10 Aralık 2011 - Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli'nin, Belediye Başkanları Toplantısı’nda yapmış oldukları konuşma
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin,
Belediye Başkanları Toplantısı’nda yapmış oldukları konuşma
10 Aralık 2011

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

Yerel Yönetimlerdeki Haklı Gururumuz Olan Değerli Başkanlarım,

Kıymetli Basın Mensupları,

Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Bu güzel ilimizde, değerlendirmelerde bulunmak, çalışmaları ve sorunları hakkında görüş alışverişinde bulunmak amacıyla Belediye Başkanlarımızla bir araya gelmiş bulunuyoruz.

Bildiğiniz üzere, bu toplantıları belirli aralıklarla düzenliyoruz ve siz değerli belediye başkanı arkadaşlarımla buluşuyoruz.

Farklı zamanlarda bazı belediyelerimize yaptığım ziyaretlerle sizlerin gayretlerini yerinde müşahede ediyorum ve başarılarınızdan dolayı kıvanç duyuyorum.

Bugün burada da hem özlemlerimizi gidereceğiz hem de belediyelerimizin faaliyetlerini ve içinde bulundukları durumu tüm boyutlarıyla ele alacağız.

Aramızda bulunan belde, ilçe ve il belediye başkanlarımıza hoş geldiniz diyor; yapacağımız çalışmaların ve çıkacak sonuçların milletimize, ülkemize ve belediyelerimize şimdiden hayırlı olmasını diliyorum.

 

Değerli Arkadaşlarım,

Kısa bir sonra, içinde bulunduğumuz yılı geride bırakmış olacağız.

Komplo ve fesat tasavvurlarının siyaset eliyle yürütüldüğü, ihanete cüret edenlerin itibar kazandığı hazin ve hüsranla dolu bir yılın sonuna yaklaşmaktayız.

AKP Hükümeti’yle geçen bu yılın, milletimiz açısından sevineceğimiz bir tarafı ve özelliği üzülerek ifade etmeliyim ki bulunmamaktadır.

AKP’nin iktidar olduğu diğer dönemlerine benzer şekilde, 2011 yılında da;

  • Yine mukaddes değerlerimiz çiğnenmiştir.
  • Yine tarihimize küfredilmiş, ecdadımızın saygınlığı hedef alınmıştır.
  • Yine Türk milleti sözde otuz altıya bölünmüş, devletimiz darbe üstüne darbe almıştır.
  • Teröristler yine el üstünde tutulmuş ve bölücüler sürekli mevzi kazanmıştır.
  •  Canilerle pazarlıklar yine yapılmış ve teröristbaşıyla mütareke görüşmeleri onursuzca sürdürülmüştür.

Yapılan zamlar vatandaşlarımızın geçim şartlarını zorlaştırmış, hayallerini karartmıştır.

İşsizlik önlenememiş, yoksulluk azaltılamamış, gelir dağılımı adaletli bir türlü sağlanamamıştır.

Ekonomik sorunlar milletimizi zayıf ve yorgun düşürmüş, bölücü saldırılar devlete ve millete yönelik meydan okumalarını fütursuzlaştırmıştır.

Hükümet; işçimizin, emeklimizin memurumuzun, çiftçimizin ve esnafımızın taleplerine duyarsız kalmış ve tahammülsüz yaklaşmıştır.

AKP’nin yönetim şekli ve üslubu, siyasette etik anlayışa duyulan ihtiyacı göstermesi bakımından ibret verici olmuştur.

Siyasi ve ahlaki çürüme devlet ve toplum hayatını kaplamış, yozlaşma kültürü her tarafa sirayet etmiştir.

Herkesin huzur içinde olacağı bir güvenlik sistemi ve herkesin adaletine inanacağı bir yargı zihniyeti oluşturulamamıştır.

Vatandaşı gerçekten önceliğine alan hakkaniyetli bir yönetim anlayışı tatbik edilememiştir.

Bölücü terör kimlik sorunu olarak tanımlanarak, PKK’nın siyasi hedeflerini haklı ve meşru gören bir anlayış hükümetin sözde açılım sürecine hâkim olmuştur.

Yüzleşme adı altında milli tarihimizi karalama kampanyaları başlatılmış, her fırsatta Cumhuriyetimizi itibarsızlaştırma adına bir yol ve yönteme başvurulmuştur.

