Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, “Bayburt Mitingi”nde yapmış oldukları konuşma. 30 Mayıs 2015
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
“Bayburt Mitingi”nde yapmış oldukları konuşma.
30 Mayıs 2015


Aziz Bayburtlular,

Muhterem Vatandaşlarım,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Muhterem Hanımefendiler, Beyefendiler,

Bayburt’un bu heyecanına, bu içtenliğine ve coşkusuna şahit olmaktan dolayı çok bahtiyarım.

Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Milli bir kucaklaşma maksadıyla Saat Kulesi’nde toplanan her vatandaşıma şükranlarımı sunuyorum.

Buradan Aydıntepe’ye, Demirözü’ne ve Bayburt’ta yaşayan her kardeşime en halisane selam ve sevgilerimi gönderiyorum.

Bu açık hava toplantımızın gerçekleşmesinde emeği geçen, katkısı bulunan her dava arkadaşımı yürekten kutluyorum.

9 gün sonra yapılacak 25’nci Dönem Milletvekilliği Genel Seçimleri’nin ülkemizin birliğine, milletimizin dirliğine, insanımızın refahına en üst düzeyde katkılar sağlamasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

Seçimlerin barış, huzur, güven ve demokratik yarış içinde geçmesini temenni ediyor, siyasi partilere ve milletvekili adaylarımıza başarılar diliyorum.

Ve hepinize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum.

 

Değerli Vatandaşlarım,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Bayburt’un sorunları ağır ve fazladır.

Kulağını bize verip mesajlarımızı dinleyen Bayburtlu esnaf şikayetçidir.

Emeklilerimiz her yerde olduğu gibi, Bayburt’ta da mağdurdur.

İşsizlik Bayburt’un ümitlerini karartmıştır.

İşsiz ve yoksul kardeşlerimiz feryat etmektedir.

Sosyal ve ekonomik açmazlar günden güne büyümüştür.

AKP Bayburt’un kanayan yarasını dindirememiştir.

Diyorlar ki, milli gelir 800 milyar dolara çıktı.

Diyorlar ki, kişi başına düşen gelir 10 bin doları aştı.

Peki arttığı söylenen milli gelirden hakkınızı aldınız mı? (Hayır)

Yükseldiği iddia edilen kişi başına düşen gelir sizi buldu mu? (Hayır)

Borçlarınız azaldı mı? (Hayır)

Hayat pahalılığı bitti mi? (Hayır)

Zam, vergi, faiz ve kredi kartı zulmü kesildi mi? (Hayır)

Biliyorum, AKP’nin 12 yıl 6 ay 13 günlük iktidarında, refah ve bolluk Bayburt’a uğramadı.

Ekonomik rahatlama Bayburt’ta görülmedi.

Pasta büyüdü dediler, ama hep kendileri yediler, adaletli paylaşımı hiç düşünmediler.

Türkiye zenginleşti ve uçuşa geçti dediler, fakat zenginleşen vatandaş değil yandaş, uçan Bayburtlu değil buhran lobisi oldu.

Vatan evlatları aç gezerken, bakan ve Başbakan evlatları haram lokmayla doydular, küplerini doldurdular.

Sizler sefalet yaşadınız, birileri saraylar yaptırıp sefa sürdü.

Sizler fakirliğin girdabına düştünüz, birileri saltanatın zirvesine çıktı.

Sizler kaybettiniz, hırsızlar kazandı.

Sizler zarar ettiniz, rüşvetçiler karlarına kar kattı.

Sizler üzüldünüz, haramzadeler sevinçten havalara uçtu.

Sizler umutsuz, işsiz, yarınsız kaldınız, çalanlar, çırpanlar, sövenler azgın nefislerine hizmet etti.

Bayburtlu kardeşlerimi istismar edenler, tertemiz vicdanları kullananlar emanete hıyanetlik etti.

AKP siyasetini icazet, istismar, ikbal üzerine kurmuştur.

Zina meselesini istismar etmiş, Bayburtluyu oyalamıştır.

Başörtüsünü istismar etmiş, inançlarımızı zedelemiştir.

Kudüs, Kabe, Kur’an ve kutsal değerlerimizi istismar etmiş, vicdanları gasp etmiştir.

