Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin, “741. Söğüt Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Şenlikleri” münasebetiyle yayınladıkları mesajı. 10 Eylül 2022
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin,
“741. Söğüt Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Şenlikleri” münasebetiyle yayınladıkları mesajı.
10 Eylül 2022

 

400 çadırlık bir Türkmen beyliğinden cihan imparatorluğuna gidilen süreçte, Söğüt’ün eşsiz bir stratejik konumu, emsalsiz bir jeopolitik şartları desteği vardır, nihayet tarihi gerçekler ortadadır.

Büyük ceddimiz Ertuğrul Gazi ile başlayan gelişme, müteakip çağlarda yalnızca Türklerin değil, Dünya tarihinin de akışını değiştirecek dinamikleri peş peşe tetiklemiştir.

624 yıllık cihanşümul bir kudrete Söğüt’ten atılan inançlı adımlarla ulaşılmış, coğrafyalar Türk milletinin muazzam atılımlarıyla yeni baştan biçim ve şekil almıştır.

Bu muvaffakiyet hali, ilhamını Oğuzlar’ın gücünden, duasını Hayme anadan, desteğini Gündüz Alp’ten alan Ertuğrul Gazi’yle ivme kazanmıştır.

Ertuğrul Gazi ve onun yeşerttiği anlayış; önceki dönemlerin çapsız kavgalarından, derin ihtilaflarından ders ve sonuçlar çıkarmış; çatışarak, çarpışarak, cepheleşerek, bölünerek, ayrışarak, farklılaşarak büyük ülkülere ulaşılamayacağını kavramıştır.

Osman Gazi’yle birlikte, Anadolu Türkmen boyları içine düştükleri karanlık ve kargaşa fanusundan kurtulmaya başlamışlar, daha büyük hedeflerin etrafında halka halka birleşmenin çare ve yollarını aramaya koyulmuşlardır.

Söğüt’e tutunan bir filizin, gövdesi ve dallarıyla her tarafa ulaşan koca bir cihan devletine ulaşmasındaki sır, kardeşliğin ve kaynaşmanın sağlanması, insanı merkezine alan adaletli yönetim ruhuyla taçlanmasında saklıdır.

Bu hayranlık uyandıran ruh; birliği ve dirliği bozulmuş Anadolu coğrafyasında vücut bulan bir uç beyliğinden, çağ açıp çağ kapatan bir ihtişama ulaşılmasını da temin etmiştir.

Ertuğrul Gazi’yle birlikte başlayan asırları aşan yolculuk, Osman Gazi’yle sınırlarını zorlamış, Orhan Gazi’yle devletleşmiş, Murat Hüdavendigar’la imparatorluk seviyesine terfi etmiştir.

Son tahlilde Kanuni Sultan Süleyman ile zirveye taşınmıştır.

Yalnızca batıyla sınırlı kalmayan Türk’ün ilerleyişi, fırsat ve zemin buldukça doğuya da yönelmiş, hatta Afrika’ya kadar ulaşmayı başarmıştır.

Dönemin jeopolitik şartlarının gereği olarak Söğüt’ü yurt tutan 400 çadırlık Türkmen varlığı; iç çelişkilerin aşıldığı takdirde dünya üzerinde nasıl bir küresel güç mertebesine vasıl olunacağını da açıklıkla göstermiştir.

Bugün de korkulan esasen budur.

Büyük Türk milletinin tarihi tekerrür ettirerek böylesi bir mevkie erişmesini sekteye uğratmak maksadıyla alçak tertipler planlanıp tatbik edilmektedir.

Tuzaklar kurulmakta, karanlık oyunlar sahnelenmektedir.

Ecdadımıza ve tarihimize hakaretler edilmektedir.

Vatan topraklarına kanlı çizmeleriyle basan müstevlilere tek kelime edemeyen bugünün işbirlikçi siyasetçilerin, 9 Eylül 1922 tarihinin 100’üncü yıl dönümünde tarihimizi düşman gözüyle yorumlaması iflah olmaz bir cahillik, tedavisi imkansız devşirme hastalığıdır.

Geldiğimiz bugünkü aşamada, Türkiye’miz Söğüt müktesebatıyla, Ertuğrul Gazi neslinin onuruyla bütün iç ve dış tehditlere direnmekte, çok şükür zalim ve zillet kuşatmayı her noktadan parçalamaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti, Türk milletinin yüksek yönetim mirasının bir devamı, yüzyıllardır milli vicdanda taşınan kutlu veraset zincirinin son halkasıdır.

Bu şuurdan mahrum gafillerin ecdadımıza karşı nefret ve ihanet suçu işlemesi fıtratlarının gereğidir.

Bununla mündemiç olmak suretiyle, son zamanlarda muhatap kaldığımız sıkıntılar, iç ve dış işgal cephesinin genişleyen tahrikleri dünden devraldığımız tarihi mirasa alenen husumet beslendiğini de göstermektedir.

400 çadırlık Türkmen ruhuyla, aynı şekilde dünyaya meydan okuyan milli varlıkla her neviden düşmanca muameleye karşı duracağımız herkesçe çok iyi bilinmelidir.

Sultan Alparslan’la başlayan ve Ertuğrul Gazi’yle birlikte hakimiyetimizin daha da tescillendiği Anadolu coğrafyası uğruna verdiğimiz şehitlerle beraber vatan yapılmıştır.

Böylelikle Türk’süz Anadolu arayışındaki Haçlı zihniyetine yönelik en kati ve keskin cevap verilmiştir.

Yüzyıllardır hapsoldukları karanlık mahzenden çıkmak için uygun zaman kollayanlar, Türk milletinin hayat hakkını gasp etmek için projeler hazırlayanlar şimdilerde tekrar doğrulsalar da, kaybetmeye mahkum oldukları kaçınılmaz bir hayat ve tarih gerçeği olarak karşımızdadır.

Elbette dün içimize fitne sokmaya çalışan tekfurlara, Türk milletini yok etmeyi hedefleyen zalim ve zillet emellere nasıl muktedir duruş gösterilmişse, bugün de bu büyük milletin iradesinin yeniden şahlanarak hak edenlere Osmanlı’nın şamarını indireceği muhakkaktır.

Hiç kuşkusuz inancımız ve beklentimiz de budur.

Türk milletinin yeniden küresel arenada güçlü ve sözü dinlenir bir hale gelmesi muhterem ceddimizle başlayan tarihi mirasa sarılmasıyla mümkündür, bugünkü insanlık döneminde çok şükür olan da budur.

Bu duygu ve düşüncelerle, 741’inci Söğüt Ertuğrul Gazi’yi Anma ve Yörük Şenlikleri’ne katılan her vatandaşımızı selamlıyor, günümüzün kutlu olmasını temenni ediyorum.

Söğüt’ten çıkıp Anadolu Türk birliğini tesis eden, oradan da büyük bir cihan imparatorluğunun yolunu açan Ertuğrul Gazi’yi ve onun ahfadını, aynı zamanda aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle, şükranla yad ediyorum.

Ruhları şad, mekânları cennet olsun.

 

Cenab-ı Allah hepsinden razı olsun.