Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Denizli Milletvekili
Sayın Emin Haluk AYHAN’ın TBMM’de yapmış olduğu basın toplantısı.
15 Ağustos 2013

Değerli Basın Mensupları,

Bugün Türkiye Cumhuriyetinin yönetilebildiğini söylemek mümkün değildir. Bunu daha önceki basın toplantılarında sizlerle daha öncede defalarca paylaştım.

Parlamento da 326 milletvekili bulunan ve arkasında yüzde 50’den fazla oy desteği olduğunu iddia eden AKP halen ülkede seçim sistemi ile ilgili düzenlemeler ile iktidarda kalma hilelerini geliştirme çabası içindedir.

Simülasyon çalışmalarından bahseden AKP yetkilileri neyin simülasyonunu yaptıklarını da topluma anlatmaları gerekir.

AKP’liler çok güçlü olduklarını ifade etmelerine rağmen halen iktidarda nasıl kalırız simülasyonlarını yapmakla meşguldür.

Yakında iktidarda kalabilmek için Rize’nin bir bölümü ile Edirne’nin bir bölümünün aynı seçim bölgesinde kalmasını öngören tasarıları görürsek hiç şaşmamak gerekir.

AKP, bunalmıştır. Sıkıntı içindedir. Sandık sandık MHP’nin en kötü sonucu alacağı yerleri simülasyonlarla aramaya başlamıştır.

Ayrıca simülasyonlarda AKP’nin dikkate alması gereken bir olay, gerçekte olduğu gibi PKK’nın bağımlı değişkeni olduğudur. Bu durum Habur, Oslo ve çözüm rezaletlerinin AKP’ye yetmediğini göstermektedir.

AKP bir iki puanın peşindedir. Bu yüzden mücevhercilere gereken kolaylığı sağlamaktan kaçmaktadır. Kendi çözeceği problemleri muhalefetin üzerine yıkmaya çalışmaktadır. AKP herkesi AKP’ye bir puan daha duasına çıkarma derdine düşmüştür.

Yapılan bu simülasyonlar AKP’nin Başbakan Erdoğan’a başkanlık yolunu açacak sayıları tespit etmeye yöneliktir.

AKP, AKP ve Sayın Başbakanın ertelemek zorunda kalacağı başkanlık hayallerini referandumda yakalayacağı çoğunluğu elde edecek bir sonuca göre dizayn edecek simülasyonun peşindedir.

AKP’nin amacı, simülasyonla olayın sonucunu tahmin değil, kafasındaki Başkanlık sistemine göre simülasyon hedeflemesi yapmaya çalışmaktadır.

AKP’nin amacı siyasal istikrar ve temsilde adalet değil Sayın Başbakanı kurtarmaktır.

Anayasa ve başkanlık türküsü söyleyen AKP HSYK’yı yeniden değiştirme peşindedir.

AKP ve Hükümet çözüm sürecinde devletin ve milletin aleyhinde bir şey yok derken Türkiye Cumhuriyeti ile Türk milletini kastetmediğini söyleyememektedir.

AKP gerçekleri görmek istememektedir.

AKP’yi gidiş korkusu sarmıştır.

Tribünlerde gözaltılar için hazırlıklar başlamıştır. Kombine biletler için taahhütnameye ihtiyaç duyulmaya başlanacaktır.

Torpilin belgeleri basında ilan edilmeye başlanmıştır.

Sivil toplum kuruluşları Hükümet korkusuna veya Hükümet talimatlarıyla genel kurullarına muhalefeti davet edemez olmuştur.

Tencere tava çalanların komşular tarafından jurnallenmesi bizzat Başbakan tarafından istenmektedir.

Sayın Başbakan şimdide TOBB mensuplarını kışkırtmaya başlamıştır. Ortadaki problemi faizcileri kendi halletmesi gerekirken TOBB’u muhatap etmeye çalışmaktadır. Yetkiliysen suçluyu ve sorumluyu biliyorsan kendin neden hesap sor muyorsun?

Meclise hesap vermek zorunda olan kamu kurumları raporlarında Meclisin ilgisini çekmeyecek kısımları çıkardığını söyleyecek kadar şaşırmışlardır.

AKP bölgede meydana gelen olaylardan rahatsızdır. Başkalarına her şeyi söylemekte kendini haklı görmektedir. Görebilirde haklıda olabilir.

