Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin “3 Mayıs Milliyetçiler Günü” münasebetiyle yayımladıkları kutlama mesajı. 3 Mayıs 2013
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
“3 Mayıs Milliyetçiler Günü” münasebetiyle yayımladıkları kutlama mesajı.
3 Mayıs 2013

 

İç ve dış tehdit kanallarının genişlediği, milli birlik ve beraberlik iradesinin beka düzeyinde tartışmaya açıldığı, millet ve milliyetçiliğin karşı taarruzlarla değersizleştirilmeye çalışıldığı bir dönemde 3 Mayıs Milliyetçiler Günü’nü kutluyoruz.

Türk milletinin üzerinde dolaşan kara bulutların her tarafı sarmaya ve kaplamaya başladığı bir dönemde, milliyetçiliğin bayram gününü idrak etmek elbette önemli ve anlamlıdır.

3 Mayıs 1944 tarihinin 69’uncu yıldönümünün bir toparlanmaya, silkinmeye ve yeniden şahlanışa vesile olması en samimi dilek ve duamdır.

Türk milliyetçileri, yaşadıkları her devirde, bulundukları her zeminde, baskıya, zulme ve haksızlığa boyun eğmemişler, yozlaşma ve yabancılaşmaya teslim olmamışlardır.

Bu açıdan her türlü saygı ve takdire müstahak olduklarını mücadele disiplinleriyle, ahlaki tutarlıklarıyla, istikrarlı ve iddialı hayatlarıyla da göstermişlerdir.

Biliyoruz ki, Türk milliyetçiliği devletimizi kuran yüksek fikrin ve bağlanışın adıdır.

Yine biliyoruz ki, Türk milliyetçiliği milletimizi kurtaran inanmışlığın, geleceğimizi kurgulayan irfanın karar ve kader mihveridir.

Türk milliyetçileri dağılmanın ve parçalanmanın karşısındaki emniyet, gerilemenin ve küçülmenin önündeki bariyer olarak hep bir adım önde olmuş, hep bir umut adası olarak var olagelmiştir.

Milli menfaatlerin ön planda tutulması, milli tez ve tercihlerin belirleyici olması, millet ve vatan değerlerinin korunması için Türk milliyetçileri üzerlerine ne düşüyorsa yapmışlar ve böylece Türk tarihinin altın sayfalarında parlayan isimler olarak yerlerini almışlardır.

Bu sebeplerden dolayı, bozuk, saplantılı, çarpık ve milli nitelikten yoksun yönetim anlayışları Türk milliyetçiliğine ve aziz mensuplarına zorluk çıkarmışlar, eziyet çektirmişler ve boyunduruk altına almak için her yolu denemişlerdir.

3 Mayıs 1944 olaylarıyla birlikte fitili ateşlenen gelişmelerin seyrine bakıldığında bu hakikatler berrak şekilde fark edilebilecektir.

Hürmetle andığımız Merhum Hüseyin Nihal Atsız Bey’in haklı ve masum olduğu bir konuyla ilgili yargılanması amacıyla Ankara’ya gelişi 3 Mayıs olaylarını başlatmış ve yaşananlar milliyetçilik tarihinin dönüm noktalarından birisi olmuştur.

Türk milliyetçileri tek parti döneminin tahammülsüz ve dayatmacı yöntemlerine karşı sivil ve demokratik tepkilerini göstermişler, inançları uğruna her bedeli ödemeye hazır olduklarını ispatlamışlardır.

İşkenceler fayda etmemiş, tehditler sonuç vermemiş, cezaevi şantajı hiçbir Türk milliyetçisini yolundan çevirememiştir.

Meselenin milli ilke ve ülküler olduğu zaman nelerin göze alınacağını 3 Mayıs’ın sembol ve zirve isimleri kararlılıkla ortaya koymuşlar, destansı mücadeleci vasıflarını bizlere emanet olarak bırakmışlardır.

Küresel angajmanlara göre politika belirleyenlere, yabancıların destek ve dönemsel ilgilerini çekebilmek amacıyla temelsiz adımlar atanlara Türk milliyetçileri alet olmamış, omurgalı tutumun ve şahsiyetli tavrın çizgisinden hiç çıkmamışlardır.

Çünkü onlar milliyetçiliğin, milletin karakteri olduğunu iyi bilmişler, milli çıkarları her şeyin üstünde görmüşler, bağımsızlığın tesadüflere bırakılmayacağını her zaman akıllarında tutmuşlardır.

Türk milletinin maddi ve manevi unsurları arasındaki dengeyi fark eden, milli tarihin ve milli coğrafyanın şuuruna varan; itidalin, itiyatın ve vakarın izinden ayrılmayan milliyetçiler için çileler ufuk yolunda ekarte edilmesi gereken ara duraklar olarak görülmüştür.

3 Mayıs 1944 tarihinde ve sonrasında yaşananlar da aynen böyle değerlendirilmiştir.

Türk milletinin hayat haklarına ambargo koymaya çalışan imtiyazlı zümre değişik tarihlerde iktidar mevkiinde bulunsa da, Türk milliyetçileri bundan dolayı yılmamışlar, kızıl elmanın peşinden en ufak sapma göstermemişlerdir.

Bugünkü zaman diliminde 3 Mayıs şuuruna, 3 Mayıs heyecanına her zamankinden daha da fazla ihtiyacımız olduğu açıktır.

Türk milliyetçiliğinin ayaklar altına alınmaya cüret edildiği bu karanlık yılların telafisi için mutlaka geçmişin muazzam mücadeleleri emsal teşkil etmelidir.

Ancak bu sayede milletten gücünü alan demokratik itirazlar toplu bir şekilde belirsizliklerin ve bilinmezliklerin duvarını yıkacak, önümüze gerilen işbirlikçi perdeyi yırtıp atacaktır.

Bu düşüncelerle, Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey başta olmak üzere, 3 Mayıs 1944’ün aramızdan ayrılan tüm kahramanlarını minnetle anıyor, Cenab-ı Allah’tan hepsine rahmet diliyorum.

Tüm dava arkadaşlarımın 3 Mayıs Milliyetçiler Günü’nü kutluyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.