Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, “Erzincan Mitingi”nde yapmış oldukları konuşma. 29 Mayıs 2015
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
“Erzincan Mitingi”nde yapmış oldukları konuşma.
29 Mayıs 2015
 

 

Aziz Erzincanlılar,

Muhterem Vatandaşlarım,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Muhterem Hanımefendiler, Beyefendiler,

Türk tarihinin muhteşem hatıra ve emanetlerinin hala yaşadığı, hala yaşatıldığı Erzincan’da sizlerle birlikte olmaktan mutluluk duyuyorum.

Gardaşlar diyarı, can Erzincan seni tüm kalbimle selamlıyorum.

Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum. 

Buradan Çayırlı’ya, İliç’e, Kemah’a, Kemaliye’ye, Otlukbeli’ne, Refahiye’ye, Tercan’a, Üzümlü’ye en içten selam ve hürmetlerimi gönderiyorum.

Bu açık hava toplantımızın gerçekleşmesinde emeği geçen, katkısı bulunan her dava arkadaşımı yürekten kutluyorum.

10 gün sonra yapılacak 25’nci Dönem Milletvekilliği Genel Seçimleri’nin ülkemizin birliğine, milletimizin dirliğine, insanımızın refahına en üst düzeyde katkılar sağlamasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

Seçimlerin barış, huzur, güven ve demokratik yarış içinde geçmesini temenni ediyor, siyasi partilere ve milletvekili adaylarımıza başarılar diliyorum.

Ve hepinize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum.

 

Değerli Vatandaşlarım,

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

Erzincan kardeşliğin şehri, sadakat ve muhabbetin diyarıdır.

Dokunan halılara bin yıllık özlem ve hatıralarımız işlenmiştir.

Kahramanlığın, ağır başlılığın ve sabrın sembolü olan halk oyunu Bar’la yakınlığımız ve yürekten bağlılığımız tescillenmiştir.

Söylenen türkülerle, çalınan ezgilerle, dilden dile dolaşan efsanelerle dostluklar perçinlenmiş, birlikte yaşama ülküsü pekişmiştir.

Terzi Baba’nın ihlaslı nefesi, Melike Mama Hatun’un güçlü iradesi, Sultan Melik’in fütühat felsefesi Erzincan’ın manevi mimarisinde eşsiz pay ve değere sahip olmuştur.

Erzincan tarihtir, milli mirastır, milletimizin gözbebeğidir.

Erzincan şuurdur, irfandır, inanmışlıktır, vefadır, cesaret timsalidir.

Erzincan şark değil, Türkiye için şans ve şaheserdir.

Anadolu’nun vatanlaşması sırasında ana istasyonlardan birisidir Erzincan.

Türk-İslam destanının yazılmasında ilim ve fedakarlık yuvasıdır Erzincan.

Allah var ya, biz Erzincan’ı yürekten seviyoruz.

Biz Erzincalı’yı tümden sahipleniyor, bağrımıza basıyoruz.

Fetih şehri Erzincan’dan bir başka önemli ve tarihi günün yıldönümünü hasret ve hayranlıkla yad etmek isiyorum.

Türk tarihinin dönüm noktalarından biri olan İstanbul'un fethinin 562. yıldönümündeyiz.

Fetih, Ertuğrul Gazi ile yüzyıllar öncesinden başlayan jeopolitik atılımın ve stratejik büyüme ülküsünün zirveye tırmandığı noktadır.

Ve gelecek asırların önünün açıldığı çok önemli bir hamledir.

İstanbul'un fethi ile Türklerin Orta Asya'dan başlayan yurt edinme sevdası Avrupa içlerine doğru yönelmiş ve imparatorluğun genişleme ve hükümranlık ufku genişlemiştir.

İstanbul'un Türkler tarafından sahiplenilmesi aynı zamanda, büyük Türk Hakanı ikinci Mehmet'i "Fatih" yapan köklü bir milli atılımın ifadesidir.

