Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, Mersin Büyükşehir Belediyesi 1923 Projenin Toplu Açılış ve Temel Atma Töreninde yapmış oldukları konuşma. 4 Şubat 2018
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
  Mersin Büyükşehir Belediyesi 1923 Projenin Toplu Açılış ve
Temel Atma Töreninde yapmış oldukları konuşma.
4 Şubat 2018

 




Aziz Vatandaşlarım,

Muhterem Mersinliler,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler

Başı Toroslar kadar dik, gönlü Akdeniz kadar engin Mersinlileri yürekten selamlıyor, hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Bizleri tekrardan buluşturan Rabbim’e şükrediyorum.

Maşallah Mersin çağlıyor, Cumhuriyet Meydanı mahşeri bir coşkuyla şahlanıyor.

Allah nazardan saklasın, Mersin ayağa kalkmış, dosta güven düşmana korku salan bir duruş gösteriyor.

Mersin safları sıkılaştırmış, sevgi bağlarını güçlendirmiş, gönül köprülerini çoktan kurmuş, geleceğe bakıyor, geleceğin ufkunu kavrıyor.

Allah eksikliğinizi göstermesin.

Düşman çatlatan bu kutlu duruşunuzdan dolayı hepinizi kutluyorum.

Yurdumun diğer köşelerinde buradaki coşkuya gıyaben ve manen ortak olan, tüm vatandaşlarıma da bu vesileyle muhabbetlerimi iletiyorum.

Mersin’in incileri olan Akdeniz’i, Anamur’u, Aydıncık’ı, Bozyazı’yı, Çamlıyayla’yı, Erdemli’yi, Gülnar’ı, Mezitli’yi, Mut’u, Silifke’yi, Tarsus’u, Toroslar’ı, Yenişehir’i hasretle selamlıyorum.

Mersin demek; birlik, beraberlik ve kardeşlik demektir.

Mersin demek; kucaklaşma, kaynaşma ve kararlılık demektir.

Mersin demek; dayanışma, diriliş ve dik duruş demektir.

Mersinli olmanın hakkını veren tüm vatandaşlarımı tebrik ediyor kökeni, mezhebi, inancı ne olursa olsun herkesi bağrıma basıyorum.

Mersin’i 1923 Projeyle geleceğe taşıma iradesi gösteren ve bugünkü Toplu Açılış ve Temel Atma Töreni’nde emeği geçen başta Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Burhanettin Kocamaz Bey olmak üzere; Mersin’in gelişmesinde payı bulunan dava arkadaşlarımıza, bütün vatandaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum.

 

 Aziz Mersinliler,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Geçmişte Türk milletinin güçlü iradesi yedi düvelin kanlı dişlerini sökmüştü.

Akdeniz gibi kabaran milli ruh üzerimize çullanan emperyalist acımasızlığı ezip geçmişti.

İşgal ve mütareke yıllarında, milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtarmıştı.

Vatanın ve milletin bölünmez bir bütün olduğu cihana ilan edilmişti.

Hiçbir hain emel Kuvayı Milliye şuuruyla boy ölçüşememişti.

Milletimizin iman dolu göğsü her saldırıyı eritmiş ve püskürtmüştü.

Yalnızca Milli Mücadele yıllarında değil, tarihin her döneminde aziz ecdadımız vatanın bekası için her cefaya katlanmış, hakkı olanı almıştı.

İstiklalin namusunu korumak için her fedakarlık yapılmıştı.

Gerekirse aynısı yine yapılacaktır.

Türk milletinin birlik ve beraberlik ruhu hamd olsun her daim bu cennet vatanı güvenceye kavuşturmuştur.

Millet kendi kaderine bizzat kendi hükmetmiştir.

Esaret zincirleri zalimlerin kafasına kırılmıştır.

Bunu yapan, bunu başaran elbette ve sonsuza kadar büyük Türk milletinden başkası olmamıştır.

