Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, “30 Ağustos Zafer Bayramı” münasebetiyle yayınladıkları mesaj. 30 Ağustos 2018
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
“30 Ağustos Zafer Bayramı” münasebetiyle yayınladıkları mesaj.
30 Ağustos 2018

 

30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 96. yıldönümünü muazzez bir heyecan, müteyakkız bir hissiyat, müstahkem bir iradeyle kutluyor, idrak ediyoruz.

Aziz milletimiz 96 yıl evvel Dumlupınar’da muhteşem bir zafere, yankıları hala devam eden göğüs kabartıcı bir başarıya imza atmıştır.

Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları öncülüğünde yapılan Kurtuluş Mücadelesi 30 Ağustos Başkomutanlık Meydan Muharebesiyle zirveye taşınmış, bu vesileyle söken zafer şafağı son yurdumuzun talihini, kaderini ve geleceğini pırıl pırıl aydınlatmıştır.

Esaret zincirleri parçalanmış, emperyalist hevesler paralanmış, düşman tasallutu pençelenmiş, küresel abluka milletimizin tertemiz ve imanlı mücadelesiyle çok şükür püskürtülmüştür.

30 Ağustos, Türk vatanını tahakküm altına almak isteyen müstevlilerin bozguna uğratıldığı kutlu bir gün olarak tarihe geçmiştir.

Türk milleti istiklal ve istikbaline sahip çıkmış, kendi geleceğine bizzat kendisinin yön vereceğini aziz varlığının kefaretiyle göstermiştir.

30 Ağustos zaferiyle; 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Limanı’nda imzalanan teslimiyet antlaşması ve 10 Ağustos 1920’de dayatılan Sevr ihaneti Dumlupınar’da tarihin çöplüğüne atılmıştır.

Bu zaferle aziz milletimiz muhasım odaklara haddini bildirmiş, Anadolu’yu ilelebet bir Türk yurdu olarak belgelemiş ve belleklere yerleştirmiştir.

Türksüz millet, milletsiz vatan, vatansız insan yığını planlayanlar geldikleri gibi def edilmişlerdir.

İstiklalimize kara çalmaya, itibarımıza leke düşürmeye cüret eden iç ve dış karanlık mihraklar hak ettikleri ibretlik dersi almışlardır.

Bu kapsamda Türkiye Cumhuriyeti cemre gibi yüreklere düşmüş, yeni bir diriliş müjdesi, yeni bir yükseliş mükâfatı milletimizin azim ve iradesiyle tezahür etmiştir.

30 Ağustos; köşeye sıkışmış, işgale uğramış, bağrı delinmiş, bitkin düşmüş, darda kalmış, şehit olmuş, canı yanmış bir milletin neleri başarabileceğini, hangi müşkülat ve mihnetleri aşabileceğini net olarak göstermiştir.

Bilinmesi gerekir ki; 30 Ağustos ruhu milli vicdanda hala canlıdır.

Bu ruh zulme karşı güvenlik zırhı, hıyanet ve melanete karşı en emin sığınak ve direnç kaynağıdır.

Çevremizde sahnelenen küresel ve bölgesel ayak oyunlarına karşı 30 Ağustos şuuruyla hareket edip beka ve birliğimizi tehdit eden riskli gelişmelere karşı tedbir almamız acil bir zarurettir.

Özellikle İdlip merkezli kaynama ve karışıklığın dikkat ve titizlikle takibi, ülkemizi olumsuz etkileyecek muhtemel göç hareketlerinin ve sıcak çatışma ortamının her türlü ihtimali göz önüne alarak değerlendirilmesi milli güvenlik ihtiyacıdır.

Siyasi ve ekonomik bekamızı üst düzeyde tehlikeye atan zincirleme oluşum ve operasyonları engellemek Türkiye Cumhuriyeti Devleti için var oluş meselesi, hayat ve varlık mevzusudur.

Unutulmasın ki; bu vatan için, bu millet için, bu şanlı bayrak için candan, yardan ve serden vazgeçmeye hazır ve kararlı olan Türk milleti bizzat kendi müstakbelinin güvencesi, yenilmeyecek muazzam gücüdür.

Ecdadımızın kahramanlık ve fedakârlıkları, bizlere emanet ettikleri milli ve manevi kazanımların yaşatılması hem övüncümüz, hem de muhafaza konusunda yeminli olduğumuz tarihi görevler arasındadır.

Türk milleti aleyhine olacak şekilde gittikçe daralan küresel emperyalist çemberi kıracak basiret ve yeterliliktedir.

Hiç kimse ülkemiz ve milletimiz üzerinde yanlış hesaba yeltenmemeli, sabrımızı daha fazla test etmeye kalkışmamalıdır.

Kafkaslar’dan Hicaz çöllerine, Çanakkale’den Yemen’e, Galiçya’dan Dumlupınar’a kadar insanlığa dik duruşu, bağımsızlık onurunu gösterip öğreten milletimiz karşısına çıkacak her külfeti aşacak, her zorluğu alt edecek muktedir vasfa sahiptir.

Türk milleti dün olduğu gibi bugün ve yarın da bekasına sahip çıkacak, aziz vatan üzerinde sinsi plan yapanların tezgâhlarını bozarak başlarına geçirecek cesaret ve dirayettedir.

Bu duygu ve düşüncelerle, 30 Ağustos Zafer Bayramı’mızı kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün kurucu kahramanları; büyük Türk milleti için canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi rahmet, şükran ve minnet duygularımla anıyorum.

Cenab-ı Allah hepsinden ayrı ayrı razı olsun diyorum.