Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin “7 Haziran 2015 Pazar Günü Yapılacak 25. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimine Katılmak Maksadıyla Aday Adaylarının Müracaatlarının Başlamasıyla” ilgili yaptıkları yazılı basın açıklaması. 12 Mart 2015
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
“7 Haziran 2015 Pazar Günü Yapılacak 25. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimine
Katılmak Maksadıyla Aday Adaylarının Müracaatlarının Başlamasıyla” ilgili
yaptıkları yazılı basın açıklaması.
12 Mart 2015

 

7 Haziran 2015 Pazar günü yapılacak 25.Dönem Milletvekilli Genel Seçimine 87 günlük bir süre kalmıştır.

Seçim takvimi 10 Mart 2015 gününden itibaren işlemeye başlamıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi saflarında seçime katılmak isteyen değerli arkadaşlarımın aday adaylığı başvuruları ise bugün başlamış olup 18 Mart 2015 Çarşamba günü tamamlanacaktır.

7 Haziran, siyaset ve demokrasi tarihimizin en kritik, en keskin dönemeci ve nirengi noktasıdır.

Türkiye’nin geleceği, milli beka ve beraberlik ülküsü 7 Haziran’da oylanacaktır.

Aziz milletimiz, varlığıyla ilgili tereddüt uyandıran, akıbetiyle ilgili tartışma yaratan tüm işbirlikçi çevrelere, tüm karanlık odaklara, tüm kararmış vicdanlara kalıcı ve etkili bir cevap verecektir.

AKP’nin yönetimi altında geçen 13 yıllık bozgun döneminin, 13 yıllık Fetret Devri’nin son perdesi 7 Haziran’da kapanacak, sahnelenen yıkım ve çözülme senaryoları son nefesini verecektir.

Türkiye AKP’yle daha fazla gidemeyecektir.

Fitnenin, dedikodunun, hıyanetin, haysiyetsizliğin hâkimiyet ve kontrolüne daha fazla tahammül göstermeyecektir.

İktidar partisi ülkemizin tüm kurum ve kurallarını, tüm miras ve emanetlerini çürütmekle meşguldür.

Karşımızdaki ülke tablosu vahamet ve felaket ötesidir.

Kaçak ve karanlık saray yalanın, yasağın, yozlaşmanın ve yolsuzluğun kirli anıtı haline gelmiştir.

AKP her değerimize düşmanca ve ahlaksızca saldırmaktadır.

Devlet kan kaybetmekte, vatan yaralanmakta, millet kimliğinden ve tarihi haklarından arındırılmaktadır.

Nitekim tehdit çok büyüktür.

Türkiye Cumhuriyeti görülmemiş bir zulmün pençesindedir.

Türk milleti eşine benzerine çok az rastlanacak bir zulmetin çarkındadır.

Huzur, sükûnet, esenlik, güvenlik ve toplumsal barış dip yapmıştır.

Cumhurbaşkanlığı makamını şahsi ihtiras ve hesaplarına vasıta yapan Erdoğan, ayırıcı, kutuplaştırıcı ve nifak üreten üslubuyla Türkiye’yi eritmektedir.

AKP lehine 400 milletvekili turuna çıkan bu sahte zihniyet, bir kez daha başörtüsü istismarına sarılmış, yeniden Kabataş mizansenini tedavüle sokmuştur.

Erdoğan Anayasa’yı defalarca çiğneyerek, ettiği yeminleri sayısız kere bozarak suç işlemiş, işgal ettiği makamın ağırlık ve saygınlığına gölge düşürmüştür.

Vicdan sahibi hiç kimse inkar edemeyecektir ki, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı mevkii artık boş ve sahipsizdir.

Başbakanlık makamı ise ortalığa düşmüş, kimin elinde, kimin güdümünde, kimlerin hizmetinde olduğu belli olmuş, belleklere kazınmıştır.

Erdoğan yıllardan beri aynı ezber, aynı takiye ve aynı iftiraları dillendirmekten yorulmamıştır.

Her defasında başörtüsünün arkasına saklanmış, maneviyat sömürüsünden medet ummuş ve çıkar beklemiştir.

Erdoğan yegâne istikrarsızlık ve inkâr unsuru haline gelmiştir.

Havuz medyasında köşe tutmuş asalak ve yandaş yazalar, klavyeyi silah gibi kullanan ak troller, devletin içine yuvalanmış 17-25 Aralık çeteleri, algı operasyonlarıyla milleti kandıran saray şebekeleri Türkiye’nin belini bükmüş, tarihi yürüyüşünü sekteye uğratmıştır.

Bugünkü şartlarda Erdoğan ve hain kadrosunun verdiği hasar ve zarar korkunç seviyelere ulaşmıştır.

Türkiye, AKP’nin fiili darbe ve bölücü dayatmasıyla karşı karşıyadır.

Milli mücadelenin eşsiz bir eser ve armağanı olan Cumhuriyet ağır ve yoğun bir operasyon geçirmektedir.

Kuruluşumuzun ilke ve esasları, kurtuluşumuzun izzet ve iffeti tarumar edilmektedir.