95 yıl önce Cumhuriyetle buluşan, kendi geleceğini aracısız belirleme salahiyetini üstlenen aziz milletimiz, aynı zamanda bekasının da, birlik ve dirliğinin de ebedi muhafızlığını üstlenmiştir.

İftiharla söylüyorum ki MHP, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine sadık, milli bekanın yaşaması ve yaşatılması konusunda da son neferine kadar yeminlidir.

Mersin’i 1923 projeyle geleceğe taşıma iradesi aynı zamanda Cumhuriyet’e sahip çıkma kararlılığının icraat ve hizmete dönüşmüş şeklidir.

Biliyoruz ki, su uyusa da düşman uyumuyor.

Taşeron terör örgütleri durmuyor, hıyanet vazgeçmiyor.

Buna karşılık Türkiye sevdalıları, bin yıllık kardeşlik hukukunu gelecek bin yıllara taşımanın heyecan ve hevesiyle dolup taşıyor.

Cumhuriyeti kuran ruh ve irade 95 yıl önce olduğu gibi bugün de çok şükür uyanık ve ayaktadır.

İman, ihanet karşısında aşılmaz set, geçilmez surdur.

Cumhuriyet Meydanı’ndaki bu muazzam coşku bunun ispat ve işaretidir.

Mersin vatanın güvencesidir.

Yörükler milletin şah damarıdır.

Mersin, tüm fesat odaklarına, fitne yuvalarına karşı teyakkuzdadır.

Kuruluş ve kurtuluş ruhuyla 1923 projenin Mersin’de hayata geçiyor olması ayrıca önemlidir, değerlidir, imrenilecek bir gelişmedir.

Ne diyor şair;

“Dalgalansın her tarafta şanlı Türk’ün bayrağı

Korumaktır ve yüceltmek azmimiz bu toprağı!

Bu vatan hiç sensiz olmaz, ey güzel Cumhuriyet

Milletim öyle demiştir; ya ölüm, ya hürriyet!”

İşte bu duygudur 15 Temmuz gecesi Mersin’i ayağa kaldıran.

İşte bu duruştur 15 Temmuz gecesi meydanları işgalcilere dar eden.

İş bu yüksek duyuştur Mersin’i Mersin yapan.

Var ol Mersin.

Şad ol Mersin.

Al bayrağa göz dikenin, dersini verir Mersin.

Burada korkaklık yer bulamaz, ihanet barınamaz.

Mersin’de vefasızlık kuluçkaya yatmamış, yatmayacaktır.

Çünkü Akdeniz’in görkemi Mersin; dayanışmanın, paylaşmanın, hoşgörünün, adam gibi adam olanların diyarıdır.

Çünkü Mersin Milli Mücadele yıllarının Bozkurt müfrezesidir.

Adile Çavuş’un ruhu, Yörüklerin kahramanlık haykıran nefesidir.

 

Aziz Mersinliler;

Değerli Vatandaşlarım;

Milliyetçi Hareket Partisi’nin belediyecilik vizyonu hizmetle yoğrulmuş, insanımızı müreffeh bir gelecekle buluşturma arzusuyla dokunmuştur.

Bizim belediyecilik anlayışımızda ötekileştirme yoktur.

Eşit ve adil bir hizmet sunmak temel ilkemiz, temel hedefimizdir.

Belediyecilik kavrayışımızın harcı; dik baş, tok karın, mutlu yarın idealiyle karılmıştır.

MHP’li belediyelerin olduğu yurt köşelerinde gece gündüz demeden çalışmak, üretmek, çare ve çözüm bulmak asıldır, esastır.

Mersin Büyükşehir örnek teşkil eden, haysiyetli ve hizmetkar tutumu sayesinde parmakla gösterilen bir belediyedir.

Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin azmini, çalışkanlığını, gayretini gördükçe mutlu oluyor, bundan gurur duyuyorum.

Emanetin ehil ellerde olduğunu biliyor, buna yürekten inanıyorum.

Sizlerin yüzü gülüyorsa mesele yoktur.

Huzurunuz yerindeyse vicdanımız müsterihtir.

