Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin, Kastamonu’da düzenlenen “14 Mayıs’ta Aziz Milletim Sıra Sende” temalı açık hava toplantısında yapmış oldukları konuşma.
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı
Sayın Devlet BAHÇELİ’nin,
Kastamonu’da düzenlenen “14 Mayıs’ta Aziz Milletim Sıra Sende” temalı
açık hava toplantısında yapmış oldukları konuşma.
24 Nisan 2023

 

 

 



Aziz Vatandaşlarım,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler,

Siyaset ve demokrasi tarihimizin stratejik mahiyeti fevkaladenin fevkinde olan 14 Mayıs seçimlerine 20 gün kala Kastamonulu kardeşlerimin huzurundayız.

Hepinizi en içten muhabbet ve hürmetlerimle selamlıyorum.

Bizleri kavuşturan Allah’a şükrediyorum.

Siyasi, ideolojik ve fikri eğilimi nasıl olursa olsun, Kastamonu’da yaşayan bütün vatandaşlarımı hasretle kucaklıyorum.

Bu açık hava toplantımızın düzenlenmesinde emeği geçen bütün dava arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Cumhuriyet Meydanı’ndaki demokrasi şölenimize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum.

Çok Değerli Vatandaşlarım,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Türkiye’miz 2018 yılından buyana pek çok felaketle mücadele etti.

Yeri geldi yandık, yeri geldi salgın hastalıklarla boğuştuk, yeri geldi depremlerle sarsıldık, yeri geldi sel ve su taşkınlarına maruz kaldık.

Hamd olsun tüm felaketlere karşı inançla mukavemet gösterdik, hiç birisine boyun eğmedik.

Ülkemizin zora girmesine bıyık altından gülenlere, bu suretle ganimet avcılığına heves edenlere fırsat vermedik.

Siyasi, ekonomik ve toplumsal kriz yolu gözleyenleri, bu kapsamda ayin yapanları hayal kırıklığına uğrattık.

Bilhassa 11 Ağustos 2021 tarihinden itibaren Bartın, Sinop ve Kastamonu’nun da bulunduğu Batı Karadeniz’de aşırı yağışlar hayatın olağan akışını çok olumsuz etkilemiş, 100’e yakın vatandaşımız da hayatını kaybetmişti.

Kastamonu’nun bazı ilçelerinde sel ve su taşkınlarının acıklı ve ağır sonuçları görülmüştü.

Elbette son bir asrın en büyük felaketlerinden birisini de 6 Şubat 2023 tarihinde milletçe yaşadık.

Pazarcık ve Elbistan merkezli ikiz depremde 50 bin 500 kardeşimiz ebediyete irtihal etti, 110 bine yakın kardeşimiz de yaralandı.

Hakikaten ülkemiz çetin imtihanlardan geçti.

Ancak hiçbir felakete teslim olmadık.

Hepsinin yaralarını el birliğiyle sardık, sarıyoruz, buna da devam edeceğiz.

Yıkılanın yerine çok daha sağlamını yapacağız.

Yananın yerine çok daha güzelini dikeceğiz.

Eksilenin yerine daha iyisini koyacağız.

Allah’ın izniyle de tarihi yolculuğumuzu kararlılıkla sürdüreceğiz.

Deprem, yangın, hastalık, sel ve su taşkınlarında hayatlarını kaybetmiş kardeşlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum.

İnanıyorum ki, Cumhuriyet’in yeni yüzyılında, güçlü ve muktedir devleti hep birlikte ihya edeceğiz.

Devletin gücü, milletin ferasetiyle her engeli birlikte aşacağız.

Bugüne istikrar, yarına huzur diyerek hep birlikte başaracağız.

Milli birlik ve kardeşlikle hep birlikte yaşayacağız.

Yeni hayatı, yeni Türkiye’de hep birlikte kuracağız.

Bizim anlayışımızda, önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben ilkesiyle birlikte devlet ve milletiyle her şeyden önce Türkiye kavrayışı hakimdir.

6 Şubat 2023 Pazarcık ve Elbistan merkezli depremlerin üzerinden 2 ay 18 gün geçmiştir.

