Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’nın, günü Bursa İl Başkanlığı binasında yapmış oldukları basın açıklaması. 15 Ekim 2014
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’nın,
günü Bursa İl Başkanlığı binasında yapmış oldukları basın açıklaması.
15 Ekim 2014

 

Değerli Basın Mensupları,

Kıymetli Dava Arkadaşlarım,

Saygıdeğer Misafirler,

Sözlerime başlamadan önce sizleri en derin hürmet ve muhabbetlerimle selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz.

Değerli Basın Mensupları,

Milli Eğitim politikaları yüce Türk Devletinin ve necip Milletimizin geleceğe güvenle bakabilmesi için üzerinde hassasiyetle durulması gereken en hayati politikalardandır.

 Millî Eğitim, AKP iktidarının resmen yazboz tahtasına döndürdüğü içinden çıkılmaz bir hâle soktuğu ve siyasi kadrolaşmasının en acımasız uygulandığı bir alan hâline gelmiştir. Türk millî eğitiminin geldiği noktadan hem veli hem öğrenciler ve hem de eğitimciler şikâyetçidir.

 İlk ve ortaokulların ayrılması sürecinde atılan yanlış adımlar sebebiyle öğrencilerimiz servis taşımacılığına mahkûm edilmiş durumdadır. Sokağındaki yahut yakınındaki okul dönüştürülen çocuklarımız kendisine uzak olan okula gitmek zorunda bırakılmıştır. Annenin çocuğunun elinden tutup okula götürdüğü o güzel manzara maalesef çoğu aile için bir film sahnesinden ibarettir. Evden bakkala ekmek almak için bile gönderilmeyen 66 aylık çocuklar servislere yalnız başına binmek zorunda bırakılmıştır.

 5, 6, 7. sınıf öğrencilerimiz seçmeli dersler gördükleri bahanesiyle günde 7 saat ders görmek mecburiyetinde bırakılmıştır. 6’ncı saate denk gelen dersten dahi yeterli verimi alamayan öğretmelerimizin 7. saatte karşılarındaki pestili çıkmış öğrencilere acımaktan başka yapabileceği bir şey kalmamıştır.

 Bunlar yetmezmiş gibi bir cemaatle yaşadığı kavga sebebiyle bir çırpıda kapattığı dershanelerin bir boşluğa sebep olacağını anlayan AKP iktidarı okullarda destek kursları tertip etmek üzere kurs yönetmeliğini değiştirmiş ve bazı okullar yaptıkları duyurularda kursları akşam 8-10 arasında yapacağını öğrencilere duyurmuştur. TV’lerde saat 9.30’da            “Haydi çocuklar uyku vakti” yazısı geçiren zihniyet okullara yatak yorgan getirip uyku hizmeti mi verecektir?

 Değerli misafirler,

 Geçtiğimiz eğitim-öğretim döneminde aceleyle uygulanan ve pek çok şaibeye sebep olan TEOG ile yapılan yerleştirmeler fiyasko ile sonuçlanmıştır. Liselerin isminin başına “Anadolu” yazarak eğitimin kalitesini artırabileceğini düşünen ucube zihniyet çocuklarımızı evlerinden yüzlerce kilometrelik uzaklıktaki okullara tercih dışından yerleştirerek pek çok çocuğumuzun eğitim hayatını bitirmiştir. İznik’te yaşayan çocuğumuzu İnegöl, Gürsu gibi ilçelere yerleştiren zihniyeti lanetlemeyip sessiz kalanlardan yahut alkışlayanlardan mı olalım?

 AKP iktidarı bütün kamuda uyguladığı tasfiye sürecinin en acımasızını ve hoyratçasını bu alanda uygulamakta ve kendisi gibi düşünmeyen, kendisine kapıkulu olmayan bütün kadroları adalet, hak, hukuk ve liyakati dikkate almaksızın kıyım yapmak yoluyla tasfiye etmektedir.

Bursa’mızda 482 okul müdürü okulunda 4 yılını tamamlamış ve göreve devam edebilmek için ucube yönetmelik gereği puanlamaya tabi tutulmuştu. Puanlamalar neticesinde 482 okul müdüründen 286’sı yeterli puan verilmeyerek müdürlük görevi ellerinden alınmıştır.

Bunların içersinde Bursa eğitimi denilince akla gelen neredeyse marka bütün okulların müdürlerinin kelleleri koparılmak suretiyle kıyıma uğramıştır.

Öyle ki Bursa Anadolu Lisesi, Ahmet Erdem Anadolu Lisesi, Atatürk EML, Otomotiv EML, Ali Karasu AL, Ali Osman Sönmez EML; Demirtaş EML, Osmangazi Otelcilik ML, Öğretmen Lisesi, Şükrü Şankaya AL, Necati Bey Kız ML, Hürriyet AL, Ziraat Tarım ML, Ali Osman Sönmez Soyal Bilimler Lisesi, Kız Lisesi, Erkek Lisesi, Cumhuriyet AL, Hasan Ali Yücel AL, Çınar AL, Yıldırım Kız TL, Yıldırım Ticaret ML, Ulubatlı Hasan AL, Yeşilyayla Teknik EML, Bursa Ahmet Vefik Paşa AL, Yıldırım Mesleki Eğitim Merkezi, Nuri Nihat Aslanoba AL, Yıldırım Beyazıt AL, Atatürk OO, Peyami Safa OO, Yahya Kemal OO, Ali Rıza Bey OO, Zeki Burak Okay Anadolu İmam Hatip Lisesi, Emek OO, Abdurrahman OO, Kükürtlü Ticaret Sanayi İO, Nilüfer Rehberlik Araştırma Merkezi, Feriha Uyar Teknik ML, Nilüfer Anadolu İmam Hatip Lisesi gibi…

Aslında bu yazılanların müdürlerinin kat kat fazlası keyfi bir değerlendirme ile görevden alınmıştır.

Değerlendirmeye esas 75 puanın üstünde alarak başarılı kabul edilenlerin %75’i hükümetin yandaşı ve şakşakçısı olan Eğitim Bir-Sen sendikasından, %15’i Türk Eğitim-Sen sendikasından, %3’ü ise Eğitim-Sen sendikasındandır. Buradan da anlaşılacağı üzere AKP ve onun tetikçisi puan vericiler resmen bir kıyıma imza atmışlardır. “Öğretmenler kendi müdürlerini kendi seçecek.” palavralarını basın yoluyla duyuranlar öğretmenlerin tam puan verdikleri okul müdürlerinin pek çoğunu görevden almıştır. Öğretmenlerin istemediği yöneticiler ise iktidara yakınlıkları dolayısıyla görevlerinde bırakılmıştır.

Listeler yandaş sendikada ve AKP teşkilatlarında oluşturulmuştur. Yıllardır bileğinin hakkıyla idarecilik yapmış insanlar sırf kendileri gibi düşünmüyor kendilerine köle olmuyor diye kıyıma uğratılmıştır.

İl Müdürü Veli Sarıkaya ve Vali Münir Karaloğlu ile puan verici ilçe ve şube müdürleri resmen siyasete teslim olmuştur.

Darbe dönemlerini ve 28 Şubat sürecini mumla aratan bu baskı ve sindirme dönemi de er geç tarihte bir kara leke olarak yerini alacaktır.

Bulundukları her ortamda kul hakkı, adalet ve mazlum edebiyatı yapan zihniyetin nasıl Yezidi bir zihniyete sahip olduğu gün gibi ortaya çıkmıştır.

Buradan haysiyetini satmayan onurlu ve dik duran idarecileri tebrik ediyorum.

Bursa İl Millî Eğitimi ile birlikte tüm İl Millî Eğitim Müdürlüklerini uyarıyorum. Öğretmenimiz, idarecimiz sahipsiz değil, aksine başımızın tacıdır. Milliyetçi Hareket Partisi ve Ülkücüler balık hafızalı değildir. Dün yaşananları unutmadığı gibi bugün yaşananları da aklında tutmaktadır. Yarın bu koltuklarda oturamayacağınız gibi yaptığınız haksızlıkların cezasını çekeceğinizi unutmayınız. Hak etmeyen bir gönüldaşımız varsa kendisinin o koltukta oturmasına taraftar değiliz. Ancak çapsızları, gönlünü, davasını, ülkesinin çıkarlarını, onurunu bir koltuk için satarak bulunduğu makamı kapan ve bunu da bir başarı hikâyesi olarak sunan ciğeri beş para etmezlere bu, millete hizmet koltuklarını bedava vermeyiz, bilesiniz.

Değerli misafirler,

12 yıllık AKP iktidarları döneminde baskı ve zulüm her alanda kendini göstermiştir. Ancak bilhassa bürokraside Türkiye Kamu-Sen mensubu memurlarımıza yapılan baskı ve yıldırma politikaları had safhaya ulaşmıştır.

Benzerlerine Baasçı yönetimlerde rastlanan ve ele geçirme saplantısıyla ilerletilen, sadece bir işgal gücünde olabilecek hınç ve intikam felsefesi ile kendi dışındakileri hasım gören iktidar zihniyeti demokratik nezaket ve hassasiyeti tamamıyla kaybetmiştir.

Bu zamana kadar bürokraside yaşanan kadrolaşma, kıyım ve partizanlık bu durumun doğal bir uzantısıdır.

Hak arayan Başta Kamu-Sen Bursa İl Temsilcisi Selçuk Türkoğlu ve diğer sendika başkan ve yöneticilerine yönelik bir baskı aracı olarak defalarca savcılık talimatıyla ifadeye çağrılma metodu uygulanmaktadır. Ülkeyi yangın yerine çevirenlere gösterilen müsamahanın %1’i hak arayan sendikacılara gösterilmemektedir.  Demokratik hukuk devletinde hak arayanları sindirmeye yönelik bu baskıların en ağırlarından birisi Bursa’da yaşanmaktadır. Biz hak arayışında olan sendika temsilcilerinin yanındayız ve destekliyoruz. Konu ayrıca tarafımızdan TBMM’de gündeme getirilecektir.

AKP’nin düdüğünü çalan, farklı görüş ve fikirlere hayat hakkı tanımayan, milliyetçilerin ekmeğiyle oynayan yandaş bürokratlar iktidar değiştiği anda yaptıklarını misliyle ödeyecekler, sebep oldukları hak mahrumiyetlerinin faturasına katlanacaklardır.

Bu konuda partimizin elinde oldukça muhtevalı bir envanter bulunmakta, herkesin yaptığı bir bir not edilmektedir. Günü geldiğinde bu yapılanların hesabını soracağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Bu çanak yalayıcılar, köle gibi emrini dinledikleri AKP belası ülkemizin başından gittiğinde bakalım ne yapacaklardır?

Şunu herkes bilsin ki; doğru düşmez, hak yerde kalmaz, haklı mağdur ve mahcup olmaz, hiçbir zaman da olmayacaktır.

Sözlerime burada son verirken katılımlarınız için hepinize en kalbî duygularımla teşekkür ediyorum.

Ne mutlu Türküm diyene!