Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “MHP ve Lideri hakkında ortaya atılan asılsız iddialar üzerine” yapmış olduğu yazılı basın açıklaması. 13 Kasım 2015
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili
Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “MHP ve Lideri hakkında
ortaya atılan asılsız iddialar üzerine” yapmış olduğu yazılı basın açıklaması.
13 Kasım 2015

 

MHP aleyhindeki propaganda furyası; 1 Kasım Seçimleri öncesinde olduğu gibi hız kesmeden, hatta daha da hızlanarak devam etmektedir. Türkiye’nin yoğun gündemine rağmen; son günlerde gerek gazetelerde gerekse televizyon programlarında en çok masaya yatırılan konuların başında, MHP’de liderlik tartışması yaratma çabaları gelmektedir. İlgili- ilgisiz herkes bu konuda ahkâm kesmektedir. Şimdi bu furyaya iktidara zeytin dalı uzatıp kelleyi kurtarmak isteyen fırsatçılarla hangi çevrelere hizmet ettiği meçhul, ama mizacı ve tutumu bilindik bazı eski tüfekler de katılmışlardır.  

MHP’yle ilgisi kalmayan ve olmayanların, MHP hakkında ileri geri konuşmaları ve elbise seçer gibi partimize lider beğenmeye kalkmaları ciddiye alınmayacak bir husustur. MHP’de Genel Başkanın kim olacağına karar verecek olan Ülkücü iradedir. Partimizde bunun dışında irade aramaya kalkmak, beyhudedir.

Kendini Ülkücü iradenin yerine koyup çeşitli gazete ve televizyonlarda ahkâm kesenlerin samimiyetine inanmak imkânsızdır. Hele bunlar arasında 1 Kasım öncesine kadar MHP’ye övgüler yağdıranların bulunması, inandırıcılıklarını tamamen ortadan kaldırmaktadır. Hemen hepsinin kesin çark edişlerinde bir korku, bir telaş, iktidara hoş görünerek şimşekleri üzerine çekmekten kurtulma çabası gözlemlenmektedir.

MHP’yle uzaktan yakından alakası ve ilişkisi bulunmayanların partimiz hakkında gündemde tutmak istediği spekülasyon ve tartışmalar karşısında Eski Milletvekili Nazif Okumuş’un da son günlerde Sayın Devlet Bahçeli karşıtları safında rol çalmaya çalıştığı gözlenmektedir.

MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin arkasında gizli bir iradenin bulunduğunu öne süren Nazif Okumuş’un açıklamaları, Devlet Bahçelisiz MHP senaryolarını hayata geçirmek isteyenlere destek mahiyetindedir.

Nazif Okumuş gibiler MHP’nin her kongre dönemi öncesinde ortaya çıkarak aslı astarı olmayan iddialar ortaya atmakta, dayanaksız fikirler öne sürerek ortalığı karıştırmaya çalışmaktadır.

Nazif Okumuş bugüne kadar nerededir?

1 Kasım’da MHP’ye oy vermiş midir?

Yoksa eski Maocuların evrim geçirmiş havası veren marjinal ve kuru gürültücü partisine kapılanmasına rağmen hicap duymadan oradan MHP’ye saldıran birtakım izan mahrumlarıyla dirsek temasında mıdır?    

Sayın Devlet Bahçeli’nin arkasında bilinmeyen bir irade olabileceğini iddia eden Nazif Okumuş’un arkasında hangi meçhul irade vardır? 

Okumuş; Devlet Bahçeli’siz bir MHP’nin fetrete düşeceğini hesap ederek rahatça Anayasa ve rejim değişikliği senaryolarını sahnelemeyi planlayan, ellerini ovuşturarak partimizin karışmasını bekleyen iradenin önündeki engellerin kalkacağını mı ummaktadır?

Belli ki Nazif Okumuş, Türk milleti yerine Türkiyeliliği getirmek isteyenlerin değirmenine su taşımaktadır. Kendisi, 2012 yılının Ekim ayında Abant Platformu'na katılmış ve orada aynen şunları söylemiştir:

"Düşünce hürriyetine inanan bir insan olarak, "Anayasal Vatandaşlık ve Türkiyelilik" kavramlarından rahatsız değilim. Halkımızın da rahatsız olduğunu düşünmüyorum."

Okumuş, o sırada henüz AKP iktidarıyla yağlı ballı ve iş birlikçi konumda olan bazı aydınlara ve demokratikleşme adımlarına da övgüler yağdırmıştır. Hızını alamayarak sözde demokratikleşmeyle ilgili gelişmeler karşısında  "inanılmaz şekilde kıvanç duyduğunu” da sözlerine ekleyen Nazif Okumuş’un yazısı turası silinmiş, MHP’yle bağı kalmamıştır.

Ayrıca Okumuş’tan, Eski İçişleri Bakanı Sayın Sadettin Tantan’a MHP’nin de yer aldığı 57. Hükûmet döneminde 22 Ağustos 2001 günü sabaha karşı yapılan “Vurgun Operasyonu”nu sormasını ve bu konuda kendisinin neler bildiğini açıklamasını da bekliyoruz.

Kendi tutarsızlıklarını sorgulayıp öz eleştiri yapmak yerine kusurlarını MHP aleyhindeki propaganda furyasının bir ucundan tutarak örtmeye kalkanlara tavsiyemiz; cesaretleri varsa kendi ayıplarını örtmeye çalışmamaları, ayrıca MHP aleyhindeki usturuplu kampanyaların arkasına hangi projelerin gizlendiğini saklamamalarıdır.