Fetih, cihan tarihi içinde derin sarsıntı ve değişmeleri de tetiklemiştir.

Sonraki asırlarda bile yankıları süren ve küresel dengeleri değiştiren muazzam bir kudret olarak tarihteki şerefli yerini çok şükür almıştır.

Fetihle beraber büyük Türk milleti, barış, huzur ve hakkaniyet arayan insanlık için adaletin ve huzurun simgesi haline gelmiştir.

Aziz milletimizin kıtaları ve beşeriyeti barış ve huzur içinde yönetme kabiliyeti gerçek anlamıyla ortaya çıkmıştır.

Türk milletini, "Osmanlı Sarığını Kardinal Külahına" tercihe yöneltecek kadar güçlü bir cazibenin merkezi haline getiren elbette kılıç kadar gönüllerin fethi olmuştur.

Fetihle birlikte değişik dinlere ve mensubiyete sahip unsurlar, hiçbir dönemde karşılaşmadıkları kadar şefkatli, bağışlayıcı ve adil bir yönetimle karşılaşmışlardır.

Ve insanlık  Türk medeniyetinin özünü tanımıştır.

Birlikte yaşama ülkümüzün sarsıntı geçirdiği, bir arada yaşama isteğimizin sekteye uğratıldığı günümüzde,  fetihle ortaya çıkan yüksek iradeye, hoşgörü anlayışına her zamankinden daha fazla muhtacız.

Bugün karşımıza çıkan küresel tuzakların, oyunların başlangıcını da, İstanbul'un Türkler tarafından fethi ile başlayan süreçte aramak gerekmektedir.

Bu tarih, intikam duygularının nefretle karışarak Türk ve İslam medeniyetine yüzyıllar sürecek bir husumetin ve önyargının da başladığı dönemin adı olmuştur.

Nitekim, Anadolu'dan Türklüğü atmak üzere Mondros ile yola çıkan kuvvetler, 1918'de işgal ettikleri İstanbulumuzu, 1923'de terk ettiklerinde yarım kalmış emellerini vicdanlarında hep saklı tutmuşlardır.

Anadolu'nun fethinden başlayarak, İstanbul'un fethine ulaşan; bayraklaşan vatan sevgisini burçlara diken Ulubatlı Hasan'ları, Akşemseddinleri ve Fatihleri yetiştiren büyük Türk milleti ile iftihar ediyorum.

İstanbul’u bir Türk toprağı haline getirerek, tarihe damgasını vurmuş olan Fatih Sultan Mehmet'e, fetihte yer alan ecdadımıza ve bütün şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum.

Çok şükür bu fetih irade ve iddiasını hala taşıyoruz.

Türk milletinin özlemlerine tercüman olmak, fetih bilincini her alana yaymak için yürüyoruz.

Erzincan’ın önünü kapatan zalimlere karşı yürüyoruz.

Türklüğü Anadolu’dan çıkarmak için zaman ve fırsat kollayan iç ve dış mihraklara karşı sabır ve cesaretle yürüyoruz.

Kardeşliğimizle oynayan, insanımız arasına hendekler kazan, kazmaya azmeden soyu sopu karmakarışık olanlara karşı emin adımlarla yürüyoruz.

Bölünmemizi isteyen, küsmemizi, darılmamızı, kavgamızı projelendiren küresel plan ve yerli işbirlikçilerine karşı taviz vermeden yürüyoruz.

Biz yürüyoruz, onlar  geri çekiliyorlar.

Biz yürüyoruz, onlar sağa sola kaçışıyorlar.

Biz yürüyoruz, onlar vurgun yemiş gibi dibe iniyorlar.

Çünkü millet yürüyüşünün ne kadar kudret ve azamet dolu olduğunu biliyorlar.

Bu yürüyüşümüzde Erzincan’a ihtiyacımız vardır.

Bu yürüyüşümüzde Erzincan’ın destek ve himmeti lazımdır.

