Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı - Adana Milletvekili Prof. Dr. Mevlüt KARAKAYA’nın “TMO ve ESK’na İthalat Yapma Yetkisi Verilmesi İle İlgili” yapmış olduğu basın açıklaması. 31 Temmuz 2017
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı - Adana Milletvekili
Prof. Dr. Mevlüt KARAKAYA’nın “TMO ve ESK’na İthalat Yapma Yetkisi Verilmesi
İle İlgili” yapmış olduğu basın açıklaması.
31 Temmuz 2017

 

Değerli Basın Mensupları

Hatırlayacağınız üzere, gümrük vergilerini aşırı derecede aşağı çeken, 27 Haziran 2017 tarih ve 2017/10440 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla ilgili bir ay öncesinde burada bir toplantı yapmıştık.

Bu kararın çok yanlış olduğunu ifade etmiş ve vazgeçilmesi çağrısında bulunmuştuk.

Hükümetin,  Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan edeceğini,  hasadın ortasında gümrük vergisi düşürmenin çiftçiyi mahvedeceğini söylemiştik.

Bu açıklamalarımızdan birkaç gün sonra bir gazetede çıkan haberde; Ekonomi Bakanlığı’nın temel gıda ürünlerinin ithalatının özel sektör tarafından yapılmasını, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ise ithalat yetkisinin TMO ve ESK’ya verilmesini istediği, bu iki kurumun piyasa şartlarına göre koordineli çalışacağı, gümrük vergisi oranlarında da söz sahibi olacağı belirtildi. 

Bu haberi, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yapılan vahim hatanın farkına vardı, biçiminde yorumladık. Nitekim o günlerde görevde olan bakan Sn. Çelik’in;  bunun en azından zamanlama olarak doğru olmadığı şeklindeki beyanlarını da gazetelerden okuduk. Sn. Bakan’ın bu konudaki beyanları ve ithalat yetkisini TMO ve ESK’ya istemesi ithalat lobisini kızdırmış mıdır; yeni kabinede yer almamış olmasında bunun etkisi olmuş mudur, bilemiyiz. Ancak bildiğimiz bir şey var ki, hasat ortasında gümrük vergileri düşürülerek çiftçinin alın teri maalesef heba edilmiştir.

 

Değerli Basın Mensupları

Bu sefer, daha önce yapılan açıklamaya ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının istediğine uygun bir biçimde 29.07.2017 tarihli Resmi Gazete'de 2017/10589 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (BKK) yayınlandı. Bu karar ile;

  • 31.05.2018 tarihine kadar geçerli 750.000 ton buğday ve 700.000 ton arpa, 31.07.2018 tarihine kadar geçerli 700.000 ton mısır ve 31.08.2018 tarihine kadar geçerli 100.000 ton pirinç için Toprak Mahsulleri Ofisi'ne (TMO) gümrük vergisiz ithalat yetkisi verildi.

 

  • Aynı kararnameyle, Et ve Süt Kurumu (ESK)’na da;  sıfır gümrük vergisiyle 2018 yılı sonuna kadar 500 bin canlı büyükbaş hayvan, 475 bin baş canlı koyun ve keçi ve 75 bin ton taze veya soğutulmuş büyükbaş hayvan eti ile 2017 yılı sonuna kadar da 20 bin ton çeyrek karkas et kontenjanı ayrıldı.

Hükümet, önceki kararnameyi iptal ederek veya en azından askıya alarak piyasalara mesaj verme yerine dolaylı olarak yapılan hatayı düzeltme yoluna gitti. Yapılan bu girişim maalesef bir sakarlıkla sonuçlandı ve çiftçiye yeni bir darbeye dönüştü.

TMO ve ESK’ya ithalat yetkisi verilmesi piyasaların gerektiğinde hem üretici hem de tüketici lehine regüle edilmesinde öteden beri kullanılan bir araçtır.

Ancak, böyle bir yetkinin hasat döneminin ortasında verilmesi regülasyon tekniği açısından yanlıştır.

Bu yetki hasattan çok sonra genellikle fiyatların anormal düzeyde yükselmesi söz konusu olduğu zamanlarda fiyatın düşmesi maksadıyla verilir. Hatta çoğu zaman da bu yetkiler kullanılmadan maksat da hasıl olur.

