Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Gaziantep Milletvekili Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “Kamu kesimindeki iktidar kadrolaşması ve baskılar” hakkında yapmış olduğu yazılı basın açıklaması. 23 Ağustos 2014
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Gaziantep Milletvekili
Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “Kamu kesimindeki iktidar kadrolaşması ve
baskılar” hakkında yapmış olduğu yazılı basın açıklaması.
23 Ağustos 2014 

 

On ikinci yılını tamamlamak üzere olan AKP iktidarı, 2002 ve 2007 seçimlerinde halka sunduğu program ve vaatlerden tam ve kesin bir sapma içine girmiştir. İktidar; yerini sağlamlaştırdığı, güç kazandığı ölçüde vaatlerinden sarfınazar ederek kendisine taban ve kadro oluşturmak suretiyle gizli hedeflerine ulaşma yolunda sinsi adımlara yönelmiştir. İleri demokrasi, adalet ve hukukun üstünlüğü gibi kavramları 12 yılda sakız gibi çiğneyerek kirleten, iğfal eden ve çürüten AKP; bilhassa 2007 yılından sonra gerçek niyet ve yüzünü göstermiştir. Cumhuriyet ve demokrasi düşmanlığını aleniyete dökmüş, kendi sapkın ideolojisini benimsemeyen kitleleri sindirmeye ve ötekileştirmeye başlamıştır. Bu tarihten itibaren devlet kademelerinde kadroların hakça, eşit ve adil bir şekilde paylaşılması, emanetin ehline verilmesi gibi kriterler tamamen rafa kaldırılarak kadrolaşma ve kamu kesimini partinin emrine verme ameliyesine hız verilmiştir.

Bu yolda iktidar yanlısı tutumuyla sarı sendikacılığın en ibretamiz örneklerini veren Memur-Sen; kadrolaşmanın manivelası, baskı aracı ve balyozu hâline getirilmiştir. Öteki memur sendikalarına üye olanların enselerinde boza pişirilerek memuriyeti sürdürebilmenin şartının adı geçen iktidar yandaşı sendikaya üye olma zorunluluğu getirilmiştir. Üye olmayanların; sürgün, görevden alma, sicil bozma, ceza verme ve hak mahrumiyeti gibi cezalarla burunları sürtülmüştür.

Devlet kadrolarında çalışan çocuklarının tayini için iktidar milletvekillerinin kapılarını aşındıran anne ve babalara büyük bir cüretle “Evladınız Memur-Sen’e üye mi? suali sorulmaktadır. “Çocuğunuz Kamu-Sen üyesi imiş. İstifa edip Memur-Sen’e geçerse tayinini yaparız.”, “Siz bulunduğunuz yörede AKP’ye kayıtlı mısınız?” kabilinden sorularla üstü kapalı tehdit ve cebir uygulamaları yapılmaktadır.

Artık kamu kesiminde yandaşlaşmayana, AKP’den referans getirmeyene iş güvencesi verilmemektedir. Performans kriterleri, iktidarın baskı aracı olarak kullanılmakta; insanlar AKP’ye biate, iktidar yanlısı sarı sendikaya üye olmaya mecbur bırakılmaktadır. Artık devlet memuriyetinde “yandaş performans kriterleri” geçerlidir. Farklı dünya görüşüne, farklı inanç ve ideolojilere sahip insanlara göz açtırılmamakta, herkes gerçek İslam ile alakası olmayan siyasal İslamcılığa teslim olmaya icbar edilmektedir. İktidarda Allah korkusu kalmamıştır.

Memur kesiminde değişik eğilimdeki insanlar sindirilmiş, iktidar bağlılarıyla menfaat icabı biat edenler olmak üzere iki grup teşekkül etmiştir. Bu durum; hem dürüstlük, hakkaniyet ve doğruluk gibi insanı insan yapan değerlerin ve toplum ahlakının aşınmasına hem de devlet hayatının zarar görmesine yol açmaktadır. Ayrıca biat kültürü hür iradeyi, yaratıcılığı ve çalışkanlığı ortadan kaldırmakta, kamu kesimini “evet efendimciler” güruhuna dönüştürmektedir.

AKP’nin millete dayattıklarına örnek teşkil eden bir darbımesel vardır: Düğünlerde davul zurna çalarak geçimini sağlayan abdal, kendi bildiği enstrümanları çalmayı öğrenemeyen çocuklarına tarlada çalışan bir rençberi göstererek “Evlat bu zurnayı öğrenmek zorundasın. Yoksa senin başına gelecek de bu rençberinkinden farksız olur.” demiş. AKP iktidarı da bütün memurları hatta bütün toplum kesimlerini iktidar zurnası çalmaya zorlamaktadır. 

AKP iktidarının en sert kadrolaşma uygulamalarından biri Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde sürdürülmektedir. Son olarak 14 Mart 2014 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanan kararnameyle okul ve kurum müdürlerinin il millî eğitim müdürünün teklifi üzerine, müdür başyardımcısı ve yardımcılarınınsa okul veya kurum müdürünün inhası ve il millî eğitim müdürünün teklifi üzerine vali tarafından dört yıllığına görevlendirilmesi hükmü getirilmiştir. Bu görevlendirmelerin süre tamamlanmadan sonlandırılması, süresi dolanların yeniden görevlendirilmesi ile bunun uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar ise 10 Haziran 2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan bir yönetmelik ile belirlenmiştir. Bu kapsamdaki görevlendirmelerin de özlük hakları, atama ve terfi yönünden kazanılmış hak doğurmayacağı şeklinde bir madde getirilmiştir. Yönetmelik ile birlikte yapılacak görevlendirme işlemlerinin takvimi ve usulüne ilişkin kılavuz da yayımlanmış ve süreç başlamıştır.    

Müdürlükte dört yıllık görev süresini dolduran okul ve kurum yöneticileri 100 puan üzerinden değerlendirmeye tabi tutulmuş, yapılan değerlendirmede 75 puan ve üzerinde puan alanların görevlendirmeleri uzatılmıştır. Bu puanın altında kalanların ise yöneticilik görevi sona erdirilmiştir.

Bu değerlendirmeler yapılırken hiçbir objektif kriter hak ve adalet ölçüsü gözetilmeden sadece sendikal kayda göre hareket edilmiş, yandaş sendika üyesi olmak neredeyse tek kriter hâline getirilmiştir. Yapılan değerlendirmelerde bütün illerimizde açıkça sendika ayrımına gidilmiş, her biri ötekinden deneyimli ve liyakatli Türk Eğitim-Sen üyesi yöneticilerin %90 oranında görevine son verilmiştir. AKP yandaşı sendikanın üyelerinin ise nerdeyse tamamı 75 puanın üzerinde bir puan verilerek yeniden görevlendirilmiştir. Eğitimi ve eğitim çalışanlarının huzur iklimini yok eden, dinamitleyen bu uygulama ile hak adalet gibi değerler tamamen ayaklar altına alınmış, yandaş ve yalaka olmak artı değer hâline getirilmiştir. Bu şekilde binlerce okul ve kurum yöneticisi mağdur edilmiştir.

Bilindiği gibi AKP iktidarı 27 Ağustos’ta olağanüstü kurultaya gidecek ve yeni genel başkanını yani başbakan adayını resmen seçecektir.  Yasaları ve Anayasa’yı tanımayan “korsan Başbakan” Erdoğan Ahmet Davutoğlu’nu işaret etmiştir. Erdoğan’ın 28 Ağustos’ta yemin edip göreve başladıktan sonra kabineyi kurma görevi vereceği kesinleşen Ahmet Davutoğlu’nu ve yeni teşekkül edecek hükûmeti testi kırılmadan şimdiden uyarıyoruz. İktidarın bugüne kadarki uygulamalarının üzerine tüy dikmek yerine makul, mutedil, herkesi kucaklayan ve adil bir politika takip edeceklerini ummak istiyoruz.

Ahmet Davutoğlu’nu, Türkiye’yi yasaları ve Anayasa’yı çiğneyerek dağ kanunlarıyla yöneten “korsan Başbakan” Erdoğan’ın Çankaya kamyonuna direksiyon olmamasını salık veriyoruz. Siyasi trafiği 12 yıldır ihlal eden, kural ve nizam tanımayan, freni patlamış bu “ihtiras kamyonu”nun bir gün şarampole yuvarlanacağını hatırlatıyoruz.

Bilinmelidir ki bütün bu haksızlık, yolsuzluk ve hukuksuzluklar bir gün toplumsal patlamaya yol açacak ve AKP iktidarının sonunu getirecektir. Haktan, adaletten, din ve imandan söz ederek insanlara zulmedenlerin ahı mutlaka onu işleyenlerden çıkacak, kimsenin yaptığı kötülük yanına kâr kalmayacaktır.

Yalanla iman asla bir araya gelmeyeceği, yalancıların mumunun yatsıya kadar yanacağı hem yüce dinimiz İslam’ın evrensel ikazlarından hem de milletimizin hayat düsturlarındandır.

MHP olarak milletimize söz veriyoruz. Bütün bu icraatın yeni denemde takipçisi olacağız. AKP iktidarının milletimize reva gördüklerinin hesabını zamanı geldiğinde bir bir soracağız.