Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin “Siirt’in Şirvan-Pervari İlçeleri Arasında PKK’lı Teröristlerin Bombalı Saldırısı Sonucunda Sekiz Şehitle” ilgili yaptıkları yazılı basın açıklaması. 19 Ağustos 2015
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin
“Siirt’in Şirvan-Pervari İlçeleri Arasında PKK’lı Teröristlerin Bombalı Saldırısı
Sonucunda Sekiz Şehitle” ilgili yaptıkları yazılı basın açıklaması.
19 Ağustos 2015
 

Türk milleti peş peşe gelen acı ve kara haberlerle sarsılmaktadır.

Felaket ve musibetler Türkiye’yi çembere almakta, köşeye sıkıştırmaktadır.

Yıkım ve çözülme projelerine bel bağlayan müzakere ortakları ülkemizi kanlı bir mecraya elbirliğiyle taşımışlardır.

Süreç ihanetiyle derlenip toparlanan, silahlanıp militan takviyesi yapan kiralık cinayet örgütü PKK tam bir ölüm ve şiddet makinesine dönüşmüştür.

Artık sözün bittiği, her türlü mazeretin tükendiği noktaya kayıplar eşliğinde gelinmiştir.

Terör Türkiye’yi acımasızca vurmakta, Türk milletine ağır bir fatura çıkarmaktadır.

Bugün, Siirt-Pervari yol emniyeti için görevlendirilen TSK unsurlarına düzenlenen hain saldırı yüreklere ateş düşürmüştür.

Bu kapsamda daha önceden yol kenarına yerleştirilen el yapımı patlayıcıların bölücü PKK’lı caniler tarafından patlatılması sonucunda 8 kahraman Mehmetçik şehit düşmüştür.

Milletimizi kedere ve hüzne boğan bu menfur terör eyleminden dolayı öfkemiz sınırsız, üzüntümüz tarifsizdir.

Dün, Diyarbakır-Bingöl karayolunda hainlerin 4 vatan evladımızı şehit etmesinin yankı ve sızısı çok tazeyken, bugün alınan vahim haberlerle milli vicdan bir kez daha yanmıştır.

Yaklaşık bir aylık sürede 56’sı polis ve asker, birisi de köy korucusu olmak üzere 57 güvenlik görevlimiz şehit edilmiştir.

Ancak savaş şartlarında görülebilecek bu kayıpların sorumluları bir yanda AKP diğer yanda ise PKK terör örgütü olduğu kuşkuya yer bırakmayacak derecede ortadadır.

Teröre verilen her taviz şehadet ve gözyaşı olarak geri dönmüştür.

57 vatan evladının kanı Oslo’dan İmralı’ya kadar pazarlık yapan şeref ve namus yoksunlarının üzerine sıçramıştır.

Çözülme süreci Türkiye’yi terörün kucağına itmiştir.

Nitekim Türkiye’nin bir bölgesi yönetilemez hale gelmiştir.

Devlet Doğu ve Güneydoğu’da güvenlik ve kontrolü kaybetmiştir.

PKK alan hakimiyeti kurduğu, psikolojik üstünlük sağladığı bölgeleri hem genişletip hem de derinleştirirken, Erdoğan ve yandaşları iktidar oyunlarıyla terörün değirmenine su taşımışlardır.

Farklı il ve ilçelerde sözde özerklik ilanlarının sabırları zorlaması şöyle dursun; Türkiye’nin devlet aklına, egemenlik haklarına, hükmü şahsiyetine alenen meydan okuyan bir süreç devreye alınmıştır.

Yaşananlar kabus gibidir.

Hiçbir merhamet duygusu taşımayan, insanlıktan en ufak nasibini almamış olan katiller Türk milletine ölüm yağdırmaktadır.

Kurnazlık yapıp çözümü buzdolabına alarak zaman ve zemin kazanmakla oyalanan işbirlikçiler suçludur.

Bölücülüğün sırtını sıvazlayıp PKK’nın açık veya örtülü propagandasını yapan sözde yazar, gazeteci, artist, siyasetçi, sermaye sahibi, akademisyen ve sivil toplum örgütü mensupları suçludur.

İmralı canisini parlatıp, imajını yenileme densizliğine tevessül ederek Kürt kökenli kardeşlerimizin lideri yapmak için çırpınan köksüz ve kimliksizler suçludur.

Devletin içine yuvalanmış, fakat milli menfaatlere aykırı hareket ederek PKK’nın silahlanmasını, provokasyonlarını korkakça ve kahredici bir pısırıkla izleyen çürümüşler suçludur.