İmam Hatip konusunu istismar etmiş, gençlerimizi aldatmıştır.

Milli iradeyi istismar etmiş, yolsuzluğu azdırmıştır.

Yoksulları kandırmış, açlığa mahkum etmiştir.

Ve AKP baştan ayağa istismar olmuştur.

Gerek Erdoğan, gerekse de Davutoğlu;

Türkiye’yi çaresiz zannetmişlerdir.

Türk milletini ve Bayburt’u küçümsemişlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti’ni küçük düşürmüşlerdir.

Yabancı başkentlerin ağzına bakmışlardır.

Meşruiyetlerini yurt dışında aramışlardır.

Türk ve Türkiye düşmanlarıyla işbirliği yapmışlardır.

Bölücülere kefil olmuşlar, bebek katiliyle pazarlık masaları kurmuşlardır.

AKP her şeyi eline yüzüne bulaştırmış, hiçbir vaadini yerine getirememiştir.

Şimdi Başbakan Davutoğlu meydan meydan dolaşmaktadır.

Esasen anlattığı bir şey yoktur.

Türkiye için hiçbir vizyon sunamamaktadır.

Her şeyini Erdoğan’a bağlamıştır.

Erdoğan’a yeni bir koltuk, yeni bir mevki ihya etmek için başkanlık propagandası yapmaktadır.

Bayburtlunun sorunları dağ gibidir, fakat Davutoğlu Erdoğan’a hizmetkarlık yapmaktan, buradan yükselen talepleri kulak ardı etmekten en ufak rahatsızlık duymamaktadır.

Peki,  Bayburtlunun işsizliğini kim çözecektir?

Bayburtlunun yoksulluğunu kim bitirecektir?

Ben sizlere söyleyeyim, Milliyetçi Hareket Partisi Bayburt için vardır, Bayburtlu kardeşlerimin elinden tutmak da bizim için namus meselesidir.

Varsın Erdoğan kirli emelleriyle yıkım ve parçalanmaya yarayacak yeni koltuk arasın.

Varsın AKP, PKK’yla başkanlık sistemi üzerinden faaliyet ve çalışma yürütsün.

Varsın Erdoğan sarayında 17-25 Aralık’ın zilletiyle yaşasın, hesap vermekten kurtulmak için başkanlık hayalleri kursun.

Bunların hiçbir önemi yoktur.

Biz Bayburt’u çaresiz bırakmayız.

Biz Bayburt’u kimsesizliğe ve yalnızlığa terk etmeyiz.

Bayburt’un her güzel insanını bağrımıza basar, yolumuzda yürürüz.

Hiç kimseyi ayırmadan, hiç kimseyi dışlamadan Bayburt’u yüreğimizde taşır, yolculuğumuzu sürdürürüz.

Bayburt Kalesi’nin hatıralarına leke sürdürmeyiz ve Bayburt’a deva oluruz.

Şimdi soruyorum sizlere;

Bizimle yürümeye var mısınız? (Evet)

MHP’nin iktidarına hazır mısınız? (Evet)

Zalimleri, hainleri, emanete zarar veren karanlık emelleri kovmak için MHP’yi seçecek misiniz? (Evet)

Muhterem Bayburtlular, sandık başına gittiğinizde;

Şahsi ihtirasları için Türk milletinin kardeşliğini bozanları unutacak mısınız? (Hayır)

Manevi değerler üzerinden yapılan ucuz siyaseti affedecek misiniz? (Hayır)

Milletimizin şeref ve haysiyeti üzerinde yapılan tartışmaları göz ardı edecek misiniz? (Hayır)

Şundan emin olunuz ki, 9 gün sonra;

Ya huzur ya da hüsran kazanacaktır.

Ya zillet ya da millet kazanacaktır.

Ya Türkiye kazanacak, ya da milliyetsizler istikbalimizi karartacaktır.

Başka bir seçenek kalmamıştır.

Artık sinsi oyunlar bitmelidir.

Artık rezalet serüvenleri kapanmalıdır.

Artık ihanetin perdesi yırtılıp atılmalıdır.

Bayburtlunun beklemeye tahammülü kalmamıştır.

Oyalanacak vakit yoktur.

Tehdit çok yakındır.

Tehlike her köşededir.

Zulüm her yerdedir.

