Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Gaziantep Milletvekili Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu’nun saldırılarına cevaben” yapmış olduğu basın açıklaması. 2 Ağustos 2014
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Gaziantep Milletvekili
Sayın Prof. Dr. E. Semih YALÇIN’ın “AKP Genel Başkan Yardımcısı
Süleyman Soylu’nun saldırılarına cevaben” yapmış olduğu basın açıklaması.
2 Ağustos 2014

 

10 Ağustos seçimlerinde hezimete uğrayacağını anlayan aday Tayyip Erdoğan, halkın sandığa gitmesine kısa bir süre kala en hareketli ve çığırtkan silahlarını meydanlara salmaya başlamıştır. Bunlardan biri de AKP’nin siyasi dönme ve devşirmelerinden Süleyman Soylu’dur. Yeni efendisi Tayyip Erdoğan’ı koruyup kollama, yakınına kimseleri yaklaştırmama görevini ifa etmek üzere ortalığa bırakılan Soylu, kim hedef gösterildiyse ona saldırmaktadır.

Başka kapılarda aç kaldığı için cılız kalmış olan Süleyman Soylu, AKP genel merkezinde doyurulmuş ve önüne fazlasıyla dünya nimeti konularak semirtilmiştir.

Ancak, Süleyman Efendi’den “Dem bu demdir.” denilerek kendisinden bugüne kadarki nimetlerin karşılığını vermesi ve bütün hünerini göstermesi istenmiştir. Süleyman da “Hak” yerine sahibinin hakkını teslim etmek için bütün hünerini göstermiştir. Öylesine göstermiştir ki dil uzatmadık siyasetçi, salyasını akıtmadık rakip bırakmamıştır. Ama en çok da partimizi hedef almış; haram kemirmekten leş gibi kokan nefesi ve siyaset çöplüğüne dönmüş diliyle MHP’nin saygın Liderine ve Divan üyelerine saldırmıştır.

Süleyman; sınırsız dünya nimetine kavuşma ihtirasının insanı nasıl ilkesizleştirip eklemsizleştirdiğine; para, mevki ve şöhret hırsının nasıl tanınmaz hâle getirdiğine en çarpıcı örneklerden biridir. Onun politik portresi; aynı zamanda Türkiye’de siyasi çıkar, uzak emelli olma hastalığı ve tamahın insanı insanlıktan çıkardığının da resmidir.

Büyük şairimiz Mehmet Akif’in Hak namına haksızlık irtikâp edenlere ve ecdada dil uzatanlara karşı durmanın farkını ortaya koyan aşağıdaki şiiri, bu Süleyman’ın içine düştüğü acınası vaziyeti tasvir etmektedir:

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;

Gelenin keyfi için geçmişe asla sövemem.

Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım;

Boğamazsam hiç olmazsa yanımdan kovarım.

Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;

Hele Hak namına ölsem haksızlığa tapamam.

“Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.” ama biz yine de hatırlatalım. Bu Süleyman Efendi var ya daha DYP’nin saflarında iken gelecek ve ikbal hırsıyla yanıp tutuştuğunu belli etmiştir. Aldığı eğitim işletmecilik ve yaptığı iş de borsa simsarlığı olan Süleyman, daha sonra DP’nin başında siyasi faaliyet göstermiş ancak burada AKP’nin hatalarını sayıp dökerek metelik kazanamayacağını anlamıştır. İyi koku alan burnu sayesinde para ve hesapsız menfaatin AKP çevrelerinde devridaim ettiğini görmüş, aniden iktidar saflarına katılmıştır.

Önceleri iktidar partisini ve Erdoğan’ı en ağır ifadelerle eleştiren Süleyman, bu partiye girdikten sonra aniden söylemini değiştirmiştir.

Süleyman için hürriyet, demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi kavram ve değerlerin hiçbir önemi yoktur. Onun için en büyük değer, sahip olduğu dünyevi çıkarların korunması ve sürdürülmesidir. O yüzden geçmişini inkâr edercesine borsa simsarlığından AKP’nin siyaset simsarlığına geçiş yapmıştır.

Osmanlı tarihi, devleti geriletip yıkıma götüren dönme ve devşirmelerin ihanet hikâyeleriyle doludur. Süleyman Efendi gibiler de AKP’nin yıkımını hazırlayacak genleri iktidar partisinin 12 yılda köhneyen gövdesine taşımıştır.

Süleyman gibiler aynı zamanda Türkçede isimden sıfat yapan “-lı, -li, -lu, -lü” ekiyle türetilmiş “faziletli, ahlaklı, ilkeli, soylu” gibi kavramları, yine dilimizde aynı işlevi gören “-siz, -sız, -suz, -süz” ekleriyle başka manalara dönüştüren kimselerdir.

Milletimiz, Süleyman’ın mevcut soyadındaki dönüşümün de nüfus kayıtlarına ne zaman düşeceğini merak etmektedir.

Aşağıdaki ifadeler, siyasi dönek hâline gelmeden önce Süleyman Efendi tarafından sarf edilmiştir:

“Yolsuzluklarla mücadele edeceğim diyen hükümet, Türkiye’yi yolsuzluk çukuru içine batırdı. Tüyü bitmemişin hakkını yedirmeyeceğim dediler. Her gün tüyü bitmemiş yetimin üzerinden siyaset yapıyorlar. Bu ülkeyi rant ülkesi yapmayacağım dedi sayın Başbakan, rantın babasını getirdi. Bunlar yarım doktor, yarım hoca.(25 Şubat 2009)”

“Seçim sürecinde Türkiye'de çok manidar işler oluyor. AKP mensupları uzun zamandır genel başkanları ve başbakanlarını, Başbakan da kendisini padişah olarak görmek istiyor. Ülkemizde sadaka kültürü var. Türkiye’de 3 kişiden biri fukaralık sınırının altındadır. Eleştirilmesi gerekenler insanları bu duruma düşüren hükümettir.(14 Mart 2009)”

Şimdi soruyoruz:

Süleyman’ı, bu kadar eleştirinin ardından Tayyip Erdoğan’ı yere göğe sığdıramayan biri hâline getiren dünya menfaatleri nelerdir?

Süleyman Soylu kaç paraya satın alınmıştır?

Süleyman, nüfus idaresine soyadı değişikliği için başvurmayı düşünmekte midir?