Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin Ankara’da düzenlenen “Büyük Türkiye” mitinginde yapmış oldukları konuşma. 23 Haziran 2018
Ana SayfaAna Sayfa  

Genel Başkan

Konuşmaları

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet BAHÇELİ’nin
Ankara’da düzenlenen “Büyük Türkiye” mitinginde
yapmış oldukları konuşma.
23 Haziran 2018

 

 

 

 

 

Asaleti ve Adaletiyle Çağlara Damga Vurmuş Büyük Türk Milleti,

Aziz ve Muhterem Vatandaşlarım,

Çok Değerli Dava Arkadaşlarım,

Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler,

Hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.

Bugün Ankara bir başka güzel.

Bugün Ankara bir başka görkemli.

Gelsinler bu meydana baksınlar.

Gelsinler şu muazzam heyecanı, şu muhteşem coşkuyu görsünler.

Uzaktan konuşmak basit, atıp tutmak, yalana, dolana sarılmak kolay.

Milliyetçi Hareket Partisi’ni infaz etmek isteyen arsızlar, 49 yılımızı imhaya girişen alçaklar, yüreğiniz yetiyorsa gözlerinizi çevirin de imrenilecek ahlaka, iftihar edilecek adamlığa, taşkın mertliğe, aşkın inanmışlığa şahit olun.

Anadolu Meydanı’nda abartı yok, yalan yok, montaj yok, bindirilmiş kıtalar yok; Türkiye sevdası var, bayrak aşkı var, vatan ve millete duyulan eşsiz sadakat var.

24 Haziran Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri’ne bir gün kala Ankara’da milli diriliş ruhu var.

Milliyetçi Hareket Partisi’ne umut bağlayan milyonlar hamd olsun bugün ayakta.

Soruyorum sizlere;

√       Bayraklar nerede? (Burada)

√       Ankara nerede? (Burada)

√       Türkiye nerede? (Burada)

Çok şükür buradadır.

Her zaman da burada olacaktır.

Anadolu Meydanı’na teşrif eden her kardeşime, bir nedenle gelemese de aklı ve gönlü bizimle olan her vatan evladına en iyi dileklerimi sunuyorum.

Yarın gerçekleşecek 24 Haziran Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri’nin ülkemiz, milletimiz, partimiz, demokrasimiz ve geleceğimiz adına hayırlı ve ümit verici sonuçlara vesile olmasını yürekten temenni ediyorum.

Büyük Türkiye Mitingimize hoş geldiniz, sefalar getirdiniz diyorum.

 

Değerli Vatandaşlarım,

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Ülkümüz, hem Kızılelma, hem de Türkiye merkezli yeni bir medeniyettir.

Gayemiz, devletin bekası, milletin refahıdır.

Milli birliği amaçlıyoruz.

Toplumsal dayanışma ve uzlaşmayı hedefliyoruz.

Sosyal uzlaşmayı, siyasi uzlaşmayı, ekonomik uzlaşmayı önemsiyor, önceliğimize alıyoruz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin payidar kalması için çalışıyor, çırpınıyoruz.

Bölgesinde barış ve istikrarın teminatı, uluslararası ilişkilerde söz ve itibar sahibi güçlü bir Türkiye’ye ulaşmak için çabalıyoruz.

Dünyaya Türkçe bakıyoruz.

Çağı Türkçe okuyoruz.

Gelişmeleri Türkçe yorumluyoruz.

Meseleleri tarihi ve kültürel derinlik içinde kavrıyoruz.

Hadiseleri hakkın, halkın, hakikatin ölçüleriyle değerlendiriyoruz.

Türk milleti tesadüfi bir kalabalık, türedi bir topluluk değildir.

Türkiye yalnızca bir ülkenin adı değildir.

Muktedir bir medeniyetin, muzaffer bir mazinin, müstesna ve muazzez bir kaynaşma ve kucaklaşma halinin mahsulü Türkiye’dir, aziz Türk milletidir.

Her kıtada irademiz, her asırda izimiz, her yerde ismimiz, her sahada eserlerimiz vardır.

Tam bir asır önce, yani 1918’in Haziran ayında, Birinci Dünya Savaşı’ndaydık.

Malum ve makûs akıbetimize hızla yuvarlanıyorduk.

Devasa bir imparatorluğumuzu gün be gün buduyorlar, günden güne doğruyorlardı.

Her gün eriyor, her gün mevzi kaybediyorduk.

Son yurdumuzun sınırlarına tutunuyor, varlık ve tarih haklarımızı müdafaa ediyorduk.

Emperyalizm kanlı senaryolarıyla varlığımızı dinamitliyordu.

Tıpkı bugünkü gibi, küresel bir suikastla boğuşuyorduk.

Tıpkı bugünkü gibi, çevremizde tuzak kuruluyor, ihanet ve işgal sahne alıyordu.

Cepheden cepheye koşuyor, siperden sipere atlıyorduk.

Kan veriyorduk, kan döküyorduk, candan geçiyorduk.

Türk milleti o yıllara kadar esaret yüzü görmemişti.

Zalimlere asla teslim olmamıştı.

Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövmemişti.

Zalimin topu var, tüfeği varsa, hakkın dönülmez yolu, bükülmez kolu vardı.

Buna inandık, buna bağlandık, ruh kökümüzden, milli ve manevi özümüzden kurtuluşumuzun sönmeyecek meşalesini tutuşturduk.

Anadolu’nun bağrına, Ankara’nın duruş ve şuuruna tutunduk.

İstiklalimiz için bedel istendi, şühedanın fedakârlıklarıyla seve seve ödedik.

İstikbalimizi çalmak istediler, hayır dedik, yapamazsanız, başaramazsınız, bu terazi bu sıkleti çekmez haykırışıyla direndik.

Tehlike büyüktü, aştık.

Tehlike kurnazdı, yendik.

Tehdit sinsiydi, ezdik geçtik.

Bir asır önce maruz kaldığımız felaketler ufkumuzu kapatmıştı.

Ancak Ankara’dan yükselen kahramanlık ufkumuzu açtı, umutları yeşertti.

Bugün bir kez daha müteyakkız Ankara şuuruna, müstesna Kuvay-ı Milliye duruşuna ihtiyaç vardır.

Türkiye’nin 29 Ekim 1923’de kurulmasıyla Cumhuriyet’in ilk safhası tamamlandı.

Cumhur, ittifakla Cumhuriyet’i kurdu, kurucu vasfını gösterdi.

Bağımsızlığımız teminat altına alındı.

Devlet ve millet bekası güvenceye kavuşturuldu.

Düşmanlar kovuldu, müstevli emeller kovalandı.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve milliyetçi kahramanlar bozkırda yeni bir Bozkurt destanı, yeni bir Ergenekon ruhuyla tertemiz, geçmişimizin devamı niteliğinde bir devlet kurdular.

Ankara bunun hem müşahidi hem de mihmandarıydı.

Cumhuriyet’in bu aşaması kuruluşla sonuçlandı.

İkinci ve en stratejik aşama 23 yıl sonra gerçekleşti.

1946’da çok partili siyaset hayatına geçildi.

Artık kuruluş ruhu demokratik kucaklaşmayla tahkim ve takviye edilmişti.

Ne var ki sorunlar bir türlü azalmadı.

Nitekim siyasal çalkantılar, ekonomik krizler, sosyal bunalımlar, devlet-millet gerilimi, ideolojik kamplaşmalar, siyasi kutuplaşmalar devamlı körüklendi.

Demokrasi irtifa kaybetti.

Milli birlik ve dayanışma ruhu yara aldı.

Darbeler, dış müdahaleler, iç sarsıntılar, iç kargaşa ortamı zemin buldu, tarihi yürüyüşümüzü yavaşlattı.

Kuruluş ve kucaklaşma aşamalarını tamamlayan Türkiye Cumhuriyeti, bir türlü düzlüğe çıkamadı, istikrar bulamadı.

Sürekli mirastan yedik.

Sürekli zaman kaybettik.

Bu esnada muhasım odaklar da boş durmadı.

Israrla kuyumuzu kazdılar.

Etnik ve mezhep temelli hassasiyetleri kaşıdılar.

Bin yıllık kardeşlik hukuku tartışmaya açıldı.

Tarihimiz yargılandı.

Milli kimliğimiz sorgulandı.

Birlik ve beraberliğimizin surlarında gedikler açıldı.

Yoksulluk, yozlaşma, yolsuzluk arttı.

Fikir yerine fitne egemen oldu.

Demokrasi yerine demagogların sözü geçti.

Haysiyet hamasetin, hatır ve hakikat hamakatın gerisinde kaldı.

Türk milletinin özgürlüğü, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı tehditlerle yıpratıldı.

İçte ve dışta oluşan hasis ve hain destekle,

Türk milleti ile yarım kalmış hesabı olanlar,

Kutlu ecdadımızın şanından, Türk tarihinin şerefinden utanç duyanlar,

Türk devletini fenalıklarına, faziletsiz ve feci niyetlerine engel görenler,

Kendilerini işgal güçlerinin komiseri sanan işbirlikçiler,

Kapanmış, sayfaları yırtılmış iğrenç Sevr şartlarına güzel ülkemizi, büyük milletimizi tekrar götürmek istediler.

