10.09.2006 - 725. Ertuğrul Gazi'yi Anma ve Söğüt Şenlikleri Kutlama Mesajı
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

 

GENEL BAŞKANIMIZ DR. DEVLET BAHÇELİ’NİN

725. "ERTUĞRUL GAZİ’Yİ ANMA VE SÖĞÜT ŞENLİKLERİ" KUTLAMA MESAJI

10 Eylül 2006

Bundan 725 yıl önce, Söğüt’ten büyük ceddimiz Ertuğrul Gazi ile başlayan süreç, müteakip asırlarda yalnızca Türklerin değil, Dünya tarihinin de akışını değiştirecek çok önemli bir destanın müjdecisi olmuştur.
Bu destan, feyzini Hayme Ana’dan, duasını Şeyh Edebali’den, ünvanını Dursun Fakıh’tan ve ilhamını ise babası Ertuğrul Gazi’den alan Osman Gazi’nin Bey olması ile başlamıştır.

Bu hadise, küresel çapta değişimlere yol açacak ve yankıları günümüzü de şekillendirecek stratejik bir dönüm noktasıdır.

Ertuğrul Gazi ve Söğüt, asırlar önce büyük Türk milletinin uzunca bir durgunluk döneminden sonra yeniden yükselişe geçtiği maddi ve manevi bir kaynağın adıdır.

Ertuğrul Gazi ve Söğüt, şefkate şiddet, dostluğa ihanet, merhamete zulmetle karşılık veren entrikacı tekfurların kol gezdiği bir yörede asırlarca sürecek kutlu yolculuğun başlangıcıdır.

Söğüt’te Ertuğrul Gazi ile vücut bulan asil Türkmen ruhu, aralarına nifak girmiş Anadolu Türklüğünün yeniden birliğe ve dirliğe kavuşmasında ve bu toprakların yurt tutulmasında anahtar rol üstlenmiştir.

Bu nedenle, bu kutlu beldenin Türkleşmesi yalnızca bir coğrafyanın Türkler tarafından ele geçirilmesi değildir. Aynı zamanda Anadolu'da Osmanoğulları ile altı yüz yıllık muhteşem bir ömür sürecek Türk devletine tarihin tanıklık etmesidir.

Ertuğrul Gazi, Orta Asya’dan bu yana süregelen Türkmen boylarına yurt arama sevdasını, bugün sınırlarımızın ötesindeki Caber’de, Fırat’ın koynunda yatan babası Süleyman Şah’tan almıştır.
Ertuğrul Gazi’den başlayarak şekillenen tarih içerisinde, uğruna verdiğimiz şehitlerimizle Anadolu toprakları vatanlaşmıştır. Bu, yüzyıllardır Türksüz bir Anadolu arayışındaki Batı zihniyetine karşı da en kesin cevap olmuştur.
Ertuğrul Gazi ve torunlarının en önemli başarısı, Anadolu Türkmen boylarını ve beylerini, kavga ve kargaşadan uzak tutup, ortak hedeflere yöneltmiş olmalarıdır.

Bu, temel ilkeler, 400 çadırlık bir Türkmen varlığından, üç kıtaya yayılan küresel bir kudretin doğmasını ve derin kökler salmasını sağlamıştır.

Söğüt toprağından beslenen bir küçük fidandan, koca bir Cihan devletinin doğuşunun sırrı, öncelikle kardeşliğin ve kaynaşmanın sağlanması ve sonra bunun sürdürülmesinde yatmaktadır.
Bu milli hasletler, içtenlikle inanıyorum ki hala bu topraklarda ve bu topraklar için atan yüreklerinizde, nadide bir Türkmen işlemesi gibi saklı durmaktadır.

Yeniden lider ülke olmak ve insanlığa hakkaniyet dersi vermek isteyen aziz milletimiz, onu tertemiz vicdanlarında saklı durduğu yerden çıkartacak milli ve kudretli bir yönetimi beklemektedir.

Bu itibarla, Ertuğrul Gazi ve nesillerinin o dönemde tesis ettikleri kardeşlik ruhu, bugün de değişik mihraklar tarafından tahribine çalışılan milli birlik ve beraberliğimizin devamında hepimize ilham kaynağı olmalıdır.
Gaflet içindeki mihrakların marifeti ile milli hassasiyetlerimizin kırılgan hale geldiği günümüzde, bu tarihi mirastan çıkaracağımız en önemli ders budur.

Ertuğrul Gazi’nin manevi mirasının feyzi, yalnızca Türkler arasındaki kardeşliği tesisten ibaret değildir. Aynı zamanda Dünya, Türkleri de tanıma imkânı bulmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu ile karşılaşan farklı kimlik ve dinlere mensup milletler, Türklerin şefkat, bağışlama, adil yönetim ve kucaklama gibi hasletleri ile de tanışmışlardır.

Müteakip yıllarda “Osmanlı Barışı” adı ile tanımlanacak olan hakkaniyet ve insaniyete saygıesasına dayanan birlikte yaşama ve kucaklaşma projesi Ertuğrul Gazi ve neslinin asaleti ile gerçekleşme imkânı bulmuştur.

Türklerin yönetiminde ve Türk devletinin hakemliğinde, karşılıklı tahammül, işbirliği ve saygıya dayalı bir beşeri düzen, yüzyıllar boyu Türkleri bir kurtarıcı olarak gören üç kıtadaki halkların da özlemi olmuştur.

Bu nedenle, Türk milletinin Küresel Güçler arasında yeniden yerini almasının yolu, Ertuğrul Gazi ile başlayan tarihi mirasa sarılarak “kardeşlik ve birlikte yaşamanın cazibesini artırmak” olmalıdır.

Milletimiz, onurlu, huzurlu, müreffeh ve saygın bir gelecek için milli varlığımız ve dirliğimiz etrafında kucaklaşmak zorundadır.

Türk milletinin kabiliyeti ve tarihi mirası, Ertuğrul Ocağından ilham ve güç almış samimi ve bilinçli bir yönetimin önderliği ile bunu çok kısa sürede başaracak güçtedir.

Bu toprakları vatan yapan aziz ecdadımızdan devraldığımız mirasın, omuzlarımıza yüklediğini görev elbette ağırdır. Ancak bu kutlu vazifeyi yerine getirmek için ihtiyacımız olan cesaret ve ilham şanlı tarihimizde fazlasıyla mevcuttur.

Ertuğrul Gazi’nin ve onun asil neslinin kılavuzluğu büyük Türk milletini tarihte olduğu gibi yine hak ettiği yere yükseltecektir.

Bu duygularla, bu çok anlamlı günde büyük Türk milletinin bekası için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve başta büyük ceddimiz Ertuğrul Gazi olmak üzere kahraman ecdadımızı saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.

Tarih boyunca vatan ve millet sevdası ile dünyanın her yerinde şahadet mertebesine yükselmiş ecdadımıza; bugün milli birlik ve beraberliğimize musallat olan bölücü terörle mücadelede kahramanca can veren aziz vatan evlatlarımıza, en derin şükran hissiyatımla Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyorum.

Dr. Devlet Bahçeli
Milliyetçi Hareket Partisi
Genel Başkanı