Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri Sayın İsmet BÜYÜKATAMAN’ın
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AKP Antalya İl Kongresinde yaptığı konuşmada Sayın Genel Başkanımızı ve partimizi hedef alarak “Beni konuşturma, imzalar elimizde. Öcalan'ı idamdan sen kurtardın” demiştir. Başbakan Erdoğan, her başı sıkıştığında aynı yalana başvurmakta ve MHP’yi bölücü başını idam etmemekle suçlamaktadır. Öcalan’ı daha yakalanmadan idamdan kurtaran süreç, 1997'de Türkiye'nin AİHM'in yargı yetkisini daimi olarak kabul ettiği protokolle başlamıştır. 1997 yılında Türkiye, İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11 no’lu protokolünü imzalayarak, kabul etmiş ve 1997 yılında kabul edilen bu protokolle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin yargı yetkisini daimi olarak kabul etmiştir. Bu protokol, AİHM'in yargı yetkisinin daimi olarak kabul edileceğini, ölüm cezasını kaldıracağını ve hiç kimsenin bu cezaya çarptırılmayacağını, mevcut idam kararlarının infaz edilmeyeceğini taahhüt etmişti. Başbakan merhum Necmettin Erbakan, yardımcısı ise Tansu Çiller’di. Protokolde, sonraki yıllarda AKP'nin kurucularından olan bugünkü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de bakan olarak imzası vardı. Mevcut Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de imzasının bulunduğu bu protokolün sonucunda bölücübaşı mahkemeye başvuru hakkı elde etmiştir. 29 Haziran 1999 tarihinde teröristbaşının TCK’nın 125. maddesine göre ölüm cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, 25 Kasım 1999 tarihinde Yargıtay 9. Ceza Dairesi, teröristbaşı hakkında verilen idam cezasını oy birliği ile onamış ve bu süreçten sonra teröristbaşı 25 Kasım 1999’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurmuştur. 30 Kasım 1999 tarihi itibariyle başvuruyu incelemeye aldığını belirtip ihtiyati tedbir kararı alan AİHM'in Türkiye'den talebi şöyleydi: “Sözleşme hükümlerine başvuranın şikâyetinin kabul edilebilirliğini ve esasını etkin bir biçimde sonuçlandırana kadar, idam cezasının infaz edilmemesi için gerekli bütün adımlar atılmalı.” Refahyol Hükümeti'nin imzaladığı 11 No'lu protokol gereği 3 Ağustos 2002'de Meclis toplanarak idamın kaldırılmasını görüşmüş, 4771 sayılı kanun ile idam cezası kaldırılmıştır. Aralarında AKP'nin 41 milletvekilinin de bulunduğu 320 milletvekili idam cezasının kaldırılması yönünde, 117 MHP milletvekili kaldırılmaması yönünde oy kullanmıştır. Üstelik bu kanun teröristbaşının idamını da engellemiyordu. 2002'de AKP iktidara geldi. İdam cezasının tamamen kaldırılmasını içeren AİHM sözleşmesinin 6 No'lu protokolünü 15 Ocak 2003'te imzaladı. Bu protokol gereği AKP, 7 Mayıs 2004'te 4771 sayılı kanundaki terör savaş ve yakın savaş suçları cümlesini de çıkartarak teröristbaşının idamının önünü tamamen kapatmıştır. İdam cezasını TCK'dan çıkartan AKP'nin her başı sıkıştığında teröristbaşının asılmaması konusunda MHP’yi eleştirmesi çarpıtmadır, yalancılıktır, sahtekârlıktır. MHP, Öcalan’ı ipten kurtarma operasyonuna tek başına ve sonuna kadar karşı çıkmıştır. Bu durum 57. Hükümet ortaklarımızla bir yol ayrımına gelinmesinde başlıca etken olmuştur. Bu belayı Türkiye’nin başına açan inançsız ve ilkesiz AKP yönetimi MHP’nin 57. Koalisyon hükümeti ortağı olduğu dönemde terörist başının infaz sürecinin askıya alınmasını şimdi istismar gayreti içine girmişlerdir. Terörist başı Öcalan’ı ipten kurtarmak için yapılan bu ittifak Meclis zabıtlarıyla tarihe geçmiştir. Televizyonların naklen yayınladığı Meclis oturumunda AKP milletvekillerinin tutumunu Türk Milleti ibretle izlemiştir. O dönemde Sayın Cumhurbaşkanı başkanlığında yapılan liderler zirvesinde AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ne söylediği özel tutanaklarda kayıtlıdır. Terörist başının avukatlığına soyunarak idam cezasının kaldırılması için seferber olan AKP’nin şimdi MHP’ye dil uzatması büyük bir yüzsüzlük ve riyakârlık örneğidir. 10 yıldır tek başına iktidar olan AKP’nin ilkesizliğini, inançsızlığını ve hakiki hüviyetini gizlemek için sarılabileceği herhangi bir bahane artık kalmamıştır. Bölücü başına “Sayın” diye saygıda kusur etmeyenler, MHP’yi Apo’yu idam etmemekle suçlamaktadır. Arsızlık ve utanmazlık denilen durum bu olsa gerektir. Başbakan bugüne kadar sürdüğü yalan ve istismar siyasetinden bir an önce vazgeçmelidir. Aksi halde milletinin gözüne baka baka yalan söyleyen bir Başbakan olarak ismi tarihe geçecektir.
|