Allah’a şükürler olsun ki, Mersin Büyükşehir Belediyesi önündeki engelleri aşmak için var gücüyle çalışıyor, insanımızın huzur ve mutluluğu için canını dişine takıyor.

Bu tablo bizleri mutlu ederken elbette birilerini de rahatsız ediyor.

Varsın rahatsız olsunlar.

Varsın çekemesinler.

Varsın kıvrım kıvrım kıvransınlar.

Onlara diyecek tek bir sözümüz vardır.

Herkes gider Mersin’e, bunlar gider tersine.

Dünya dönse tersine, Mersin gitmez tersine.

Mersin doğru yoldan şaşmaz, şaşırmaz.

Şaşıranlara, şımaranlara asla pabuç bırakmaz.

Milliyetçi Hareket Partisi de 2019 Mahalli İdareler Seçimlerinde destan yazacak, Mersin’e şaşı bakanları, yoldan çıkanları, yolunu şaşıranları bir kez daha mağlup edecektir.

Partimizin yükselişini gölgelemeye çalışanların kafalarını kuma sokmaları nafiledir.

Gelecek Ay Yıldızlı Al Bayrağın altındadır; geleceğin huzur, adalet ve istikrarı Üç Hilal’in çizdiği fikri ve ahlaki güzergâhtadır.

Mersin, milliyetçi mücadelemizin gurur kaynağıdır.

Mersin diridir, dirençlidir, dirayetlidir.

Görüyorum ki Mersin bir kez daha kararını vermiş, 2019 yılındaki 3 seçim için sabırla beklemeye koyulmuştur.

Şimdi sizlere soruyorum;

2019’a hazır mısınız? (Evet)

2019’da Büyükşehir’den ilçelere kadar belediyeleri birer birer MHP’ye emanet etmeye var mısınız? (Evet)

Söz veriyor musunuz? (Evet)

Milli ittifaka evet mi?

Milli bekaya evet mi?

Türkiye’ye evet mi?

Mersin iradesini göstermiş, ne mutlu ki, bu iş bitmiştir.

Allah hepinizden razı olsun, sizlere güvenim tam ve eksiksizdir.

Mersin bizi hiç mahcup etmedi, inanıyorum ki, yine etmeyecek, yine yanımızdan ve safımızdan ayrılmayacaktır.

 

Muhterem Mersinliler,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Suriye’de iç savaşın başladığı 2011 yılından buyana sözde müttefikimiz olan ülkeler, PKK/PYD terör örgütünü güçlendirecek ve dahası meşru bir yapıya sokacak yol izlediler.

Hala da izlemeye devam ediyorlar.

Terör örgütü IŞİD’le mücadele bahanesiyle bir başka terör örgütü olan PKK/PYD’ye binlerce tır dolusu silah yardımı yaptılar.

Canileri sınırlarımızın dibine yerleştirdiler.

Böylelikle kanlı hesaplarının sonraki adımlarına ülkemizi de dâhil edebileceklerini sandılar.

Böylesi bir hata ve gaflete düştüler.

Dört parçalı sözde Kürdistan’ı hayata geçirmeyi planlayan küresel vandallık, Irak işgali ile başlattığı süreci Suriye’deki iç savaş ortamıyla ilerletmek, yaygınlaştırmak istedi.

İnsanlığın yüz karaları, bölgeye sözgelimi demokrasi getireceklerdi.

Ortadoğu’yu özgürleştireceklerdi.

Akıllarınca ve bir asırdır yaptıkları gibi, uygarlık taşıyacaklardı.

Hedefler sinsi ve zalimdi.

Emeller alçak ve insanlık dışıydı.

Irak, Suriye, İran ve Türkiye’nin bölünmesi amaçlanmıştı.

Özellikle ABD sorumsuz ve saygısız bir şekilde terör örgütleriyle aynı kareye girdi, aynı hizaya düştü, aynı şer planın içinde yer aldı.