Düşmanlık eğilimleri, zıtlaşma dürtüleri bu yılda da mesafe kaydetmiş ve bu kapsamda bin yıllık kardeşlik hukuku biraz daha infaz mangasının menziline hükümet eliyle yaklaştırılmıştır.

Asgari taleplerine ulaşmak adına; kinlerini azami derecede seferber eden bölücü mihraklar; 2011 yılında daha da umutlanmışlar ve hükümetin ikramlarından dolayı ellerini daha fazla ovuşturmuşlardır.

Ne yazık ki kayıp yıllar hanesine, acı ve yıkımlar sayfasına yenisi eklenmek üzeredir ve bu haliyle üzüntümüz derindir.

2011 yılı özet olarak;

  • Sömürge kapışmalarının sınırlarımıza dayandığı,
  • Komşu coğrafyalara isyan dalgalarıyla ve BOP öncülüğüyle ayar ve yön verildiği,
  • Siyasetin gizli mahfillerden yönlendirilmeye ve yönetilmeye çalışıldığı,
  • Özel hayat ihlallerinin ileri bir düzeye çıkarıldığı, dinleme ve izleme skandalların patlak verdiği,
  • Özellikle partimiz üzerinde alçakça oyunlar oynandığı,
  • Menfur terör saldırılarının vatanımızı kara bulut gibi sardığı,
  • Bölücü terörün hain eylemleriyle zirve yaptığı,
  • Deprem yıkımıyla canımızın yandığı bir yıl olarak hafızalarımıza yerleşmiştir.

MHP’siz Meclis, MHP’siz siyaset özlemi ve düşüncesi içinde bulunan mihraklar sapkınlığın ve küfrün boranında yönünü kaybetmişler, iftira saçan dilleriyle tertemiz bağrımızı kirletmeye cüret etmişlerdir.

Tuzaklar kurmuşlar, yolumuza engeller çıkarmışlar, birliğimizin arasına fitne mayını döşemişler, dedikodunun kemendini boğazımıza geçirmeye çalışmışlar; ancak milletimizin ve siz değerli dava arkadaşlarımın sayesinde çok şükür emellerine muvaffak olamamışlardır.

2011 yılı bu güruhun rezil sicillerine tekrar ilave olmuştur.

Böylelikle karanlık mazilerine yenisi eklenmiştir.

AKP’nin mayalandırdığı çirkeflikler, pişirdiği tezviratlar, teşvik ettiği kötü niyetler, kışkırttığı ikilikler, davet ettiği bozgunculuklar 2011 yılında iyice görünür ve hissedilir olmuştur.

Bu sefil zihniyetin arkasında durduğu ihanet lobileri, el uzattığı millet ve devlet hasımları, aynı hizaya girdiği kanlı suratlar, aynı yöne baktığı Türklük ve İslam değerleriyle hesabı olan çevreler 2011 yılında da boş durmamışlar ve hiçbir günü boş geçirmemişlerdir.

Siyaset, yargı, medya, spor, sanat, sivil toplum kuruluşları, iş çevreleri dâhil her alan kuşatılmış; ya tabi olmaları ya da saldırılara hazır olmaları beyan edilmiştir.

AKP iyi niyetten yoksun bir halde milletimizi gerilim ekseninde tutmuş ve kutuplaştırarak dayanışma ve birlikte yaşama ülküsüne ağır hasarlar vermiştir.

Bu kimliksiz ve köksüz anlayış; kin ve nefretin yayılması için mücadele vermiştir.

Ve üstelik bundan nemalanmanın arayışında ve beklentisinde olmuştur.

İstismar kanalları açarak içinde şirret hesaplarını gizlemiş ve büyütmüştür.

Hükümet; husumet oluşturmaktan, küslüklere ortam hazırlamaktan, ayrılıklara prim vermekten ve Türk milletini ufalama hesabından başka bir şey yapmamış ve bunun dışında da bir gayret sarfetmemiştir.

Başarısızlığını göremeyen, acziyetini fark edemeyen, yetersizliğini itiraf edemeyen AKP Hükümetiyle Türk milletinin nurlu ve parlak bir gelişme seviyesine ulaşması artık söz konusu bile değildir.

İktidarda kalabilmek uğruna; küresel aktörlerin ve yabancıların baskılarına sessiz duran, tarizlerine duyarsız kalan ve kanlı senaryolarına figüran olan elbette Adalet ve Kalkınma Partisi’nden başkası olmamıştır.

