09.09.2002 - Uyum Yasalarının (6 madde)İptali Başvurusu Hakkında Basın Toplantısı
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Genel Başkanımız Dr. Devlet Bahçeli'nin
Uyum Yasalarının (6 madde)İptali Başvurusu Hakkında Basın Toplantısı Konuşması
9 Eylül 2002

Sayın basın mensupları,

Değerli dava arkadaşlarım,

Sözlerime başlarken yüksek heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

3 Kasım seçimlerine 9 haftadan az bir süre kalmıştır. Seçimlerde uygulanacak seçim takviminde ileri bir aşamaya gelinmiş bulunmaktadır. Siyasi partilerin aday listeleri, 11 Eylül Çarşamba günü Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı'na verilecektir. Seçimlere katılacak siyasi partiler hazırlıklarını bu sıkışık takvime göre yürütmektedirler.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21. Yasama Döneminin de sonuna yaklaşılmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi, bu yasama dönemi çalışmalarında büyük bir sorumluluk anlayışıyla hareket etmiştir. Türkiye'nin yararına olacağına inandığı konularda daima yapıcı bir tutum içinde olmuştur.

Siyasi hayatımıza getirdiğimiz bu sorumluluk kültürünün önemi ve değeri ileride daha iyi anlaşılacaktır.

Türk Milleti geçmişte yaşanan acı tecrübeleri hatırladıkça, günlük sıkıntılarının dışına çıkıp serinkanlı değerlendirmeler yaptıkça, Milliyetçi Hareketin Türk demokrasisine kazandırdığı ve kazandırmak istediği değerleri ve üslubu daha iyi takdir edecektir.

Değerli basın mensupları,

Milliyetçi Hareket partisi, sonuna gelmekte olduğumuz 21.yasama döneminde, ilk kez bir kanunu Anayasa Mahkemesi'ne götürmektedir.

Avrupa Birliği uyum yasaları olarak bilinen düzenlemelerin bir kısmının iptali ve yürürlüğün durdurulması talebiyle bugün Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunulacaktır.

Hepinizin yakından bildiği gibi, Avrupa Birliği'ne ilişkin tartışmalar, uzunca bir süredir, siyasi hayatımızın merkezine oturtulmuştur. Bu tartışmalara bakıldığında, bu konunun bazı çevrelerce Türk Devleti ve Milleti için adeta bir kimlik arayışı, bir beka meselesi haline getirilmek istendiği görülmektedir.

Bunun yanı sıra, partilerüstü önemli bir hedef olan Avrupa Birliği üyeliği, zaman zaman siyasete dışarıdan müdahalenin bir aracı olarak da kullanılmaktadır.

Buna karşılık, Türk Milleti bu konuda yeterli düzeyde bilgilendirilmemiş, doğrular ve gerçekler milletimizden saklanmak istenmiştir.

Ancak bütün bu çabalar beklenen sonucu vermeye yetmemiştir. Aziz milletimiz gerçekleri giderek daha iyi görmekte ve geleceği üzerinde oynanmak istenen oyunları şimdi daha iyi anlamaktadır.

Sayın basın mensupları,

Son iki yıl içinde, Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin geliştirilmesi için yoğun bir çaba ve mesai harcanmıştır.

Bütün bu iyi niyetli ve samimi çabalar, ne yazık ki Avrupa Birliği yönetiminden aynı karşılığı görmemiştir. Avrupa Birliği, atılan bütün bu adımları sürekli küçümsemiş ve yapılanların yeterli olmadığını söyleyerek sürekli ayak diremiştir.

Diğer bir deyişle, bütün bu çabalara rağmen, Türkiye'ye karşı oluşan köklü önyargıların aşılması mümkün olamamıştır. Avrupa Birliği, ortaklık hukukuyla bağdaşmayan ayırımcı, dışlayıcı ve incitici tavırlarını terk etmemiştir. Türkiye'nin karşısına sürekli olarak yeni taleplerle ve yeni dayatmalarla çıkılmıştır.

Avrupa Birliği ile ilişkilerimizin son iki yılına bakıldığında, karşımıza çıkan acı gerçek maalesef budur. Türkiye, hiç hak etmediği bir muameleyle karşı karşıya bırakılmıştır.

Ancak, bundan daha da acı ve üzüntü verici olan, Türkiye'de bazı çevrelerin bu durumu gözü kapalı bir teslimiyet anlayışıyla doğal bir durum olarak görmeleri ve kabullenmeleridir. Bu noktada milli vicdanın ve milli şuurun isyan etmemesi mümkün değildir.

Milliyetçi Hareket Partisi'nin tavrı da, bu adaletsiz, hakkaniyete aykırı ve ayrımcı uygulamalara ve dayatmalara karşı bir başkaldırıdır.

