Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin 732. Hayme Ana’yı Anma ve Göç Şenliklerinde yapmış oldukları konuşma. 1 Eylül 2013
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin
732. Hayme Ana’yı Anma ve Göç Şenliklerinde yapmış oldukları konuşma.
1 Eylül 2013

 

Aziz Vatandaşlarım,

Değerli Misafirler,

Bugün 732. Hayme Ana’yı Anma ve Göç Şenlikleri münasebetiyle bir araya gelmiş bulunuyoruz.

Ecdat yadigârı bu kutlu topraklarda, cihan devletinin filizlendiği bu bereketli diyarda sizlerle olmaktan mutluluk duyuyorum.

Hepinizi en samimi duygularımla selamlıyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Bu şenliklerin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ve tebriklerimi iletiyorum.

Çarşamba Köyü’nde, aziz ceddimizin anılarını muhafaza eden, Hayme Ana’mızın izinden yürüyen ve mübarek mirasına sahip çıkan tüm kardeşlerime de şükranlarımı sunuyorum.

 

Sayın Misafirler,

Muhterem Vatandaşlarım,

Milletlerin mazisi bir yanda geleceğini şekillendirirken diğer yanda kaderinin yönünü belirlemektedir.

Tarih içinde verilen her mücadele, yapılan her fedakârlık sonraki nesiller için bir nimet, bir fırsat ve bir hazinedir.

Türk milleti bugünlere selamet ve saadetle vasıl olmuşsa bunun gerisinde elbette geçmişin devasa katkısı, desteği ve duası belirleyicidir.

Köksüz bir millet olmaz, olmayacaktır.

Nitekim dünümüz gerçeğimizdir, sözümüzdür, yeminimizdir, alın yazımızdır ve kısaca varlığımızın kaynağıdır.

Bu hakikate sırt dönmek kendimizi inkardan başka bir anlam taşımayacaktır.

Doğaldır ki, hatıralarını yok saymış, tarihini unutmuş veya ihmal etmiş milletlerin yaşama şansı bulunmayacaktır.

Şükürler olsun ki, Türk milleti böylesi bir hata ve gafletin içinde hiç olmamıştır.

Kutlu ceddimizin Domaniç’ten Söğüt’e kadar bıraktığı anıları hala taptaze bir şekilde durmaktadır.

Bu topraklarda İmparatorluğumuzun beşiği sallanmıştır.

Bu topraklarda zaferlerimizin kına gecesi yapılmıştır.

Çarşamba yaylasında üç kıtaya düzenlenecek seferlerin hazırlığı icra edilmiştir.

Domaniç’ten Söğüt’e kadar uzanan coğrafi alanda, müteakip asırlarda göğsümüzü kabartacak muhteşem fetihlerimizin harcı karılmış, mayası çalınmıştır.

Bu bakımdan Domaniç aleme nizam veren bir şuurun, bir heyecanın ve bir ruhun yeşerdiği, büyüdüğü ve serpildiği yerin adıdır.

Burada destanlarımızın hamuru yoğrulmuştur.

Burada cihan devletinin önsözü yazılmıştır.

Burada cihat ve gazamızın stratejik hedefleri çizilmiştir.

Buradan yükselen 400 çadırlık Türkmen varlığı dalga dalga, oluk oluk, akın akın büyüyerek; kıtaların kilidini açmış, adalet, merhamet ve asalet tebliği yapmıştır.

Hoşgörülü, vicdanlı ve insanlığa dayalı yönetim modelinin ana hatları üzerine bastığımız bu topraklarda vücut bulmuştur.

Orta Asya’dan boylar halinde göç ederek buralara kadar gelen ecdadımız dar bir alana sıkışmamış, sahip olduğuyla yetinmemiş, sürekli genişleme ve büyüme felsefesiyle ülkülerinin peşinden gitmiştir.