Şimdi soruyorum:

       Bizimle yürümek için hazır mısınız? (Evet)

       Zorbalara, bölücülere, Türk ve Türkiye düşmanlarına karşı bizimle yürüyecek misiniz? (Evet)

       İş için, aş için, mutlu ve huzurlu bir gelecek için bize katılacak mısınız? (Evet)

Bölünme rüyası görenler bu evetleri iyi duysun.

Topraklarımızda gözü olanlar bu evetlere dikkat etsin.

Erzincan varken, vatanın bağrına hançer saplamak isteyenler aradıkları imkanı bulamayacaklardır.

Erzincan dimdik dururken, Türkiye’yi parçalamak için pusuya yatmış alçaklar başlarını kaldıramayacaktır.

PKK’yla başkanlık pazarlığı yapan Erdoğan ayağını denk alsın.

İmralı canisi ve HDP’yle el altından yeni Anayasa ve Yeni Türkiye planlayan Davutoğlu ve çevresi akıllarını başlarına devşirsin.

Erzincan henüz teslim olmadı.

Erzincan’ın süngüsü henüz düşmedi.

Şimdi siz söyleyiniz ve sorduğum sorulara yüksek sesle cevap veriniz:

Vatana sahip çıkacak mısınız? (Evet)

Bayrağa sahip çıkacak mısınız? (Evet)

Türkiye’nin tarihsel ve kültürel mirasını savunacak mısınız? (Evet)

İşte beklediğim cevap budur.

İşte Erzincan’a yakışan böylesi bir kutlu haykırıştır.

Allah hepinizden razı olsun.

Sizlere inanıyorum, sizlere güveniyorum ve diyorum ki; Milliyetçi Hareket Partisi her zaman sizin yanınızdadır.

Mahzun durmayın, biz varız.

Umutsuz olmayın, biz varız.

Her şey bitmiş saymayın, biz ayaktayız.

Türkiye sahipsiz değildir, sahip olacak bizleriz.

Türk milleti çaresiz değildir, çare ve ümit olacak bizleriz.

Erzincan kimsesiz değildir, elinden tutacak, refaha ve güvenliğe kavuşturacak yine bizleriz.

 

Aziz Vatandaşlarım,

Muhterem Dava Arkadaşlarım,

AKP’yle geçen 12 yıl 6 ay 12 günlük kara dönem tam 10 gün sonra nihayete eriyor.

Herkes bilsin ki, AKP gidiyor, kaybediyor, tasfiye oluyor.

Toplumsal dip dalga AKP’yi önüne katıp süpürmek için 7  Haziran’ı bekliyor.

Bu nedenle Erdoğan her gün meydanlardadır.

Gidişatı durdurmak için Cumhurbaşkanlığını tartışmaya açmıştır.

Açık açık AKP’nin tarafına geçmiştir.

Erdoğan  yasa ve Anayasa’yla bağını kesmiştir.

Şu anda kanun kaçağı ve adalet kaçkını bir şahıs Cumhurbaşkanlığı makamını işgal etmektedir.

Erdoğan AKP’deki erimeyi gördükçe, Davutoğlu’ndaki yetersizlik ve acziyeti fark ettikçe yasa dışı yollardan devreye girmektedir.

Ve ağzının ayarını iyice bozmaktadır.

Erdoğan yalan ve iftiralarını otomatiğe bağlamıştır.

17-25 Aralık failinin, elinde rüşvet ve hırsızlığın çıkmayacak lekesi bulunan bu despotun, gözünü adeta hırs ve kan bürümüştür.

Erdoğan 7 Haziranı başkanlık oylamasına çevirmek için her türlü kirli ve karanlık tezgahtan nemanlanma arayışındadır.

Her değerimizi istismar etmektedir.

Erdoğan Türkiye’nin istikrarsızlık ve huzursuzluk simgesi haline çoktan gelmiştir.

Başbakan görünümlü Serok Ahmet ise hayal ve yalan içerikli kara propagandasına hızla devam etmektedir.

Erdoğan dün yine meydanlara çıkmış.