Bu süre zarfında dünyada çok nadir görülecek bir seferberlik ruhuyla felaketin derin izleri hızla silinmiştir.

Depreme dayanıklı konutların temelleri atılmış, 319 bini bir yılda bitirilmek üzere 650 bin güvenli konutun yapılarak hak sahibi depremzede kardeşlerimize teslimi planlanmıştır.

Deprem bölgesinde ilk etapta 105 binden fazla konutun yapım süreci de başlamıştır.

Bu tablo büyük bir diriliş hamlesidir.

Bu gelişme Türk milletinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin müstesna gücüne işarettir.

İmanın olduğu yerde imkan da vardır ve ortadadır.

Bizim için imkansız diye bir şey yoktur.

Hayatını kaybetmiş insanlarımızı geri getiremesek de, onların anılarına saygı duymamız, geride bıraktıkları yakınlarını ve ailelerini kutlu bir emanet gibi görüp onların acil ihtiyaçlarını karşılamamız mümkün ve mukadderdir.

Cumhur İttifakı’nın özü sağlamdır, sözü senettir, duruşu yerli ve millidir.

Biz başkalarına benzemeyiz, başkaları gibi yerimizde saymayız.

Boşa sallayıp dolu tutmanın peşinden hiç koşmayız.

Yaptık mı adam gibi yaparız, milletimiz ne diyorsa onu söyler, onu savunuruz.

Çünkü tarafımız Türkiye’dir.

Çünkü tarafımız mazlum gönüllerdir.

Geçtiğimiz Cumartesi günü inşası projelendirilen 143 bin köy evinden bir kısmının tamamlanmasına Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber mahallinde memnuniyetle şahit olduk.

Gaziantep’in Nurdağı ilçesinde yapımı biten köy evlerinin teslim töreninde umut dolu geleceğimizin aydınlığını gördük.

Sözümüz sözdür, hiçbir insanımızı açıkta bırakmayacağız.

Bugüne kadar her vaadimizi yaptık, her sözümüzü tuttuk, hiçbir insanımıza sırt çevirmedik, bundan sonra da çevirmeyeceğiz.

Türkiye’nin önü açıktır, istikbal Türk milletinindir.

14 Mayıs’tan sonra eser ve hizmet siyaseti kesintiye uğramamalıdır.

Ülkemiz bir yol kazasına mahkum olmamalıdır.

Yazılan dış menşeli karanlık senaryoda figüranlığa talip olan zillet partilerine Kastamonu’dan çığ gibi bir tepki gelmelidir.

Şimdi siz söyleyiniz, şu sorularıma okkalı bir cevap veriniz:

Sel ve su taşkınlarını istismar edenleri 14 Mayıs’ta şaşkına çevirecek misiniz? (Evet)

Depremden siyasi rant düşü kuranlara haddini bildirecek misiniz? (Evet)

Nerede bu devlet diye maksatlı ve marazi soru soranlara dünyanın kaç bucak olduğunu öğretecek misiniz? (Evet)

Bu evetlerin ilhamıyla iç ve dış kuşatmayı yaracağız.

Bu evetlerin sayesinde sinsi tuzakları bozacağız.

Bu evetlerle Türk ve Türkiye Yüzyılını gerçeğe dönüştüreceğiz.

Hep birlikte Türk milletiyiz, her şeyden önce de Türkiye’yiz.

Aziz Vatandaşlarım,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

14 Mayıs 2023 tarihinde, 13’üncü Cumhurbaşkanıyla birlikte 28’inci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclis’i milli iradenin emsalsiz tercihiyle belli olacaktır.

Kastamonulu kardeşlerim tertemiz iradeleriyle ülkemizin kaderi ve geleceği üzerinde takdir haklarını kullanacaklardır.

Tarihin her zorlu döneminde Kastamonu vatanına sahip çıktı.

Kastamonu zillet karşısında hiçbir zaman duyarsız kalmadı.

Eziyet karşısında suskunluğa gömülmedi.

Tarihi gerçekleri bilenler bilir, zillet çatısı altında toplananlar ise kuşkusuz bu gerçeklerden bihaberdir.

