dönüşüm sürecini yaşadığına dair iyimser bir işaret olması temennimizdir.

Yöntemi ve yeri, yoruma açık olsa bile gösterilen kararlılık ve sonrasındaki gelişmeler milletimize ümit vermiş; yıllardır tam bir teslimiyetle sürdürülen uluslararası ilişkilerin artık son bulacağı konusunda bütün yurtta heyecan uyandırmıştır.

Türk milleti, “Ben kabile reisi değilim. T.C. Başbakanıyım. Ülkemin saygınlığını ve onurunu korumam için ne gerektiyse onu yaptım” diyen Başbakan Erdoğan’dan Davos’ta başlattığı ve kendisi için bir ilk olan bu duruşunu, kendi eseri olan önümüzdeki ağır sorunlar karşısında da sergilemesini beklemektedir.

Dik durma ve onurlu tavır gösterme sırası, artık Ortadoğu’dan ülkemizin gerçeklerine bir an önce gelmeli, yıllardır hükümet tarafından tek taraflı tavizler verilerek onurumuzun zedelendiği milli meselelerimiz sürüklendiği darboğazdan acilen çıkartılmalıdır.

Bu nedenle milli bir duruş göstermek için sıra;

  • Terörle mücadele ve Türkmenlere sahip çıkılması konusunda Barzani;
  • Sözde soykırım iddialarına karşı Ermenistan;
  • Kıbrıs Türklüğünün mücadelesinde Rum Yönetimi ve Yunanistan;
  • Taviz ve dayatma listelerine karşı Avrupa Birliği;
  • Bölgesel tehdit ve zorlamalar için ise ABD ile olan ilişkilere gelmiştir.

Türk milletinin, İsrail’e bu sözleri söylemiş bir Başbakan’dan, bundan sonra sürdüreceği uluslararası ilişkiler için Davos’ta söyledikleri ile tutarlı, yaptıkları ile uyumlu bir politika, açık ve somut bir tavır gösterilmesini artık beklemek hakkıdır.

Türkiye’nin her meselesinde onurunu ve itibarını koruma konusunda Başbakan Erdoğan’ın önündeki gerçek haysiyet sınavı bundan sonraki süreçte belli olacaktır.

Başbakan ve hükümeti bu aşamada, ya Türkiye’nin milli tezlerini; baskı, dayatma, taviz ve hakaretlere maruz bırakmadan ısrarla savunarak yeni bir sayfa açacaktır.

Ya da Davos’ta gösterilen duruş, şuurlu bir tepkinin ve samimi bir sorumluluğun eseri olmaktan çıkacak, anlık bir öfkenin gelip geçici esintisi olarak teslimiyet devam edecektir. Bundan sonraki gelişmeler bu gerçekler ışığında takip edilmeli ve Başbakan’ın samimiyeti sorgulanmalıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi milli meselelerde gösterilecek onurlu duruşu ve milli menfaatlerdeki atılacak dengeli adımları uygun üslup ve adap içinde olmak koşuluyla bundan sonra da tam olarak destekleyecektir.

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı