Milliyetçi Hareket Partisi Kadın, Aile ve Engellilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Deniz DEPBOYLU’nun “5 Aralık Kadın Hakları Günü” hakkında yapmış olduğu yazılı basın açıklaması. 5 Aralık 2018
Ana SayfaAna Sayfa  

Kadrolar

Milliyetçi Hareket Partisi Kadın, Aile ve Engellilerden Sorumlu
Genel Başkan Yardımcısı Sayın Deniz DEPBOYLU’nun
“5 Aralık Kadın Hakları Günü” hakkında
yapmış olduğu yazılı basın açıklaması.
5 Aralık 2018

 

Bugün 5 Aralık Kadın Hakları Günü, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 84. yıl dönümü.

1926 tarihinde kabul edilen Medeni Kanun ile birlikte, Aziz Türk Milletinin vefakâr kadınlarının, eşitlik ilkesine dayalı seçme ve seçilme haklarına ulaştıkları sürecin kutlama günü.

Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK’ün, beş bin yıllık tarihimize sahip engin bilgisiyle birlikte perçinleşen Kurtuluş Savaşı’ndaki gözlemleri; 1923 yılında Konya ilimizde yaptığı bir konuşmada şu cümlelerle dile gelmiştir:

"Dünyada hiçbir milletin kadını, ben Anadolu kadınından fazla çalıştım, milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte, Anadolu kadını kadar emek verdim, diyemez. Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Çift süren, tarlayı eken, kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur demeyip, kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce, o fedakâr, o ilahi Anadolu kadını olmuştur. Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı, şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal bilelim."

Asil ve onurlu Türk Kadınına duyduğu saygıyla birlikte sosyal, hukuksal ve yasal düzenlemeleri hayata geçiren ATATÜRK; kadınlarımıza ilk Türk Devletlerinin kuruluş tarihinde sahip oldukları ve ne yazık ki sonradan kaybettikleri bazı hakların iadesi hususunda önemli kararlar almıştır.

3 Nisan 1930 tarihinde çıkarılan Belediye Kanunuyla birlikte, mahalli idarelerde katılım ve temsil konusunda kadınlarımız hak ettikleri imkânlara kavuşmuşlardır.

5 Aralık 1934 tarihinde ise, hem kadınlarımız hem de demokrasimiz açısından bir dönüm noktası olmuş ve siyasal hakların kullanımı konusunda kadın erkek, tüm bireyler arsında mutlak bir eşitlik sağlamıştır.

Gerçekleştirdiği yasal düzenlemelerle Türkiye; Fransa ve İtalya'dan 11, Romanya'dan 12, Bulgaristan'dan 13, Belçika'dan 14, Yunanistan’dan 15, İsviçre'den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştır.

Dünden bugüne kadınlarımız siyasette ne oranda yer aldı? Başlangıçla son durum arasındaki gelişme ne düzeydedir?

Kadınlarımızın siyasal hayata ilk olarak katılım gösterdikleri 1935 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisindeki kadın milletvekili oranı % 4,5 idi.

84 yılın sonunda bugün gelinen nokta maalesef tatminkâr bir sonuç değil.

24 Haziran 2018 seçimleri sonucu TBMM’ ye milletvekili olarak girebilen kadın sayısı 600 milletvekili içinde 103, oranı %17’dir.

Yerel yönetimlerdeyse daha büyük bir eşitsizlik söz konusu. 2014 yılı yerel seçimlerinde kadın belediye başkanı oranı %2,9, muhtar oranı ise %2 seviyelerinde kaldı.

Peki siyasetteki kadınların sayısı neden bu kadar az?

Sebepleri üzerine düşünüp çaba sarf etsek, sonuçta kazancımız ne olur?

Bu sorulara bulacağımız cevaplar mevcut tabloyu daha net görmemize ve çözüm üretmemize yardımcı olacaktır.

Toplumların cinsiyete yönelik algıları ve bireysel rollerin cinsiyetlere göre tanımlaması kendi kültürüne has farklılıkları da beraberinde getirmektedir.

Bu algı ve tutum farklılıkları her topluma özgü davranış kalıplarının oluşmasına yol açar.

Sonuçta oluşan algı, tutum ve davranışlar toplumsal yaşamın her alanına yansır, bunlara bağlı olarak cinsiyete dayalı ayrımcılık ve fırsat eşitliği ile ilgili olumsuzluklar ortaya çıkmaya başlar.

Bu durum kadınların siyaset hayatına girmesine engel olan unsurları da beraberinde getirir.

Maalesef mevcut durumda olduğu üzere toplumun erkek egemen yapısı kadınların siyasette ikinci plana itilmesine sebebiyet veriyor.