Hiçbir siyasi parti, kendisiyle uzaktan yakından alakası olmayan çevrelerin kerameti kendinden menkul ve çoğu zaman da maksatlı değerlendirmelerine itibar etmez. Bizden bunlara bakarak politika belirlememizi beklemek, siyaset bilmemektir. Camiamızla en küçük bağı bile bulunmayanların MHP hakkındaki ipe sapa gelmez açıklamaları, utanmaz bir papazın camiye gelerek vaaz vermek istemesine benzemektedir. Herkes kendi işine bakmalıdır. MHP zaten kendi sorgulama ve öz eleştiri mekanizmalarını devreye sokmuştur. Camiamızdan gelen yapıcı değerlendirmeler mutlaka dikkate alınacaktır.

1 Kasım’da oylarında meydana gelen ciddi düşüşe rağmen MHP, 5 milyon 600 binden fazla oy almıştır. MHP’nin uğradığı oy kayıplarını Sayın Devlet Bahçeli’nin başarısızlığına karine ve gerekçe gösterenler, bunun için istifa etmesi gerektiğini söyleyenler, partimize ve Genel Başkanımıza bel bağlayanlarca kullanılan 6 milyona yakın oyu görmezden gelmektedir. Bu, açıkça Ülkücü iradeye saygısızlıktır. Partimize oy vererek umutlarını yitirmediğini gösteren saygıdeğer milyonları yok saymaktır.

MHP, 1 Kasım akşamında ortaya çıkan seçim sonuçlarına olduğu kadar, kendisine bel bağlayarak desteğini esirgemeyen 6 milyona yakın seçmenin vefasına da saygı duymaktadır. Çünkü MHP’nin kimliğini yansıtan davaya bağlılık; gerçek hamiyet, fazilet ve şeref; o yüksek vefada gizlidir.     

MHP’nin aldığı sonuçların objektif kriterler çerçevesinde çeşitli yönleriyle değerlendirilmesine sözümüz yoktur. Yapıcı kritikler elbette dikkate alınacaktır. Ama buradan yola çıkılarak önüne gelenin denk geldiği yerde bunu dillendirip MHP’ye ayar vermeye çalışmasına izin vermeyiz. Meselenin MHP düşmanlığına dönüştürülmesinde, MHP’nin bitirilmesi adına her taraftan ve her mahfilden saldırılmasında samimiyet ve iyi niyet aramayız. Zira burada bir kasıt ve hedef söz konusudur. MHP ve Liderinin itibarsızlaştırılma gayreti başkadır, seçim sonuçlarından sorumlu tutulmak başkadır. Aslında, MHP Genel Başkanlığı makamı üzerinden camiamızın davaya bağlılığı sorgulanmakta, Ülkücü iradenin sağlamlığı hedef alınmaktadır.

MHP Lideri alınan sonuçlardan sorumlu tutulmakla kalınmamakta, kendisine yakışıksız, saygısız ve seviyesiz ifadelerle saldırılmaktadır. Bazıları da hiç üzerlerine vazife olmadığı hâlde MHP’ye genel başkan gömleği biçmeye soyunmaktadır.

MHP, sıradan bir parti değildir. Temsil ettiği Milliyetçi-Ülkücü Hareket, Cumhuriyet tarihinin en büyük siyasi teşekkülüdür ve Türk milletinin bekası açısından varlığı elzemdir. MHP’nin dillendirdiği siyasi görüşlerin retorikten ibaret olduğunu sananlar veya öyle göstermeye çalışanlar aldanmaktadır. MHP’nin fikriyatında Türk milletinin egemenlik haklarını, bekasını savunan vazgeçilmez değerler manzumesi vardır, milletimizin varlık mücadelesi vardır. Cumhuriyet’i ve Anayasa’da yer alan haklarımızı savunacak tek siyasi teşekkül olarak MHP kalmıştır. Bu haklar milletimize bahşedilmemiş; çetin bir Kurtuluş Mücadelesi sonucunda canla, başla, şehit kanıyla alınmıştır. MHP düştüğü takdirde, pusuda bekleyenler kolayca emellerine ulaşacaklardır. O zaman Anayasa ve rejim değişikliği gerçekleşecek, Türk milletinin kendi kurduğu devlet, içerideki bedhahların eline geçmiş olacaktır. Son günlerde Atatürk’e yönelik saldırılarla onun şahsında değersizleştirilmeye çalışılan da onun temsil ettiği Türk milliyetçiliği ve Anayasa’yla korunan üniter yapıdır.

1 Kasım seçimlerinden oy kaybıyla çıkmasına rağmen MHP’nin siyasette ve TBMM’deki varlığının ne kadar önemli olduğu önümüzdeki günlerde daha iyi anlaşılacaktır. Çünkü iktidar partisi sağladığı çoğunluğun rüzgârıyla yeni bir Anayasa metni gündeme getirecek ve bu metinde Türk milletinin temel haklarını ortadan kaldıran, Türkiye’yi çok uluslu şirket(!) hâline getiren maddeler yer alacaktır. Bu maddeler, eninde sonunda halkoyuna sunulacaktır. İşte herkesin burada durup düşünmesi gereklidir.

Buradan yola çıkarak asıl analiz edilmesi gereken; Türkiye’nin onca meselesine rağmen; MHP’yi kendisine hasım belleyenlerin neden partimiz hakkındaki iddiaları sürekli gündemde tuttukları, MHP’de liderlik tartışması varmış gibi göstererek kamuoyunu meşgul ettikleri, bu münakaşalarla setrettikleri yeni gizli gündemlerine nasıl zemin hazırladıklarıdır.

İç çekişmelerle boğuşarak zayıf düşmemizi ve ayağımıza kurşun sıkmamızı isteyenler, boş yere beklemektedir. MHP sadece Ülkücü iradenin gereğini yapacak, iç dinamiklerini parçalamak isteyenlere fırsat vermeyecektir.