Dayatma zalimdi.

Baskılar hiddetliydi.

Tertipler vandaldı.

Tablo vahimdi.

Bunlara karşı itiraz eden milli vicdan ise vehme kapılıyor diye suçlanmıştı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne geçen 95 yıllık sürede hürmetle andığımız pek çok müspet gelişme yaşanmıştır.

Bunu inkar edemeyiz, bu açık gerçeği yok sayamayız.

Ancak, müspet gelişmelerden daha fazla menfi olaylar var olmuş, vasat bulmuş, öne çıkmıştır.

Bunu da görmezden gelemeyiz.

Krizsiz geçen yıl oldu mu?

Kaosa oynayanların sayısında azalma oldu mu?

İhanet ve melanette bir zaaf ve zayıflık yaşandı mı?

Vatandaşlarımızın sosyal, ekonomik ve toplumsal ihtiyaçlarının karşılanmasında kalıcı ve kuşatıcı bir hamle görüldü mü?

Bugüne kadar yapılanları yabana atmıyoruz.

Bugüne kadar taş üstüne taş koyanları ihmal de etmiyoruz.

Yol yapandan, köprü yapandan, tünel açandan, istihdam oluşturandan, havalimanı inşa edenden elbette Allah razı olsun.

Türkiye’nin ihyasında payı bulunan her devlet ve siyaset adamına müteşekkiriz, haklarını da teslim ederiz.

Ne var ki, Türkiye bir türlü huzura kavuşamadı.

İstikrar ve dirlikle buluşamadı.

Vesayet bitti, statüko son buldu, darbeler dönemi kapandı derken, 15 Temmuz’u yaşamadık mı?

Devlet ve toplum hayatına yuvalanan bir terör örgütünün ihanetiyle sarsılmadık mı?

Allah muhafaza, bir asırlık arayla ikinci işgale mahkum olmayacak mıydık?

Ankara bombalanmadı mı? TBMM’ye bomba atılmadı mı?

Devlet yıkımın eşiğinden son anda dönmedi mi?

PKK ve FETÖ eşzamanlı ve eşanlı vatanımızı istila etmeyecekler miydi?

Vatan gittikten, devlet çöktükten, millet bölündükten sonra neyin ekonomisini, neyin demokrasisini, neyin özgürlüğünü konuşacaktık?

Ankara harap olduktan sonra hangi siyaseti yapacaktık?

Bu meydanda nasıl toplanacaktık? Nasıl ve hangi yüzle coşacaktık? Tarihe, şehitlere, ecdada ne diyecektik?

15 Temmuz’da yeni bir Haçlı akınına maruz kaldık. Ve bu akın püskürtülmüş olsa da sona ermiş değildir.

Türkiye düşmanları pusuda, zalimler küflü gözetleme kulesindedir.

Terör örgütleri, arkalarındaki kindar ve kalleş güçler muvafık ortam bekliyorlar.

Hafife almayalım, yine deneyecekler.

Göz yummayalım, yine teşebbüs edecekler.

Boş durmayalım, bir kez daha üzerimize gelecekler.

Çünkü tarih böyle söylüyor.

Bölgesel ve küresel planlar buna işaret ediyor.

Biz içimizde bir olmazsak, ittifakla ihaneti göğüslemezsek, korkarım ki, acı verici sonuçlarla karşılaşmamız mukadderdir.

15 Temmuz’da bekamıza zehirli hançer sallandı.

Birliğimiz kundaklandı, dirliğimiz kurcalandı, manevi değerlerimiz kullanıldı.

Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin tarihsel hüviyetiyle, millet nezdindeki itibar ve inandırıcılığıyla şerefsizce oynandı.

Millet-ordu kaynaşması bozulmak, milletle ordu karşı karşıya getirilmek istendi.

Mümin görünümlü Pensilvanyalı müşrik ve münkir 12.yüzyılda Haçlı seferlerini başlatan Papa gibi Türk ve İslam değerlerine nefret kustu, adeta savaş açtı.

Tarihin sesine kulak verin, yaşanmış ibret verici hadiseleri analiz edin.

Tehdit geçmedi.

Saldırı bitmedi.

Düşmanlık dinmedi.

Bu şartlar altında ya yeni bir yol bulmalı, ya da yeni bir yol yapmalıydık.

Bu vahametin ortasında hilal gibi parlayıp milli onuru korumalıydık.

Bekleyecek zaman yoktu.