İnebolu’dan Ankara’ya Türk milletinin özlemleri rahmetle yad ettiğimiz kahraman nesil marifetiyle taşınmıştı.

“Kayıkla Kağnının” işbirliği Türk’ün mücadele ruhunu harekete geçirmiş, buradan Anadolu’ya ulaştırılan silah ve mühimmatlar Kurtuluş Savaşı’nın seyrini değiştirmişti.

Dikkat edin, o tarihlerde soğan edebiyatı yapan, patates tantanası çıkaran yoktu.

O tarihlerde, bir lokma kuru ekmekle öğün geçirenler vatanımızı geçmeyi hedefleyen işgalcilere inanç ve iradeleriyle direnmişlerdi.

Elde yok, avuçta yoktu; ama bir vatan, bir bayrak, bir bağımsızlık aşkı vardı ve kahramanlarımızın iliklerine kadar işlemişti.

Şehit olmayı göze almış, soğukta donma ihtimaline bile aldırmadan yollara düşmüş Kastamonulu civanmertler tarih yazmışlardı.

İş başa düşünce, yağmur demeden, çamur demeden, kar-kış demeden kağnılarını aziz milletimizin bekası için seferber eden elleri öpülesi Kastamonulu kadınlar Milli Mücadele’ye mühür vurmuşlardı.

Malumunuz, Şerife Bacı hepinizin, hepimizin ortak gururudur.

Sırtında çocuğu olmasına rağmen, İnebolu’dan aldığı cephaneyi Kastamonu’ya yetiştirmeye çalışan anamız, bacımız Şerife Hanımın yaşadıkları, o kadar sene geçmesine rağmen hala gözlerimizi nemlendirmektedir.

Yağışlı havada kağnısındaki mühimmatın ıslanmaması için çocuğunun üzerindeki battaniyeyi alıp mühimmatın üzerine örtecek kadar inanmış bir Türk anasıdır Şerife Bacı.

Rahmet ve hayranlıkla andığımız Şerife Bacı, Kastamonu Hükümet Konağı’nın önündeki Kent Meydanı’nda bir abide gibi yükselmektedir.

İşte Kastamonu budur.

İşte Kastamonu gerek Şerife Bacı gerekse de Halime Çavuş gibi hayırlı ve muhteşem neferleri bağrından yetiştirmiştir.

Onların tek serveti, tek hazinesi, tutunacakları tek dal vatan ve milletin selametiydi.

Yırtık çarıklarıyla, yamalı elbiseleriyle, yarı aç yarı tok halleriyle milletin istiklali için çırpınmalarını hiç unutmayacağız, hiç unutturmayacağız.

Kastamonu tarihin her devrinde görevini layıkıyla yaptı.

İhtiyaç olan her şart ve durumda vatanseverliğini ispatladı.

Kastamonulu kardeşlerim hainlere göz açtırmadı.

Çıkarcılara şans tanımadı.

Allah’ın izniyle bundan sonra da tanımayacaktır.

Kastamonu 14 Mayıs’ta da vatanın safında duracaktır. Yine Türk milleti diyecektir.

Ve daha da önemlisi Kastamonulular Şerife Bacı’nın, Halime Çavuş’un yolundan ayrılmayacak, 15’nci yüzyılın kamil ve hidayet sahibi manevi büyüklerimizden olan Pir Şaban-ı Veli Hazretleri’nin öğütlerini yabana atmayacaklardır.

Sizlere güvenim tamdır. Kastamonu’ya inancım sonsuzdur.

Merhum Vatan şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un 19 Kasım 1920 tarihinde, Nasrullah Cami’nde verdiği mesajlar hala canlılığını ve önemini korumaktadır.

Sevr Anlaşması’ndan bir süre sonra bu ilimize gelen Merhum Akif, herkesi birliğe davet etmiş, tefrikayı kâğıt parçası gibi yırtıp atmıştı.

Akif’in 103 yıl evvel buradaki konuşmasında şu ifadeler özellikle dikkat çekicidir:

“Düşmanların bugün bizden istedikleri ne filan vilayet, ne filan sancaktır; doğrudan doğruya başımızdır, boynumuzdur, hayatımızdır, devletimizdir.”

