Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk AYHAN’ın TBMM’de yapmış olduğu basın toplantısı. 25 Temmuz 2014
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Denizli Milletvekili
Sayın Emin Haluk AYHAN’ın TBMM’de yapmış olduğu basın toplantısı.
25 Temmuz 2014

 

Değerli basın mensupları,

Bugün ülke yönetimi boşluktadır. AKP iç ve dış politika müttefiklerini kaybetmiştir. İçeride muhalefetin kendisinin daha önce müttefiki olan paralel dedikleri ile birlikte davrandığını söyleyecek kadar izan fukarası haline düşmüştür.

Ne istedilerse verdim dediği hususta neleri verdiğini hangi kumpaslar karşılığında verdiğini söylememektedir.

Dışarıda eş başkanlığı yaptığı politikaların sahipleri nezdinde de muhatap alarak baştan ayağa düştükleri de açık bir şekilde gözükmüştür. Bu AKP için normal olabilir. Ancak Türk milleti için değildir.

Kuşkusuz siyaset bilimi içinde yer aldığı sosyal bilimler gibi toplumdaki değişimleri anlayabilme, denetleyebilme ya da yön verebilme kaygısıyla gelişmiştir. 

Toplumsal alandaki hızlı değişim ve dönüşümleri açıklamak ya da denetlemek sosyal bilimlerin temel kaygısı olmuştur.  AKP’nin ve iktidarı dönemindeki icraatların bilimsellik ve demokratikleşme açısından incelenmesine ihtiyaç yoktur. Çünkü AKP’nin siyaset anlayışı bilimsellikten demokratikleşmekten tamamen uzaktır.  

AKP’nin siyaset anlayışı kendi için faydacılık, daha da ilerisi fırsatçılık üzerine kurulmuştur. Mevcut sisteme karşı olmak AKP’nin siyaset anlayışının, siyaset inşasının, politika geliştirmede temelini oluşturmuştur.

AKP’nin siyasetinde insan yoktur. İnsanın daha iyi bir geleceği yoktur. Varsa yoksa tek kişiye göre gelecek şekillenmesi vardır. Usulsüzlüklerin kanunsuzlukların yolsuzlukların örtülmesi vardır.

Nitekim AKP yönetimi 17-25 Aralık rezaletini, kendileriyle değil de, önceden birlikte hareket ettiği ne istediniz de vermedik dedikleri kadim dostları, paralel dedikleri ile ilişkilendiriyor. Bu AKP yönetiminin tercihi. Tek kişinin diktatörlüğü sadece AKP’yi değil milletin geleceğini de sıkıntılar, problemler içine sokmuş oluyor.

 Değerli basın mensupları,

AKP’nin egemenlik alanı gelişiyor. Ne ile? maddi kaynaklara usulsüz daha fazla sahip hakim olma hedefi ile. Bu çevreye de yayılmaya başlıyor.

Bu aşamada AKP’ye yandaş aydın, yandaş medya, yandaş hukuk, yandaş işadamı ortaya çıkardılar. Vatandaşı da böyle etkiliyorlar.

 Hegomayasına aldığı medya ile sorunu çözeceğini düşünüyor. Ancak, her söylenilen AKP’yi ve yandaşları daha fazla bağlar hale geliyor. İnandırıcılık problemleri mi giderek daha da artıyor. İnandırıcılıkları imkânsız hale geliyor.

 AKP’nin cumhurbaşkanı adayı kurumlar arası yapıyı, ilişkiyi, mimariyi, hiyerarşiyi bozuyor, etkisizleştiriyor. Toplumsal yapıyı algı yönetimi ile gerçeklerden koparıyor.

Ülke dış siyaseti darboğaza giriyor. İç politikada uzlaşma zemini, hızla uzlaşma ihtimalinden uzaklaştırılıyor. AKP iktidarı farklı sesleri boğuyor. Böylece siyaseti etkisizleştirip, demokratikleşmesini engelliyor. Tek tip yönetim tek ses, tek adam ve dikta yönetimini hızla oluşturuyorlar.