Türk Milletinin sağduyu sahibi her ferdi ve fikri namusu olan her Türk aydını, hiç şüphesiz aynı hissiyatı paylaşmaktadır.

Nitekim, Hürriyet gazetesinin başyazarı Sayın Oktay Ekşi, 5 Eylül 2002 günkü "Hakkımızı yedirtmeyiz" başlıklı makalesinde bu ayrımcı davranışları eleştirmiş ve yazısını "Bizi isyan ettiren bu..." ifadesiyle bitirmiştir.

Avrupa Birliği ile onurlu bir birliktelikten yana olan Milliyetçi Hareket Partisi, uzunca bir süredir bu hassasiyetleri dile getirmektedir. Hem ülkemizdeki teslimiyetçi çevreleri, hem de birlik yönetimini uyarmaktadır. Bir kez daha görülmüştür ki, Milliyetçi Hareket'in haklı ve gerçekçi uyarılarına ve tavrına kulak tıkamak değil, destek olmak gerekmektedir.

Değerli basın mensupları,

Avrupa Birliği uyum yasaları, Türkiye'de siyasi belirsizlik ve güven bunalımı tartışmalarının başlatıldığı bir ortamda ve erken seçimin ufukta göründüğü bir dönemde Meclisimizin gündemine taşınmıştır.

14 maddeden oluşan 4771 sayılı kanun, bu şartların hüküm sürdüğü çalkantılı bir siyasi ortamda görüşülmüş ve 6 siyasi partinin Meclis çatısı altında yaptıkları "kutsal ittifak" sonucu kabul edilmiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi, Avrupa Birliği'nin bir dayatma olarak önümüze getirdiği bu düzenlemelere tek başına karşı çıkmıştır. Milliyetçi Hareket, yalnız kalsa bile, Türkiye'nin çıkarlarını her şeyin üzerinde tutan bir anlayışla onurlu ve milli bir duruş sergilemiştir.

İnanıyorum ki, bu konudaki gerçekler ileride daha iyi anlaşılacak ve tarih hükmünü verecektir.

Sayın basın mensupları,

Milliyetçi Hareket Partisi, uyum yasalarının 6 maddesinde yer alan düzenlemeleri Anayasamıza aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne götürmektedir.

Dört ana başlık altında toplanan bu düzenlemeler şunlardır:

1- Terör suçlarında idam cezasının kaldırılması ve İmralı'daki terörist başı için özel af anlamına gelecek düzenlemeler yapılması.

2- Anadilde eğitim ve öğrenim ile yayın yapılmasına ilişkin düzenlemeler.

3- Müslüman olmayan azınlıkların cemaat vakıfları için getirilen yeni imtiyazlar.

4- Türk milli hukukunun ve milli mahkemelerimizin, Avrupa hukukunun vesayeti altına sokulması ve bu amaçla yeniden yargılamaya ilişkin olarak getirilen hükümler.

Değerli basın mensupları,

Anayasa Mahkemesine yapacağımız başvuruda bu konulardaki gerekçelerimiz ayrıntılı olarak yer almıştır.

İptal ve yürürlüğün durdurulması talebimizin hukuki dayanakları, resmi başvuru sonrası Türk kamuoyuna da açıklanacaktır.

Bugünkü basın toplantımızda, bu konulara ilişkin siyasi değerlendirmemizi kısaca dile getirmek istiyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi, bu hassas meselelerde başından beri gerçeklere dayanan tutarlı ve ilkeli bir tutum benimsemiştir. İzlediğimiz bu siyasi çizgide zaman içinde hiçbir kırılma ve sapma olmadığını aziz milletimiz bütün açıklığıyla bilmektedir.

Buna karşılık, Milliyetçi Hareket Partisi dışındaki 6 siyasi parti, zaman içinde değişen çelişkili bir çizgi izledikten sonra, son anda ittifak yaparak Avrupa Birliği'nin üç ön şartını eksiksiz olarak yerine getirmişlerdir.

Bunun hukuki ve siyasi anlamı ve sonuçları doğru biçimde anlaşılmalı ve değerlendirilmelidir.

Avrupa Birliği yönetiminin idam ve anadil konularındaki talepleri ile terör örgütünün öncelikli siyasi hedeflerinin örtüştüğü tartışılamayacak bir gerçektir.

Mecliste 6 siyasi partinin ittifakıyla kabul edilen yasal düzenlemelere bu açıdan bakıldığında, bunların da aynı noktada buluştuğu ve sonuç bakımından aynı çizgide kesiştiği görülecektir. Amaçların farklı olması, ortaya çıkan fiili sonucu değiştirmemektir.

