08.07.2010 - "Anayasa Mahkemesi'nin dün açıklanan kararı ve referandum süreci" hakkında yaptığı yazılı basın açıklaması.
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
"Anayasa Mahkemesi'nin dün açıklanan kararı ve referandum süreci"
hakkında yaptığı yazılı basın açıklaması
8 Temmuz 2010

 

Milliyetçi Hareket Partisi’nin toplumsal mutabakatı yansıtmayan ve TBMM çatısı altında mümkün olabilecek en geniş tabanlı uzlaşmaya dayanmayan “AKP Anayasa”sı konusundaki görüş ve tutumu çok açıktır ve aziz milletimiz tarafından çok iyi bilinmektedir.

Siyasi ve şahsi ikbal hesaplarıyla Anayasa değişikliği zorlamasına girişen AKP’nin siyasi ve ahlaki meşruiyeti ne kadar tartışmaya açıksa, Anayasa Mahkemesi’nin son kararı da hukuki açıdan o kadar tartışmalıdır.

Yasama organını emri altına sokan Başbakan gizli emellerini hayata geçirmek için AKP’nin kirli geçmişine ve Türkiye’nin hayrına olmayan hesaplarına hizmet edecek yandaş yargı arayışına girmiştir.

Anayasa Mahkemesi de Anayasa’da belirlenen çerçevenin dışına çıkarak Anayasa değişikliklerinin özüne ve esasına girmiş, yetkisini aşan siyasi bir karar vermiştir.

Yürütmenin siyasi ve ahlaki meşruiyet sınırlarını ayaklar altına alması da, Anayasal yargının yetki gaspı yapması da doğal değildir, anlaşılabilir ve kabul edilebilir değildir.

Başbakan Erdoğan ve AKP’nin Anayasa değişikliği konusundaki amaçları; sekiz yıla yaklaşan AKP’nin yıkım, soygun ve vurgun döneminin hesabını adalet önünde vermekten kurtulmak ve etnik bölücülüğün emellerine sahip çıkan Başbakan’ın “PKK açılımı”nı ilerletmek için Anayasal alt yapıyı hazırlamaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi Başbakan’ın bu gizli niyet ve emellerini referandum sürecinde bütün çıplaklığıyla teşhir edecektir.

12 Eylül 2010 referandumunda Türk milleti sandık başında;

AKP’nin sekiz yıla yaklaşan yıkım ve tahribat döneminin,

İşsizliğin ve yoksulluğun,

Terörle mücadelenin bilinçli olarak zaafa uğratılmasının,

Etnik bölücülüğün önü açılarak PKK’nın siyasallaştırılmasının,

Habur rezaletinin,

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerinin yıkılması ve milli birliğimizin temellerine dinamit konulmasının ve

AKP kadrolarının boğazlarına kadar içine battığı yolsuzluk; vurgun, soygun ve talanın hesabını soracaktır.

Anayasa Mahkemesi’nin hukuken şaibeli son kararının referandum sürecini sekteye uğratmayarak bu tarihi hesaplaşmayı etkilememesi bu bakımdan hayırlı olmuştur.

Çok maskeli siyaset yapan Başbakan Erdoğan bu durumda sahte mağduriyet rolü oynamayacak, mazlum maskesi takarak milli iradeyi bir kere daha dolandıramayacaktır.

12 Eylül 1980 askeri darbesinden otuz yıl sonra 12 Eylül 2010’da Başbakan’ın gizli emelleri ve hesaplarına dayalı siyasi darbe teşebbüsü milli irade duvarına çarpacaktır.

Bugüne kadar bütün siyasi partiler ve yüksek yargı konuşmuştur.

Altmış altı gün sonra egemenliğin sahibi Büyük Türk Milleti konuşacak ve ülkesinin kaderine sahip çıkacaktır.

12 Eylül 2010 referandumunda Başbakan ve AKP’nin emellerine geçit verilmemesi erken seçimin yolunu açacak ve Türkiye’ye büyük kötülükler yapan bu inançsız kadrolardan demokratik yollarla kurtulunmasının son aşamasına girilecektir.

Referandumda hayır sonucu çıkması AKP’nin seçim sandığı yoluyla tasfiyesini hızlandıracak, Türkiye’de yeni ve aydınlık bir dönem başlayacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin tüm kadroları bugünden itibaren Türk milletini aydınlatmak için topyekun bir seferberlik ve AKP’nin gizli emellerine hayır kampanyası başlatmaktadır.