Ancak, bölgede meydana gelen olayların batı senaryosu olduğunu düşünürken, bu olayların BOP çerçevesinde cereyan ettiği ve kendisinin de BOP’un bölge temsilcisi, eş başkanı olduğu AKP’liler ve Sayın Başbakan tarafından telaffuz edilmemektedir. Şimdi eş başkanlıkta rahatsızlık duyanlar vardır.

Ülke de meydana gelen olaylarda AKP’nin hatta Hükümetin içinde bile farklı seslerin açıkça ortaya çıktığı görülmektedir.

Dış politikamızın dışarıdan gıpta ile izlendiğini söyleyenler sıfır sorundan sıfırın da kaybolduğu sorunlar yumağı haline geldiğinden habersiz ortada dolaşmaya devam etmektedirler. Artık hükümet Suriye’den bahsetmemektedir.

Kayıt dışı politikalarla dışarıda ne söyledikleri belli değildir. AKP’nin en büyük kader ortağı Barzani olmuştur.

AKP’nin uyguladığı politikalar sonucunda Türkiye Cumhuriyeti sınırlarına ülke tarihinde binlerce kaçakçının aynı anda taarruz etmesi ilk defa yaşanmıştır.

Fiilen ortadan kalkan sınırlar dikkate alındığında, AKP’nin uyguladığı politikalar sonucunda PKK’nın muadili PYD ile komşu olunmasını Türkiye Cumhuriyeti’ne hediye etmiştir.

PYD’nin liderine Esad’la yakın olma, PKK’dan uzak dur, Suriye’de muhalefetle birlik ol düsturu çektiği basında yer almaya başlamıştır. Hükümet önceden tedbir alsa bunlara gerek kalmazdı.

Barzani’nin Suriye sınırını kapattığını söyleyenler ve buna sevinenler, orada PKK’nın yapılanmasının güçlendirildiğini bilmezlikten gelme gayreti içindedirler.

Oradaki PYD bayrağının kalkıp başka bayrağın asılmasını kendileri için güven unsuru sayan AKP yandaşları ne söylediğini bilemez hale gelmişlerdir.

İzlenen politikalar Suriye politikasının sadece savunma değil, güvenlik problemi de ortaya çıkardığı açıktır.

PKK’yı muhatap alan AKP şimdide El Şababı muhatap almaya başlamıştır.

Kendilerini iyi muhafazakâr başkalarına çakma muhafazakâr diyenler kedilerince haklı olabilirler. Ancak kendilerinin çakmadan çıkma muhafazakâr olduklarını bilmesi gerekir.

AKP, BOP’un buradaki eş başkanı olma arzusunu sürdürme gayreti içindeki olmasına rağmen bu konuda bile zarar gördüğünü düşünerek çark etme ihtiyacını hissetmektedir. Aslında AKP’nin bu konuda bir makyajcıya ihtiyacı vardır.

AKP İktidarının Barzani, PKK, PYD ilişkileri bütün gayreti ile sürdürmekle beraber bu ilişkinin karşı tarafın adının konamadığı eski yoldaşları tarafından bile ifade edilir olmuştur.

Şimdi AKP’lilere soruyorum. Türk milletinin ordusuna bundan böyle Türk ordusu diyemeyecek miyiz? Sözde akillerin Bayrakla ilgili önerileri zaten daha önce basında yer almıştı. PKK ile yapılan görüşmelerde böyle bir husus yer almakta mıdır? Böyle bir şey var ise bu kimi memnun etmek için ifade edilmektedir.

AKP’ye göre bölücülük sanal tehdittir. Kürtçülük probleminin Türk milleti açısından bölücülük problemi taşımadığını beyan etmenin anlaşılır bir tarafı olduğunu söylemek mümkün değildir.

AKP yandaşları ve kılavuzları bile AKP’nin yeniyi anlamlandırmakta zorluk çektiklerini iddia etmektedirler. Ayrıca AKP’nin gelişen olayları anlamadığı ve olayları ıskaladığını söylemektedirler.

AKP PYD ile de anlaşıyor gözükmektedir. Görüşmelerin karşılıklı anlayış içinde geçtiğini AKP’nin muhatapları söylemektedir.

AKP çözüm zilletine PYD’yi de ortak etmiştir. PYD’nin KCK çatısı altında faaliyet gösterdiği Kandil’e bağlı olduğunun AKP farkında değil midir? Elbette farkındadır. Zaten AKP’nin doğal muhatabı orasıdır.