Şimdi vicdan sahibi her kardeşime soruyorum;

 Bugün de istenen başımız değil midir?

√  Bugün de istenen boynumuz değil midir?

  Bugün de istenen hayatımız, milletimiz ve devletimiz değil midir?

Dünkü bozgunculuk bugün de vardır.

Dünkü bölücülük bugün de misliyle tedavüldedir.

Hatta dünkü gaflet, dünkü dalalet, dünkü hıyanet bir fazlasıyla bugüne yansımıştır.

Tek eksik fiili işgalin olmamasıdır.

Ancak Kılıçdaroğlu bu alçak göreve taliptir, etnik ve mezhep kışkırtıcılığına soyunmuştur.

Zira sonunun yaklaştığını anlamış, düştüğü denizde provokasyon yılanına sarılmıştır.

İç barış ve huzur ortamını tahrip etmeyi can simidi olarak görmüştür.

Terörist Demirtaş’ı ve Soros’çu Kavala’yı serbest bırakacağını küstahça açıklamıştır.

PKK’yla müzakere ve mütareke Kılıçdaroğlu’nun gündemindedir.

HDP’nin kayyum partisi Yeşil Sol Parti Kılıçdaroğlu’yla yan yanadır.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıracağını, terörle mücadeleyi durduracağını, Türk askerini Irak ve Suriye’den çekeceğini açıklayan iç işgal cephesi Kılıçdaroğlu’yla emel ve eylem birlikteliği içindedir.

Zillet ittifakı İHA’lardan, SİHA’lardan, diğer yerli ve milli savunma sanayi ürünlerinden rahatsızdır.

Diyorlar ki, 14 Mayıs’tan sonra ABD’yi tatmin edeceğiz, Rusya’ya da Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu hatırlatacağız.

Diyorlar ki, S-400 Hava Savunma Füze Sistemi’nin tehlikelerini bertaraf edeceğiz.

Yani egemenlik haklarımızı, devletimizin onurunu ayağa düşüreceklerini vaat ediyorlar.

Temiz para bulduk yalanıyla aldatıyorlar, meğer uyuşturucu tacirlerinden tutun da tefecilere kadar düşüp kalkmadıkları mihrak neredeyse kalmamış.

Ortada ne para var, ne de parayı vermeyi aklından geçiren.

Hep yalan, tam yalan, sürekli yalan, olay budur.

Ne kadar histerik tip varsa, ne kadar güvenlik tehdidi ve kanun kaçağı zihniyet görülüyorsa CHP'nin, İYİ Parti’nin ve diğerlerinin dibindedir.

Sizlere soruyorum, haykırışınızla yedi düvele Kastamonu’nun mesajını ulaştırmanızı bekliyorum:

Türkiye’nin önünü kesmeye çalışan işbirlikçilere karşı mücadele halindeyiz, bu mücadelede yanımızda mısınız? (Evet)

Zillete karşı aynı tarafta mıyız? (Evet)

Milliyetçi Hareket Partisi’ne, Cumhur İttifakı’na ve Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a oy veriyor muyuz? (Evet)

14 Mayıs Türkiye’mizin bir kırılma ve kavşak noktasıdır.

Sizler vereceğiniz oylarla Türk ve Türkiye Yüzyılının sayfalarını açacaksınız.

Sizler vereceğiniz her oyla istikrar ve istiklalimizi parlak bir istikbale taşıyacaksınız.

Tekrar soruyorum, vereceğiniz evet cevabınızın dosta güven, düşmana da korku salmasını istiyorum:

√  14 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerine hazır mısınız? (Evet)

Demokrasi ve vatandaşlık görevinizi bihakkın yerine getirmek için sandığa gidecek misiniz? (Evet)

Sandığın başında doğruya doğru, yanlışa yanlış diyecek misiniz? (Evet)

Milli haysiyetimize, milli huzurumuza, milli haklarımıza, ezcümle milli varlığımıza destek verecek misiniz? (Evet)

Bunları yaparken, önünüze gelen oy pusulasına bakıp, elinize aldığınız mührü bir yanda Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, diğer yanda da Milliyetçi Hareket Partisi’ne vuracak mısınız? (Evet)

Biz Kastamonu’yu çok seviyoruz.