Oyalanacak takat yoktu.

Gevşeklikle, sanal gerilimlerle meşgul olacak hal yoktu.

PKK karşımızdadır.

PYD-YPG etrafımızdadır.

FETÖ kripto damarıyla faal haldedir.

Ekonomik saldırılar faaliyet halindedir.

Uluslararası komplolar devrededir.

Kumpaslar, iç ve dış odaklar kanlı hedefler için dolaşımdadır.

Yani düşman cephededir, her türlü silahla donanmıştır, üstelik rehavet ve zayıf bir anımızı kollamaya başlamıştır.

Gelişmeleri okuduk, bekamızın ihtiyaçlarını değerlendirdik, ne yapmamız gerektiği üzerine sabahlara kadar kafa yorduk.

Çünkü bizim aklımız hep Türkiye’dir.

Aklımızda hep Türklük ve Türk vatanı vardır.

Boşa geçirecek vaktimiz olmadığına inançla karar verdik.

Sorumluluk almalıydık.

Erzurum Kongresi’nin, Sivas Kongresi’nin, İlk Meclis’in aziz anılarını yere düşürmemeliydik.

Ankara’nın itibar, irade ve istikbaline halel getirmemeliydik.

Bir olmalıydık, beraber davranmalıydık, hep birlikte güçlü olduğumuzu bilmeli, buna göre hareket etmeliydik.

Bu kapsamda var olan hükümet etme sistemiyle yola devam edemezdik.

Türkiye Cumhuriyeti’ni daha sağlam temellere oturtmak, devleti daha etkin konuma getirmek zorundaydık.

Milli huzur buna bağlıydı.

Milli gelecek bunu gerektiriyordu.

Bu itibarla 7 Ağustos Yenikapı ruhuyla yürüyüşümüzü hızlandırıp, cumhurun ittifak şuuruna destek verdik.

Yeni bir hükümet sistemiyle tıkanıklıkları açmalı, engelleri aşmalıydık.

Muhtemel saldırı ve operasyonları karşılamak için devlet yönetiminde yeni bir düzenlemeye, yeni bir dizayna, yeni bir reforma gitmeliydik.

İşte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi böyle meydana gelmiştir.

Devlet yönetimindeki fiili karmaşa bu şekilde nihayete ermiştir.

16 Nisan 2017 Halkoylamasıyla Türk milleti yeni hükümet etme sistemine evet demiştir.

Türkiye’nin sistemik düğümü çözülmüştür.

Kronik açmazlar bertaraf edilmiştir.

Konjonktürel dalgalanmalar, kritik durgunluklar stratejik tedbirlerle, milli temkin ve derinlikle en aza çekilmiştir.

Türkiye’nin yolu da, bahtı da, alnı da açılmıştır.

Böylelikle, Türkiye’nin 94.yıldönümü, çok partili siyasi hayata geçişin 71.yılı olan 2017’de Cumhuriyet üçüncü ve en kritik safhasına geçmiştir.

Bunun resmileşmesi ve uygulamaya girmesi ise 24 Haziran 2018’den itibaren sağlanacaktır.

Cumhuriyet’in birinci safhası kuruluş, ikinci ve çok partili safhası kucaklaşma dönemidir.

Üçüncü safhası da Türkiye’nin dünyada bekasıyla kuvvetli ve kutupbaşı olmasını temin edecektir.

Şimdi siz söyleyiniz, sorularıma çok yüksek sesle cevap veriniz.

Cevaplarınız öyle bir gürlesin ki, sesiniz ta Pensilvanya’dan, ta haçlı kafilesinin merkezinden, ta Türk düşmanlarının saklandığı deliklerden duyulsun:

√       24 Haziran’a hazır mısınız? (Evet)

√       Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne destek veriyor musunuz? (Evet)

√       Türkiye’nin diriliş ve yükselişine onay veriyor musunuz? (Evet)

√       Cumhur İttifakı’na evet mi? TBMM’de güçlü bir MHP’ye evet mi? (Evet)

İşte Ankara, işte Milli Mücadele ruhu, işte kahramanca duruş.

Mustafa Kemal’i Dikmen sırtlarında karşılayan Seymenler kadar kararlısınız, korkusuzsunuz.

Polatlı’dan top sesleri işitilirken İlk Meclis’te şehadeti göze alarak ayağa kalkan millet evlatları kadar cesursunuz, helalsiniz, azimlisiniz.

Allah var etsin sizleri, niyazım odur ki, Ne Mutlu Türküm Diyene sözü silinmesin dudaklarınızdan, eksilmesin ufuklarınızdan.

