Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı
Sayın Prof. Dr. Mevlüt KARAKAYA’nın Aydın İl Kongresinde
yapmış olduğu basın açıklaması.
20 Mayıs 2012

MİLLİ NE KADAR KAVRAM VE KURUM VARSA HEPSİYLE UĞRAŞTILAR

Bugün iktidarda olan siyasi parti, iktidara geldiği günden bu yana, bu millete ait tüm değerlerle bazen açıktan bazen sinsice uğraşmıştır. Bize ait değerli ne kadar kavram varsa hepsinin ya içini boşaltmış, ya anlamsızlaştırmış ya da sulandırmıştır. Milli bayramları bir şov-gösteri etkinliği olarak gösterme gayretleri, şehitlik gibi ulvi bir kavramın içine sivil şehitlik gibi yeni kavramların sokulmaya çalışılması, istiklal marşının sözlerinin tiye alınması, andımıza karşı açıkça tavır konması bunlardan yalnızca bir kaçı. Sadece kavramlarla kalınmamış; bu milletin varlıklarına, değerlerine sahip çıkan ne kadar kurum varsa hepsi ya işlevsiz hale getirilmiş, ya itibarsızlaştırılmış, ya kapatılmış ya da sözde yeniden yapılandırmaya tabi tutulmuştur.

Üretmeden tüketen bir toplum olma anlayışı bu millete yapılan en büyük kötülüklerden birisi olmuştur:

Bir millet için milli olan hasletlerden bir tanesi de üretmektir. AKP hükümetleri bu milleti üretmeden tüketen bir topluma dönüştürme gayreti içerisinde olmuşlardır. İktidarda oldukları dönem yakından incelendiğinde, üretime yönelik ekonomi politikalarının özünün;  “pahalıya üret, ucuza sat” biçiminde olduğunu görmek mümkün olacaktır. Son 10 yılda üreten kesim, sistematik bir biçimde maksatlı olarak üretimden soğutuldu. AKP politikaları ucuz ithal malları ve pahalı girdi maliyetleri karşısında yerli üretimi savunmasız ve çaresiz bıraktı. Kâr iştahı kabarmış bankaların saldırgan pazarlama politikalarına izin vererek, başta hane halkı olmak üzere tüm kesimleri gırtlağına kadar borçlandırdı. Kolay borçlanma ve sözde ucuz finans imkânları sunarak “üretmeden tüketen” bir toplum oluşturdu. Akla gelebilecek her türlü ithal malların satıldığı devasa Alış Veriş Merkezlerini Türk insanın günlük ziyaret ve yaşam merkezleri haline getirdi.

Yabancı hem parasını sattı hem malını:

AKP hükümetleri, sıcak para girişini teşvik ederek bir döviz bolluğu yarattı. Sıcak para sahipleri bazı yıllarda yüzde 40’ları aşan düzeylerde gelirler elde etti. Bu, dünyanın birçok ülkesinde; değil bir yılda, on yılda, hatta yirmi yılda dahi elde edilebilecek bir gelir düzeyi değildi. Bol döviz ve likidite, kurları ve nominal faizleri düşürdü. Düşük kur, ithal mallarının fiyatını ucuzlattı. İthalatta patlama oldu. 2003’ün başından 2011 yılının sonuna kadar 1,4 trilyon ABD dolarlık ithalat yapıldı. Bu dönemdeki dış ticaret açığı 500 milyar ABD dolarını aştı. Cari açık ise 300 milyar ABD dolarını buldu. Bütün bu dış alım fazlaları borçlanma ve sıcak para adı altında giren yabancıların paralarıyla yapıldı. Bu nedenle de AKP hükümetleri küresel sermayenin hep ilgi, sevgi ve övgü odağında oldu. Çünkü küresel sermaye bir taraftan parasını satarken diğer taraftan da malını sattı. Özel sektörün dış borcu 2011 sonu itibariyle 200 milyar ABD dolarını aştı. Bu rakam 2002 yılında sadece 43 milyar ABD dolarıydı.

Yabancı hem malını sattı hem de parasını, iki taraflı kazandı. Vatandaş kolay borçlandı, ucuz ithal malı aldı, daha çok tüketip kendisini daha mutlu hissetti. Enflasyon ve faizler görüntüde de olsa düştü. Sonuçtan memnun kalan küresel sermaye ve vatandaş AKP iktidarına övgüler sundu. Ancak, bugün itibariyle işler tersine dönmeye başladı. Enflasyon yeniden çift hanelere döndü, kurlar yükselmeye başladı, cari açık da her zaman olduğundan çok daha fazla küresel risk algısını oluşturdu.

Sonuç itibariyle, gerek siyasal alan da yaşanan çalkantılar gerekse ekonomik alandaki bunca risk ve üretim karşıtlığının geldiği merhale Milliyetçi Hareket Partisinin tek başına iktidarını zorunlu kılmaktadır. Bugün itibariyle il ve ilçe kongrelerinin önemli bir kısmını tamamlamış olan Milliyetçi Hareket Partisi 4 Kasım 2012 tarihinde 10. Olağan Büyük Kurultayı’nı gerçekleştirecektir. Bu kurultayda yakacağı meşale ile ana doluyu aydınlatacak ve tüm yurda tek başına iktidara hazır olduğunu haykıracaktır. Bugün burada gerçekleştirmekte olduğumuz Aydın İl Kongremiz ile kutlu iktidara yürüyüşümüzde sorumluluk alacak yönetim kadrosunu belirleyeceğiz. Kongrede çıkacak kararların ülkemize, partimize ve aydın ilimize hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz eder, hepinize saygılarımı sunarım.

“Ne Mutlu Türküm Diyene”.