BOP’a kapsamında eşbaşkanlığa talip olmanın arkasındaki gizem gerçekte budur.

Medeniyetler İttifakı gibi küresel projelere tek taraflı biçimde tutunarak, pişkince savunmanın gayesi buna matuftur.

AKP; yabancı masalarda projelendirilmiş, küresel hesaplar çerçevesinde yetiştirilmiş ve ülkemizle birlikte içinde bulunduğumuz coğrafyaya karşı görevlendirilmiş bir Truva Atıdır.

  • Yıkım projesindeki inat ve dayanılmaz küstahlıklar bize bunu göstermektedir.
  • Haçlı zihniyetine verilen destek ve Batılı güçlerin operasyonlarına yapılan katkı bize bunu ispat etmektedir.
  • Türk milletinin bölünmesi için hazırlanmış reçetelere sadakat, etkisi yavaş yavaş görülen zehrin içirilmeye çalışılmasındaki üsteleme bunu aklımıza getirmektedir.

AKP dokuz yıldır tüm hıncını, hırsını ve hışmını fırsat buldukça ifşa etmiştir.

Milletimizin kardeşlik damarlarını kesmek için bitmeyen bir faaliyet içinde olmuştur.

Milli ve manevi değerleri yıkmak, Türkiye’yi harabeye çevirmek için azalmayan bir heyecan göstermiştir.

Türk milletinin ve bu aziz vatanın teminatı, güvencesi ve sevdalısı kim varsa onları düşman bellemiş ve nefret oklarıyla saldırmıştır.

Tarihsel mizanları kapanmamış olan, borçlu oldukları halde kapımızda hayâsızca bekleyen emperyalist heveslerin AKP’yle gönül ve menfaat ortaklıkları sıradan ve sonradan tesis edilmemiştir.

Okyanus ötesinin manevralarına, Avrupa Birliği’nin aşağılayıcı nitelikteki zorlamalarına, etnik terörün genişleyen alanına, mezhep eksenli yapılan tahriklere göz yuman, aldırış etmeyen ve böylelikle Türkiye’yi kritik bir evreye sürükleyen bu iktidar olmuştur.

Biz, bunların kimliksizliğinden ve köksüzlüğünden bahsederken kastımız budur.

Milli gerçeklerimizin, millet bütünlüğümüzün hilafına ne varsa AKP’yle zemin ve ortam bulmuştur.

Demokrasi taşıdığı esas anlamından uzaklaştırılmış, özgürlükler bu ellerde sulandırılmıştır.

AKP’nin dokunup kırmadığı bir değerimiz kalmamıştır.

AKP’nin gündeme taşıyıp incitmediği, bozmadığı bir ölçümüz bırakılmamıştır.

Nitekim Adalet ve Kalkınma Partisi;

  • Cumhuriyet’le hesaplaşmak için kurucu ilkeleri yıkmak istemiş,
  • Türkiye’nin kuruluş felsefesinden sapması için gerçekleri çarpıtmış,
  • Ve tabuları yıkmak adına Ermenilere, Rumlara ve asırlardır düşmemizi bekleyen çürümüşlere kucak açmıştır.

Bunlardan dolayı;

  • İsyan girişimlerinin tepelenmesine katliam diyen,
  • Eşkıyalardan, hainlerden, Batı’nın piyonu olan hunhar simalardan özür dileyen,
  • İmralı’yla görüşen, Kandil’e posta hizmetleri veren,
  • Şehitlerimizin faillerinden olan peşmergeye sırnaşan, hararetle sarılan,
  • Adaletin kanına giren, hukuku felç eden, toplumsal huzuru perişan eden,
  • Şehide kelle, katile sayın diye hitap eden,
  • Kardeşim dediklerini arkadan vuran, dost gördüklerine sırt çeviren bedbahtları unutmamız mümkün değildir.

Elbette MHP’li belediyeleri asılsız ve temelsiz iddialarla teslim almaya çalışan; ama kendileri çoktan tüm hatlarıyla boyunduruk altına giren çapsız, vicdansız ve ahlaksız iktidar kadrolarını bağışlamamız tabiatıyla asla söz konusu olmayacaktır.

Nereye giderlerse gitsinler peşlerindeyiz.