 

Aziz Vatandaşlarım,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Proje diyorlar, ne yapacaksanız diye soruyorlar, hedefleriniz ne diye sorgulama yapıyorlar.

Diyorum ki, 49 yıllık bir maziye sahip Milliyetçi Hareket Partisi’nin en büyük başarısı yeni bir hükümet etme sistemine verdiği fikri ve iradi destektir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türk milletinin marifetidir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye Cumhuriyeti’nin Ötüken ziyneti, Söğüt zırhıdır.

Türkiye’yi gelecek yüzyıllara taşıyacak ana damar Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir.

Cumhur İttifakı bu yeni sisteme mana ve muhteva katmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 3 safhasının mimarı da cumhurdur.

Cumhur, Cumhuriyet’in irade gücü, iffet kalitesi, irfan hazinesidir.

Cumhursuz ittifak, aslen cümbüştür, ahlaken cürümdür, tamamen curcunadadır.

Bu yüzden ittifakımız cumhurladır.

İttifakımız Cumhuriyetledir.

İttifakımız bereketle, doğruyla, milli duruşladır.

İttifakımızın özü başkent Ankara’dır.

Ankara, üstümüze çöreklenen kara bulutların dağıtıldığı yerdir.

Ankara, kurtuluşumuzun simgesidir.

Ankara, milli ve üniter devlet yapımızın teminatıdır.

Ankara, milli birliğimizin sembol şehridir.

Ankara, Mustafa Kemal’dir, İsmet İnönü’dür, Fevzi Çakmak’tır, Kazım Karabekir’dir, Rauf Orbay’dır, Refet Bele’dir, Ali Fuat Cebesoy’dur.

Menderes’tir, Bayar’dır, Demirel’dir, Özal’dır, Erbakan’dır, Ecevit’tir, Başbuğ Türkeş’tir.

Akıldır Ankara, ahlaktır Ankara, milli ümitlerin kaynağıdır Ankara.

Biliniz ki, Cumhur İttifakı Anadolu’dur, Türk tarihidir, maşeri vicdandır, Türk asırlarıdır, Ankara’nın ta kendisidir.

Yerli ve yabancı tüm gayri milli unsurlar, Cumhuriyetimiz ve milletimiz aleyhine yıllardır sakladıkları gizli emelleri açığa vurmak için hazırdadır.

Cumhur İttifakı ve Milliyetçi Hareket Partisi buna müsaade etmeyecektir.

Hıyanete göz açtırmayacaktır.

Türkiye’ye son nefesimize kadar sahip çıkacağız.

Yeni hükümet sisteminin başarısı Türkiye’nin başarısı, Türk milletinin ferahı ve refahıdır, buna da sonuna kadar hizmet edeceğiz.

Türkiye kaybedilen bir savaşın mağlubu değildir.

Türkiye kaynaklarını yabancılara peşkeş çekecek bir sömürge artığı değildir.

Türkiye başka devletlerin izni ve imzasıyla ortaya çıkmış bir lütuf Cumhuriyeti değildir.

Vatanın her bölgesinden, her kökenden millet evlatlarının kanları ile kurulmuş milli, üniter, laik bir Cumhuriyettir.

Başkentimiz de sonsuza kadar Ankara’dır.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti satılmışların, işbirlikçilerin, yabancı hayranlarının görmeyi arzuladığı melez bir devlet, çokluklar ülkesi değildir.

Tam tersine;

√       Devletimiz tekdir.

√       Bayrağımız tekdir.

√       Vatanımız tektir.

√       Milletimiz tekdir.

√       Dilimiz tektir.

√       Başkentimiz tek kalacaktır.

 

Bin yıla yakın bir süredir beraber yaşayan, ortak bir kaderi paylaşan bütün Türk vatandaşları, Türk milletinin eşit ve onurlu evlatlarıdır.

Bu sarsılmaz milli bağ, Türk milli kimliğinin ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel harcıdır.

Gönülleri ve yürekleri, vatan ve millet sevgisi ile dolu Türk milliyetçileri var olduğu sürece;

Hiçbir güç, etnik nifak tohumları ekerek bu cennet ülkede ayrık otlarının yeşertilmesini başaramayacaktır.

Hiçbir güç, bu milli birlik ve beraberlik bağını zedeleyemeyecektir.

Ülkemizin birlik ve beraberliğinin güvencesi Milliyetçi Hareket Partisi’dir.

Hangi kökenden gelirse gelsin, Türk milletini oluşturan her fert milli tarihimizin, milli kültürümüzün aziz bir mirası, Cenabı Allah’ın da kutsal bir emanetidir.