AKP dış politikada tutarlılık ve öngörülebilirlik açısından hızla irtifa kaybederken şimdi riskler artmaya başlamıştır. Bu durum ülkeyi dış politikada hızla kargaşaya sürüklemektedir.

Dış politikada kayıplar açıkça ortaya çıkmaya başlamıştır. Kuzey Irak ve PKK politikası AKP’nin Cumhurbaşkanı adayının ülkeyi de kendi partisini de sıkıntıya soktuğu gibi, gelecekte de manevra alanı bırakmamaktadır.

Irak ve Suriye politikaları açısından problemler giderek artmaya başlamıştır.

ABD ile ilişkiler bozulmaya devam ediyor. Bölgedeki olayların gelişmesi için ABD’nin acelesi yok. Başbakanın ABD ile temas düzeyi başkan Obamadan bürokrasideki sözcüler düzeyine inmiştir.

AB ile ilişkiler ise pek müspet görünmemekle birlikte, durağan seyreden bu ilişkilerde her an risk ihtimali gözükmektedir.

PKK siyaseti formasyonu değiştirmiş. AKP grup yöneticilerinin HDP yöneticileri ile genel kurul tartışmalarına baktığımızda bir kaç gün öne çıkan yasal düzenlemelerden tekrar geriye düştükleri izlenimi ortaya çıkmıştır. Ancak, Öcalan AKP’nin cumhurbaşkanı adayı sayesinde önemli bir siyasi aktör gibi kamuoyuna yansıtılmaya başlanmıştır.

Değerli Basın Mensupları,

Gazze’deki İsrail’in yaşanan zulmü lanetliyoruz. Ancak hükümetin içine düştüğü acz büyüktür. Başbakan nutuk atmaktan başka bir şey yapamıyor. Meydanlarda bağırmakla iç politika malzemesi haline getirmekle bu işler çözülmez. 

Gazze’de hükümet devreden çıkmıştır. Bölge ülkeleri çözüm ararken AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı sadece konuşmaktadır. ABD dışişleri bakanı Mısırı, Katarı, Ürdün’ü muhatap olarak görüyor. AKP dış politikasının ülkemizi Ortadoğu coğrafyasında getirdiği nokta budur.

Hergün Gazze’ye ağlamaktan başka bir şey yapamayan AKP’nin cumhurbaşkanı adayı, ey İslam âlemi, ey batı neredesin diyor. Ey Sen neredesin!  Eş başkanlığını yaptığın BOP’un ne yaptığını, seni ne hallere düşürdüğünü görmüyor musun?

AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı kendi derdine düşmüş sözde 28 Ağustos’tan sonrası için yol haritası çıkartıyor. Ancak, AKP’nin cumhurbaşkanı adayı prestijinin giderek erimeye başladığını görerek, terleyen cumhurbaşkanı rejiminden 12 Eylül ürünü MGK modeline terfi etti.

Askeri vesayetin yerine sivil vesayete nasıl geçeceğini de bu yolla göstermiş oldu. Bu yaklaşımı vizyon belgesi ile ne kadar örtüşmektedir.

Irakta Türkmen kardeşlerimizin durumu AKP’nin umurunda değildir. Türkmen kardeşlerimiz aç susuz kaderlerine terk edilmiş durumdadır. Hükümet bu çığlığı neden duymamaktadır.

Türkmen kardeşlerimiz için meydanlarda bir cümle dahi sarf etmemektedir.

Ey AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı, ey AKP Nerdesiniz?  Yoksa çözümü Gazzede ABD’ye ve İslam alemine havale ettiğiniz gibi Kerkük’te Telafer de PYD’ye, Barzani’ye mi havale ettiniz?

Değerli basın mensupları,

AKP sözde İleri demokrasi maskesi altında maalesef ülkemizde sivil vesayet oluşumunun altyapısı hazırlamaktadır.   Hitleri hayırla yaad eden AKP Cumhurbaşkanı adayı faşist rejimleri aratmayan yapılanmalara meyletmesi,  hukuk ve adaleti baskı altına alma, kendi polisini, kendi yargısını oluşturma gayretleri, dahası hukuk ve adalet sistemini,  intikam ve iktidarını sürdürme aracı olarak görmesi, maalesef Bağımsız Türk yargısının bu defa da AKP’nin Cumhurbaşkanı adayının politik ihtiraslarına teslim edildiğini göstermektedir. Polis Teşkilatında Operasyon Hakkında TBMM’ye bilgi acilen bilgi verilmelidir.

Daha önce övgüyle madalya verdiklerinin bugün hesap sorulur hale gelmesi gözaltına alınanların durumlarından mı, yoksa AKP’nin Cumhurbaşkanı adayının ve AKP’nin Ortaya çıkan icraatından kaynaklanmaktadır.

AKP’nin Cumhurbaşkanı adayının ifadelerinde mücadelenin ilk safhasının dershanelerden kaynaklandığı izlenimi ortaya çıkmaktadır. Olayın daha da evveliyatı basında yer alan haberlerde edinilen izlenime göre 2004 yılındaki AKP Hükümetinin altına imza attığı kararların geciktirilmiş versiyonunun devreye alınması mıdır tartışması mıdır? Bunun açıklığa kavuşması gerekir.

Değerli basın mensupları,

Makroekonomi dengelerinin geldiği nokra meydandadır. Tasarruflar yerlerde sürünmektedir. Cari açık GSYİH oranı 2009 yılı ile aynı oranda olmasına rağmen büyüme oranı yarı yarıya azalmıştır. Kamu gelirleri dolaylı vergilere dayanmaktadır. Haziran ayı vergi gelirlerindeki ÖTV, dahilde alınan KDV, ithalde alınana KDV gelişmeler ekonomideki yavaşlamayı ortaya açıkça koymaktadır. İşsizlik halen AKP’nin iktidarı aldığı 12 yıl önceki düzeydedir.

Ülkenin borçları artmaktadır.

İkinci 500 büyük firmanın borç sarmalının daha da büyük olduğu ortaya çıkmıştır.

Küçük ve orta ölçekli şirketler, 2013’de elde ettikleri 5,4milyar TL’lik faaliyet karlarının yarısı finansman gideri olarak kaybediliyor. Borçların öz kaynağa oranı son on yılın zirvesine yükselmiş toplam karları %30 düşmüş. Zarar eden şirketler artmış durumda.

Yetersiz bir finansman yapısı olduğunu herkes söyler oldu.

Hukukun yok sayıldığı, AKP Cumhurbaşkanı adayının ihtiyaçlarına göre hukukun düzenlendiği, hukuk ve emniyette atamaların buna göre dizayn yapıldığı, mevcut yapıya AKP tarafından baskı ve tehdit uygulandığı, iktidarın bu yolla egemenlik alanına baskı ile zorlayarak genişletmeye çalıştığı bir ortamdayız. Maddi kaynaklara usulsüz bir şekilde daha fazla sahip olma isteğine karşı konulamadığı, bu olayın çevreye de baştan ayağa yayılmaya başladığı, böylece bunu meşru kabul edilecek bir çevre yaratıldığı, yandaş aydın, yandaş medya, yandaş hukuk, yandaş işadamı oluşturmaya başladığı aşamaları nihayete erdirmek isteğiyle ortaklarını birer birer terk ediyorlar. İftira atmaktan da geri durmuyorlar. AKP’nin Cumhurbaşkanı adayı ne söylediğini bilmiyor. Milliyetçi Hareket Partisinin bazen sol örgütlerin arkasından, bazen de paralelcilerin arkasından gittiğini söyleyerek zırvalıyor. Bu panik halinin eseridir.