Dün yine en başta şahsıma ve partimize ağır hakaretler etmiş.

Aksaray ve Nevşehir’de yüzsüzce, vicdansızca üzerimize çamur atmış, müfterilikte yeni rekorlar kırmış.

Erdoğan Aksaray’da zelil bir iddiada bulunmuştur.

Ve şu sözleri utanmadan şahsıma atfen söylemiştir:

“Geçen hafta MHP’nin Genel Başkanı çıktı, bölücü örgütün partisi Meclise giremezse ülkede istikrarsızlık olur, erken seçime gidilir, dedi.”

Erzincan’dan söylüyorum, buradan Erdoğan’a sesleniyorum.

Erdoğan bu sözlerini ispat etmezse, bu sözlerinin kanıtını göstermezse dünyanın en namert insanıdır.

MHP Genel Başkanı olarak, bölücü terör örgütünün siyasi acentesiyle ilgili sarfettiğimi söylediği sözleri açıklığa kavuşturup delillendirmezse alçaktır, şerefsizdir.

Yine Erdoğan, Aksaray ve Nevşehir’de, “Milliyetçiyim iddiasındaki bir partiyle bölücü örgüt el ele” diyecek kadar küfre ve sahtekarlığa çakılmıştır.

Erdoğan durmamış, bölücü örgütün güdümündeki partiye oy dilendiğimizi sapık bir dille açıklamıştır.

Yalancıdan Cumhurbaşkanı olmayacağını defalarca söyledim.

Riyarkardan Cumhurbaşkanı olmayacağını sayısız kereler ifade ettim.

Ne kadar haklı olduğum artık netleşmiştir.

Şimdi söz sırası Erdoğan’dadır.

Eğer MHP’nin, HDP ve PKK’yla en ufak bir bağ ve bağlantısını biliyor da söylemiyorsa köksüz ve omurgasızdır.

İmralı canisiyle mektuplaşan, Kandil’deki terör şebekesine kriptolu telefonlar hediye edip iletişim kuran Erdoğan ne yapmaya çalışmaktadır?

PKK’yla masaya oturan Erdoğan’dır.

Oslo’da PKK’ya yalvaran ve boyun eğen Erdoğan’dır.

İmralı canisini dirilten, bölünmeye umut ve vade biçen Erdoğan’dır.

HDP’yle dostluk ve ihanet çemberinde yan yana gelen Erdoğan’dır.

Açılım adıyla yıkımı, çözüm bahanesiyle çözülmeyi hedefleyen Erdoğan’dır.

Silahlar sussun, siyaset konuşsun sözleriyle PKK’yı masaya davet eden Erdoğan’dır.

İmralı’yı bölücülüğün karargahına çevirip bayrağa hakaret eden hainleri, vatana kast eden canileri, Mehmetçiğe ve polislere saldıran katilleri baştacı eden, saraylarda ağırlayan Erdoğan’dır.

Türk milletini 36’ya bölmek için aldığı küresel talimatları harfiyen uygulamak için çalışan Beştepe’deki haram elebaşısıdır.

Erdoğan elinin altından kayıp giden iktidara sahip olabilmek adına MHP’yi karalamaya ve töhmet altında bırakmaya cüret etmiştir.

Bozkurt işareti yapan bir hanım kardeşimizi gözaltına aldıracak kadar MHP düşmanı, “Milliyetçiliği ayaklarımın altına alıyorum” diyecek kadar milliyet fukarası bu şahsın artık sonu görünmüştür.

Bu Erdoğan ki, 2011’de MHP’nin oylarını AKP’ye aktarılması konusunda istihbaratçılara emirler verecek kadar demokrasi ve milli irade hasmıdır.

Fakat korkunun faydası yoktur.

AKP’nin bozgununu hiçbir kötü söz engellemeyecektir.

Erzincan’ın emeğini, helal lokmasını 1 milyar 370 milyon liralık kaçak ve karanlık saraya saçacak kadar ahlak ve vicdan kaybı yaşayan bu adama Türk milleti artık inanmayacaktır.