Ne tarafa baksak sorundur, başımızı ne yöne çevirsek bunalım ve buhrandır.

Bu kapsamda hukuk askıda, adalet kenarda, demokrasi ise dışarıdadır.

Erdoğan ve kapı kulları devlete kabus gibi çökmüş, milletin hayati ve tarihi nitelikli dokunulmaz haklarına kahredici şekilde çöreklenmiştir.

Devletin kilit kurumları siyasi şantaj ve emellerin tetikçisidir.

Milli güvenliğimizi teminle sorumlu kuruluşlar Erdoğan’ın oyuncağı, siyasi hafiyesi, bireysel ikbaline hizmetle görevli köksüz bir yapıya büründürülmüştür.

Erdoğan’ın ayak oyunları, MİT’in başındaki şahısla tezgahladığı psikolojik harekat sabır ve sinirleri aşırı ölçüde germiştir.

İmralı’nın sırdaşı, Kandil’in paydaşı, 17-25 Erdoğan’ın sır küpü olan malum kişinin; AKP’den milletvekili adayı oldu oluyor derken bir aylık aradan sonra tekrar eski mevkisine oturtulması kabulü mümkün olmayan ahlaki zafiyettir.

Erdoğan, MİT’i kullanarak gücünü konsolide etmiş, Davutoğlu’nun havasını indirmiş, fason Başbakan’a patronun kim olduğunu ulu orta göstermiştir.

Türkiye tek kişinin elinde ve avucundadır.

Türkiye tek bir kişinin totaliter ve despotik heveslerinin tesirindedir.

Bu devran bitmelidir, yoksa Türkiye kepenk indirecektir.

Eğer ki, AKP komplosu, AKP tezgahı sonlanmazsa Türkiye Cumhuriyeti can çekişerek tarihten silinecek, Türk milleti kanlı bir iç kavgayla hem vatanından hem de varlığından olacaktır.

Tehlike bu kadar yakın ve görünürdür.

Milliyetçi Hareket Partisi sorumluluğun fevkinde bir azim ve şuurla demokratik mücadelesini heyecanla ifa ve icra etmektedir.

Türkiye bölücülere, hırsızlara, rüşvetçilere, AKP-PKK işbirliğine, küresel komplolara, Kürdistan sevdalılarına ve Türklük hasımlarına kesinlikle bırakılmayacaktır.

Partimizin 21 Mart 2015 Cumartesi günü yapacağı 11. Olağan Büyük Kurultayı yeni baştan dirilişin, yeniden silkinişin, Nevruz’la birlikte büyük bir uyanışın ve kucaklaşmanın miladı olacaktır.

Gelecek hafta Türk milletinin kalbi Ankara’da atacaktır.

Aziz milletim endişe etmesin, Milliyetçi Hareket Partisi Çanakkale ruhuyla, Sakarya kararlılığıyla, Büyük Taarruz inancıyla, İstiklal Marşı’nda ifadesini bulan ‘Korkma’ seslenişiyle iç ve dış kuşatmayı yaracaktır.

Bundan sonrasını Erdoğan düşünmeli, olacakları Davutoğlu hesap etmelidir.

Milliyetçi Hareket Partisi 21 Mart’ta; verilecek toprağımızın olmadığını, kaybedecek insanımızın, çizilecek sınırımızın bulunmadığını dünyaya ilan edecektir.

Bu bir niyet beyanı değil, can pahasına tutulacak milli bir yeminin tebliğ ve açıklamasıdır.

Unutulmamalıdır ki;

Kalemi kiralanmış sözde yazarlara,

Üniversite zeminini kullanmaya çalışan fırsatçı mihraklara,

Siparişle sonuç çıkartan araştırma şirketlerine,

Güdümlü rapor üreten sözde düşünce kuruluşlarına,

Ecdadımıza hakaret eden kadrolu sahte aydınlara,

Menfaat bağı ile göbeklerinden bağlanmış medya kanallarına,

Sözde sivil toplum kuruluşu adıyla boy gösteren işbirlikçilere,

Devletin resmi medya kurumunu işgal etmiş kokuşmuş zihniyet temsilcilerine rağmen Milliyetçi Hareket Partisi ihanete mızrak gibi saplanacaktır.

Bu cesaret dolu duruşumuz; yaşanmış Türk asırlarının bize yüklediği kutlu bir vazife, bin yıllık kardeşliğin beklediği ve özlediği mertliktir.

Türkiye’nin hiçbir hakkından geri adım atılmayacaktır.

Asırlar içinde kaynaşmış, kökleşmiş ve kimliğini bulmuş büyük Türk milletinden AKP istedi, PKK önerdi, batılın bekçileri zorladı diye ödün verilmeyecektir.

Kararımız kesindir.

Bu düşüncelerle 25. Dönem Milletvekilli Genel Seçimine katılmak için partimizden aday adayı müracaatlarını yapan ve yapacak olan bütün arkadaşlarıma başarılar diliyorum.

Cenab-ı Allah yar ve yardımcımız olsun diyorum.