Verilen bu yetki ithalat yapılacağı anlamına gelmez, gelmemelidir de.  Bu spekülatörlere ve muhtemel spekülasyonlara karşı kamu gücünü kullanma yetkisidir. Gelin görün ki, yaptığı ilk hatayı düzeltmeye çalışan hükümet bunu da ağzına yüzüne bulaştırmış çiftçi aleyhine sonuçlanmasına neden olmuştur.

Bizim burada anlayamadığımız bu yetkinin neden ve hangi maksatla hasat döneminin ortasında verildiğidir? Bu, iyi niyetle yapılmış olsa bile manipülasyona açık böyle bir konuda gerekli bilgilendirme ve aydınlatmalar yerine ve zamanında yapılmamıştır. Bu acemi birisinin suni teneffüs yapmaya çalışırken kazazedenin ölüm riskini daha da artırması gibi bir şeydir.

Maksat ne olursa olsun, hükümet beceriksizliği ve işgüzarlığı yüzünden çiftçiyi aynı hasat döneminde ikinci kez zarara uğratarak, adeta darbe üstüne darbe indirmiştir. Konuyla ilgili gerekli düzeltilme ve açıklamaların hem üreticilere hem de piyasaların diğer aktörlerine bir an önce Sn. Başbakan ve Sn. Bakanlar tarafından yapılması elzemdir. Bu konu Türk tarımı ve üreticisi açısından porsiyon büyüklüğünden öncelikli ve acildir.

 

Değerli Basın Mensupları

2003 yılından bu yana hububat üreticisi alın terinin karşılığını alamamaktadır. O tarihlerde 1 litre mazot almak için 2,5 KG buğday satan çiftçi bugün yaklaşık 5 KG buğday satmak zorundadır.

Hububat üreticisi AKP hükümetlerinde sürekli satın alma gücü kaybına uğratılmıştır.

Hububat fiyatları enflasyonun çoğu zaman altında kalmıştır.

2003 yılından bu yana buğday fiyatları enflasyon oranında artmış olsaydı, buğdayın kilogram fiyatının 1 lira 16 kuruştan aşağı olmaması gerekirdi. Bugün bu fiyat 1 liranın altıdadır.

Ekmeği bahane ederek buğday fiyatları sürekli baskılanmaktadır. Bu hesap kitap bilmemektir. Ekonomi yönetimi buğday fiyatını düşürerek enflasyonu indireceğini zannediyorsa, büyük bir yanılgı içerisindedir.

Bugün 1 lira 25 kuruş olan 250 gram bir ekmeğin içindeki buğday maliyeti 25 kuruşun altındadır. Bunun anlamı buğday bedava olsa 250 gram ekmek yine 1 liranın üzerinde olacaktır. Hal böyle iken, hububat fiyatlarını yükselen gıda enflasyonunun müsebbibi görerek gümrük vergilerini aşağı çekmek bir akıl ürünü olamaz.

Hükümet gıda fiyatlarının her yükselişinde hep ithal silahını kullanmıştır. Sonuç: Her seferinde fiyatlar düşme yerine daha da yükselerek geri dönmüştür.

İthalatı üretimin alternatifi görmek AKP hükümetlerinin genel yaklaşımı olmuştur.

Bugün de maalesef aynı şeyi yaparak farklı sonuç beklendiğini görmek Türk tarımı adına üzücü bir durumdur.

Bir kez daha ikaz ediyorum ki; gıda fiyatlarında yaşanan öngörülemeyen artışların sebebini,  gıdanın hammaddesi olan tarım ürünlerinin fiyatlarında arayan hükümet fevkalade yanlış yoldadır.  Hükümet, ithalatı üretimin alternatifi görme anlayışından vazgeçmeli ve piyasa temelli çözüm politikaları yerine bir an önce tarımın yapısal sorunlarına yönelik çalışmalara hız vermelidir. Başta mazot, gübre, elektrik, tohum ve finans olmak üzere girdi maliyetleri düşürülmeli ve dünya girdi maliyetleriyle uyumlaştırılması sağlanmalıdır. TMO bir an önce Tarım Ürünleri Müdahale Kurumu haline dönüştürülmeli, fiyat istikrarının sürdürülebilir kılınması için de vadeli işlemler ve lisanslı depoculuk faaliyetleri etkinleştirilmelidir.

Saygılarımla.