Erzincan rüşvetçilere yüzünü dönmüştür.

Erzincan Ankara’da hırsızlık çetesi kuranlara haddini bildirmek için 7 Haziran’ın beklemeketdir.

Şunu biliniz ki, bizim yürüyüşümüz asaletin sesidir.

Bizim yürüyüşümüz milli kimliğin nefesidir.

Bizim yürüyüşümüz Türk vatanının özlemle beklediği milliyetçi iradedir.

Yürürken destek Erzincan’dan, yardım ve himaye Cenab-ı Haktan’dır.

Türkiye’yi uçurumun kenarına getiren AKP’ye karşı yürümek vaktidir.

Hırsıza karşı yürümenin zamanıdır.

Rüşvetçilere, kalpazanlara, kaçakçılara, bölücülere, kul hakkını midesine indiren haramzadelere karşı yürümekten başka seçenek kalmamıştır.

Yürümezsek akıbet korkunçtur.

Yürümezsek gelecek karanlıktır.

Yürümezsek Türkiye’nin ufku kapanacaktır.

Erzincanlı esnaf için yürüyoruz.

Erzincanlı işçi için yürüyoruz.

Erzincanlı emekli için yürüyoruz.

Erzincanlı yetim, öksüz, dul, garip, mazlum, işsiz, yoksul için yürüyoruz.

Soruyorum sizlere;

 Bizimle yürümeye var mısınız? (Evet)

 Bizimle yürümeye söz veriyor musunuz? (Evet)

Bizimle yürüyeceğinize göre; 7 Haziran gelip çattığında;

MHP’ye oy verecek misiniz? (Evet)

Eşinizden dostunuzdan, hısımınızdan akrabanızdan, iş ve okul arkadaşlarınızdan, hatta kırgın ve küskün olduklarınızdan MHP’ye oy isteyecek misiniz? (Evet)

Erzincan’ın ufku hamd olsun açılmıştır.

Umutlar yeşermiş, güzel günlerin müjdesi bugün bu meydandan verilmiştir.

Sizler burada dik durdukça, birilerinin uykusu kaçmaktadır.

Milliyetçi Hareket Partisi Erzincan’ın teveccühünü kazandıkça, birilerinin yüzü asılmaktadır.

Türk milleti Milliyetçi Hareketle yürüyeceğinin işaret ve sözünü verdikçe, birileri şok geçirmekte, bunalıma girmektedir.

Fakat ne yapsalar boştur.

Hangi tuzak ve tezgahı kursalar işe yaramayacaktır.

Zira Milliyetçi Hareket Partisi gümbür gümbür, gürül gürül iktidara yürümektedir.

 

Aziz Vatandaşlarım,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

AKP’nin Türk milletine de, Erzincan’a da vereceği bir şey kalmamış, bu iktidar tamamen tükenmiştir.

AKP aldatmasının arkasında açlık vardır, yoksulluk vardır ve yolsuzluk vardır.

Geliştik nutuklarının arkasında işsizlik vardır, kayırma vardır, yağma vardır.

Bayrak istismarının ardında, onursuz dış politika, korkak ve teslimiyetçi zihniyet vardır.

Ve bu zilletten milletimizi kurtaracak yegane güç Milliyetçi Hareket Partisi’dir.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin tek başına iktidarı Türkiye’yi kurtaracaktır.

Buradan Erdoğan’a, Davutoğlu ve yandaşlarına sesleniyorum:

Artık sonunuz geldi.

Yaptıklarınızın bedelini ödeyeceksiniz.

Kaygınız bundan, korkunuz bundandır.

Milli hesaplaşmadan kaçamayacak, kurtulamayacaksınız.

Mağdur yaptıklarınız, çaresiz bıraktıklarınız, umutsuz kıldıklarınız 10 gün sonra hesap sormak üzere geliyor.

Milliyetçi Hareket mazlumun, işsizin, yoksulun, şehidin hesabını sormak için 7 Haziran’ı bekliyor.

