Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sayın Prof. Dr. Mevlüt KARAKAYA
ve Genel Sekreter Yardımcısı Abbas BOZYEL’in Van, Bitlis, Siirt ve Şırnak
İl Teşkilatlarımızın Bölge İstişare Toplantısından Önce Yapmış Oldukları Basın Açıklaması.  
18 Eylül 2012

Değerli Basın Mensupları

Hareketimizin Çok Kıymetli Başkanları Ve Yöneticileri

Hepinizi en derin saygılarımızla selamlıyoruz.

Aranızda bulunmaktan büyük bir memnuniyet ve onur duyduğumuzu belirtirken, geçen yılki deprem felaketinde hayatını kaybedenlerle birlikte, milletimizin, devletimizin ve vatanımızın ebed-müddet yaşaması uğrunda canlarını seve seve feda eden tüm aziz şehitlerimizi, bir kez daha rahmetle yâd ediyoruz. Mekânları Cennet, ruhları şad olsun.

Değerli Basın Mensupları

Kıymetli Dava Arkadaşlarım

Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türkiye’nin her yerinde olduğu gibi bugünde Van’daki, teşkilat mensuplarımızla; ülkemizin iç ve dış politikadaki meseleleri hakkında istişarelerde bulunmak,  özellikle de, artık; gelecek yıl Ekim ayının son haftasında yapılması kesinleşen “yerel seçimlerle” ilgili yapacağımız hazırlıklar hususunda değerlendirmelerde yapmak üzere, bir araya gelmiş bulunmaktayız. Dolayısıyla tamamen il, ilçe ve belde yöneticilerinden müteşekkil, il istişare toplantımızı bu gaye ile toplamış bulunuyoruz.

Öncelikle belirtmeliyiz ki; yeni başlayan 2012-2013 eğitim ve öğretim yılında milyonlarca öğrencimiz ve velileri kaygılı, öğretmenlerimiz ise bir hayli sıkıntılıdır.

Genel başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin de dün ifade ettiği gibi; “Derslik miktarındaki yetersizlikler, öğretmen sayısındaki darlıklar, müfredattaki açmazlar ve eğitim politikalarındaki ufuksuzluklar karşı karşıya olduğumuz belirgin problemlerden yalnızca bir kısmıdır.

Bu anlamda gelecek kuşakların yetişmesinde öneme sahip olan eğitim alanımız; deyim yerindeyse bir bozgun hali yaşamakla yüz yüze bırakılmıştır. Yeni öğretim yılına öğretmenlerimizin mesleki, ekonomik ve sosyal sorunları çözülmeden girildiği aşikârdır.

Özür gurubu tayinlerindeki açmazlar hala sürmekte, güvenceden yoksun halde çalışan ücretli öğretmenlerin meseleleri ağırlaşmakta, yeni eğitim sistemiyle birlikte başak veren ve özellikle sınıf öğretmenlerimizi pençesine alan norm kadro sorunları devam etmektedir. AKP hükümeti milletimizin bütünlüğünü önemsemediği gibi, öğretmen ailelerinin bütünlüğünü ve birliğini de umursamamaktadır.

Tüm bu eksikliklere rağmen; 2012-2013 eğitim ve öğretim yılının öğrencilerimize, ailelerine ve muhterem öğretmenlerimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor, en iyi dileklerimizi sunuyoruz.

Değerli Basın Mensupları

Kıymetli Dava Arkadaşlarım

On yıldan beridir milletimizi bunaltan, zihinleri bulandıran, geleceğini karartan,  AKP'nin takip ettiği dış politikadaki arayışların, kimlere 'hizmet', kimlerin hesabına 'servis' amacı taşıdığı tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır.

"Aklı Suriye'de, gönlü okyanus ötesinde" olan bu siyasi zihniyetin, peşine takıldığı ve “eş başkanlığını” yapmaktan büyük bir şeref duyduğunu ilan ettiği, “Büyük Ortadoğu Projesi” dâhilinde hangi tehlikeli işlerle meşgul olduğu, peşine takıldığı “Arap baharı” çerçevesinde, sonu belirsiz hangi karanlık sulara dümen kırdığını ortadadır.

Ne kadar acı ki; yanı başımızdaki Müslüman kardeşlerimizin yurduna haçlı bayrağının dikileceğini bile bile, canını dişine takmış vaziyette ha bire haçlıların peşinden koşturan bugünkü Hükümetin tutumu, ibrete şayan bir aymazlık, gaflet hatta bir adım ötesi geleceğimize kast eden bir suikasttır.