Biz Kastamonu’dan her zaman razıyız.

Şayet Kastamonulular da bizden razıysa, bu sefer tamam diyorlarsa, bu defa önümüzü açıyorlarsa, milletvekili adaylarımızı TBMM’ne göndermeleri artık kaçınılmaz hale gelecektir, nitekim sizlerden yegâne dileğim de budur.

Cumhur, onuruna ne kadar düşkün olduğunu 14 Mayıs’ta gösterecektir.

Milli Mücadele’nin mükafatı olan Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yıl dönümü cumhurun zaferiyle perçinlenecektir.

Diyorum ki, “Devlet ve Milletiyle, Her Şeyden Önce Türkiye.”

Ne yapacaksak birlikte yapacağız.

Neyi başaracaksak el ele vererek başaracağız.

Emperyalizme esir düşmüş siyasetçiler bir masaya oturmuşlar ve karşımıza geçmişlerdir.

Bunlar kimliğini kaybetmişler.

Bunlar kökünden kopmuşlar.

Bu yüzden zelil olup batmışlar, zillet olup çakılmışlar.

Türkiye’yle hesabı olan kim varsa CHP’ye yoldaş, İYİ Parti’ye yandaştır.

Terör örgütlerine bakınız, hepsi birden zillet ittifakının kanlı paydaşıdır.

Yeminli Türkiye düşmanları zillet ittifakıyla sırdaştır.

Hiç abartısız ifade etmek gerekirse, tehlike büyük, tehdit yakındır.

Türkiye Cumhuriyeti’ne pusu kuranların eşkâli bellidir.

Medeniyet ve milletler mücadelesinde kaybetmemizi planlayanların alayı bilinmektedir.

Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu bayraksızların umududur.

Bu zat Türkiye’yi içeriden teslim almak için görevlendirilen yabancı komiseridir.

PKK, Kılıçdaroğlu’nun destekçisidir.

FETÖ, Kılıçdaroğlu’nun can beraberidir.

Kapitülasyon özlemi çekenler, İMF yolu gözleyenler, küresel soygun çeteleri, faizciler, rantçılar, karanlık lobiler, Türk ve İslam karşıtları Kılıçdaroğlu’nu kafese almışlar, kuklaya dönüştürmüşlerdir.

7+2 formatlı masa kumar masasıdır. Bunu bizzat İYİ Parti’nin başkanı itiraf etmiştir.

Sonra dönüp masadan strateji gereği kalktıklarını söylemişlerdir.

Neymiş, kazanamayacak adaylarını kazandırmak için bir oyun oynamışlar.

Bunlar kumpasçı, bunlar düzenci, bunlar dümenci, bunlar dubaracı, bunlar güvensizdir.

Ve bu zillet ittifakına Türkiye emanet edilemeyecektir.

12 ay 21 günde yaptıkları 13 toplantının sonunda buldukları aday ise kumar masasının icazetli ve rehinli adayıdır.

19 Nisan 2023 tarihinde İstanbul’u yüz üstü bırakarak Kastamonu’ya gelen ve burada bir konuşma yapan Ekrem İmamoğlu 14 Mayıs’ta bir rejim değişikliği olacağını iddia etmiş.

Dünyanın en büyük Türk kentine ihanet eden şahıs rejim nedir, sistem nedir daha bunu bilmeden, bilse de asıl anlamından saptırarak korkunç bir bühtana tevessül etmiştir.

Yazıklar olsun diyorum, korsan ve kanunsuz mitingler yapan belediye başkanlarını oy veren vatandaşlarımıza havale ediyor, bunların ahlaken koltuklarından düştüklerini buradan açıklıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti milli, demokratik, sosyal ve üniter bir hukuk devletidir.

Rejimin adı 29 Ekim 1923 tarihinde konulmuştur.

Türkiye’nin yönetim yapısı da 9 Temmuz 2018’den itibaren resmen uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Cumhuriyet’in 100’üncü yılıyla yeni yüzyılın muktedir ve muzaffer dönemleri arasında sapasağlam köprüdür.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçmek isteyen zillet ittifakı, istikrarsızlığa, koalisyonlara, siyasi kutuplaşmalara, kesintisiz kavga ve kargaşa dönemlerine pişkince geri dönmeyi hedeflemektedir.