ABD yönetimi IŞİD’le mücadele gerekçesine sığınıp PKK/PYD’yi desteklemekten, arkasında durmaktan en ufak rahatsızlık duymadı.

Bölgesel istikrarı ve barış ortamını tehlikeye atan Vashington’un görünen amacı, PKK/PYD’ye Irak’tan başlayarak Akdeniz’e uzanacak bir terör koridoru açtırmaktır.

Ardından da bir terör devleti inşa etmek ve ettirmektir.

Bu maksatla Sınır Muhafız Birliği adı altında PKK/PYD’li teröristlere sözde ordu kurdurma teşebbüslerine tanık olunmuştur.

Bunun bir sonraki adımında ise siyasi meşrulaştırma gayretlerinin olacağı ise artık sır değildir.

Ancak ABD suçüstü yakalanmıştır.

Türkiye’nin bu çabalara müsaade etmesi doğal olarak aklın inkarıdır.

Bu çerçevede Afrin’deki PKK/PYD ve IŞİD terör örgütlerine yönelik olarak 20 Ocak 2018’de başlatılan Zeytin Dalı Harekâtı yerindedir, son derece büyük anlam ve öneme sahiptir.

Fırat Kalkanı Harekâtı’ndan sonra başlayan Afrin operasyonu bizim meşru müdafaa hakkımızın icrasıdır.

Ve bu operasyon elbette hukukidir, insanidir, haklıdır ve bölgesel istikrarın korunmasını amaç edinmektedir.

Bu harekâtta Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması esastır.

Zeytin Dalı Harekatı; küresel zulmün terör örgütleri kanalıyla hayata geçirmeye çalıştığı kanlı hesaplara karşı Türkiye ve bölge ülkelerinin huzur ve istikrarını tesis etmek üzere planlanmış milli ve stratejik bir hamledir.

Bundan kesinlikle geriye dönüş yoktur, olamayacaktır.

Ok yaydan çıkmış, Türk’ün sabrı artık tükenmiştir.

Yörüklerin ayranı kabarmıştır.

Yalanlara karnımız toktur, oyalama girişimlerine artık tahammülümüz yoktur.

Gün doğmuş, şafak sökmüş, siyah ve beyaz birbirinden ayrılmıştır.

Kimin ne yapmak istediği, neyi hedeflediği bizim nazarımızda belli olmuştur.

Felaket senaryoları güdenlere karşı kahraman Mehmetçiğimiz bir kez daha tarihi bir sorumluluk üstlenerek sefere çıkmıştır.

Biliyor ve inanıyoruz ki sefer bizim, zafer Allah’ındır.

Hedef ise Kızılelma’dır.

15 Temmuz’da milletin tankını yine milletin üzerine süren FETÖ’cü alçakların dip bucak temizliği yapılırken, bu defa da sınır ötesindeki hainlerin üstüne kahraman Türk askeri Kızılelma şuuruyla tank sürmekte, top atmakta, jetlerle vurmaktadır.

Gök kubbe çadırımız, güneş tuğumuzdur.

Ay kalkanımız, dağlar süngümüzdür.

Yağız yer otağımız, gaza toyumuzdur.

Beklenen Türk yola çıkmış, terör yuvalarını, terörist barınaklarını, kanlı sığınak ve mühimmat depolarını teker teker imha etmiş, etmeye de devam etmektedir.

Hainler saklandıkları deliklerde yok edilmektedir.

Kurulan tuzaklar birer birer bozulmakta, yer altı terör tünelleri ateşe verilmektedir.

Kahraman Mehmetlerimiz Hatay’da konuşlandığı sırada, Yörük çadırından çıkarak askerlerimizi duayla ziyaret eden, kurban kesip hepsini evladı gibi bağrına basan Yörük Ana Türk milletinin eşsiz ferasetine tercümanlık yapmıştır.

Bilinsin ki, istiklal ruhu Yörük analarının vicdanlarında mahfuzdur.