Türk’e kefe biçip milleti 36’ya ayırma küstahlığını siyaset zanneden teslimiyetçiler de işlenen suçlara, dökülen kanlara ortaktır.

Türkiye’nin bugünkü şart ve ortamında seçime gitmesi iç savaşın fitilini ateşleyebilecektir.

Bu itibarla seçimlerin yenilenmesi hususu mutlaka gözden geçirilmeli, ilaveten Türkiye sağlıklı ve istikralı güvenlik şartlarına kavuşturulmalıdır.

Tehdit haddinden fazladır.

Sarayda kurulan kürsülerde zehir kusan, nefret yağdıran, iktidar hesaplarıyla tarafsızlığını ve meşruiyetini ahlaken kaybeden Recep Tayyip Erdoğan’ın terörün artan ve azan tablosundaki payı azımsanamayacak düzeydedir.

Analar ağlamayacak tezinden ne mutlu şehit anaları aşamasına gelen, şehit tabutunun başında yüzü kızarmadan hamaset nutukları atan Erdoğan’ın günahı büyüktür.

Öcalan ve Erdoğan’ın kurduğu pazarlık masaları ocakları söndürmüştür.

AKP-HDP-PKK dayanışması ve münasebeti analarımızın feryadına yol açmıştır.

Bu acıklı, ama açık gerçekleri aziz milletimiz mutlaka idrak etmelidir.

Muhtarlarla mutat hale gelen toplantıları muhalefete hakaret ve kutuplaşmayı yaygınlaştırma seanslarına çeviren Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı tartışmalı hale gelmiştir.

Erdoğan badiresi ve kumpası çizmeyi aşmıştır.

Türkiye Erdoğan ve PKK’nın iki taraflı daralan fiili durumuyla ateş altına alınmıştır.

Ya bu kuşatma yarılacak ya da Türkiye’miz paramparça olacaktır.

AKP’nin vatan sevgisiyle vicdanları mühürlenmiş değerli milletvekilleri bu gidişatı mutlaka sorgulamalı, ülke ve millet bekası için harekete geçmelidir.

Bu çerçevede en başta Sayın Ahmet Davutoğlu’na büyük sorumluluklar düşmektedir.

Türkiye kavrulup yangın yerine dönmüşken, hala iktidar çetelesi tutmak, hala siyasi hedef peşinde koşmak geleceğimizi karanlığa havale etmekten farksızdır.

Terörün zirve yaptığı şu günkü şartlarda Milli Güvenlik Kurulu olağanüstü toplanmalıdır.

Ayrıca Anayasa’nın 122. Maddesine uygun olacak şekilde, şiddet ve dehşet manzaralarının olduğu il ve ilçeleri de kapsayacak ölçüde ülkemizin bir bölümünü mutlaka sıkıyönetim tedbirleriyle emniyete almak zorunludur.

Bunun nasıl olacağı ise Anayasa’nın mezkur maddesinde ayrıntısıyla belirtilmiştir.

Sıkıyönetim ilanı geciktirildiği takdirde veya ertelenmesi halinde Türkiye baştan ayağa teröristlerin düşmanlıklarına yoğun olarak sahne olacaktır.

Bunun sonucunda ise kanlı bir iç savaş kaçınılmaz olarak gündeme gelebilecek, sonuçta Türk milleti bizzat devreye girerek meşru müdafaada bulunabilecektir.

Herkes ayağını denk almalıdır.

Türkiye’nin üç beş soysuza boyun eğmesi, küresel ve bölgesel güçlerin maşası olan hainlere göz yumarak teslim olması ham bir hayaldir.

Öncelikle seçim gündeminin çok acil geri plana atılmasının yanında, devlet ve milletin elele vererek bugünkü karanlığı aşması için yol ve çareler üretilmelidir.

Türkiye elimizden kayıp gitmektedir.

Terör 78 milyon Türk vatandaşını hedef almış, varlığımızı ve birliğimizi sabote etmek için pusuya yatmıştır.

Kaybedecek vakit yoktur.

Çünkü başka bir Türkiye olmadığı gibi, sığınacağımız, gideceğimiz, göç edeceğimiz başka bir vatan coğrafyası de olamayacaktır.

Siirt-Pervari’de hayatlarını kaybeden evlatlarımız başta olmak üzere, tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailelerine, silah arkadaşlarına ve aziz milletimize sabır ve başsağlığı diliyorum.

Ve terörü lanetliyor, teröristlerin, bunlara destek veren vatansızların, PKK’ya sırtını dayayan silahsız militanların amaçlarına ulaşamayacağını bir kez daha, çok kararlı ve güçlü bir şekilde duyuruyorum.