Zorba kontrol ve denetimden çıkmıştır.

Bakınız MİT tırlarıyla ilgili medyada çıkan haberler, Türkiye’nin ne hallere düşürüldüğünü ispat etmektedir.

19 Ocak 2014 tarihinde, alınan bir ihbar üzerine Adana’da MİT tırları Cumhuriyet Savcılığı tarafından durdurulmuştu.

Erdoğan aylarca buna ihanet dedi.

Aylarca savcının ve askerin meşru ve hukuki tutumunu düşmanlık olarak gösterdi.

Davutoğlu da Erdoğan’dan aldığı talimat ve buyruklar doğrultusunda aynı tavır içinde oldu.

AKP hükümetinin tüm mensupları ağız birliği ederek;

Tırlarda ilaç olduğunu söylediler.

Milli güvenliği ve devlet sırrını bahane gösterdiler.

Türkmenlere yardım götürüldüğü yalanını söylediler.

Tırlarda silah olduğu iddialarını sürekli reddettiler.

Savcı ve askerler hakkında soruşturmalar açıldı.

Hatta yalnızca görevlerini yapan Jandarma personeli cezaevine atıldı.

Savcıya hayat zindan edildi.

Şimdi tüm gerçekler fotoğraflı bir şekilde ortaya çıkmıştır.

MİT tırlarının içinde bir şehri tümden havaya uçuracak silah ve mühimmat olduğu açıklığa kavuşmuştur.

AKP’li bir genel başkan yardımcısı bu silahların Özgür Suriye Ordusuna gönderildiğini itiraf etmesine rağmen, üzerinde kimseler durmamıştır.

Erdoğan Türkiye’yi böyle bir açmaz ve çukura nasıl sürüklemiştir?

Hükümet, komşu coğrafyalardaki kanlı boğuşmaya hangi yasal ve ahlaki mazeretlere dayanarak silah sevkiyatı yapmıştır?

2002’den önce piyade tüfeği yapamadığımız kuyruklu yalanını devamlı dillendiren Davutoğlu kimlerin silahını, hangi mihraklar adına ve hangi terörist gruplara gönderilmesine suç ortaklığı yapmıştır?

Komşu coğrafyalardaki iç savaşa taraf olan, teröristleri, isyancıları ahlaksızca silahlandıran Erdoğan ve Davutoğlu vatana, millete ve devlete ihanet etmiş olmayacak mıdır?

Erdoğan 1,5 yıldır Türk milletini kandırmıştır.

Davutoğlu 1,5 yıldır gerçekleri çarpıtmış, teröristleri silahlandırmıştır.

AKP’li bakanlar 1,5 yıldır Bayburt’a yalan söylemiş ve çevremizde işlenen cinayetleri azmettirmişlerdir.

Demokratik ve medeni bir ülkede, MİT tırlarıyla ilgili yaşanan benzeri bir felaket tablosundan sonra hiçbir hükümet ayakta kalamayacaktır.

AKP mafyalaşmış, çeteleşmiş, meşruiyetini kaybetmiştir.

AKP silah kaçakçılarının, silah tüccarlarının, kan döken, can alan teröristlerin aparatı haline gelmiştir.

Bu utanç verici durum Türkiye’yi uluslararası toplumda suçlu ve mahcup durumuna düşürecektir.

Bayburt’tan soruyorum;

Erdoğan hangi yetkiyle eli kanlı gruplara silah sevkiyatı yapmış, ne gibi çıkarlar elde etmiştir?

Barzani’ye, PKK’ya, PYD’ye ağır silahlar verilmiş midir?

Davutoğlu’nun yaptık dediği piyade silahları kimlerin elindedir, hangi hasımları öldürmektedir?

AKP, siyasi namusu varsa bu soruları aydınlatmalıdır.

Hiç kimse Türk milletini aldatamayacak, aldatmaya da hakkı olmayacaktır.

MİT tırları AKP’nin elinde patlamıştır.

Ve MİT tırlarından Erdoğan’ın, Davutoğlu’nun şiddet, dehşet ve vahşet planları çıkmıştır.

Bayburtlu bunun hesabını sormalıdır.

