Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin TBMM Genel Kurulunda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Münasebetiyle yapmış oldukları konuşma. 23 Nisan 2017
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin
TBMM Genel Kurulunda 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
Münasebetiyle yapmış oldukları konuşma.
23 Nisan 2017

 

 

Sayın Cumhurbaşkanım,

Sayın Başkan,

Gazi Meclis’in Muhterem Üyeleri,

Çatısı altında görev yapmaktan onur duyduğumuz TBMM’nin 97’nci kuruluş yıldönümünü hürmet ve hayranlıkla anmak amacıyla bu özel birleşimde bir araya gelmiş bulunuyoruz.

Sözlerimin başında yüksek heyetinizi şahsım ve parti grubum adına sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Ekranları başında bizi izleyen aziz vatandaşlarımıza şükranlarımla birlikte en iyi dileklerimi sunuyorum.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı münasebetiyle tüm çocuklarımızı, tüm yavrularımızı bağrıma basıyor, bayramlarını tebrik ediyorum.

 

Sayın Başkan,

Değerli Milletvekilleri,

Tarih, bir yönüyle insanlığın egemenlik mücadelesi, diğer yanıyla egemenlerin kanlı ve karmaşık ilişki ağlarının sahnelenmesidir.

Doğası gereği egemenlik parçalanması, paylaşılması mümkün olmayan bir bütündür ki, aksi halde kaos ve kargaşa kaçınılmaz olacaktır.

Egemen olan hiç kuşku yok ki; söz söyleyen, karar veren, hüküm koyan, irade gösteren, geleceği belirleyendir.

Aynı zamanda egemenlik mukadderata yön vermek, var oluşa istikamet çizmektir.

Türk milleti tam 97 yıl önce egemenliği alenen eline almış, kaderi üzerinde tek söz ve yetkiye sahip olduğunu göstermiştir.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin temelleri atılırken, “hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” kabul ve kararı idare şeklimizi milli iradeye dayandırmıştı.

Bu itibarla 23 Nisan 1920 Türk tarihinin nirengi noktası, kritik ve stratejik bir dönümü, olağanüstü dönemidir.

Ankara’da açılan ilk Meclis son yurdumuzun üzerindeki karanlık bulutları dağıtmış, katılaşan umutsuzluğu, kemikleşen kötümserliği silip atmıştır.

İlk Meclis’in emsalsiz mücadelesi sayesinde, ya manda ya himaye diyenler, ya istiklal ya ölüm seslenişiyle kenara itilmişler, bir daha da seslerini çıkaramamışlardır.

Güneşli bir Cuma günü Hacı Bayram Camiinde kılınan Cuma Namazının ardından, dualarla, Kuran-ı Kerim tilavetleriyle Büyük Millet Meclisi’nin ilanı yapılmıştır.

Bu Meclis öyle maneviyata sahiptir ki; kurbanlarla, tekbirlerle, inanmış yüreklerin mecmuuyla çalışmaya başlamış; istikbal aşkı, ikbal arayışlarını hamd olsun gölgede bırakmıştır.

Türk milleti mukaddesatı ve muhteşem varlığı üzerinde hesap yapan müstevlilere karşı kenetlenmiş, mücadele ruhunu kökleştirmiştir.

Mekteplerden getirilen sıralar üzerinde, bir mahalle kahvesinden alınan iki asma lamba altında, nice imkânsızlık ve ümitsizlik sisi içinde egemenlik asli ve asil sahibine geçmiştir.

Bilinmelidir ki, TBMM yeniden doğuşun mükâfatı, yeni bir dirilişin müjdesidir.

Büyük Millet Meclisi, Türk milletinin asırlar süren arayışlarının özü ve onun bizzat kendisini idare etme şuurunun canlı bir timsalidir.

Aziz milletimiz 23 Nisan 1920 tarihiyle birlikte üzerine çöreklenen ağırlıkları teker teker kaldırırken ümitleri boğan felaketlerden gözleri kamaştıran zaferler çıkarmayı bilmiştir.

Gazi Mustafa Kemal ve kurucu kahramanlar, Kurtuluş Savaşı gibi zor ve çetin bir mücadelenin ancak milletin temsilcilerinden destek aldığı takdirde başarıya ulaşacağına inanmışlardı.

Millete en iyi hizmetin verilebilmesi, devlet idaresinde milletin en iyi şekilde temsil edilebilmesi, ancak milli hâkimiyetin kurulmasıyla mümkün olduğu anlaşılmıştı.

İstiklal savaşımız TBMM’nin verdiği yetki ve dayandığı güçle yapılmıştı.

Meclisimiz ordular yönetmiştir.

Ölüm kalım savaşlarından çıkmıştır.

Bu nedenle de TBMM Gazi’dir, milli hak ve şerefin temsil mekanıdır.

Polatlı’dan duyulan top seslerine rağmen bu soylu Meclis, tıpkı 15 Temmuz gecesinde de yaşandığı gibi; zalime, haine, istila heveslisi canilere karşı bir adım geri atmaksızın meydan okumuştur.

