Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Eskişehir Milletvekili Sayın Dr. Ruhsar DEMİREL’in “Kırım’da yaşanan gelişmeler” konusunda yapmış oldukları yazılı basın açıklaması.28 Şubat 2014
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Eskişehir Milletvekili
Sayın Dr. Ruhsar DEMİREL’in “Kırım’da yaşanan gelişmeler” konusunda
yapmış oldukları yazılı basın açıklaması.
28 Şubat 2014

 

 

Ukrayna’da 2013 Kasım ayından itibaren Cumhurbaşkanı V. Yanukoviç'in Avrupa Birliği(AB)'yle imzalanması planlanan işbirliği anlaşmasını askıya almasından sonra başlayan protestolar, zamanla hükümet karşıtı gösterilere dönüşmüş ve ekonomik sorunların da etkisiyle Ukrayna halkı Doğu-Batı ekseninde, Rusya ve AB yanlıları olarak ikiye bölünmüştür.

Özellikle Kiev meydanlarında artan muhalif eylemler ve eylemleri bastırmak için uygulanan şiddet Cumhurbaşkanı Yanukoviç’in Ukrayna Parlamentosu  tarafından azledilip ülkesini terk etmesiyle neticelenmiştir.

Ukrayna’da yaşanan bu kaos, uluslararası toplumun bir parçası olmamız sebebiyle şüphesiz ki Türkiye’yi de ilgilendirmektedir.

Ancak Ukrayna olaylarının bizim için en önemli kısmı, Kırım Özerk Cumhuriyeti'ne olan etkisidir.  Tarihi bir Türk yurdu ve halen önemli oranda Türk nüfusuna sahip olan Kırım maalesef tehlikeli gerginliklere sahne olmakta ve bir Rus işgali tehdidi altında bulunmaktadır.

Rusya ve Ukrayna’daki Rusya yanlıları, Kiev’deki gelişmelerden sonra gözlerini Kırım’a çevirmiş ve Kırım’ın Ukrayna'dan ayrılması senaryoları konuşulmaya başlanmıştır. Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamento Başkanının, "Kırım'ın Ukrayna'dan ayrılmasının gündeme gelebileceği" açıklamasının ardından Rusya’ya ilhakı destekleyen Ruslar ile Ukrayna’nın toprak bütünlüğünden yana tavır koyan Kırım Tatarları arasında gerginlik artmıştır.

Kırım’da gerginlik o denli tırmandı ki üniformalı ve silahlı kişilerce dün parlamento ve başbakanlık binası bugün de havaalanı işgal edildi. Başkent Simferopol / Akmescit’teki bu eylemcilerin baskısıyla işgal altında toplanan Kırım Parlamentosu 25 Mayıs'ta Kırım’ın statüsüyle ilgili referandum yapılması kararı aldı

Tüm bu gelişmeler, önümüzdeki sürecin çok kritik olaylara gebe olduğunu göstermekte ve Türkiye’nin bu süreci çok iyi değerlendirip Kırım Tatar soydaşlarımızın haklarını korumak için kararlı tutum almasını gerektirmektedir.

Rusya’nın Kırım’daki Rus kökenlilere Rusya pasaportu dağıtıyor olduğu haberlerinin yaygınlaşması ile Rus kanunlarının Rusya'ya ülke dışındaki vatandaşlarını korumak için askeri operasyon yetkisi verdiği gerçeğini ortak değerlendirdiğimizde bu adımların ardından ne gibi olayların gerçekleşe bileceğini öngörmek gerekmektedir.

Referandumun ortaya çıkaracağı olası siyasi tablo, Kırım Tatar soydaşlarımızın kazanılmış haklarını tehlikeye sokmasının yanında, Rusya’nın ilhak çabalarıyla birleşirse, Kırımlı soydaşlarımızın Sovyetler Birliği döneminde yaşadıklarına benzer bir faciayla karşı karşıya kalmaları ihtimalini artırmaktadır.

Tarihi bağlarımızın yanı sıra, sürgünlerden ve türlü kıyımlardan kaçarak Türkiye’ye gelen ve ortak vatanımızda yaşayan Kırım Tatar Türklerinin Kırım’la devam eden kan ve gönül bağları, Türkiye’yi bu noktada Kırım’a karşı daha sorumlu kılmaktadır.

Ancak AKP iktidarının Türk Dünyasının hayati meselelerine duyarsızlığı, bazı durumlarda birkaç hamasi sözle yetinmesi bizi Kırım konusunda daha da tedirgin etmektedir. Dışişleri Bakanlığımız böyle hassas bir süreçte, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı duyulması gerektiğini ifade etmekten ve Kırım Türklerine itidal çağrısında bulunmaktan daha fazlasını yapmalıdır. Türkiye, Kırım’ın statüsünü değiştirecek ve bölgedeki soydaşlarımızın güvenliğini ve geleceğini olumsuz yönde etkileyecek hiçbir gelişmeye müsaade etmemeli, bu uğurda tüm dış politika enstrümanlarını kullanarak somut adımlar atmalıdır.

Kendilerini “yeni-Osmanlıcı” olarak tanıtan, ancak Osmanlı coğrafyasını sadece Arap dünyasından ibaret gören, iktidar mensuplarına Kırım’ın tarihsel ve siyasal önemini vurgulamak adına, bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Osmanlı töresine göre, hanedanda sultan olacak erkek birey bulunmaması durumunda Osmanlı tahtına geçecek kişi Kırım Hanı idi. Çünkü hanedanlar değişse de değişmeyen Türk devlet geleneğinde, tahta ancak “kut” almış bir Türk soylusu geçebilirdi.

Dileğimiz, Kırım’daki gerginliğin bir an önce sona ermesi, Kırım Türklerinin hakları ile geleceklerinin teminat altına alınmasıdır. Biz Kırım’da Rusların sloganlarına karşılık “Allah-u Ekber” nidalarıyla varlıklarını korumaya çalışan Kırım Tatar soydaşlarımızın seslerini, hem hükümet yetkililerine hem tüm Türk milletine hem de dünya kamuoyuna duyurmak için elimizden geleni yapacağız.

Milliyetçi Hareket Partisi Kırım Tatar Türklerinin onurunun korunması, güvenliklerinin sağlanması ve bölge barışının temini konusunda Ukrayna’da yaşanan gelişmelerin sürekli takipçisi olacaktır. Herkes bilmelidir ki Kırım Türkleri yalnız değildir, kan ve gözyaşıyla yoğrulacak bir kadere terk edilmeyeceklerdir.