Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’ın “Başbakan Davutoğlu’nun yaptığı bir konuşmaya” ilişkin yaptıkları basın açıklaması. 2 Şubat 2016
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’ın
“Başbakan Davutoğlu’nun yaptığı bir konuşmaya” ilişkin
yaptıkları basın açıklaması.
2 Şubat 2016

 

Başbakan Davutoğlu güneydoğu ve Doğu Anadolu'dan iş adamları ve sivil toplum kuruluşları ile bir araya gelmiş, burada yaptığı konuşmada PKK’nın bölgedeki ekonomi üzerinde tahakkümüne izin vermeyeceklerini belirterek, “Kimse sizden haraç isteyemeyecek” demiştir.

14 Mayıs 2013 Salı günü Sayın Genel Başkanımız, TBMM Grup Toplantımızda; Anayasa suçu işlemiş Başbakan ve bazı hükümet üyeleri, konusu suç teşkil eden emri yerine getiren, suçluyu kayıran ve kollayan kamu görevlileriyle birlikte, 63 sözde akil insanlar heyeti hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmak üzere partimiz adına şahsımı görevlendirmişlerdi. Bunun üzerine bir suç duyurusunda bulunmuştuk.

01 Mayıs 2014 tarihinde başvurumuz ile ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca “kovuşturma yapılmasına yer olmadığına” dair karar verilmişti. Ayrıca şikâyet edilenlere, Ceza Muhakemesi Kanununa aykırı olarak şüpheli sıfatı dahi verilmemişti. Daha sonra 10 Eylül 2015 tarihinde yine suç duyurumuzu yeniledik. Bundan da şu ana kadar bir netice çıkmadı.

Bu suç duyurumuzda; Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “PKK çözüm sürecinde silahlanmış.” sözünü ve Tayyip Erdoğan’ın “Çözüm süreci boyunca PKK şehirlere silah yığınağı yapmış.” sözlerini görevi kötüye kullanma, gaflet, dalalet saydığımızı ifade etmiştik. Onların da bu olanlardan haberleri varsa bunu vatana ihanet sayacağımızı söylemiştik.

AKP Hükümeti; “Kürt açılımı, demokratik açılım, milli birlik ve kardeşlik projesi, çözüm ve barış süreci” gibi gerçek mana ve mesajından tamamen soyutlanmış tanımlamalarla PKK’ya teslimiyetin alt yapısını kurmuştur.

Türkiye, bizzat AKP’nin itmesiyle, bizzat AKP’nin kumpasıyla dehşet ve şiddet sarmalına sokulmuştur. Bu sayede, terör örgütü PKK, hiç olmadığı kadar etkinlik ve yaygınlık kazanmıştı. İmralı Adası, canibaşının adı konulmamış karargâhı haline getirilmişti. Hükümet ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm bir teröristi hayalinde bile göremeyeceği tavizlerle diriltmiş, hatta Cumhurbaşkanının ifadesiyle; “Böyle bir terörist başına dünyanın hiçbir yerinde böyle şart sunulmamıştır."

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, PKK’ya ve bölücü mihraklara yıllarca ödünler vererek Türkiye’nin altını oymuş, milli birlik ve kardeşliğimize mezar kazmıştır.

2014 yılının Haziran ayında; Başbakan Yardımcısı, yıkım koordinatörü Beşir Atalay ve İçişleri Bakanı Efkan Ala, “Diyarbakır'da Türkiye'nin Açılan Kilidi: 'Çözüm Süreci'” çalıştayında birer konuşma yapmışlardı. Ala, “Türkiye artık sorun çözücü bir sürece girdi. Türkiye artık kendi meselelerini kendi çözecek.” derken, Atalay, “Bu dönem sessiz bir devrimdir.” demişti.

PKK’nın devletle hesaplaşmasını sağlayan sürecin vebali, Erdoğan kadar Beşir Atalay’ın da boynunadır.

Atalay, açılımın birinci derecede sorumlusudur. Atadığı valiler şehirlerde PKK’nın güçlenmesi için özel ihtimam gösterdiler. Bölgede, şehir ahalisi yok kabul edildi. Dindar halk tabakaları sindirildi. Bu insanlar ve gruplar sadece sembolik toplantılarla oyalandılar. İşadamları ve esnaflar PKK’nın haraç almasının önünü kesmek için valilere, Emniyet Müdürlüklerine gittiklerinde kendilerine‚ “ödeyin kurtulun” denildi. Jandarma Karakollarının yanına PKK çadırları kuruldu ve halk hem haraç verdi hem de hesaba çekildi. Birbirileriyle kavgalı olanların meselesi karakollarda PKK’lılar tarafından çözüldü. Devlet ve kanunlar hiç edildi. Yetmediği gibi PKK amblemli makbuzlarla açık şekilde esnaftan paralar toplandı. Korucular öldürüldü. Asker ve polisler sokak ortasında infaz edildi. PKK her istediğini yapmakta özgür oldu. Buna çanak tutan da Sayın Atalay’ın atadığı Valilerle, Emniyet Müdürleriydi.

AKP-PKK aşkının devam ettiği yıllarda Van’da bir toplantıda Beşir Atalay’a PKK’nın kendilerinden haraç istediğini ve tehdit ettiğini söyleyen işadamlarına Beşir Atalay ne cevap vermiştir? Daha sonra bu işadamlarına ne olmuştur?

Davutoğlu, artık “sizden kimse haraç isteyemeyecek” derken bir temenniyi mi dile getirmektedir, yoksa yine PKK ile bir anlaşmaya mı varmışlardır?

20 Temmuz’dan bu yana 293 şehit verilmiştir. Taraflar buluşma yerinde anlaşamadığı için mi bu şehitleri vermekteyiz? Yarın yeniden ihanet senaryoları devreye sokulacak mıdır?

AKP kadroları 14 yıl boyunca ihanete varan yanlışlar yaptılar.

12 yıl bir ve beraber olduklarıyla 17-25 Aralık’tan sonra düşman oldular, kandırıldık, aldatıldık, yanlış bilgilendirildik dediler; her kepazeliği paralel safsatasına yüklediler. Şimdi ise eski yol arkadaşlarıyla hesaplaşırken onlardan intikam almaları için devlet kadrolarını “gayri millî” kadrolara emanet ederek daha büyük bir ihanete imza atıyorlar.

Devlet içerisinde yeni devletler oluşturma gayretleri Türk devletinin temeline dinamit koymaktır. Biz tehlikeleri gördük ve uyardık. Şimdi de uyarıyoruz; Aklınızı başınıza alın.