Yeri gelmişken Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözünü gururla hatırlar ve hatırlatırım:

“Arkadaşlar! Gidip Toros Dağları’na bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiçbir güç ve kuvvet asla bizi yenemez.”

Nitekim Mersin oldukça bize hiçbir hasım unsur diş geçiremez.

Türk milleti yaşadıkça hiçbir müstevli varlığımıza gölge düşüremez.

Yörüklerin pencerelerinden ışık yayıldığı müddetçe karşımıza hiçbir güç çıkamayacak, çıksa bile yenilip yutulmaya mahkûm olacaktır.

İnanıyor ve ümit ediyorum ki; insanlık onur ve haysiyeti Afrin’de yeniden layık olduğu seviyeye ulaşacak ve ulaştırılacaktır.

Bunu Türkiye Cumhuriyeti Devleti başaracaktır.

Teröristlerle beraber karanlık ve kanlı hesap yapanlar mutlaka bozguna uğrayacaklardır.

Tıpkı şairin dediği gibi:

Vur Mehmedim! Vur ki; bahtım uyansın.

Tekbir sedaları, arşa dayansın,

Sen ki; çelikleşmiş imansın,

Vur Mehmedim!

Hak için, Allah için, mazlumlardan yükselen o 'Ah' için.

Sen tarihsin, sen zafersin, sen bayraksın, sen vatansın.

Vur Mehmedim! Vur ki; Dünya utansın.

Yüce Allah şanlı ordumuzun yeni gazasını mübarek eylesin.

Dualarımız ve desteklerimiz sonuna kadar tertemiz yüreğe sahip Mehmetlerimizle beraberdir.

Aziz milletimizin eli semaya açık, gönlü ve gözü daima askeriyle beraberdir.

Şimdiye kadar 900’e yakın teröristin etkisiz hale getirilmesi, çok sayıda yerleşim birimi ve kırsal kesimin terör unsurlarından arındırılması harekâtın başarısını her yönüyle ortaya koymaktadır.

Burseya ve Darmık Dağı başta olmak üzere teröristlerden temizlenen alanlarda artık Türk bayrağı dalgalanmaktadır.

Bu vesileyle tüm şehitlerimize, sınır ötesinden fırlatılan füzeler sonucunda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara da şifa diliyorum.

16’ncı güne giren Zeytin Dalı Harekatı’ndaki asıl gaye Suriye’de huzur ve barış ortamının sağlanması, Suriye topraklarının gerçek sahiplerine iadesidir.

Afrin ile başlatılan sınır temizliğimiz mutlak suretle ve ilk etapta Menbiç olmak üzere diğer alanları da kapsamalıdır.

Ve inşallah da kapsayacaktır.

Nerede bir terör unsuru varsa imha edilmeli, milli bekamıza yönelik tüm tehditler ortadan kaldırılmalıdır.

Teröristler inlerine saklansalar da, hendeklere girseler de fark etmeyecektir.

Her nereye yuvalandılarsa orada başlarının ezilme zamanı gelmiştir.

İster Fırat Nehri’nin doğusu olsun, isterse batısı; PKK/PYD nerde bulunursa bulunsun canidir, katildir, haindir, şiddetle cezalandırılmalıdır.

 

Aziz Mersinliler,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Özgür Suriye Ordusu, Suriye’de Mehmetçikle omuz omuza çarpışan, terör örgütlerine göz açtırmayan, varlık gayesi açık olan bir oluşumdur.

Dahası bu yapı içerisinde çok sayıda Türkmen soydaşımız da bulunmaktadır.

Fırat Kalkanı Harekâtı başta olmak üzere ÖSO’nun, Mehmetçik ile omuz omuza mücadelesi sırasında çok sayıda kayıpları olmuştur.

ÖSO, topraklarını ve Suriyelilerin varlıklarını koruma çabasındadır.

Kim ne derse desin ÖSO, Suriyelilerin zulüm ve esaret karşısında oluşturdukları vatan savunmasının bayrağını taşımaktadır.

Türkiye’nin sağladığı imkânlar ve ÖSO’nun gösterdiği kararlılık sebebiyle ülkelerinden ayrılan çok sayıdaki Suriyeli, kendi vatanlarını müdafaa için muhkem bir tavır almışlardır.

Halen Afrin’de çok sayıda ÖSO mensubu gönüllü olarak Zeytin Dalı Harekatı’na katılmakta, terörle mücadele etmektedir.

TSK ve ÖSO arasındaki işbirliği ve koordinasyonun devamı elzemdir, yararlıdır.

Fırat Kalkanı Harekâtı ile teröristlerden arındırılan bölgede bu işbirliğinin olumlu sonuçları görülmüştür.

Türkiye’nin çabaları sayesinde bugün Fırat Kalkanı Bölgesi’nde sayıları yüz bini aşan Suriyeli huzur ve güven içerisinde yaşamaktadır.

Her türlü insani hizmet ve yardım bu bölgede Türkiye’nin verdiği destekle mağdurlara ulaşmış, hayat normale dönmüştür.

Aynı yerde çok sayıda okullar açılmıştır, hastaneler çalışır vaziyettedir, alt yapı yeniden imar edilmiştir ve sosyal hayatın devamı için gerekli olan diğer tüm hizmetler faal durumdadır.

Ancak bugün kimi çevreler bu durumdan memnuniyetsizdir

Karanlık odaklar korku ve kaygıya kapılmışlardır.

Bunun yanında CHP’nin bu odaklarla yan yana gelmesi, Türkiye hasımlarıyla yanak yanağa vermesi utanç vesikasıdır.

Mehmetçik ve ÖSO arasındaki uyumu bozarak Suriye’de Türkiye’nin azim ve iradesini kırmaya çalışanlara sözcülük görevi belli ki CHP’ye düşmüştür.

Şimdilerde CHP, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi harekâtını sulandırabilmek gayesiyle ÖSO’yu karalamaktadır.

Bunların asıl rahatsızlığı Suriye’nin kuzeyindeki PKK/PYD’li teröristlerin köşeye sıkışması, kapana kıstırılmasıdır.

Kandil seviciliği, PKK/PYD yandaşlığı bunlar için adeta ana siyaset konusu haline gelmiştir.

Şu işe bakın ki, Türk milleti askerinin yanında dualarla yer alırken CHP, HDP’yle eşgüdüm halinde askerlerimizin mücadele azmini sekteye uğratmanın çabası içerisindedir.

Mehmetçiğe doğrudan söz söylemeye korkanlar ÖSO üzerinden sinsi bir oyun tezgahlamaktadır.

Asıl niyet Zeytin Dalı Harekâtı’nın zayıflatılmasıdır.

Bu hainliği yapacak kadar gözü dönenler ne yazık ki kendilerine CHP’de yer bulmuşlardır.

ÖSO’ya terörist yakıştırması yapan CHP zihniyeti, yakın geçmişte PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD/YPG’nin terör örgütü olmadığını iddia ediyordu.

Hatta eli kanlı bu hain teröristleri vatanlarını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşum olarak değerlendiriyorlardı.

Şimdi de bir CHP milletvekili kalkmış, utanmadan, yüzü kızarmadan PYD’yi aklamaya çabalamıştır.

Neymiş, PYD’nin terör örgütü olup olmadığına dair değerlendirme yapacak istihbarı bir bilgiye ve kurumsal yapıya sahip değillermiş.

Mesela dün Afrin, Çukurca ve Kilis hudut bölgesinde kahramanlarımızı şehit eden hainlerin kimler ve hangi örgütün tetikçiliğini yapanlar olduğunu bu işbirlikçi kafa demek ki hala anlayamamış, hala görememiş.

HDP’liler PYD’ye, YPG’ye sırtını dayamışlardı, CHP’liler de yakasını kaptırmış, iradelerini kiraya vermişlerdir.

PYD’ye terör örgütü diyemeyen bizim nazarımızda maskeli PYD’li, mazbatalı YPG’lidir.

CHP gerçeği işte budur.

