Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’ın “Gündeme” ilişkin yaptıkları yazılı basın açıklaması. 23 Ocak 2016
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’ın
“Gündeme” ilişkin yaptıkları yazılı basın açıklaması.
23 Ocak 2016

 

Başbakan Davutoğlu, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'in “PYD-PKK ayrı” söylemine “Washington'dan öyle görülebilir ama Türkiye'de öyle görülmez. YPG'nin karargahı Kandil'dir. Oradan yönlendirilir. DAEŞ'le mücadele etmesi PYD'yi meşru göstermez. Biden'in şehit aileleri ile de görüşmesini beklerdik.” demektedir.

ABD Başkan yardımcısı Joe Biden Türkiye'ye geliyor, sanki meclis başkanı gibi İstanbul'da parti temsilcilerini topluyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu partisinin temsilcilerinin bu toplantıya katıldığından habersiz midir?

Türkiye bir müstemleke ülkesi midir ki başka bir ülkenin başkan yardımcısı siyasi partileri toplantıya çağırabilmektedir. MHP her zamanki gibi dik duruşuyla, iç meselelerimizi başka bir ülkenin temsilcisiyle müzakere etmeyi zül addetmiş ve bu toplantıya katılmamıştır. MHP’nin karıştırılma gayretleri de burada aranmalıdır.

Ülkemizde vahim gelişmeler yaşanmakta, gelişmelerden ihanet açılımının tekerrür edeceği anlaşılmaktadır.

4 Ağustos'ta Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muhammed Dervişoğlu, HDP heyeti ile görüşmüştü. Görüşmeden sonra Habur Sınır Kapısı'nda bekletilen 13 YPG’li teröristin cenazesinin Türkiye'ye girişi sağlanmıştı.

Şimdi ise Türk dememek için milletvekili yemini etmeyen terör örgütünün siyasi uzantısı ile Sayın Cumhurbaşkanı görüşebileceğini ilan etti.

20 Ocak’ta; “PKK'nın siyasi uzantısıyla asla görüşmeyeceğim.” deyip, 22 Ocak’ta; “Leyla Zana'nın randevu talebine olumlu cevap vereceğim” diyen Cumhurbaşkanı mı AKP’li vekilleri Joe Biden ile görüşmeye göndermiştir?

Bu görüşmeden sonra yeniden mi Dolmabahçe ihaneti başlayacaktır?

7 Haziran 2015 tarihinden yılsonuna kadar 218 şehit, Ocak ayının ilk 20 gününde ise 24 şehit haberi geldi.  Bu şehitlerin hesabını kim verecektir?

Sevr sevdalıları, içimizdeki müstemleke temsilcileri, bölünme rüyasını gerçekleştirmenin arayışında olan sadakatsizler, milletimizin nimet ve rahmet bildiği ne varsa göz koyan şerefsizler sıra sıra dizilmişler, sırtlanlar gibi alacakları payın derdine düşmüşlerdir.

Türkiye bunlara göre açık artırıma konu bir mal, millet ise keyif ve hezeyanla üleşilecek bir hazine olarak değerlendirilmektedir.

PKK’nın bir numaralı destekçisi Barzani’nin, 150 kişiden oluşan silahlı peşmergesini Türkiye üzerinden Ayn el Arap’a intikal ettiren bu hükümet değil midir?

Hükümet, IŞİD terörüyle çatışan PKK-PYD terörüne can simidi uzatmadı mı, destek vermedi mi, lojistik imkân sağlamadı mı?

ABD ve Avrupa’dan PKK-PYD’ye silah yağarken, AKP Hükümeti de buna göz yummadı mı, aracı olmadı mı?

PYD elebaşısı Salih Müslim’in Erdoğan’a yönelik olarak; “kaçıncı defa İstanbul'a gelip yetkililerle görüştüm. Evinin içinde görüşüyoruz” itirafları hala hafızalardadır.

PYD’nin terörist örgüt olduğu gerçeği Davutoğlu’nun aklına yeni mi gelmiştir?

AKP’nin ne dediği, nerede durduğu, neyi savunduğu belirsizdir.

Başbakan’dan bakanlara kadar herkes ayrı tellerden çalmaktadır.

Cumhurbaşkanı’yla Başbakan farklı farklı konuşmakta, keşmekeşlik ur gibi her tarafı sarmaktadır.

Madem PYD terör örgütü olarak kabullenilmektedir; o halde Ayn el Arap’a fiili koridor açılması, bu örgütün silahlandırılıp desteklenmesi nasıl izah edilecektir?

Erdoğan’ın 19 Ekim’de Obama’yla yaptığı telefon görüşmesini duyururken; “peşmergenin Ayn el-Arap’a geçişini ben istedim” demesi PYD-PKK’ya nefes aldırmak değil midir?

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının bir yanda PYD’yi terör örgütü ilan edip PKK’yla bir görmesi; diğer yanda PYD ve PKK’nın imdat çağrılarına ilgisiz kalmayarak silah ve lojistik kanallarını açması ihanete ortak olmak değil midir?

Davutoğlu’nun PYD’ye terör örgütü demesi, ABD’nin söylemini eleştirmesi sadece durumu ve günü kurtarmaya yarayan basit bir kurnazlıktır.

Davutoğlu ve zihniyeti Türk milletini kandırmaktadır.

AKP hükümetinin ağabeyi ve eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç; "Şimdi şüphesiz yeni süreçte Öcalan ve İmralı olacaktır ve olmalıdır" demektedir.

Öte yandan bölücübaşının akrabaları TBMM’de basın toplantısı yapabilmektedir. Millet bebek katilinin serbest bırakılma sürecine mi alıştırılmaktadır? Bu filmlerde bile olmayacak düzemece bir hadisedir. Başbakan Davutoğlu ve hükümeti Türk milletinin aklıyla, zekasıyla alay mı etmektedir?

Milliyetçiliği ayaklar altına almış, maskeli PKK’lılarla pazarlık masalarında anlaşmış, Türkiye’yi terör örgütlerinin hedef ülkesi haline getirmiş bu zihniyete karşı Milliyetçi-Ülkücü Hareket bedeli ne olursa olsun sonuna kadar mücadele edecektir.