Bayburtlu, teröristlere silah temin eden, İsrail ve küresel cinayet mekanizmasının yararına olacak gizli kapaklı projelerin kapanına kısılan AKP’ye yaptıklarının bedelini ödetmelidir.

Buna var mısınız? (Evet)

AKP’ye dersini verecek misiniz? (Evet)

Bu yalancı, iki yüzlü ve güvenilmez kaos ve kriz partisini sandıkta yıkacak mısınız? (Evet)

Türkiye hiç böyle bir iktidar görmemiştir.

Türk milleti hiç bu tür bir karaborsa siyasetine rastlamamıştır.

Yalan bunlardadır.

İnkar bunlardadır.

Riyakarlık bunlardadır.

Talan bunlardadır.

Yağma bunlardadır.

Allah’la aldatma bunların mesleğidir.

Gıybet ve iftira bunların geçim kapısıdır.

 

Aziz Vatandaşlarım,

Sizlerin ekonomik sorunlar yaşamanıza aldırmayan Erdoğan, Ankara’da dev bir saray yaptırdı.

Bu sarayı hukuktan kaçırdı.

Bu sarayı aydınlıktan kaçırdı.

Bu sarayı helalden kaçırdı.

Ve bu sarayın ismi kaçak ve karanlık saray oldu çıktı.

Erdoğan sarayına 1 milyar 370 milyon lira harcadı.

Sizden aldı, bin yüz elli odalı fildişi kulesine yatırdı.

Sizden aldı, ayakkabı kutularına sakladı.

Sizden kopardı, aylık sabit gideri 21 milyon lira olan sırça köşküne, binbir gece masallarını aratmayan sarayına gömdü.

Ve dedi ki, itibardan tasarruf olmaz.

Ve dedi ki, milletin evidir.

Nasıl bir millet evidir ki, hep Erdoğan ve yandaşları oturmaktadır.

Çoğunuzun evi yoktur, olanın masrafı çoktur.

Kiralar boynunuzu bükmektedir.

Gelin görün ki Erdoğan sarayda yaşamaktadır.

Bir zamanlar kimsesizlerin kimsesiyim diyen adam, şimdi kindarların kutbu, haram yiyenlerin koruyucusudur.

Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığı yetmemektedir.

Israrla başkanlık istemektedir.

Sanki Türkiye’nin her meselesi bitmiş ve halledilmiştir de, geriye bir tek başkanlık sistemi kalmıştır.

Başkanlık diktatörlük kapısıdır.

Başkanlık istikrarsızlık kaynağıdır.

Başkanlık bölünmenin ve parçalanmanın karar merciidir.

Erdoğan ömür boyunca kendisini ve ailesini güvence altına almak için başkanlık arayışındadır.

17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk sürecinden yakayı kurtarmak için Türkiye’ye komplo kurmaktadır.

Hakim ve savcılar hırsızlar tarafından mesleklerinden ihraç edilmektedir.

Polisler rüşvetçiler tarafından cezaevine atılmaktadır.

Hırsız kovalamakta, masum kaçmaktadır.

Tam bir hukuk cinayeti yaşanmaktadır.

Keşmekeşlik had safhadadır.

Adalet boğazlanmaktadır.

Vicdan katledilmekte, insaf yıkıma uğramaktadır.

Kaybeden Türkiye, kazanan Erdoğan ve çetesidir.

Kaybeden Türk milleti, kazanan haramzadeler ve hainlerdir.

Kaybeden Bayburt, kazanan hak ve hukuka darbe vuranlardır.

Soruyorum sizlere;

Anayasa’da tarafsız olması açık açık yazılmış Cumhurbaşkanı; sanal açılış törenleri ve devletin imkânlarıyla korsan ve paralel miting yapar mı?

Yine Anayasa’ya göre devletin başı olan Cumhurbaşkanı, bir partinin fiili eşbaşkanı gibi hareket edebilir mi?

Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanı, muhalefetle kavgaya tutuşup iktidar partisini kollayabilir mi?

Asgari ücreti 1400 liraya çıkaracağız diyoruz, ‘kurusıkı atıyorlar, ekonomi krize girer’ diyor.

Bu konuda kararlıyız diyoruz, ‘istihdam düşer, ülke batar’ diyerek bizi eleştiriyor.