Soruyorum sizlere;

AKP iktidarının teslimiyetçi ve gayri milli politikalarına sandıkta dur diyecek misiniz? (Evet)

Milli kıymetlerimize, milli ve manevi değerlerimize yönelik saldırılara sandıkta cevap verecek misiniz? (Evet)

İnançlarımızı istismar edenlere, başkanlık için ruhunu satanlara ve sizi yok sayanlara demokratik tepkinizi verecek misiniz? (Evet)

Mutlu, huzurlu ve onurlu bir Türkiye kurmak için Milliyetçi Hareketi tercih edecek misiniz? (Evet)

AKP iktidarını geri gelmemek üzere sandıkta tasfiye edecek misiniz? (Evet)

7 Haziran günü mührünüzü üç hilale vuracak mısınız? (Evet)

Hırsıza, arsıza, namussuza,

Yağmacıya, düzenbaza, istismarcıya,

İşbirlikçiye, soyguncuya, israfa karşı

Bizimle yürü Erzincan.

Birlikte atacağımız her adım;

Daha mutlu ve huzurlu bir Türkiye’ye doğru yol alıştır.

Daha müreffeh, daha zengin, daha kaygısız bir hayata yöneliştir.

AKP’ye oy veren kardeşim, ülkemiz kötüye gidiyor.

Artık siyasi taassup ve tarafgirlikle hareket edecek vakit kalmamıştır.

AKP, aldığı oyları kötüye kullanmış, Türkiye’yi enkaza çevirmiştir.

AKP’ye destek veren kardeşim; ülken için, milletin için, vatanın için, geleceğin için bu defa birlikte yürüyelim.

Bunlarda hayır yoktur, bunlarda ümit yoktur, bunlarla huzur yoktur.

CHP’ye oy veren vatandaşlarım, çağrım sizleredir; bu defa bizimle yürüyün.

Kararsız duran, tercihini henüz yapmamış kardeşim; boşuna zaman kaybetme, MHP bil ki seninle, senin yanında.

Ufukta görünen Milliyetçi Hareket’in iktidarı şimdiden hayırlı olsun aziz vatandaşlarım.

Sizleri tebrik ediyorum, sizlerle övünüyorum, hepinize güveniyorum ve milletvekili adaylarımızı tam kadro Meclis’te görmek istiyorum.

 

Değerli Vatandaşlarım,

MHP iktidarında; yoksullukla savaşacağız, yolsuzlukla ve terörle mücadele edeceğiz.

Devlet ve yönetim reformuyla çürümenin önüne geçeceğiz.

Ahlak ve kalitenin tesisiyle çöküşü engelleyeceğiz.

Üreten Ekonomi Programımızla sanayinin, işadamlarımızın, aç ve açıkta kalan milyonlarca masum vatandaşımızın sorunlarını gidereceğiz.

Ekonomi büyüyecek, insanımız refah ve zenginliğe ulaşacaktır.

Türkiye, MHP iktidarıyla, milli varlığına, tarihi misyonuna sahip çıkarak bugün içinde bulunduğu ataletten kurtulacaktır.

Emeklilerimize; Mart ayında 1400 ve Eylül ayında 1400 lira olmak üzere yılda toplam 2800 lira Emekli Destek Ödeneği vereceğiz.

Asgari ücretlilere, büyük şehirlerde her ay 100 lira şehir içi ulaşım imkanı sunacağız.

Kamu çalışanlarımızın çeşitli isimler altında ödenen tüm ek ödeneklerini emekli aylıklarına yansıtacağız.

Emeklilikte yaşa ve prim gün sayısına takılan vatandaşlarımızın mağduriyetlerini çözeceğiz.

Mazotta, gübrede, ilaçta, tohumda, yemde, fidede, ÖTV ve KDV’yi tamamen kaldıracağız.

Çiftçilerimizin belini büken mazotu 1 lira 75 kuruşa indireceğiz.

Asgari ücreti net 1400 liraya çıkaracağız. Hayırlı olsun.

İmamsız ve müezzinsiz cami bırakmayacağız.

Cemevi gerçeğini siyasi kaygılardan uzak bir şekilde kabul edecek ve devlet yardımının önünü açacağız.

Köy ve mahalle muhtar maaşlarının en az asgari ücret kadar yükselmesi, yani en az 1400 lira olması için gereğini yapacağız.

Esnaf ve sanatkârlarımız yeni işyeri açtılarsa, onları beş yıl süreyle gelir vergisinden muaf tutacağız.

İlave olarak, kendi nam ve hesaplarına ödedikleri sigorta primlerinin yarısı beş yıl süreyle devlet tarafından karşılanacaktır.

Şoför esnafımızın aldığı yeni ticari araçtan 10 yıl kullanmak kaydıyla KDV ve ÖTV almayacağız. Kutlu olsun.

Esnaf, Bağ-Kur emeklilerimizin aylıklarını iyileştireceğiz. Gerçek manada intibak düzenlemesi yapacağız.

Bizimle yürümeye söz veriyor musunuz?

İşsiz kardeşlerim üzülmeyin, Üreten Ekonomi Programımızla her yıl 700 bin insanımıza iş sağlayacağız, sorunlarınızı bitireceğiz.

Bugüne kadar kim, hangi ad altında, hangi tutar ve miktarda yardım alırsa alsın, anasının ak sütü gibi helali olan sosyal yardım ve desteklerden kesinlikle mahrum bırakılmayacaktır.

Ve de bu yardımları refah artışı kapsamında yükseltip yüzleri güldüreceğiz.

Muhtaç durumda olan ailelerimizin en az bir ferdine iş vereceğiz.

İş sağlanana kadar, asgari ücretin yarısı kadar, yani 700 lira “Aile Desteği” adı altında ödeme yapacağız.

Şehit yetimlerimizin tamamına iş sağlayacağız.

Gazilerimiz ve çocuklarının işe yerleştirilmelerine öncelik tanıyacağız.

Korucularımızı sahipsiz bırakmayacağız.

Kamuya ait atıl arazileri yoksullarımıza tahsis etmekle kalmayacak, istihdam oluşturmak amacıyla, büyük ya da küçükbaş hayvanları bedelsiz dağıtacağız.

Evi olmayan muhtaç ailelerimize sosyal konut sağlayacağız. Veya 250 lira kira yardımı yapacağız.

Muhtaç durumdaki ailelere aylık temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri Hilalkart uygulamasına geçeceğiz. Güle güle harcayınız.

Öğretmenlerimizin 3600 ek göstergeden yararlanmalarının önünü açacağız.

Yuva kuracak gençlerimize 10 bin lira tutarında, iki yıl vadeli, faizsiz kredi imkânı sağlayacağız.

Devletin asli ve sürekli hizmetlerinde çalıştırılan taşeron işçilere kadro vereceğiz.

Kamuda sözleşmeli, geçici, 4/B’li, 4/C’li, vekil ve benzeri şekilde istihdam edilenlerin alayını kadrolu yapacağız.

Ve şüphesiz bölücülüğün ve terörün kökünü kazıyacağız.

Temiz siyaset, dürüst yönetim için Bizimle Yürü Erzincan.

Dik baş, tok karın, mutlu yarın için Bizimle Yürü Erzincan.

7 Haziran’da MHP’ye oy verecek misiniz? (Evet)

7 Haziran’da vatana, millete ve geleceğinize sahip çıkacak mısınız? (Evet)

Bu evetler sayesinde, Genel Seçimler, büyük milletimizi tıpkı asırlar öncesinde olduğu gibi lider ülke Türkiye ülküsüne götürecek yolun başlangıcı olacaktır.

Sizleri bir kez daha sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Yolunuz, bahtınız, alnınız açık olsun diyorum.

Hepinizi Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum.

Sağ olun, var olun.

Ne mutlu Türküm Diyene.