Gezi olaylarının AKP’ye iyi geldiğini ve AKP’de bir canlanma ve toparlanmaya sebep olduğunu söyleyenler gezi olaylarının Hükümet devirme operasyonu olduğunu söylemeye başlamışlardır. Belediye Başkanları istihbaratçı olmuşlardır.

AKP’nin yarattığı ekonomik sistem önemli ölçüde ekonomik, sosyal ve kültürel yapıyı tahrip etmiştir. Bürokratların ifadeleri 2008’den beri hileli boşanan 14 bin kişinin aylığını kestiklerini ifade etmektedirler. Bunun medyada çok yaygın bir yer aldığı ifade edilmektedir. Yakında medyada bu tür haberlerin yayınlanması yasaklanabilir.

Bu haberlerden sonra kamuoyunu ikna konusunda zorlanırlarsa bürokratlara konuşma yasağı getirebilirler.

Ekonomide tasarruf etme imkânı kalmamıştır. Ortadan kalkmıştır. Tasarruf oranları AKP sayesinde perişan haldedir.

AKP yönetiminde Dış Ticaret ve Ödemeler Dengesi açıkları tavana vurmuştur.

Ülke sanayisi ithalatsız yaşayamaz hale gelmiştir. Her geçen gün bu bağımlılık giderek artmaktadır.

Daha önceleri ihracatta AB’nin payının azaldığına sevinenler şimdi AB payının artışına sevinmektedir.

Kurlardaki gelişme Denizli Sanayi Odası başkanı Sayın Keçecinin deyimi ile “tekstil sektörü soluk alma şansını yakalamıştır.”

Cari açığın finansmanı 2/3’ü kısa vadeli kaynaklarla karşılanmaktadır.

Meydana gelen siyasi gelişmeler büyümeyi menfi etkilemiştir.

TL’nin değer kaybı, faiz oranları artığı ekonomik büyümeyi olumsuz etkilemektedir. Büyüme hedeflerindeki negatif sapma, enflasyon hedeflerinden negatif yönlü sapma ekonomik hedeflerde ilk gözüken gelişmelerdir.

Hükümet faizlerin yükselmesinden hiç uyguladığı politikaların sorumluluğu olduğunu düşünmemektedir. Bu faiz yükselmesi Hükümete faiz lobisinin diktası değil midir?

Faiz lobisi Hükümeti yenmiştir. Ancak, faiz lobisinin hükümetten 2 puan daha fazla faizi talebi olduğunu yandaşlar beyan etmektedirler.

Hanelerin borç yükünün arttığı ortadadır.

AKP’nin, denetimin yarattığı algının şirket değerlerini % 50 düşürdüğü herkes söylüyor. Demek ki AKP’nin verdiği hava böyle bir algının ortaya çıktığını gösteriyor. Bunun böyle olup olmadığının izahı AKP’ye aittir.

AKP, kara para aklamaya doymamıştır.

Tüketici kredileri ile kredi kartları borçları toplam bir yılda yüzde 26 artmıştır.

Hükümet varlık barışına doymamaktadır. 50 Milyar TL’yi daha aklamışlardır. Şimdi yetmemiş süreyi uzatma çabası içine girmişlerdir.

Geldiklerinden beri kafayı varlık barışı ile bozmuşlardır.

2008’den sonra giden kaçak göçek demek ki 50 Milyardan daha fazladır ki süreyi uzatma çabasına girmişlerdir.

Bu rakamlar Sayın Babacanın telaffuz ettiği rakamlar mıdır?

Mukayesesini kamuoyuna açıklamalıdırlar.

Kalkınma Planı yasalaşıyor.

Geçen planın da hedefleri ile gerçekleşmelerini saklıyorlar. Tasarruflar ve dış ödemeler dengesi gerçekleşmeleri ile AKP’nin anayasayı çiğnediği açıkça görülmektedir. Ancak iktidardan çıt çıkmamaktadır. Hedefler ve gerçekleşmeleri mukayese edecek bir dokümanı hiç kimse görmüyor.

Yatırımların ne hale geldiği ise I.çeyrek GSYİH büyümesindeki detaylar incelendiğinde açıkça görülmektedir. Özel sektör yatırım yapmaktan nefret eder hale gelmiştir. Rakamlar incelendiğinde Hükümetin boyasının döküldüğü ortadadır. Hükümete güvenin azaldığı özel sektör yatırımlarının çift haneli negatif değişimlerinden görülmektedir.

Hepinize teşekkür ediyorum.