Acı da olsa çıplak gerçek budur. Bölücü ve yıkıcı terör örgütünün Avrupa Birliği yasalarını büyük bir başarı olarak kutlaması ve bunun hayırlı bir başlangıç olduğunu açıklaması, bu gerçeğin bir ifadesidir.

Bunun anlamı ve sonuçları üzerinde herkes çok iyi düşünmelidir. Milliyetçi Hareket'in dile getirdiği haklı endişeler, bu gerçekler ışığında anlaşılmalı ve değerlendirilmelidir.

Yapılan bu düzenlemeler, Türkiye'nin temel değerleriyle oynanmasının ve Cumhuriyetin temel dengelerinin tehdit altında kalmasının yolunu açmıştır. Bu durumun milli birliğimiz üzerinde doğuracağı ciddi sonuçlar, sadece bizim değil, ülkesini seven herkesin ortak sorunu ve ortak kaygısı olmalıdır.

Türkiye hepimizin ortak vatanıdır. Büyük bir aile olan Türkiye'nin milli varlığını ve Türk Milletinin kardeşliğini savunmak, hepimizin ortak görevi olarak görülmelidir.

Bu kritik konularda sergilenen teslimiyetçi anlayış, bu bakımdan Türkiye'nin hayrına olmamıştır. Milliyetçi Hareket, bütün siyasi partilerimizin bu meselede aynı hassasiyeti gösterememiş olmalarının üzüntüsünü yaşamaktadır.

Sayın basın mensupları,

Avrupa Birliği ile ilişkilerimizde bugün gelinen noktanın muhasebesini herkes vicdanında yapacak ve gerekli sonuçları çıkaracaktır.

Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye karşı samimi, dürüst ve adil bir yaklaşım içinde olup olmadığı, bu muhasebe sonucu anlaşılacaktır. Bu çerçevede, Avrupa Birliği uyum yasalarının kabulünden sonra yaşanan gelişmeler üzerinde de elbette durulacaktır.

Bildiğiniz gibi, Avrupa Birliği uyum yasaları bu yıl içinde üyelik müzakereleri tarihi ve takvimi alınması ümidiyle Mecliste aceleyle kabul edilmiştir.

Meclis görüşmelerinde bu konuda yapılan hamasi konuşmalar ve dile getirilen hayalci görüşler hatırlanacaktır.

Bu çerçevede, yasal düzenlemeler Cumhuriyet reformlarından sonra en önemli medeniyet projesi olarak takdim edilmiş ve bunların kabul edilmesinin Avrupa Birliği üyeliğinin kapısını açacağı söylenmiştir. Bu yasaların böyle bir coşkulu duygu ortamında kabul edilmesi de, bir bayram havasında kutlanmıştır.

Şimdi gerçeklere dönmek ve yasal düzenlemelerden sonra ne olduğuna bakmak gerekecektir. Yaratılan bu toz ve duman ortamı dağıldıktan sonra görünen tek şey, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyelik yolunun açılmadığı olmuştur. Gerçekçi olmayan beklentilerin yerini derin bir hayal kırıklığı almış ve Türk Milleti bir kere daha gerçeklerle yüz yüze kalmıştır.

Avrupa Birliği, kuru bir takdir ifadesi dışında ilerisi için ciddi bir ümit vermekten bile kaçınmıştır. Gelinen nokta budur.

Türkiye bu muameleyi hiçbir şekilde hak etmemiştir.

Avrupa Birliği'nin karşısında sessiz, uysal ve teslim olmuş bir konumda görülen Türkiye'den, sürekli olarak medeniyet rüştünü ispat etmesi istenmektedir. Türkiye'nin medeni ülkeler topluluğuna katılmak ve evrensel değerleri paylaşmak için gerekli ehliyete sahip olup olmadığı sürekli sorgulanmaktadır.

Buna karşılık, Avrupa Birliği konusunda boş bir ümitle bile yetinmeye razı bir teslimiyet profili çizen Türkiye, sürekli olarak, medeni değerleri paylaşma rüştünü ve ehliyetini ispat etmek için beyhude bir gayret ve telaş içine girmiştir. Bu durum, ecdadımızın ruhunu incitmekte, Türk Milletini derinden yaralamaktadır.

Böyle bir muameleye maruz kalmak ve buna katlanmak Türk Milleti için bir kader olarak görülmemelidir.

Bu durumda, 3 Kasım seçimleri Türk Milletinin kendi kaderine sahip çıkması ve el koyması bakımından çok büyük bir önem kazanmıştır.

İnanıyoruz ki, aziz milletimiz 3 Kasımda bütün bu oyunları sandık başında oylarıyla bozacaktır. Türkiye'nin sahipsiz olmadığını, hür iradesiyle bir kere daha gösterecektir. Buna herkes hazır olmalıdır.