Şüphesiz ki milli, dini ve siyasi hayatımızla, devlet idare ve yönetme irademizle asla bağdaşmayan bu kör gidişatın, gelecekte; bedeli ağır hangi faturaları önümüze çıkarabileceğini şimdiden hissettikçe, ürpermemek elde değildir.

Maalesef bir cihan devletinin varisi olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesine aykırı bir idare sergileyen bugünkü AKP İktidarı; adeta; "Bir elinde cımbız, bir elinde ayna. Umurunda mı dünya" şarkısı eşliğinde; tüm felaketleri bir saadet zinciri şeklinde takdim edecek kadar, yalan ve dolanla meşgul vaziyettedir.

Hele hele, "model ülke Türkiye, bölgenin yeni lideri Türkiye, küresel güç Türkiye” gibi bir takım çekici sözlerle ambalajlanan tuzağa dörtnala koşan AKP Hükümetinin, yanlış politikaları, başta Suriye olmak üzere komşu coğrafyalardaki kontrolsüz gelişmelere taraf olan aymazlığı ve iç kamuoyunun gözünü boyamaya yönelik çıkışları doğrudan doğruya terör dalgası olarak yansımaktadır.

Sınırlarımız bugün yolgeçen hanına dönmüş, hiçbir güvenliği kalmamıştır. Irak’ın kuzeyinde yuvalanan veya Suriye’de konuşlanan terör örgütü kolaylıkla ve istediği zaman ülkemizde menfur suikastlarını gerçekleştirmektedir.

Buna karşın MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin " Kandil'e Türk bayrağını dik. Eli kanlı PKK’lı caniler dünyanın kaç bucak olduğunu görsün. Terör de son bulsun" sözlerini dikkate almayan AKP İktidarının; bir yıkım ve ihanet projesi olan “açılım zırvasıyla”  ülkemizin dört bir yanını kan ve gözyaşına boğulmasına vesile olduğu da bir gerçektir.

Bu sayede bölücü terör sadece Anadolu’daki bin yıllık kardeşliğimizin bitmesi ve Türk milletinin etnik kimliklere bükülerek anlam ve ruhunu kaybetmesi mecrasında haince adımlar atmakta, çoluk çocuk, yaşlı genç, asker-polis, sivil halk demeden katliamlarına devam etmektedir.

Ancak unutulmamalıdır ki; AKP Hükümeti tarafından ısrarla sürdürülen, Türk milletini 36 etnik kimliğe bölme senaryosu, önce Kürt açılımı, sonra demokratik açılım ve bunda da dikiş tutturulmayınca “milli birlik ve kardeşlik projesi” adı altında sürdürülen yıkım süreci;  bölücülüğü azdırmış, teröristleri cesaretlendirmiştir.

Nitekim Habur’daki terörist karşılama törenleri, Oslo’da kurulan pazarlık masaları ve İmralı’yla sürdürülen müzakereler içinde bulunduğumuz bu karanlık günlerin tetikleyici unsurları olmuştur.

Dolayısıyla bir taraftan terör can yakmaya, ocakları söndürmeye devam ederken, teröristlerin geldiği yer belli iken dönüp oralara gözünün ucuyla bakmaya cesaret edemeyen AKP Hükümeti sadece; Suriye ile ilgili gündemi sıcak tutmaya çalışmaktadır.

Bu durum gündemi gizlemeye yönelik bir manipülasyon olup, nedeni de bellidir. Çok açıktır ki Erdoğan başta "Arap baharı" adı altında operasyonlara tabi tutulan ülkelerin uğradığı kanlı mezalim ve işgalle birlikte, Suriye'nin içine yuvarlandığı bugünkü kaotik ve kardeş kavgasında da, ciddi anlamdaki kusurunu örtbas etmeye çalışmaktadır.

Sonuç olarak, Türk milletinin varlığından rahatsız olan, beraberliğimizi sonlandırmayı amaçlayan, küsmemizi, ayrılmamızı ve ortadan ikiye yarılmamızı projelendiren tüm mihraklara, Van’dan haykırıyor ve buradan tekrar ilan ediyoruz ki; geçmişi birlikte yaşadık, bugünlere taşıdık, geleceği de birlikte yaşayacağız. Milletimizi, devletimizi ve vatanımızı bir ve bütün olarak kıyamete kadar yaşatacağız. Milletimizin tüm fertlerini yarınların sırtı pek, karnı tok, huzur ve güvenlik içinde yaşayacağı; “MHP’nin Tek başına İktidarında” buluşmak temennisiyle hepinize teşekkür ediyoruz.

Saygılarımızla,

Ne Mutlu Türküm Diyene.