Ne yaparlarsa yapsınlar, millet adına hesap sormak için sabırsızız ve şüphe etmeyin çok da kararlıyız.

Hangi ilişki ağlarında bulunurlarsa bulunsunlar, arkalarını kimlere dayarlarsa dayasınlar; bugünkü iktidar elitlerinin muktedir oldukları günlerdeki bencilliklerini, kaide ihlallerini, yozlaşmayı ve yolsuzluk iddialarını mutlaka kendilerine soracağız ve hukuk yoluyla Allah’ın izniyle cezasız kalmamalarını sağlayacağız.

 

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Burada bulunan değerli başkanlarımız 29 Mart 2009 tarihinden beri millet görevini gururla ve takdir edilecek bir özellikle yürütüyorlar.

Birçok arkadaşım ikinci, üçüncü ve hatta dördüncü dönemde de belediye başkanlığı sorumluluğunu başarıyla taşıyor.

Bugüne kadar; belediyeciliğin nasıl olması gerektiğini, yöre insanıyla nasıl iç içe geçileceğini ve hizmetlerin sunumunda ne kadar heyecanlı olunacağını MHP’li belediyeler hamd olsun çok iyi bir şekilde göstermişlerdir.

Katılımcı, herkesi kucaklayan, sorunlara hemen müdahil olan, dürüstlükten asla ayrılmayan, ayrımcılığa fırsat tanımayan ve mesai mefhumuna hiç takılmayan özellik ve işleyişle belediyelerimizin göz kamaştırdığını düşünüyorum.

Hizmet çeşmesinin sürekli akması, belediye eserlerinin devamlı yükselmesi ve aziz vatandaşlarımızla aranızda kurduğunuz muhabbet ve gönül bağının hiç kopmaması çok önemlidir ve her türlü takdirin de üzerindedir.

Unutmayınız ki belediyecilik yalnızca;

  • Konut, ticaret, kamu hizmet ve sanayi alanları yapmak,
  • Eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek,
  • Kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak,
  • Kentsel dönüşüm projeleri uygulamak,
  • Sosyal donatı alanları inşa etmek demek değildir.

Hepsinin önünde ve üstünde vatandaşlarımızla yoğun temas kurmak, sürdürülebilir işbirliği sahaları oluşturmak ve kesinlikle dinleyerek meselelere samimiyetle eğilmektir.

Belediyecilik dokunmaktır, düşünmektir, hissetmektir ve aşkla sorunlara odaklanmaktır.

Belediyecilik gülümseyen yüzdür, uzatılan eli geri çevirmeyen cömertliktir, darda kalanların acil yardımıdır.

Belediyecilik güven demektir, sıcaklık vermektir ve mutlaka insani değerlerin yaşatılmasıyla anlam ve zenginlik kazanacaktır.

Hizmet mücadelesinde, imar ve inşa çabalarında gayret göstermek belediyeciliğin bir gereğidir.

Şehirlerinizde, beldelerinizde yaşayan aziz vatandaşlarımızın müşterek ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla var gücünüzle çabaladığınızı biliyorum.

Hemşehrilerinizin çağrılarına, taleplerine ve beklentilerine cevapsız kalmamak için faaliyet ve girişimlerinize süreklilik katıyorsunuz ve sonuç almak için canınızı dişinize takıyorsunuz.

Bizzat faaliyetleri hakkında bilgi aldığım ve yakından takip ettiğim tüm belediyelerimizin de her türlü çabasına şahit olmaktan, bunları görmekten ve partimizin bu alandaki maharetinden dolayı çok bahtiyarım.

Biliyorum ki;

İçme, kullanma ve endüstri suyu sağlamak; atık su ve yağmur suyunun uzaklaştırılmasını temin etmek; bunlar için gerekli tesisleri kurmak için sürekli uğraşıyorsunuz.

Katı atıkların toplanması, taşınması, ayrıştırılması, geri kazanımı, ortadan kaldırılması ve depolanması ile ilgili bütün hizmetleri yapıyorsunuz ve bu alanda beliren ihtiyaçları gözetiyorsunuz.

Toplu taşıma sistemlerini kurmak veya geliştirmek için devamlı didiniyorsunuz.

Toptancı ve perakendeci hâlleri, otobüs terminalleri, fuar alanları, parklar inşa etmek ve ettirmek maksadıyla ter döküyorsunuz, imkân kısıtlığı bahanelerine sığınmadan gerekenleri yapıyorsunuz.

Vatandaşlarımızın huzur, sağlık ve mutluluğu için fedakârlıkta ve özveride bulunuyorsunuz.

Sizler bulunduğunuz vatan yörelerinin “Şehreminisiniz.”

Ve gücünüzü asla makamınızdan, koltuğunuzdan değil; size umut bağlayan, destek veren, dua eden muhterem vatandaşlarımızdan alıyorsunuz.

İnsanların en hayırlısının yine insanlara en fazla hizmet eden ve faydası dokunan olduğunu çok iyi biliyorsunuz.

Doğaldır ki, yönetimini üstlendiğiniz belediyeleri bir emanet olarak devraldınız ve bu büyük millet sorumluluğunun altına bedeli ne olursa olsun girdiniz, deyim yerindeyse elinizi taşın altına soktunuz.

Üç Hilali belediyelerde parlattınız ve dalgalandırdınız.

Hepinizle iftihar ediyor, hepinizi kucaklıyorum.

 

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Biliniz ki, her yolu tıkanmış, her çıkışı kapanmış ve bundan dolayı çaresizlikten kıvranan kardeşlerimiz olduğu sürece bize rahat yüzü yoktur.

Bakışları solgun kardeşlerimiz var olduğu sürece bize huzur yoktur.

Evlerinde kömürü olmayan, sofrasında yiyecek ekmeği, içecek sıcak çorbası bulunmayan kardeşlerimiz var olduğu müddetçe bize mutluluk yolu kapalıdır.

İşte MHP’li belediyeler, büyük bir azim ve inançla bariyerleri aşarak, zorlukları geçerek, iktidar marifetiyle vatandaşlarımızla aralarına örülmeye çalışılan duvarları yıkarak millet vazifesini yapmaya çalışmaktadırlar.

Belediye başkanlarımız, her haneye girerek rıza almaya, her eli tutarak gönül kazanmaya, her sorunu çözerek dua elde etmeye kararlıdır ve bundan da asla ödün vermeyeceklerdir.

Bu itibarla AKP Hükümeti’nin baskıları bizleri yıldıramayacaktır.

AKP müfettişlerinin tacizleri ve alçakça tertipleri yolumuzdan döndüremeyecektir.

İmzasız şikâyet mektuplarıyla suç oluşturmak bizim yürüyüşümüzü bozamayacaktır.

Eğer Başbakan ve Hükümeti; hırsızları, uğursuzları, ihale tacirlerini, belediye kaynaklarını yağma edenleri merak ediyorsa çevrelerine ve birbirilerinin yüzlerine bakmaları yeterli olacaktır.

Orada, yolsuzluk batağına saplanmış AKP’li belediyeleri göreceklerdir.

Orada, milletin parasına ve vergisine el koyarak cebini doldurmakla meşgul olan adilikleri göreceklerdir.

Orada, devleti soymak konusunda güç birliği sağlamış AKP patentli çıkar ittifakını göreceklerdir.

Tabiidir ki orada kendilerini göreceklerdir.

Milliyetçi Hareket Partisi’ni usulsüzlüklerle ilişkilendirmeye çalışmak büyük bir terbiyesizliktir.

MHP’li belediyeleri milletimizin gözünde küçük düşürmeye niyetlenmek büyük bir ahlaksızlıktır.

Ve dava arkadaşlarımı haksız kazancın, meşru olmayan yolların bir unsuru gibi sunmak, ortakçısı gibi göstermek büyük bir alçaklık olacaktır.

AKP Hükümeti ne yaparsa yapsın; kendi açığını kapatamayacaktır.

AKP Hükümeti ne yaparsa yapsın; girdiği yolsuzluk tünelinden çıkamayacaktır.

Ve AKP ne yaparsa yapsın haram yiyenlerden, çalmayı masumlaştıranlardan dolayı iki cihanda da hesaba çekilmekten kurtulamayacaktır.

AKP zihniyetine tekraren seslenmek isterim ki, belediyelerimize ilişmekten, üzerimizde hesap yapmaktan artık vazgeçin.

Kirli ellerinizi, küstah emellerinizi belediyelerimizden çekin ve haddinizi bilin.