Milliyetçi Hareket, Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri konusunda büyük bir vicdan huzuru içindedir. Bugüne kadar üzerine düşenin azamisini yerine getiren Milliyetçi Hareket'in onurlu çizgisinde, bundan sonra da hiçbir kırılma olmayacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi, bu duygu ve düşüncelerle, Avrupa Birliği uyum yasaları paketinde yer alan 6 düzenlemeyi Anayasa Mahkemesi'ne götürmektedir. Yüksek Mahkememiz bu kritik meselede hükmünü verecektir.

Şimdi, Anayasa Mahkemesi'nin iptal ve yürürlüğün durdurulması talebimize ilişkin karının bekleneceği bir sürece girilmektedir.

Bu dönem içinde, bu konularda ortak hükümet tasarrufunu gerektiren durumlarda, Milliyetçi Hareket Partisi'nin izleyeceği tutum, doğal olarak bu olgu ışığında belirlenecektir.

Sayın basın mensupları,

Değerli dava arkadaşlarım,

3 Kasım seçim sürecinde artık dönüşü olmayan bir noktaya gelinmiştir. İki hafta sonra milletvekili aday listeleri kesinleşecek ve 62 gün sonra da seçim yapılacaktır. Ekim ayı başında Meclisin açılmasıyla birlikte, gümrük kapılarında oy verme işlemi başlayacaktır.

Türkiye, iç ve dış şartlar bakımından çok zor ve nazik bir dönemden geçmektedir. Türkiye'nin önünün açılmasının, seçimlerin 3 Kasımda yapılmasına bağlı olduğunu, artık herkes çok iyi anlamalıdır.

Seçimleri çeşitli bahanelerle erteletmek arayışlarının sonuç vermeyeceğini artık herkes görmelidir.

Bu amaçla gündeme getirilen seçim mevzuatının değiştirilmesi önerilerinin, Türkiye'nin çıkarlarını gözeten samimi bir anlayışın ürünü olmadığını da herkes çok iyi bilmektedir.

Seçim ittifaklarını yasal hale getirmek ve seçim barajını düşürmek amacıyla gündeme getirilen görüşler ve planlanan girişimler, bu aşamadan sonra beyhude çabalar olarak kalacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi bu arayışların içinde ve yanında olmayacaktır.

Milliyetçi Hareket seçimlerde hiçbir partiyle, hiçbir şekilde ittifak yapmayacaktır. Seçimlere aziz milletimizden aldığı güçle tek başına girecektir.

Milliyetçi Hareket'in ittifakı, sadece ve sadece Yüce Türk Milleti'yledir.

Herkes Türk Milletine güvenmeli ve vereceği hükme razı olmalıdır.

Siyaseti bir hizmet yarışı olarak gören Milliyetçi Hareket Partisi, seçimlere katılacak bütün siyasi partilerimize başarılar dilemektedir. Yollarının açık olması en samimi temennimizdir.

Milliyetçi Hareket Partisi 3 Kasım seçimlerine büyük bir heyecan ve şevkle ve çok yüksek moralle hazırlanmaktadır.

İki gün sonra milletvekili aday listelerinin açıklanmasıyla, Milliyetçi Hareket'in siyasi kadroları hizmetine talip olduğumuz aziz milletimizin huzuruna çıkacaklardır.

Değerli basın mensupları,

Kıymetli dava arkadaşlarım,

Bugün, değerli arkadaşımız Aydın bağımsız milletvekili Sayın Ertuğrul Kumcuoğlu aramıza katılmış bulunmaktadır.

Siyasetçi ve bürokrat kimliğiyle Türkiye'ye büyük hizmetler veren Sayın Kumcuoğlu, özellikle iktisat ve maliye alanlarındaki engin bilgisi ve tecrübe birikimiyle Milliyetçi Hareket'e büyük güç katacaktır.

Türkiye sevdalılarının saflarına katılan değerli arkadaşımıza bir kez daha aramıza hoş geldiniz diyor, kendisini en samimi duygularla kutluyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi 3 Kasımda aziz Milletimizin huzuruna başı dik olarak çıkacaktır.

Sadece Türk Milletine güvenen ve gücünü sadece Türk Milletinden alan Milliyetçi Hareket'in, 4 Kasım sabahına ilişkin hiçbir endişesi bulunmamaktadır.

Yüce Allah hepimizin yardımcısı olsun ve bizlere Türkiye'nin onurlu geleceğini aziz milletimizle birlikte hazırlama imkanını nasip etsin.

Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyor, bir kere daha teşekkür ediyorum. Allah'a emanet olun

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı