25.04.2009 - ABD Başkanı Obama'nın 24 Nisan mesajı hakkında yazılı basın açıklaması
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin
ABD Başkanı Obama'nın 24 Nisan mesajı hakkında 
yaptıkları yazılı basın açıklaması
25 Nisan 2009

ABD başkanı Barak Obama'nın 24 Nisan anma gününde ne söyleyeceği, son dönemde Türk kamuoyunda en çok merak edilen ve tartışılan konu olmuştur.

Türkiye ile ABD ilişkilerinde kronik bir güvensizlik unsuru ve kırılma noktası haline gelen "24 Nisan sendromu" bu yıl da yoğun biçimde yaşanmıştır.

Başkan Obama açıklamasında "soykırım" sözcüğünü doğrudan telaffuz etmeden, Ermeni terminolojisinde soykırım yerine geçen büyük felaket ifadesini kullanarak 1915 olaylarını Ermenistan gibi "soykırım" olarak gördüğünü açıkça ortaya koymuştur.

Kelimeler üzerinde oynanması, bunların hukuki ve siyasi anlamı etrafında beyhude bir çarpıtma yarışı başlatılması, özü ve esası etkilemeyecek, bu gerçeği değiştirmeyecektir.

Başkan Obama'nın açıklamasının bütününe bakıldığında, bunun çok ağır ve kabul edilemez olduğu görülecektir.

Obama'ya göre "1915 olayları tartışılmaz bir tarihsel gerçektir ve Türkiye bunu kabul etmelidir."

Tarihi tahrif ederek böylesine ağır bir hüküm tesis edilmesinin ifade ettiği anlamın, kelimelerin arkasına saklanarak gizlenemeyeceği açıktır.

●     ABD Başkanı'nın bu açıklamasıyla, iki ülke arasındaki ilişkilerde sürekli kriz odağı olan bu konunun Türkiye üzerinde bir baskı ve tehdit aracı olarak "demoklesin kılıcı" gibi sallanması son bulmuştur.

Zira, Başkan Obama, Ermenice "soykırım"la eş anlamda kelimeyi kullanarak bu konuda ne düşünüyorsa onu ortaya koymuş, 1915'in "soykırım" olduğunu İngilizce değil Ermenice söylemiştir.

●     AKP hükümeti, bu karanlık tabloyu sahte başarı ambalajıyla pazarlamaya kalkışmamalıdır.

Başbakan Erdoğan'ın şimdi yapması gereken, bundan gerekli dersleri çıkarması ve "24 Nisan sendromuyla" hareket ederek Ermenistan'la sınırı açmak ve diplomatik ilişki kurmak amacıyla girdiği gaflet yolundan biran önce dönmesidir.

Bu yola "soykırım" yalanı baskısından kurtulmak telaşıyla girildiyse, bunun bir sonuç vermediği ve Türkiye'nin çok daha büyük bir tuzağın içine çekilmeye çalışıldığı artık görülmelidir.

●     ABD Kongresinin önündeki sahte "soykırım" karar tasarısı, bu teslimiyet anlayışının sürdürülmesi için yeni bir bahane ve gerekçe olarak kullanılamayacaktır.

ABD'nin Ermeni diasporasının esiri olarak bu karar tasarısını kabul etmesi, doğuracağı sonuçlar ve etkiler bakımından Türkiye'den çok ABD'nin ve Ermenistan'ın sorunudur.

Şerefli tarihiyle onur ve gurur duyan Türk milleti, ABD Başkanları ve Kongresi bu konuda "ne der, ne yapar" diye beklemekten, baskı ve tehditlere muhatap olmaktan ve sürekli bedel ödemekten artık yorulmuş ve usanmıştır.

●     Türkiye'nin gelinen bu noktada ABD Kongresi şantajına boyun eğerek Ermenistan'la ilişkiler ve kardeş Azerbaycan konusunda milli çıkarları, onuru ve haysiyeti üzerinden ödeyeceği bir bedel kalmamıştır.

ABD birkaç yüz bin Ermeni oyu için Türkiye'yi feda etme gafletine düşerse, bunun sonuçlarına başta Ermenistan olmak üzere herkes katlanacaktır.

Bu bakımdan Başbakan Erdoğan Erivan'la başlattığı teslimiyet sürecinden biran önce vazgeçmelidir.

Bu basireti ve dirayeti gösterebildiği takdirde Milliyetçi Hareket Partisi kendisini takdir edecek ve destekleyecektir.

Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı