Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin “Başbakan Erdoğan ile Bağımsız Milletvekili Leyla Zana arasındaki görüşmeyle” ilgili yaptığı basın açıklaması. 3 Temmuz 2012
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
“Başbakan Erdoğan ile Bağımsız Milletvekili Leyla Zana arasındaki görüşmeyle”
ilgili yaptığı basın açıklaması.
3 Temmuz 2012

 

30 Haziran 2012 Cumartesi günü Başbakan Erdoğan ile bölücülükte ön almaya ve dikkat çekmeye çalışan bağımsız milletvekili Leyla Zana arasında gerçekleşen görüşmenin, son günlerin en hararetli konu başlıklarından birisi olduğu tartışmasızdır.

Medya üzerinden randevulaşan ikili arasındaki derin temas ve sıcak diyalog rüzgârı ülkemizin hangi içler acısı aşamaya geldiğini de göstermiştir.

Başbakan Erdoğan’a iletilen görüşme talebinin acilen ve öncelikli olarak ele alınıp olumlu cevap verilmesi bizim açımızdan son derece manidar bulunmuştur.

Anlaşıldığı kadarıyla Zana üzerinden yeni bir siyaset oluşturulması için düğmeye basılmış ve kimin tarafından verildiği şaibeli olan bir misyonla hareket etmesine bilerek göz yumulmuştur.

Bölücülüğün siyasetteki uzantısı BDP Meclis’te temsil edilirken ve terör örgütüyle Oslo’da başlayan müzakereler el altından sürdürülürken; PKK’nın desteği ile bağımsız olarak seçilen bir kişinin Başbakan tarafından kabul görmesi yeni bir rol paylaşımının devreye girdiğini kanıtlamıştır.

Kaldı ki Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce 4 Aralık 2008 tarihinde "terör örgütüne üye olmak" suçundan 10 yıl hapis cezasına çarptırılan ve “eksik savunmadan" dolayı Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nce hapis cezası bozulan bu bölücü şahsiyetin, Başbakan tarafından muhatap görülmesi çok

ciddi bir handikap olmuştur.

Bu kapsamda söz konusu bölücü milletvekilinin Başbakan Erdoğan’la birbuçuk saate varan görüşmesinde PKK taleplerini bir bir sıralaması ve sonucunda “Karanlıkta bir kibrit çakmak istedim” ifadesi AKP zihniyetinin zaaf ve zayıflığını, teslim ve taviz eksenli siyasetini bir kez daha tescillemiştir.

Dört bir koldan bu görüşmeye yüklenen yapay ve temelsiz anlamlar; bu çerçevede barış ve kanın durması yönünde atılan içi boş adımlar yeni bir kısır döngünün işareti olarak değerlendirilmelidir.

Başbakan’ın sözde Kürt sorunu konusundaki ortakçısı ana muhalefet partisi liderini, kurgulanan “Zana Doktirini” hakkında bilgilendirip bilgilendirmediği de vuzuha ermemiştir.

Ayrıca Başbakan Erdoğan ile Zana arasındaki görüşmenin, ülke ve bölgemizde emel ve hesabı olan küresel güçlerin telkin ve tesiri altında organize edildiği gün geçtikçe somutluk kazanmaktadır.

Bölücülüğün makas değiştiren, ancak amacında bir farklılık olmayan yeni metodunun Başbakan Erdoğan’da olumlu karşılık bulması ve terör örgütü dayatmalarının Başbakanlık düzeyinde müzakere edilmesi Türk milleti adına hüsran ve hezimet olarak ele alınmalıdır.

AKP hükümetinin; Habur acizliğinden ve Oslo rezaletinden sonra, şimdi de Zana köhnemişliğinden medet umması her açıdan hafiflik ve utanç vericidir.

Bu haliyle Zana’nın Başbakan’a karşı dile getirdiği talep listesinin, ne bölücü terör örgütünün ne de İmralı’da bulunduğu belirsiz olan bölücü başının yaklaşımlarından uzak olmadığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde meydandadır.

Nitekim Leyla Zana’nın;

√    İmralı canisinin ev hapsine alınması,

√    KCK tutuklamalarının son bulması,

√    Aslında bitmemiş olan Oslo sürecinin yeniden başlaması,

√    Devletin özür dilemesi,

√    Anadilde eğitim imkânının sağlanması konularındaki görüşleriyle terör örgütünün beklentileri arasında aykırılık bulunmamaktadır.

İmralı canisinin tavsiyesiyle kurulan bölücülüğün üreme ve yayılma organizasyonu Demokratik Toplum Kongresi’nin, geçmişteki sonuç bildirgeleriyle Zana’nın teklifleri arasında neredeyse bire bir örtüşme olduğu kuşkusuzdur.

 Demokratik Toplum Kongresi’nin 26-28 Ekim 2007, 27 Şubat 2011 ve 14 Temmuz 2011 tarihli toplantılarında ilan edilen sonuçlarla,  18-19 Aralık 2010 ve 21 Mayıs 2012 tarihli çalıştaylarıyla kamuoyuna duyurulan görüşler Zana’nın düşüncelerinden öz olarak farksızdır.

Bu itibarla Başbakan Erdoğan sözde çözüm ve barış adına PKK elçisi Leyla Zana’yla çözülmeyi konuşarak boyun eğmişliğini teyit etmiş ve bölücülüğün sürekli tekrarladığı ezberleri ilk el vasıtasıyla işitmekten rahatsız olmamıştır.

Her gün vatan evlatlarımızın Hakk’a yürüdüğü, İmralı mahkûmunun nerede olduğu şaibesinin kaygı verici bir noktaya geldiği bugünkü ortamda Başbakanlık Resmi Konutu’nda kurulan bölünme konusundaki zımni ittifakın Türk milletine alenen saygısızlık ve hakaret olduğu aşikârdır.

Bu şekilde bölücülüğün gittikçe masumiyet zırhına bürünerek toplumsal tabanını genişletmeye başlayacağı, karşılıklı ziyaretlerle kabul edilemez ayrılıkçı eğilimlerin çıtasını yükselteceği kaçınılmaz bir vakadır.

“Silahı sigorta” olarak gören söz konusu bölücü şahsiyetin malum çevrelerce demokrasi ve barış mimarı gibi gösterilme ahlaksızlığı ise daha büyük badirelerin doğmasına, içinden çıkılmaz bir ortamın yeşermesine kapı aralayacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi Erdoğan-Zana görüşmesini, AKP’nin peşinen benimsediği mağlubiyet psikolojisine hazırlık olarak görmekte ve çok vahim sonuçları beraberinde getireceğine inanmaktadır.

Sözde Kürt sorunu bağlamında gerçekleştirilen bu görüşmenin, Zana aracılığıyla PKK’nın yeni ve daha etkili bir siyasal aktör haline getirilmesinde önemli eşiklerden birisi olacağı süreç içinde daha iyi fark edilebilecektir.

Milliyetçi Hareket Partisi bu karanlık resmin hiçbir yerinde olmayacak, demokrasi ve barış sözleri altında PKK’yı süsleyerek temize çıkarmaya çalışan yüzsüzlüğe her daim direnecek ve doğruları aziz milletimize kararlılıkla aktaracaktır.

İktidarın çürümüş politikalarıyla bölücü terörün üstesinden gelinemeyeceği, aksine boyutunun, çapının ve alanının büyüyeceği gelişmelerle görülecektir.

AKP hükümetinin başlattığı bölücülüğü aklamaya ve dozu artan bir şekilde sindirmeye dönük yeni ıslahatçı sefilliği, Türk milleti tarafından reddedilecek ve inşallah sonuçsuz kalmaya mahkûm bırakılacaktır.