Bunlar bir türlü Türkiye’nin menfaatlerinin yanında durmayı beceremeyip, Türkiye hasımlarına aradıkları fırsatı vermeye gönüllülerdir.

Nerede bir Türklük ve Türkiye hasmı varsa onların yanında saf tutmayı marifet sayan; HDP, İP, FETÖ, PKK, PYD’yle düşüp kalkan sefillerdir.

Diğer yandan karanlık suretli sözde aydın, gazeteci ve eski siyasetçi sıfatını taşıyan bazı çürümüşler de savaş istemiyoruz çağrılarıyla öne çıkmışlardır.

Afrin’e yönelik düzenlenen meşru harekâta leke düşürebileceklerini zannediyorlar.

Be hey ahmaklar!

Bre Allah’tan korkmaz, kuldan utanmazlar!

PKK’lı caniler askerimize, polisimize, öğretmenimize, cami imamlarımıza, masum vatandaşlarımıza ve hatta kundaktaki bebeklere kurşun sıkarken niye sesiniz çıkmıyordu?

Siz kimsiniz, neye hizmet ediyorsunuz?

Nedir derdiniz? Nereye varmayı ümit ediyorsunuz?

Hele bir de Tabipler Birliği adıyla bilinen bir yapı vardır ki hıyanetin bir ucunda da bunlar tutmuştur.

Savaşın bir halk sağlığı olduğu iddiasıyla Afrin’deki meşru harekâtı zedelemeye yeltenen bir kötürüm birlik, şimdiye kadar terörizmin aşağılık eylemlerine sessiz kalmıştır.

Tabipler Birliği doktorlarımızı temsil etmeyen, onlar adına konuşma hakkı bulunmayan mesleki bir örgütlenmedir.

Bu kokuşmuş birlik hukuken gözden geçirilmeli, tertemiz vicdanlı Türk hekimlerini zan ve töhmet altında bırakmalarının önüne geçilmelidir.

Tabipler Birliği’nin vatansever ellere geçmesi konusunda gereken neyse yapılmalı, işgalden kurtarılması sağlanmalıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi konuyla ilgili yapılacak veya yapılması düşünülen her girişime, her yasal düzenlemeye sonuna kadar destek verecektir.

Bunlar sadece Türkiye’nin değil, insanlığın da defolu yüzleridir.

Kim hangi isim, hangi oluşum, hangi sözde yapılanma adı altında bulunursa bulunsun, milli kahramanlık ve kararlılığımıza zarar veremeyeceklerdir.

Terörist cenazelerinde tabut omuzlayanların, ülkemizin meşru çabalarını sulandırma hevesleri beyhudedir.

Hiç kimsenin şüphesi olmasın, Türkiye bu melun zihniyetlere rağmen varlık mücadelesinden taviz vermeyecek, kesin sonuç alıncaya kadar tarihi yürüyüşünden sapmayacaktır.

Vatanımıza yönelen terör tehdidi tamamıyla engellenecektir.

Türklük ve Türkiye hasımları kudursa da yolumuzdan dönmeyeceğiz, devletin, yiğit Mehmetlerimizin sonuna kadar yanında duracağız.

Devlet ve milletin el ele verdiği bu dönemde Türkiye hasımlarının yanında yer arayanlara bizzat Türk milleti elbette hak ettikleri ders ve cevabı verecektir.

Bu vesile ile sözlerime son verirken Cumhuriyet Meydanı’nı dolduran siz değerli vatandaşlarımı bir kez daha sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Toplu Açılış ve Temel Atma Töreniyle hayata geçecek olan 1923 Projenin Mersin’e hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Burhanettin Kocamaz Bey ve ekibini tekraren kutluyor, emeği geçen tüm dava arkadaşlarıma, tüm Mersinli kardeşlerime teşekkürlerimi sunuyorum.

Rabbim hepinizden razı olsun.

Sağ olun, var olun.

Cenab-ı Allah’a emanet olun.

Ne mutlu Türküm Diyene!