29.07.2011 - "Son Gelişmelerle İlgili" yaptıkları yazılı basın açıklaması.
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin
"Son Gelişmelerle İlgili" yaptıkları yazılı basın açıklaması.
29 Temmuz 2011

 

Ülkemiz büyük bir kriz ve kaos ortamının “stratejik düzeyde” çok yüksek tehdidiyle karşı karşıyadır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesi olan milli ve üniter devlet ile milli dil, millet varlığı, milli kültür ağır bir tahribatla ile yüz yüzedir.

Türk milletinin ve Türk devletinin milli varlığına ve bekasına yönelik riskler çoğalmış, telafisi çok zor olacak bir sınıra dayanmıştır.

Bu kapsamda sürekli tırmanan bölücü terör hunhar saldırılarına devam etmekte, her gün gelen şehit haberleriyle milletimiz sarsılmaktadır.

En son olarak Kahramanmaraş’ın Nurhak ilçesinde, bir askeri aracın geçişi esnasında patlayan mayın nedeniyle bir Mehmetçik şehit olmuş, dördü de yaralanmıştır.

Bu vesileyle tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet, ailelerine ve aziz milletimize başsağlığı diliyor, yaralılarımıza da acil şifalar temenni ediyorum.

Terörün iğrenç ve kanlı yüzü artık Türk milletinin sabrını taşırma noktasına kadar getirmiştir.

Eş zamanlı olarak iç çatışma ve kavga ortamını engelleyen emniyet supaplarının birer birer açılmaya başlamasıyla, nerede duracağı kestirilemeyen ayrışma ve dağılma süreci üst düzeyde ivme kazanmıştır.

Vatanımızın değişik yörelerinde meydana gelen etnik gerginlikler ve tahrikler çok kritik bir aşamaya gelindiğini göstermektedir.

Hatay Dörtyol ve Bursa İnegöl’de provaları yapılan etnik temelli provokasyonlar, İstanbul Zeytinburnu ve Eskişehir Mihalıççık’ta ortaya çıkan olaylarla vahim bir boyuta ulaşmıştır.

Bu gelişmeler karşısında toplumsal huzur alabora olmuş ve milletimiz endişeli bir bekleyişin içine savrulmuştur.

Birlikte yaşamaya dönük sistemli ve planlı suikastların terör saldırılarına paralel gelişmesi ve bölücü mihrakların hayâsızca kargaşa ortamını oluşturma çabaları vahim bir ülke tablosunun belirmesine yol açmıştır.

Şayet bu olumsuzlukların önü alınamazsa, Türk milletinin birlikte yaşama ülküsü ağır bir darbe alacak ve çok sancılı ve kanlı bir bölünme sürecinin başlaması maalesef kaçınılmaz olacaktır.

Türkiye’nin çözülmesi ve temellerinden kopması demek olan bu durumun, kardeş kavgasına, husumetlerin kökleşmesine ve ihtilafların derinleşmesine hizmet edeceği ortadadır.

Sürekli sorun çıkarmak ve toplumsal dokuyu aşındırmakla meşgul olan etnik bölücülük ve buna zemin hazırlayan AKP hükümeti el birliği ederek Türk milletini karanlık bir ortama sürüklemektedir.

Yıllardan beridir hükümet tarafından bölücü teröre karşı gösterilen müsamahakâr tavır, tolerans ve hoşgörü şimdi geri tepmiş ve altından kalkılamayacak bir noktaya gelmiştir.

Bu kapsamda, bölücü niyetlerin vergi vermemeyi bile dillendirmeleri, edepsizliğin, densizliğin ve kendini bilmezliğin seviyesini göstermesi bakımından son derece önemli olmuştur.

Devletin egemenlik haklarını çiğnemeyi göze alarak, düzensizliğin, bozgunculuğun ve başkaldırmanın şifrelerini veren bu gelişmenin, önce Türk devletini tartışmaya açmak ve ardından da yıkmaya dönük sinsi bir faaliyet olduğu aşikârdır.

Vergi vermekten imtina edecek kadar gözü dönen ve cüretleşen bölücü emellerin, ülkemizin başlıca istikrarsızlık unsuru haline geldiği kuşku götürmez bir gerçektir.

Bu kaygı verici ülke manzarası ortada dururken, yabancı ülkelerde demokratik özerkliğin fitilini tutuşturmak için gerekçe arayışı, model ve örnek bulma hezeyanları en başta AKP’nin ve ana muhalefet partisinin çarpık zihniyetini göstermesi bakımından dikkat çekici olmuştur.

Bununla birlikte bulanık ve sorunlu bir zihniyete sahip olan ve milletimizce de niyetleri malum olan bazı sözde aydın ve gazetecilerin bu sürecin içinde yer alması var olan kuşkuları artırmıştır.

İngiltere’yle, İrlanda ve İskoçya arasındaki sorunlu ilişkileri ve sonrasındaki gelişmeleri ülkemize emsal göstermeyi hesap eden bu sakat ve hastalıklı bakışın, terörün sözde çözümü konusunda Türkiye’yi, tarihi Şark Meselesi’nin hamisine daha da yaklaştırmaya odaklandığı anlaşılmaktadır.

Birbirine hiç benzemeyen olaylar, aktörler, tarihsel şartlar, ülke konumları, sosyolojik ve psikolojik gerçekler varlığını korurken, dışarından çözüm ithalini akıllardan geçirmek olsa olsa Türkiye’nin bölünmesi için mazeretler oluşturmak anlamına gelecektir.

Unutmamak gerekir ki, bölücü terörün azmasında ve kanlı saldırılarını gerçekleştirmesinde yabancı ülkelerin büyük bir payı ve itici rolü bulunmaktadır.

Türkiye’nin bölünmesini ve topraklarında başka bir devletin kurulmasını bir asrı aşan süredir ajandasında taşıyan ülkelerden Türk milletinin öğreneceği ve alacağı bir şey yoktur.

Milliyetçi Hareket Partisi Başbakan Erdoğan ve hükümetini bölücülük konusunda kararlı ve tavizsiz olmaya çağırmaktadır.

Bu çerçevede, PKK açılımına son verildiğinin ve İmralı canisiyle görüşmelerin kesildiğinin ilanı da bir an önce yapılmalıdır.

Bilinmelidir ki, aziz milletimizin AKP’ye verdiği destek sınırsız ve sonsuz değildir.

AKP hükümetinin; yanlışta ısrar etmesi ve milletimizin hissiyatlarına ve hassasiyetlerine aykırı tutumunu sürdürmesi kendisi açısından hiçte iyi olmayacaktır.