Fakat Kastamonu buna izin vermeyecektir.

Türk milleti zemzem diye servis edilen bu zehri içmeyecektir.

Geleceğin parlak sayfaları Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle yazılacaktır.

Lider Ülke Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle tecelli edecektir.

Şimdi sözü sizlere bırakıyor, sorduğum sorulara gök gürültüsünü aratmayacak şekilde cevap vermenizi, hür iradenizin her yerden duyulmasını istiyorum:

Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açık ara farkla tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesini hedefliyoruz, buna var mısınız? (Evet)

Milliyetçi Hareket Partisi’nin Kastamonu’dan milletvekili çıkarmasını istiyoruz, buna destek olacak mısınız? (Evet)

14 Mayıs’ta takdir ve tercihinizle Cumhur İttifakı’nın yanında duracak mısınız? (Evet)

Yeni bir anayasa için milletvekili sayımızı artıracak mısınız? (Evet)

Türkiye’nin gücüne güç katacak, kalıcı ve köklü reformların hayata geçmesini süreklilik içinde sağlayacak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne desteğinizi sürdürecek misiniz? (Evet)

Söz veriyor musunuz? Sandıklardan taşıyor muyuz? Cumhurun zaferine birlikte imza atıyor muyuz? (Evet)

Hay maşallah, Kastamonu’da bu iş bitmiş, 14 Mayıs’ın sonucu belli olmuştur.

Aziz Milletim Sıra Sende.

Kastamonulu kardeşlerim 14 Mayıs’ta sıra hepinizde.

Acılarımızı paylaşmak yerine nifak kusanların, devleti ve hükümeti töhmet altında bırakanların dili terör dilidir, propagandası terör propagandasıdır, bunların iki dünyada da yatacak ve sığınacak yerleri yoktur.

Karşımızdaki tablo zillettir, rezalettir, hezimettir, hıyanettir, suç ortaklığıdır.

Şimdi siz söyleyiniz;

Vatana, bayrağa, devlete ve millete sahip çıkacak mısınız? (Evet)

Son terörist etkisiz hale getirilesiye kadar mücadeleye destek olacak mısınız? (Evet)

Terör örgütleriyle işbirliği yapan, YPG bize mi saldıracak diyen, FETÖ’ye zeytin dalı uzatan, yabancı ülkelerde Türkiye aleyhtarı çevrelerle yanak yanağa verip fitne fesat yayan Kılıçdaroğlu’ndan ve siyasi yancılarından hesap soracak mısınız? (Evet)

PKK’yı aklamak için Türkiye’yi ayaklar altına alma teşebbüsünde bulunan soysuzların yakasından tutacak mısınız? (Evet)

Çok şükür hemfikiriz, aynı çizgideyiz, aynı amaçtayız.

And olsun ki, husumet cephesine Türkiye’yi dar edeceğiz.

Milletimin her ferdini Cumhur İttifakı’nın ahlaklı mücadelesine davet ediyorum.

Herkesi Türkiye ve Türk milleti ortak paydasında buluşmaya çağırıyorum.

Bizim çağrımız, halkın, haklının ve hakkı yenmiş gariplerin çağrısıdır.

Bizim çağrımız, adil paylaşıma, adaletli bölüşüme, kardeşçe, kişi hak ve hürriyetlerine saygıyla pekişmiş bir hayata çağrıdır.

Bizim çağrımız, milli kararlılığın, milli doğruluşun, milli kucaklaşmanın çağrısıdır.

Çağrımız sözdür, şerefimize emanet edilmiş manevi sözleşmedir.

Bu millet, bu vatan, bu bayrak benim diyen her kardeşimle yolumuz birdir.

Her insanımızı kardeş, her yöremizi aziz bilen Türkiye sevdalılarıyla amacımız ve arayışımız aynıdır.

Hepinize şükranlarımı sunuyorum.

Milletvekili adaylarımıza ve Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a çok güçlü desteğinizi bekliyorum.

Sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyor, Cenab-ı Allah’a emanet ediyorum.

Ne Mutlu Türk’üm Diyene.