Davutoğlu işadamlarını toplayıp asgari ücretle ilgili teklifimize itiraz edilmesini istiyor.

Asgari ücretle çalışan kardeşlerim, duyun sesimi; Erdoğan ve Davutoğlu sizlerin rahata ulaşmanızı istemiyor.

Hırsız ve rüşvetçileri görmüyorlar, asgari ücretle çalışan kardeşlerimizin helaline göz dikiyorlar.

Bu iktidar hakikaten ve ahlaken dibe oturmuştur.

Davutoğlu’nun suyu ısınmış, Erdoğan’ın yörüngesi kaymıştır.

Tüm Bayburtlu vatandaşlarıma sesleniyorum:

Hırsıza, arsıza, namussuza,

Yağmacıya, düzenbaza, istismarcıya,

İşbirlikçiye, soyguncuya, israfa karşı

Bizimle yürüyün.

Bizimle Yürü Bayburt.

Birlikte atacağımız her adım;

Daha mutlu ve huzurlu bir Türkiye’ye doğru yol alıştır.

Daha müreffeh, daha zengin, daha kaygısız bir hayata yöneliştir.

Daha adil, daha hakkaniyetli bir döneme başlangıçtır.

Daha dik baş, daha tok karın, daha mutlu yarına ilerleyiştir.

AKP’ye oy veren kardeşim, ülkemiz kötüye gidiyor.

Artık siyasi taassup ve tarafgirlikle hareket edecek vakit kalmamıştır.

AKP, aldığı oyları kötüye kullanmış, Türkiye’yi harabeye çevirmiştir.

AKP’ye destek veren kardeşim; ülken için, milletin için, vatanın için, geleceğin için bu defa birlikte yürüyelim.

Bunlarda hayır yoktur, bunlarda ümit yoktur, bunlarla huzur yoktur.

CHP’ye oy veren vatandaşlarım, çağrım sizleredir; gelin bu defa bizimle yürüyün.

Kararsız duran, henüz tercihini yapmamış kardeşim; boşuna zaman kaybetme, MHP bil ki seninle, senin yanındadır.

O halde bizimle yürümek, MHP’yi iktidara taşımak için oy verecek misiniz? (Evet)

7 Haziran’da mührünüzü üç hilale heyecanla vuracak mısınız? (Evet)

Bayburt’un kiminle yürüyeceği çok şükür belli olmuştur.

Bayburt’un talihi açık, geleceği aydınlıktır.

 

Aziz Bayburtlular,

MHP iktidarında; yoksullukla savaşacağız, yolsuzlukla ve terörle mücadele edeceğiz.

Devlet ve yönetim reformuyla çürümenin önüne geçeceğiz.

Ahlak ve kalitenin tesisiyle çöküşü engelleyeceğiz.

Üreten Ekonomi Programımızla sanayinin, işadamlarımızın, aç ve açıkta kalan milyonlarca masum vatandaşımızın sorunlarını gidereceğiz.

Ekonomi büyüyecek, insanımız refah ve zenginliğe ulaşacaktır.

Türkiye, MHP iktidarıyla, milli varlığına, tarihi misyonuna sahip çıkarak bugün içinde bulunduğu ataletten kurtulacaktır.

Emeklilerimize; Mart ayında 1400 ve Eylül ayında 1400 lira olmak üzere yılda toplam 2800 lira Emekli Destek Ödeneği vereceğiz.

Asgari ücretlilere, büyük şehirlerde her ay 100 lira şehir içi ulaşım imkanı sunacağız.

Kamu çalışanlarımızın çeşitli isimler altında ödenen tüm ek ödenekleri emekli aylıklarına yansıtacağız.

Emeklilikte yaşa ve prim gün sayısına takılan vatandaşlarımızın mağduriyetlerini çözeceğiz.

Mazotta, gübrede, ilaçta, tohumda, yemde, fidede, ÖTV ve KDV’yi tamamen kaldıracağız.

Çiftçilerimizin belini büken mazotu 1 lira 75 kuruşa indireceğiz.

Canlı hayvan kaçakçılığını önlemek, et ve sütte garanti fiyat uygulamak için tedbir alacağız.

Erdoğan itiraz etse de, Davutoğlu bunalsa da, asgari ücreti net 1400 liraya çıkaracağız. Hayırlı olsun.

