Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’ın “TBMM Başkanlık Seçimlerinde kendi adayını destekleyen partimize yönelik algı operasyonlarına” ilişkin yaptıkları yazılı basın açıklaması. 3 Temmuz 2015
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’ın
“TBMM Başkanlık Seçimlerinde kendi adayını destekleyen partimize yönelik
algı operasyonlarına” ilişkin yaptıkları yazılı basın açıklaması.
3 Temmuz 2015

 

2015 Milletvekilliği Genel Seçimlerinden alnının akıyla çıkan partimize yönelik yıpratma ve karartma operasyonları malum mihraklarca, meclis başkanlığı seçimi bahane edilerek her yönüyle alçakça sürdürülmektedir.

Sosyal medya üzerinden öncelikle kendilerine Ülkücü süsü verilen troller başta olmak üzere, köşe yazarları, dolma kalemler, satılık yorumcular çeşitli toplum mühendislikleriyle ülkücü camia üzerinde bir algı operasyonu yapma gayretindedirler. MHP’ye sistemli bir şekilde taarruz edenler bilmedir ki; “Alçak bir yöntem kullanılarak şerefli bir hedefe ulaşılmaz.”

Türk milletinin derdini kendine dert etmeyen, Türk milletinin endişesini yüreğinde hissetmeyip, Türk milletiyle kederde, tasada, neşe ve kıvançta bir olmayan AKP ve CHP’nin bizim için birbirinden hiçbir farkı yoktur.

TBMM Başkanlığı seçimleri neticelenmiş AKP’nin adayı partisinin oylarıyla 4. turda seçilmiştir. Milliyetçi Hareket sürecin başından itibaren partimizin adayı Ekmeleddin İhsanoğlu Bey’i desteklemiştir .

Ancak malum medya ve Türkiye siyasetini yönetip yönlendirmek isteyen bazı gruplar algı simsarlığına müracaat ederek AKP adayını desteklediğimiz gibi bir anlayışı yaymaya gayret etmektedirler.

Malumunuz Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu Beyefendi MHP’nin çatı adayıydı. Ancak CHP daha önce CHP’nin önerisiyle mutabakata vardığımız bu ismi desteklemek yerine seçimin akabinde koşa koşa Tayyip Erdoğan ile görüşmeye giden Deniz Baykal’ı aday göstermiştir. Madem AKP’nin kaybetmesini istiyorlardı, yabancı olmadıkları bir isim olan Ekmeleddin İhsanoğlu Beyefendi’yi destekleyebilirlerdi.

Bunu yapmak yerine kendilerine Tayyip Erdoğan icazetli Deniz Baykal’ı aday yapanlar kaybetmişlerdir.

CHP, MHP’nin siyasetini sorgulayacağına “Ailece HDP’ye oy verdik.” diyen Genel Başkan Yardımcısı’nı sorgulamalıdır. Seçimin hemen ardından koşa koşa Tayyip Erdoğan’a giden Deniz Baykal’ı sorgulamalıdır.

Tüm bunları yok sayarak MHP Genel Başkanı’nı ve MHP’yi suçlamak ahlaksızlıktır. Devlet Bahçeli Başbakan olsun, diyerek -kendince- haddi olmadığı hâlde koltuk bahşetme cüretinde bulunabilen Kemal Kılıçdaroğlu suçlanması gereken isimdir. Cumhurbaşkanı yapmak istediği kişiye Meclis başkanlığı seçiminde oy vermemek nasıl bir psikolojinin ürünüdür?

Tüm Türkiye şunu bilmelidir ki CHP Milletvekilleri TBMM Başkanlığı seçimlerinde Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy vermiş olsaydı ve son turda İsmet Yılmaz ile Ekmeleddin İhsanoğlu kalmış olsaydı HDP-AKP ortaklığı gün yüzüne çıkabilecekti. Çünkü Meclis Başkanlığını kaptırmak istemeyen örtülü AKP-HDP koalisyonu panikleyecek ve ortaklıklarını alenileştirmek zorunda kalacaktı.

Şimdi tüm Türk milletinden ricamız şudur ki ulusal basının kalemşörlerine, yandaş basının karalamalarına kulaklarını tıkayıp kendileri bir sonuca varsınlar. Deniz Baykal-Erdoğan görüşmesi, CHP’nin ÇATI ADAYI Ekmeleddin İhsanoğlu’nu desteklememesi, HDP’nin PKK’nın uzantısı olduğu gerçeği bağlamında tüm süreçleri değerlendiriniz.

Ortadoğu’da oynanan oyunları, Avrasya’da süregelen senaryoları, Türkiye’nin itilmeye çalışıldığı vahim uçurum ve kör kuyuyu samimiyetle idrak edenler bizim kararlılığımızı daha iyi okuyabilecektir.

Milliyetçi Hareket Partililer, Türk milliyetçileri, ülkücüler ülkemizin üzerinde oynanan derin ve büyük oyuna tek bir yürek hâlinde cevap vereceklerdir. Sayın Devlet Bahçeli ve MHP kadrolarının; Büyük Ortadoğu Projesine, Akdeniz petrollerinin paylaşılması için oluşturulmaya çalışılan sözde Kürdistan’ın Suriye ve Türkiye ayaklarına,  “Türk Kimliğinin” yok edilmesi çabalarına karşı topyekûn verdikleri mücadele karşısında maruz kaldıkları komplo ve ihanetler, geçmişte olduğu gibi, bugün ve yarın da “Ülkücü Hareketin sarsılmaz imanı” ile bertaraf edilecektir.