Kayı Boyu’nun muhterem evlatları Domaniç ve Söğüt’ü yer ve yurt tutarak insanlık için bir umut ateşi yakmıştır.

Türk ve İslam medeniyeti haklı, meşru ve hasret çektiği başarılarına bu şekilde ulaşmıştır.

Bu başarının arkasındaki güç hiç kuşkusuz Hayme Anamız olmuştur.

Hayme Ana göçer konar bir Türkmen boyunun duası, dileği ve dirayeti olarak yarınların mehtabı, gönlümüzün mihrabı ve Türk tarihinin mihveri haline gelmiştir.

Hayme Ana Türk devletini kucağında büyütmüştür.

Hayme Ana İmparatorluğun sırtını sıvazlamıştır.

Hayme Ana birlik ve beraberlik meşalemizi nefesiyle canlı tutmuştur.

Muhterem ceddimiz Gündüz Alp’in eşi, Ertuğrul Gazi’nin annesi ve Osman Gazi’nin de ninesi olan Hayme Anamız, bizim medarı iftiharımız, manevi kılavuzumuzdur.

Domaniç’ten tarihe yön veren, Türklüğe ve İslam’a yol açan, aynı zamanda bu topraklarda güneş gibi parlayan yüksek vicdan sayesinde hamd olsun ki buradayız ve bu vatanın ebedi sahipleriyiz.

Ecdadımız göçlerle kendisine yurt aramış, ama bizlere aratmamıştır.

Zorluk çekmiş, külfetlere katlanmış ve bize bağımsızlık hediye etmiştir.

Onlara ne kadar minnet, ne kadar şükran duysak, inanınız bana yetmeyecektir.

Allah’a şükürler olsun ki, gelecek kuşakları düşünen bir ceddin torunlarıyız.

Allah’a şükürler olsun ki, bize vatan ve millet bırakan bir soylu anlayışın ahfadıyız.

Saygıdeğer Misafirler,

Değerli Vatandaşlarım,

Ne kadar övünsek az, ne kadar gururlansak yetersizdir ki;

√     Hayme Anamız devlettir.

     Hayme Anamız vefadır.

     Hayme Anamız vatandır.

     Hayme Anamız Kızıl Elma’dır.

√     Hayme Anamız Ertuğrul Gazi Ocağı’nın zafer bayrağıdır.

Biz Hayme Ana’nın vasiyetine, 732 yıllık irfan ve tavsiyelerine sonuna kadar bağlıyız, bağlı kalacağız.

İl Bilge Hatun ve Hayme Ana başta olmak üzere, bize vatan ve millet bilincini aşılayan tüm ecdadımıza layık olmak için mücadelemizi inançla sürdüreceğiz.

Bu düşüncelerle vekafar, cefakâr ve kahraman bir Türk anası olan Hayme Ana’mızı özlemle anıyor, ona layık olabilmeyi diliyorum.

Türk milleti onurlu, huzurlu, müreffeh ve saygın bir gelecek için Hayme Ana’nın yolundan gidecek; milli varlığı ve bekası için geçmişine yaraşır ve yakışır bir şekilde hareket edecektir.

Bu toprakları vatan yapan aziz ecdadımızdan devraldığımız emaneti hakkıyla korumak ve kollamak bizler için şeref ve namus konusudur.

Bundan taviz verilmesi en başta Hayme Ana’ya saygısızlık olacaktır ki, iki cihanda da bunun vebali ağırdır.

732. Hayme Ana’yı Anma ve Göç Şenlikleri münasebetiyle bir araya geldiğimiz bu anlamlı günde, Hayme Ana’mızı ve evlatlarını hürmetle yad ediyor, aziz hatıraları önünde tazimle eğiliyorum.

Tarihin her devrinde, vatan ve millet uğruna yerkürenin her köşesinde şahadet şerbetinden içmiş muhterem ecdadımıza ve tüm şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.

Konuşmama son verirken hepinizi bir kez daha sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Sağ olun, var olun.