İmamsız ve müezzinsiz cami bırakmayacağız.

Cemevi gerçeğini siyasi kaygılardan uzak bir şekilde kabul edecek ve devlet yardımının önünü açacağız.

Köy ve mahalle muhtar maaşlarının en az asgari ücret kadar yükselmesi, yani en az 1400 lira olması için gereğini yapacağız.

Esnaf ve sanatkârlarımız yeni işyeri açtılarsa, onları beş yıl süreyle gelir vergisinden muaf tutacağız.

İlave olarak, kendi nam ve hesaplarına ödedikleri sigorta primlerinin yarısı beş yıl süreyle devlet tarafından karşılanacaktır.

Şoför esnafımızın aldığı yeni ticari araçtan 10 yıl kullanmak kaydıyla KDV ve ÖTV almayacağız. Kutlu olsun.

Esnaf, Bağ-Kur emeklilerimizin aylıklarını iyileştireceğiz. Gerçek manada intibak düzenlemesi yapacağız.

Bizimle yürümeye söz veriyor musunuz?

İşsiz kardeşlerim üzülmeyin, Üreten Ekonomi Programımızla her yıl 700 bin insanımıza iş sağlayacağız, sorunlarınızı bitireceğiz.

Bugüne kadar kim, hangi ad altında, hangi tutar ve miktarda yardım alırsa alsın, anasının ak sütü gibi helali olan sosyal yardım ve desteklerden kesinlikle mahrum bırakılmayacaktır.

Ve de bu yardımları refah artışı kapsamında yükseltip yüzleri güldüreceğiz.

Aylık 200 kilowatsaatin altında elektrik tüketen ve ödeme gücü olmayan vatandaşlarımıza yüzde 75 indirim yapacağız. Hayırlı olmasını diliyorum.

18 yaşını doldurmuş ve başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyen engellilerimizin aylıklarını 600 liraya, 18 yaş altı engelli aylığını ise 400 liraya çıkaracağız.

Muhtaç durumda olan ailelerimizin en az bir ferdine iş vereceğiz.

İş sağlanana kadar, asgari ücretin yarısı kadar, yani 700 lira “Aile Desteği” adı altında ödeme yapacağız.

Şehit yetimlerimizin tamamına iş sağlayacağız.

Kamuya ait atıl arazileri yoksullarımıza tahsis etmekle kalmayacak, istihdam oluşturmak amacıyla, büyük ya da küçükbaş hayvanları bedelsiz dağıtacağız.

Evi olmayan muhtaç ailelerimize sosyal konut sağlayacağız. Veya 250 lira kira yardımı yapacağız.

Muhtaç durumdaki ailelere aylık temel ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri Hilalkart uygulamasına geçeceğiz. Güle güle harcayınız.

Öğretmenlerimizin 3600 ek göstergeden yararlanmalarının önünü açacağız.

Atanamayan öğretmen çilesine son verip, tüm mağduriyetleri gidereceğiz.

Yuva kuracak gençlerimize 10 bin lira tutarında, iki yıl vadeli, faizsiz kredi imkânı sağlayacağız.

Devletin asli ve sürekli hizmetlerinde çalıştırılan taşeron işçilere kadro vereceğiz.

Kamuda sözleşmeli, geçici, 4/B’li, 4/C’li, vekil ve benzeri şekilde istihdam edilenlerin alayını kadrolu yapacağız.

Ve şüphesiz bölücülüğün ve terörün kökünü kazıyacağız.

Temiz siyaset, dürüst yönetim için Bizimle Yürü Bayburt.

Dik baş, tok karın, mutlu yarın için Bizimle Yürü Bayburt.

7 Haziran’da MHP’ye oy verecek misiniz? (Evet)

7 Haziran’da vatana, millete ve geleceğinize sahip çıkacak mısınız? (Evet)

Bu evetler sayesinde, 7 Haziran, büyük milletimizi tıpkı asırlar öncesinde olduğu gibi lider ülke Türkiye ülküsüne götürecek yolun başlangıcı olacaktır.

Sizleri bir kez daha sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Yolunuz, bahtınız, alnınız açık olsun diyorum.

Hepinizi Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum.

Sağ olun, var olun.

Ne mutlu Türküm Diyene.