Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Gaziantep Milletvekili Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “TBMM Genel Kuruluna getirilen PKK’ya teslimiyet yasası” hakkında yapmış olduğu yazılı basın açıklaması. 9 Temmuz 2014
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Gaziantep Milletvekili
Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “TBMM Genel Kuruluna getirilen
PKK’ya teslimiyet yasası” hakkında yapmış olduğu yazılı basın açıklaması.
9 Temmuz 2014

 

Dün TBMM Genel Kurulu’na getirilen sözde çözüm süreci yasa teklifi, AKP iktidarı tarafından 12 yıldır birbiri ardına dizilen ihanetler zincirinin son halkasıdır. Bugüne kadar millete göstere göstere parlamentodan geçirilen sözde demokratikleşme paketlerinin sonuncusu ve en korkuncudur. Bu rezil teklif; yasalaşması hâlinde her türlü hukuksuzluğa, faili meçhul cinayete, eyleme, isyan ve kaosa karine ve mesnet teşkil edecektir. Çözüm adı altında kamuoyuna yutturulan yasa bununla da kalmayacak etnik temelli özerklik ve bağımsızlık çabalarını cesaretlendirerek PKK’nın cüretini artıracaktır.

Bundan böyle gelecekte bağımsız bir uydu devlet kurmayı hedefleyen PKK’nın bölgesel yapılanması daha bir cüret kazanacak, daha bir fütursuzlaşacaktır.

Devleti yok sayan ve AKP’nin affedilmez tavizleri yüzünden bölgede fiilen hâkimiyet kurmuş bulunan bölücü terör örgütü, kendine meşruiyet zemini edinmiş olacaktır.

Bu yasa meclisten geçtikten sonra askerimizin, polisimizin ve sivil memurlarımızın bölgeyi terk etmeleri istenecektir.

AKP ise PKK’nın yolunu açarken sadece Köşk hesaplarına odaklanmış durumdadır. AKP Genel Başkanının gözlerini cumhurbaşkanlığı hırsı bürümüştür. Gerisi umurunda bile değildir.

İktidarın bu son icraatı, AKP-PKK işbirliğinin ihanet nişanesi olarak, kara bir leke olarak tarihimize geçecektir.

Bu yasanın birlik ve bütünlüğümüze hizmet edeceğini, kardeşçe yaşama sürecini yeniden başlatacağını iddia eden aklı evvellere sorularımız olacaktır:

Yarın Kandil’dekiler serbestçe aramızda dolaşırken, İmralı canisi örgütü ve militanlarını serbestçe yönetirken Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda fiilen ortadan kalkmış devlet otoritesi nasıl sağlanacaktır?

PKK’nın ve siyasi kanadının ortadan kaldırmaya azmettiği bir arada yaşama kültürü, ayrışmayı bir adım daha ileri götürecek bu yasa ile nasıl sağlanacaktır?

Aynı milletin fertleri arasında AKP’nin yarattığı güven bunalımı nasıl giderilebilecektir?

PKK’nın siyasi kanadı “Tam bağımsızlığa bir adım kaldı.” beklentisiyle ellerini ovuşturur ve bu menhus yasayı alkışlarken, bu ikiyüzlü ihanet şebekesinden bir arada yaşama kültürüne katkıda bulunmaları nasıl beklenecektir?

Asker ve polisimiz bölgede başlarını çıkaramaz durumda, binalarında mahsur vaziyette bulunurken sivil memurların ve vatandaşlarımızın güvenliği nasıl sağlanacaktır?

Bölücü terör örgütünün ve siyasi temsilcilerinin milletle bir arada yaşama niyetlerinin olmadığı her hâl ve tavırlarından, her söz ve beyanlarından belli olmaktadır. HDP Iğdır Milletvekili’nin eski Başbakanın ayak bileği kırılıp ameliyat edilmesi sonrasında twitter’dan “Ayağı kırılmış. Yetmez ama evet.” diye yazabilmesi her şeyi anlatmaktadır. Bunların gözlerini kan bürüdüğünü; ayrışmak için her türlü kötülüğü göze alabilecek kin, nefret ve garezi içlerinde sakladıklarını göstermektedir. HDP’linin üslubu, PKK’nın acımasız eylemleri hakkında bir fikir vermekte, bölücü örgütün Orta Çağ’dan kalma ilkel yöntemlerle bölgede terör estirirken nelerden ve kimlerden ilham aldığını ortaya koymaktadır.

Yüreklerini düşmanlık tohumları kaplayıp karartmış olan PKK’nın siyasi temsilcileriyle yaşanabilecek bir toplumsal barışa inanmak için safdil olmak gerekir. Hâl böyle iken AKP ve özellikle Başbakan Erdoğan Köşk hevesi uğruna milletin varlığını, birliğini ve dirliğini yaman bir tehdide sürüklemekten kaçınmamakta, barış ve kan edebiyatı yapmaya devam etmektedir. Bu haliyle Tayyip Erdoğan ve ekibi açılım teranesi adı altında PKK trenine vagon olmuştur. 

TBMM Genel kuruluna getirilen son yasa teklifinin arkasında ne anaların gözyaşı ne halkın huzur ve refahı ne de devletin güvenliği vardır. Bu şeytanca stratejinin arkasında korkunç bir zorbanın, dikta heveslisinin korkunç ayrıştırma planları, federasyonlardan oluşan bir devlete padişahlık etme rüyaları yatmaktadır.

Anayasa’yı kevgire çeviren bunca yasal düzenleme ve icraattan sonra Türkiye’de hukukun üstünlüğünü, kanun hâkimiyetini yeniden tesis etmek zorlaşmıştır. AKP, iktidarda bulunduğu sürece hukuk yerine dağ kanunları geçerli olacaktır.

AKP iktidarı verdiği sözleri yerine getirmek için her türlü yasa dışı karara imza atmakta, hukuku çiğnemektedir. Bunun arkası bölünmedir, ayrışmadır. Önceleri masum özerklik ve demokratik birlikteliklerle başlayan sinsi talepler giderek daha aşikâr hale gelecektir. İlk fırsatta PKK Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda bağımsızlık ilanı için girişimde bulunacaktır. Burada yangından mal kaçırır gibi cumhurbaşkanlığı seçiminden önce alelacele Meclise getirilen yasa teklifi bunun altyapısını hazırlamaktadır. AKP’nin Meclise getirdiği sözde çözüm süreci son yasası, PKK’yı bağımsızlığa götüren yolun işaret taşlarını döşemektedir.

Irak ve Suriye örnekleri ortadadır. Arap Baharının sonuçları ortadadır. Irak’ın kuzeyinde ABD’nin baskısı ve dayatmasıyla teşekkülüne izin verilen özerk yapı, Irak’tan ayrılıp bağımsızlığını ilan etme noktasına gelmiştir. Mesut Barzani “Artık kendi kaderimizi tayin için adım atmanın zamanı gelmiştir. Halk oylamasına gideceğiz.” demiştir. Yani IKBY’nin bağımsızlık ilanı yoldadır. Üstelik güçlü ülkeler tarafından uluslararası platformda bu kararın destekleneceği sinyalleri verilmiştir. AKP iktidarda kaldığı sürece Türkiye’yi de aynı son beklemektedir.

Teklifte sözde çözüm sürecine ilişkin karar alma yetkisinin Bakanlar Kuruluna verilmesi TBMM’yi baypas etmek anlamına gelmektedir. Bu yasa teklifi baştan aşağı millî iradeye saygısızlıktır. Hukuku yasa marifetiyle ortadan kaldıran bu ucubelikler manzumesi, baştan ayağı Anayasa’ya aykırıdır.

Meclis, anayasaya aykırı bir yasayı Genel Kurulda görüşemez.

AKP Türkiye’yi 12 yıldır Anayasasız, yasasız kısacası hukuksuz yönetmektedir.

AKP devleti ele geçirmiş ve eşkıya yöntemiyle keyfince idare etmektedir. AKP, aynı yöntemle Türkiye’yi yıllarca kan gölüne çeviren bölücü örgütle idareyi paylaşmaya hazırlanmaktadır.

AKP Türkiye’yi çadır devleti gibi yönetmektedir.

AKP hukuk katilidir.

AKP kanunsuzluğu teamül ve gelenek hâline getirmiştir.

Anayasa Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü vazederken iktidarın bu gibi yasa teklifleri hayalî Kürdistan’a meşruiyet kazandırmayı, PKK’nın doğu ve güneydoğuda özerk yapılanmasının önünü açmayı hedeflemektedir.

“Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun” çerçevesinde karar alıp uygulama yetkisi Bakanlar Kuruluna verilmiştir. Buna göre Türkiye’nin geleceğiyle ilgili en hayati kararlar TBMM’de değil, Bakanlar Kurulunda yani AKP kurmaylarından mürekkep kabinede tartışılıp karara bağlanacaktır. Onlara, başta İmralı canisi olmak üzere PKK’nın siyasi kanadı danışmanlık ve iş ortaklığı yapacaktır.

Bu teklif, PKK’ya tam teslim olma yasasıdır. Bu teklifle devlet memurlarına yasal zırh getirilmektedir. Teklif yasalaştığı takdirde kamu çalışanlarının bölücü örgütlerle ve ihanet şebekeleriyle iş birliği ve pazarlık etmesine hatta yardım ve yataklık etmesine ceza verilemeyecek, aksine kolayca suç işlemelerine zemin hazırlanacaktır.

Yasa teklifindeki en tehlikeli hususlardan biri de kamu görevlilerinin sözde çözüm süreci bağlamında yaptıkları işlerden sorumlu tutulmayacağının öngörülmesidir. Sorumsuz devlet görevlisi olmaz. Devlet görevlisini sorumsuz kılmak keyfilik ve hukuksuzluktur, Anayasa’nın ruhuna esasına aykırıdır. Hangi şart altında olursa olsun hangi görev olursa olsun bunları yapınlar yerine getirenler ve emirleri uygulayanlar bunun sorumluluğunu taşırlar.

Buna göre her eline silahı alan devlete isteklerini dayatıp işbirlikçi memurlar kanalıyla sonuç alabilecektir. Bu teklifle hükümet hem memuru suça teşvik etmekte hem de çalınmasını istediği minareye kılıf hazırlamaktadır.

Bu sayede bölücü örgütlerin silahlı eylem ve cinayetlerini aklamak kolaylaşacak,  canilerin katillerin, devletin milletin malına zarar verenlerin yaptıkları yanlarına kâr kalacaktır. Bu yasanın bir adım ötesi; kimi Kandil’den indirilen kimi de kodesten çıkarılan eli kanlı teröristlerin madalya ile ödüllendirilmesi ve her birinin önümüzdeki ilk genel seçimlerde milletvekilliğine aday gösterilmeleri olacaktır.

Bütün bu senaryoları hayata geçirmek üzere emir ve talimat verilecek devlet görevlileri kutsal bir iş yapıyorlarmış algısıyla taltif edilip kuşatılacak, toplum da hükümet hayırlı bir işe imza atıyormuş zannıyla uyutulacaktır.

Farklılıkları aynı kültür potasında birleştirmenin yolu, ayrışmayı körüklemekten değil, birlik ve beraberliğe yönelik adımlar atmaktan geçmektedir. Ne var ki AKP’nin de PKK’nın da birlik ve beraberlik diye bir dertleri yoktur. Bütün amaçları Türkiye toprakları üzerinde Türklerin hâkim olmadığı federasyonlardan oluşan bir “Yeni Türkiye” kurmaktır. Bunun parçalı olması zamanla parçaların birbirinden ayrılması onların umurunda değildir. Meselenin burasına milletimizin dikkatini çekiyoruz: Bütün hedef Türkiye’yi Türklerin egemenliğinden çıkarmak ve Anadolu’da Türk varlığına son vermektir. Hedef Türk’süz Türkiye’dir.

MHP bu pespaye ve kirli işbirliğini milletimize sabır ve ısrarla anlatmaya devam edecek; bu çirkin oyunu bozacaktır. MHP ve Milliyetçi-Ülkücü camia da AKP-PKK iş birliğinden daha sağlam bir inanç ve kararlılıkla AKP ile bölücü ortakları karşısında durmaya devam edecektir. Türkiye’nin; eli kanlı bir örgütün ve onun ele başının oyuncağı hâline gelmesine izin vermeyecektir.