Bu amaçla Cumhur İttifakı Millet Aklı, Türkiye’nin Teminatı diyoruz.

Cumhur İttifakı Millet Aklı, Türkiye’nin Huzuru diye sesimize ses, nefesimize nefes katıyor çağrımızı dile getiriyoruz.

Türkiye’nin 2023’te lider ülke olmasını arzuluyoruz.

İş sorunları bitsin istiyoruz.

Merhum şairimiz Namık Kemal diyordu ki:

“Yüksel ki yerin bu yer değildir, dünyaya gelmek hüner değildir.”

Yükselmek iddiasındayız, milletler ve medeniyetler mücadelesinde sivrilmek, yücelmek idealindeyiz.

Ayağımızdan çekiştirenlerin başarı şansı yoktur.

İrademize pranga vurmaya çalışanlarda hayır yoktur, sonuç yoktur.

İnanırsak, birbirimize güvenirsek, aşılmaz kale gibi durursak bizi yenemezler, bizi geçemezler, Türkiye’nin sırtını yere getiremezler.

İstikbal bizimdir, bizatihi Türk milletinindir.

Bakınız ne diyor Merhum Necip Fazıl Kısakürek:

Mehmed’im sevinin, başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!

Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir.

Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir.

Ezelden geldik, ebede gidiyoruz.

Evvelimiz belli, ceddimiz ve nesillerimiz bilinmektedir.

Geçmişimiz şanlı, geleceğimiz de parlaktır.

Şairin aynen dediği gibi,

Yürü son bulana kadar tüm yollar,

Ufukta yalnızca sen görülesin.

Yıldızlar gıptayla bakıyor sana,

Karanlıklara set olsun, imanın nuruyla yanan gözlerin.

Türkiye yarın umuda uyanmalı, huzura yürümelidir.

Türkiye yarın büyük bir ülküyle silkinmeli, dev ayağa kalkarak yükseldikçe yükselmelidir.

Şimdi söz sırası sizde, şu sorularıma yiğitçe cevap veriniz, cümle aleme sesinizi duyurunuz:

24 Haziran’da oyunu bozacak mısınız? (Evet)

24 Haziran’da Türkiye düşmanlarını ters köşeye yatıracak mısınız? (Evet)

24 Haziran’da Milliyetçi Hareket Partisi’ne biçilen kefeni yırtacak mısınız? (Evet)

İftiraları, ithamları, tezviratları, kabus senaryolarını boşa çıkaracak mısınız? (Evet)

Duydunuz değil mi? MHP yüzde 6’larda, yüzde 7’lerdeymiş.

Allah’tan bizi yüzde 1 gösteren çıkmadı, zaman olsa, fırsat verilse bunu seviyesizliği, bu şerefsizliği bile yaparlardı.

Kiralık anket şirketleri parayı verenin düdüğünü çalıyor.

Dikkat buyurunuz, PKK’nın siyasi acentesini yüzde 12 gösteriyorlar, Türklüğü ise aşağı çekiyorlar.

Çünkü talimat budur.

Aksi halde mamaları kesilecek, aç kalacaklardır.

Be hey densizler, be hey namertler, be hey milliyetsizler, Türklüğün bekası hiç yere düşer mi?

Türk milletinin son kalesi hiç mahcup ve mağlup olur mu?

Sizde hiç mi utanma kalmadı?

Sizde hiç mi ar, namus bırakılmadı?

PKK’yı yükseltip, Pensilvanya’nın yedeklerini yukarı çıkartıp, Müslüman Türk milletinin umutlarını, Türk ve Türkiye sevdalılarını nasıl ve hangi hakla düşük gösterirsiniz?

Dileklerinize kemik bile yağmaz.

Yağmurlu havada başınıza yaş bile değmez.

Demirtaş’ı görünce havalara uçuyorlar.

Apolet sökücü İnce’nin sesini duyunca kendilerinden geçiyorlar.

Hele bir Kandil deyin, hele bir Türk düşmanlarından bahsedin, gözlerinin ta içi gülüyor.

Türk milletinin sinesinden doğan, ilhamını Türk tarihinden alan Milliyetçi Hareket Partisi kaybederse bunlar sevinçten deliye dönecekler, timsah yürüyüşü yapacaklar.

Yok öyle yağma.

Milliyetçi Hareket Partisi kahraman Türk milletine emanettir.

Hakkımızda hükmü yalnızca ve yegane büyük Türk milleti verecektir.

