Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’ın “Başbakan’ın partimizi ve Sayın Genel Başkanımızı hedef alan çirkin sözlerine” ilişkin yaptıkları yazılı basın açıklaması. 9 Nisan 2014
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’ın
“Başbakan’ın partimizi ve Sayın Genel Başkanımızı hedef alan
çirkin sözlerine” ilişkin yaptıkları yazılı basın açıklaması.
9 Nisan 2014

 

 

Sayın Genel Başkanımız partimizin grup toplantısında yaptığı konuşmada Milliyetçi Hareket’in nasıl bir Cumhurbaşkanı istediğini, Tayyip Erdoğan’ın neden Cumhurbaşkanı olamayacağını güzel örneklerle tartışılmaz bir şekilde ortaya koymuştur. Aziz Türk milletinin takdirle karşıladığı bu konuşma üzerine Başbakan Erdoğan; öfke nöbeti geçirmiş, kimyası bozulmuş, şirazesi kaymış ve kendisini kaybederek ne dediğini bilmez bir psikolojiye bürünmüştür.

Sarf ettiği cümlelerle makam hırsının onu ne denli acınacak bir hâle getirdiğini özetlemiş ve iktidar ehliyetini kaybettiğini de tescillemiştir. Tüm benliğini işgal eden bu hastalıktan yakasını kurtarması artık imkânsızdır. Bu yüzden Türk milletinin kanına işlemeye çalışan AKP mikrobu ile birlikte Erdoğan müptelasından en kısa sürede kurtulması gerekmektedir. Anadolu’da Milliyetçi Hareket’e yönelişin ayak seslerini duyan Başbakan’ın iktidardan uzaklaşma korkusu yersiz de değildir. Başbakan endişelenmelidir, çünkü büyük Türk milletinin desteğiyle Milliyetçi Hareket Partisi ensesindedir. MHP iktidarında yolsuzlukların, arsızlıkların, adam kayırmanın, ülkeyi demokrasiden uzaklaştırıp parti devleti hâline getirme gayretlerinin, bölücülerle yapılan pazarlıkların, bölücülere peşkeş çekilen millî değerlerin hesabı en üst dereceden sorulacaktır.

Bu hesabın korkusu ve telaşlı ruh haliyle Başbakan partisinin grup toplantısında partimize ve Sayın Genel Başkanımıza tekrarı bile çirkin olacak ifadeler kullanmıştır. Öncelikle Başbakan bu sözlerinden de, kendinden de utanmalıdır.

Başbakan Erdoğan; kendisi, ailesi, bakanları, yandaş işadamları ve yakın çevresi hakkındaki şaibeleri aydınlatmak ve hukuken netleştirmek yerine reddiyeci bir tutumla önüne kim geliyorsa, karşısına kim dikiliyorsa saldırmış, suçlamaların önünü kesmeye azmetmiştir. Başbakan Erdoğan yargıyı çalışamaz hâle getirmiştir. İktidar adaletin terazisini bozmuş, mahkemelerin güvenirliliğini tartışmaya açmıştır.

Allah’ın ayeti açıktır. Bakara Suresi 188. Ayet’inde yüce Allah (c.c.) rüşvet almayı da vermeyi de yasaklamıştır. Bugün yaşadığımız süreçte AKP iktidarının sahte dindarlığı, din tüccarlığı ortaya çıkmıştır. Zira onlar Allah’ın ayetlerini dünya malı karşılığında satmışlardır.

Hiç utanmadan, sıkılmadan inançlarımıza hakaret eden eski Bakan başta olmak üzere, adı türlü skandallara karışanlarla adeta devlete ve millete meydan okurcasına balkon konuşması yapmaya cüret eden Başbakan bilmelidir ki dinimize hakaret edenlerin ve hırsızların yeri AKP Genel Merkezinin balkonu değil cezaevidir. Tabii ki AKP Genel Merkezi hırsızların ve din düşmanlarının sığınağı olmuşsa ve bu tip kişiler bu sığınakta “ak”lanıyorlarsa onu bilemeyiz. Kendilerine o günah madeninde mutluluklar dileriz. Başbakan’ın “salya” ile ilgili sözlerine ise biz değil Hz. Mevlana şu sözlerle asırlar öncesinden gayet güzel cevap vermektedir;

“Kör cehalet çirkefleştirir insanları”

Milliyetçi Hareket Partililer, ülkemizin üzerinde oynanan derin ve büyük oyuna tek bir yürek hâlinde cevap vereceklerdir. Sayın Devlet Bahçeli ve MHP kadrolarının; Büyük Orta Doğu Projesine, sözde Kürdistan’ın Suriye ve Türkiye ayaklarına karşı topyekûn verdikleri mücadele karşısında maruz kaldıkları komplo ve ihanetler, geçmişte olduğu gibi, bugün ve yarın da boşa çıkacaktır.

Başbakan Tayyip Erdoğan şehide “kelle” derken, MHP “şehitler ölmez” demektedir. Tayyip Erdoğan’ın “sayın” dediğine, MHP “bölücübaşı” demektedir, “cani” demektedir, “terörist” demektedir.

 Tayyip Erdoğan’ın  “ayaklarımın altında” dediği milliyetçiliğe, MHP “gönlümüzde yanan meşaledir” demektedir. Tayyip Erdoğan’ın  “şu Türklükten kurtulsak” dediği yerde, MHP “Türk milletinin kardeşliği” demektedir. Tayyip Erdoğan’ın iş adamlarından çocukları için burs dilendiği yerde, MHP “siyaset ve ticaret bir arada olmaz” demektedir.

Tayyip Erdoğan’ın “36 etnik unsur” dediği yerde, MHP “Türkiye bir bütündür, bölünemez” demektedir. Erdoğan’ın yol arkadaşı Bakara suresini “makara” konusu yaparken, MHP “rehber Kur’an” demektedir. Tayyip Erdoğan ve avanesi battıkça çirkefleşirken, ülkücüler İslam’ın bu çağda sancaktarlığını yapmaktadır. Herkes yanındakinden verir, temsil ettiğini dillendirir.

Bu sebeplerle “Ben bir yıldır bunları ağzıma almıyorum” diyen Başbakan’ın MHP’yi kirli ağzına almaması gayet doğaldır.

Ve şimdi Başbakan, Sayın Genel Başkanımızın sözleri için “iftira” diyemediği için çirkefleşmekte, seviye düşürmekte ve bayağılaşmaktadır. Başbakan partimize ve Sayın Genel Başkanımıza yönelik çirkin sözlerinden ötürü derhal özür dilemelidir.

Yoksa Türk milletinin desteğiyle çıktığımız iktidar yürüyüşünde kendilerinden hesap sorarken kendisinin ve avanesinin “salya sümük” ağlayışları da fayda etmeyecek, sekerat anında edecekleri iman kabul görmeyecektir.