Şunu da unutmayın ki; Milliyetçi Hareket bugüne kadar yapılanları nasıl unutmayıp not ettiyse; bundan sonra da aynı şekilde davranacaktır.

Allah’ın izniyle; haksızlıkların, hukuksuzlukların ve zalimliklerin hepsinin üstesinden bir gün geleceğiz.

Şüphe etmeyiniz ki, AKP’den yapılanların hesabını misliyle soracağız ve burunlardan fitil fitil getireceğiz.

 

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Bizim birlikteliğimizde sadakat, vefa ve karşılıklı saygı esastır ve bunun dışında bir yol düşünmek de doğru değildir.

Bu itibarla partimizin ilkeleri, milli ve manevi konulardaki hassasiyeti ve kutlu mazisi elbette tüm dava arkadaşlarım tarafından taşınmakta ve sahiplenilmektedir.

"Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben" kabulü buna dayalıdır.

Hiçbir menfaat ağı, hiçbir dünyevi nimet ve hiçbir günübirlik imkan bizim ülkülerimizin, özlemlerimizin, vatan ve millet sevdamızın önüne geçemez ve bundan sonra da Allah’ın izniyle geçemeyecektir.

İktidarın tazyiklerine dayanamayarak ya da akıl çeldirmek amacıyla teklif ettiği dönemsel ve kısa süreli kolaylıklara aldanarak aramızdan ayrılan, partimizden istifa yoluyla bizimle yollarını ayıran belediye başkanları için bunları söylemem söz konusu değildir.

Ancak biz buradaki aziz dava arkadaşlarımla, inşallah sonuna kadar birlikte yürüyeceğiz ve pusuda bekleyerek Milliyetçi Hareket’i mağlup etmek isteyen ganimet avcısı zavallılara asla aradıkları ortamı vermeyeceğiz.

Demokrasinin yaşatılmasında, milletimizin birincil elden ihtiyaçlarının karşılanmasında çok önemli bir yeri olan belediye yönetimlerinde; partimizin iftihar burcu olarak çalışmalarınızı sürdürdüğünüz sürece, kötü niyetliler en büyük dersi alacaklar ve eğer biraz utanmaları varsa insan içine dahi çıkamayacaklardır.

Önümüzdeki mahalli idareler seçimleri için şimdiden hazırlık yapmak ve çalışmaları olgunlaştırmak lazımdır.

Merkezi iktidara ulaşabilmenin yolu, emin olun, mahalli idarelerdeki itibardan, aziz milletimizin beğenisini ve onayını almaktan geçmektedir.

Türkiye’nin nefes alması ve AKP’den kurtulması için birinci fırsat mahalli idareler seçimleriyle karşımıza gelecektir.

Ve partimiz bu seçimlerden güçlenmiş bir şekilde çıkmak istemektedir ve bu hedefe de hep birlikte ulaşacağımızdan asla kuşku duymuyorum.

Burada;

  •  İktidar baskılarını aşarak gelen,
  • Yolundan caymadan yeminlerine sadık kalarak ulaşan,
  • Doğruya, güzele ve Hakk’a sımsıkı bağlı olarak koşan her dava arkadaşımla birlikte olmaktan onur duydum.

Cesaretini yüreğiyle birleştirip, milliyetçiliği hayat felsefesi haline getiren siz değerli dava arkadaşlarımla aynı havayı solumaktan ve aynı ülküye baş koymaktan çok büyük bir sevinç duyuyorum.

Belediye yönetimlerinde dürüstlükten ayrılmadınız, ayrışmaya, ötekileştirmeye ve partizanlığın dar kalıplarına itibar etmediniz.

Hepinize müteşekkirim.

Hiçbir şekilde yalnız ve sahipsiz değilsiniz.

Üç Hilali gururla sahiplenen; çizgimizden ve yanımızdan ayrılmayan her belediyemizi ve belediye başkanımızı yakından takip ettiğimi; sorunlarını sorunumuz, mutluluklarını da mutluluğumuz olarak gördüğümü bu vesileyle ifade etmek istiyorum.

Bilmenizi isterim ki, sizler partimizin yüz akısınız, gülen ve umut saçan bakışlarısınız.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi kutluyor, başarılarınızın devamını diliyor ve sizleri Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum.

Yolunuz, bahtınız ve alnınız açık olsun.

Ne Mutlu Türküm Diyene.