Aziz milletimiz hıyanete mızrak gibi saplanan; FETÖ’ye, PKK’ya, Türkiye’nin tarihsel ve egemenlik haklarına yan bakanlara haddini bildiren Milliyetçi Hareket Partisi’ni dün yalnız bırakmadı, yarın da bırakmayacaktır.

Kahramanca yaşadık, kahramanca mücadele ettik, kahramanca da ölmeye talibiz.

Merhum Atsız’ın dediği gibi;

Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,

Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.

Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;

Kahramanlık, saldırıp bir daha dönmemektir.

Milliyetçi Hareket Partisi budur. Her zaman da bu duruşunu muhafaza edecektir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uygulanmasıyla ülkemize çok hizmetlerimiz olacaktır.

Sözümüz dinlenecek, hedeflerimiz yerine gelecektir.

Gelecekte biz de varız, geleceğin mimarları arasında biz de olacağız.

Bizim derdimiz kardeşliktir.

Bizim meselemiz vatandır.

Bizim meselemiz büyük Türkiye’ye ulaşmak, tarihin tekerrürünü sağlamaktır.

Bizim kaynağımız millet, kavgamız da zilletledir.

24 Haziran’da Türk milleti güçlü Meclis için güçlü MHP’ye destek verecektir.

Denge ve denetleme görevimizi layıkıyla yapacağız.

24 Haziran’da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi tam olarak uygulamaya geçecektir.

Cumhurbaşkanı adayımız da Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.

İnce, inceldiği yerden yarın kopacaktır.

İP, zaten imamesinden kopmuş, dağılmıştır.

HDP ise CHP’nin kanatları altındadır.

CHP hem milletvekillerini pazara çıkaran, hem de PKK’ya oy isteyen bir çukur ve çıkmaz siyasete hapsolmuştur.

Afrin’e operasyon yapılır, CHP karşı çıkar.

Kandil’e vurulur, cevap CHP’den gelir.

Pensilvanya’ya ağızlarını açmazlar.

FETÖ onlar için adeta yok gibidir.

PKK ise gizli ortakları, sinsi aşıklarıdır.

CHP’nin adayı İnce kayış koparmıştır.

15 yaşından beri her gün Cuma namazı kılarak, ona buna hakaretler ederek duvara toslamış, hepten çuvallamıştır.

Yapılanı yıkmak, var olanı satmak, hayali pazarlamak bunların mesleği olmuştur.

İnce mi Cumhurbaşkanı olacak?

Demirtaş mı ipi göğüsleyecek?

FETÖ’ye tekmil verenler mi başarıya ulaşacak?

Celladına destek veren bir millet nerede görülmüştür?

Katline ferman yazanlara itimat ve irade gösteren bir millete dünyanın neresinde tesadüf edilmiştir?

Ha PKK ha CHP, ha HDP ha CHP, ha İP ha CHP, aralarında bir fark yoktur.

Bunlar aynı yolun yolcusu, aynı bağın dikenidir.

15 Temmuz’un rövanşını almak için dümen başına geçenlere Türk milleti asla izin vermeyecektir.

251 şehidimizin hatırası çiğnenmeyecektir.

Terörle mücadelede ebediyete uğurladığımız kahramanların emaneti zelil edilemeyecektir.

Türk milleti yarın güçlü MHP’ye omuz verecektir.

Soruyorum sizlere;

√       Güçlü Meclis için güçlü MHP’ye evet mi? (Evet)

√       Kuvvetler ayrımının tam olarak sağlanması için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne evet mi? (Evet)

√       Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a evet mi? (Evet)

MHP Türkiye’dir, Türkiye bizimdir, biz Türkiye’yiz.

Beraberce, mutlu günlere doğru kat edeceğimiz daha çok yüzyıllar vardır.

Bizim verilecek toprağımız yoktur, teminat Milliyetçi Hareket Partisi’dir.

Terkedilecek ilimiz yoktur, teminat Milliyetçi Hareket Partisi’dir.

Vazgeçilecek insanımız yoktur, teminat yine Milliyetçi Hareket Partisi’dir.

Ülkenin her yeri hepimizindir.

Herkes eşittir Türkiye’dir.

Geçmişte demiştik ki;

Biz Horon kadar Karadeniz, Zeybek kadar Egeyiz. Karşılama kadar Trakyalı, halay kadar, bar kadar, semah kadar Doğuyuz, Güneydoğuyuz, Anadolu’yuz.

Müştereklerimiz ayrılıklarımızdan çok çok üstündür.

Bütün Türk illerini de kapsayan büyük bir aileyiz.

Biz büyük Türk milletiyiz.

Milliyetçi Hareket Partisi feyzini, büyük Türk milletinin köklü, şerefli, saygın tarihinden, engin kültüründen almaktadır.