Çok şükür hak kazanmış, batıl mağlup olmuştur.

Milli namus ayağa kalkmış, düşmanları def etmiştir.

TBMM, dün Milli Mücadele’nin ana karargâhıydı, bugünde aynıdır.

TBMM, açıldığı ilk andan itibaren milli irade ve demokrasinin kalpgahıydı, bugün de aynı tarihi vasfını ve vakur özelliğini muhafaza etmektedir.

16 Nisan halk oylamasından sonra TBMM daha da güçlenmiştir.

Değişen hükümet etme sistemiyle birlikte 23 Nisan 1920 ruhu perçinlenmiş, milli egemenlik pekişmiştir.

Hiç kimse kriz çığırtkanlığı yapmamalıdır.

Hiç kimse sokaklardan medet ummamalı, karışıklıktan ve dış tazyikli kışkırtmalardan istifadeyi düşünmemeli, bunu aklına dahi getirmemelidir.

Türkiye Cumhuriyeti sokakta bulunmadı, sokakta kurulmadı, sokağa da bırakılamayacaktır.

Tarih boyunca, varlığımıza diş bileyip göz koyan zalimleri açtıkları nifak ve ateş çukuruna gömen milletimiz, tahriki ve tertibi dışarıdan yapılan sinsi ve alçak operasyonlara elbette teslim olmayacaktır.

Türk milleti 16 Nisan’da sandık başına giderek, meşru irade ve seçimiyle hükümet etme sistemini değiştirmiştir.

Bu bir milattır, herkes için bağlayıcıdır, hukuk ve demokrasi açısından da mühürdür.

Böylelikle kuvvetler ayrımı netleşmiş, bayat iddia ve ithamların aksine Meclisimizin fonksiyonel ve tarihsel tesir alanı genişlemiş, kuvvet kazanmıştır.

 

Sayın Başkan,

Değerli Milletvekilleri,

23 Nisan 1920’nin ilke ve hatıraları bizimledir.

23 Nisan 1920’nin hedefleri, gıpta edilecek birlik ve beraberlik şuuru dayanağımızdır, amacımızdır.

15 Temmuz hain FETÖ darbe teşebbüsünde TBMM bombalanmıştı. Ve bu tarihte ilk kez yaşanmıştı.

Kurşunlar millet varlığına, demokrasiye, tarihsel haklarımıza isabet etmişti.

Yine de bu Gazi Meclis korkmadı, taviz vermedi, pusmadı; buradan yükselen milli birlik ve dayanışma ruhu teröristlerin, onları kumanda eden efendilerinin oyunlarını bozdu, saldırılarını bozguna uğrattı.

İlk Meclis’in muhterem mebusları ne yaptıysa, bu kutlu çatı altında 15 Temmuz gecesi aynısı yapılmış ve bir destan yazılmıştır.

Milletimizin tüm hassasiyet ve haysiyetinin temsil ve ifade mekânı olan Meclis dün vatana sahip çıkmıştı, gene çıkmaktadır, bundan da asla ödün vermeyecektir.

İşgallerin önü kesilmişse, esaret zincirleri kırılıp atılmışsa bunun iftihar ve itibarı öncelikle milli faziletin övünç madalyası, milli ahlak ve onurun iftihar vesikası olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir.

97 yıl evvel beka mücadelemizi veren Gazi Meclis, yine aynı ruh ve iradeyle varlığını korumaktadır.

Nitekim TBMM’nin kuruluşu Türk milletinin tarih sahnesinden silinmek istendiği bir dönemde bekasının muhafaza edileceğinin tüm dünyaya ilanıdır.

Meclis milletin sesidir, millet için vardır.

Unutulmasın ki, 23 Nisan 1920 hiçbir zaman ihmal ve inkar edilemeyecektir.

TBMM, gücünü ve meşruiyetini Türk milletinden alarak ebediyen var olacaktır.

Milli egemenlik ilkesi, kaynağını İlk Meclis’in olağanüstü nitelikteki bağımsız karakterinden almıştı.

Bu karakter, bu tarihi haslet her zaman TBMM’nin namusu, müdafaa edeceği parlak ülküsü olacaktır.

Tarihi bir gerçektir ki, Türk milleti birlik ve beraberliğini koruduğu sürece daima muzaffer olmuş, kutlu mazisine altın sayfalar eklemiştir.

Bir olalım, herkes eşittir Türkiye gerçeğinde birleşip milli bekamızı sonuna kadar koruyalım.

Başta Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, İlk Meclis’in bütün üyelerine, kurucu kahramanlara ve şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, aziz hatıralarını tazimle yad ediyorum.

Siz muhterem milletvekili arkadaşlarımın, bütün vatandaşlarımızın, Türk-İslam aleminin idrak ettiğimiz Mübarek Miraç Kandili’ni tebrik ediyor, Cenab-ı Allah’tan sağlık, huzur, barış ve esenlikler temenni ediyorum.

Konuşmamı noktalarken hepinizi saygılarımla selamlıyor, Gazi Meclisimizin 97’nci yıldönümünün hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.