Türk milliyetçiliği ilelebet payidar kalacak, çağlar üstü, zaman ötesi heyecan, heves, bilinç ve eylem planıdır.

Anlamını büyük Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına Türk Milleti denir” sözlerinden alan bir bütünleşme hareketidir.

Milli hassasiyetlere bağlılığımız konusunda, sabır ve tahammül sınırlarımızın zorlandığı şu günlerde, ümidimiz millettir, kudretimiz devlettir.

İhaneti Meclis’te, millet ve vatan sevdasını dışarıda bırakmaya heves edenler emin olunuz kabusla tanışacaklardır.

Türkiye’yi teslim almak isteyenler için en büyük engel Milliyetçi Hareket Partisi’dir.

Başarmaktan başka çaremiz yoktur.

Yarın zafer bizimdir.

Yarın zafer Cumhur İttifakı’nındır.

Cumhurbaşkanı Seçimi ikinci tura kalmadan yarın sonuçlanacaktır.

Sayın Erdoğan, yeni hükümet sisteminin ilk Cumhurbaşkanı olacaktır.

Milliyetçi Hareket Partisi güçlü bir şekilde TBMM’de yerini alacaktır.

Bizim için siyaset; şahsi menfaatler için başa konmuş bir talih kuşu değildir.

Yıllardır yüreklerde saklanan kin ve intikam duygularının sergilendiği bir fırsat ortamı değildir.

Bizim için siyaset; yalnızca millet ve devlet için verilecek ahlak ve fazilet mücadelesinin çatısıdır.

Milleti ve devleti yüceltmek için üstlenilmiş kutsal bir görevdir.

Cumhur İttifakı’nın; geleceği kurmak, geleceğin kutlu ve kudretli Türkiye’sini inşa etmek için lazım gelen fikri kapasitesi, birlik ve beraberlik kabiliyeti vardır, ortadadır.

Hizmetse edeceğiz, hedefse ulaşacağız.

Başaracağız, 24 Haziran’da zilleti alt edeceğiz, zorbaları şaşkına çevireceğiz, zalimlerin hesaplarını teker teker bozacağız.

Cumhur İttifakı sayesinde, daha huzurlu, daha onurlu, daha zengin, daha güçlü bir Türkiye önümüzdedir.

Her türlü zorluk ve engele karşı uyanık duruyoruz.

Ağır geçim sıkıntısı ve gündelik gailelerle, felaketin farkına varamamış kim varsa yanındayız, elimizi uzatıyoruz.

Memleketimizin her köşesine kardeşlik mesajlarımızı gönderiyoruz.

Cumhur İttifakı ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle, Türkiye’den yeni bir ışık doğacak, yalnız Türk milletini değil Avrasya’yı, Ön Asya’yı, Orta Asya’yı, kısacası tüm dünyayı aydınlatacaktır.

Dünyanın her yerinde, küresel ve vahşi bir dayatmanın mağduru olan milyonlarca Türk ve Müslüman kardeşimiz de başarımızla umutlanacaktır.

Sorumluluğumuz büyüktür.

Görevimiz ağırdır.

Allah’ın izniyle başarmaya duyduğumuz inanç da çok fazladır.

Milletimizin onurlu geleceği Milliyetçi Hareket Partisi’dir.

Milletimizin kardeşliğinin teminatı Milliyetçi Hareket Partisi’dir.

Huzurun teminatı Milliyetçi Hareket Partisi’dir.

Adaletin teminatı Milliyetçi Hareket Partisi’dir.

Hıyanetin can düşmanı, terörizmin amansız karşıtı da Milliyetçi Hareket Partisi’dir.

Bütün vatanseverlerin, bütün milliyetçilerin, yüreği vatan için çarpan herkesin adresi Milliyetçi Hareket Partisi olmalıdır, Allah’ın izniyle de olacaktır.

Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi’nin merkezinde yer almadığı hiçbir çabanın, çalışmanın, heyecanın, iyi niyet gösterisinin başarı şansı artık yoktur.

Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Aziz milletimize şükranlarımı sunuyorum.

Her vatandaşımı kucaklıyorum.

İnanıyorum ki, yarın Türkiye kazanacak, milli ve yerli duruş takdir ve teveccüh görecektir.

Cumhur İttifakı Millet Aklı, TBMM’de güçlü Milliyetçi Hareket Partisi.

Yolunuz, bahtınız, alnınız açık olsun.

Cenab-ı Allah Türkiye sevdalılarından razı olsun.

Sağ olun, var olun.

Ne Mutlu Türküm Diyene.