Mevcut durum aynı zamanda birçok kadının “siyaset erkek işidir biz yapamayız” algısını besliyor, güçlendiriyor.

Toplumsal cinsiyet algısı kadına biçilen rollerle birlikte kadını daha çok eve yöneltiyor.

Siyasete ilginin oluşmasını destekleyecek olan siyasi bilgi ve yöntemlere dair eğitimin eksikliği, kadınlarımızın siyaset ortamından uzak kalmasına sebebiyet veriyor.

Ekonomik yetersizlik ise kadınlarımızın siyasete katılımını engelleyen en önemli sebepler arasında yer alıyor.

Tüm bu engel ve imkânsızlıkların sonucunda kadınlarımızın özgüveni zedeleniyor.

Onların siyasete olan ilgilerini zayıflatıyor, heveslerini kırıyor ve siyasette yer arayışının ümitsiz bir hayal olduğu algısına sürüklüyor.

Bugün siyasette kadınların sayısını arttırmak istiyorsak öncelikle bu sorunlar ile başa çıkma stratejileri geliştirmeliyiz.

Plan ve programlarını gerçeklik noktasında hedef belirleyen kadınlar, benimsedikleri düşünceleri belirli aralıklarla pozitif olarak geliştirerek, belirledikleri hedeflere ulaşmak üzere gayret sarf edebilecekler, siyaset mecrasında kalıcı olarak bulunabileceklerdir.

Koşullanmış olarak kendisine diretilen konseptin çok daha fazlasına sahip olduğunun farkına varan kadın bu sorunu çoktan aşmış ve topluma bunu Fark ettirerek Türk kadının vakur duruşunu net bir şekilde ortaya koymuş olacaktır.

“Siyaset erkek işidir”, “elinin hamuruyla erkek işine karışma” tarzındaki anlayışları yıkacak çok sayıda öncü kadına ihtiyaç duyulmaktadır.

Bunu sağlamak için de teoride tartışılan kadının katılımının önündeki engellerin kaldırılması önemlidir.

Bu gün, burada ülkemizdeki kadın siyasetçilere dair istatistikleri değerlendirip, sadece sayısal değerleri üzerinde fikir sunabiliriz.

Ancak unutmamalıyız ki; siyasette kadının sayısal anlamda güçlendirilmesi kadar, siyasetteki kadınların, Türk siyasetine kadına özgü bir dil ve üslup kazandırması gerekliliği üzerinde de durmamız önemli ve anlamlıdır.

Peki, kadının varlığı siyasete nasıl bir anlam kazandıracaktır?

Türk Dünyasının Bilge Lideri, Sayın Genel Başkanımız Devlet BAHÇELİ Beyefendi yapmış oldukları bir basın açıklamasında:

“Kadın zarafet, nezaket, edep, inceliktir. Kadın sadece doğuran değil, medeni ölçülerde doğan, sevgi ve saygıda parlayan, erkekle eşit haklara sahip yeri dolmaz bir değerdir.”    

 Sözleriyle kadınların vasıf ve değerini ifade etmişlerdir.

Kadın zarafetini, nezaketini, edebi ve inceliğini, kendine özgü tarz ve üslupla siyasete taşıdığında; siyaset etik değerlerine ve seviyeli bir üsluba kavuşacaktır.

Kadınların şiddete karşı olan tutumları, doğal yetenekleri, ahlaki eğilimleri siyasette yeni bir bakış açısı ve üslubu beraberinde getirecektir.

Kadınların doğasında bulunan annelik içgüdüsü, merhamet, sevgi,  sabır, şefkat gibi değerli duygu ve davranış özellikleriyle siyasette alacakları sorumluluklar ve gerçekleştirecekleri siyasi projeler dünyayı daha yaşanılabilir hale getirecektir.

Kadınların kendilerini yenilemeleri ve bakış açıları erkeklere göre çok daha olumlu refleksler ortaya koyar, siyasi kültüre olumlu kazanımlar sunar.

Kadınların sahip oldukları yetenek ve bakış açılarıyla ürettikleri siyaset toplum için bir kazançtır. Zira siyasetçiler siyaset kültürüne, siyaset de topluma yön verir.

Bu nedenle, kadınların kendi siyaset yapma biçimlerini oluşturarak, sahip oldukları yeteneklerin şekillendirdiği anlayış ve dille siyasette var olmaları gerekmektedir.

Ülkemizde sevgi, saygı ve hoşgörüye dayalı siyasetin yaratılabilmesi ve buna uygun dil ve üslubun geliştirilebilmesi adına, kadınların siyasetteki varlığının bir “fırsat” ve değerli bir kazanım olduğunun bilincine varmak gereklidir.

Tüm bunların yanı sıra, kadınların yaşadığı sorunların da yine kadın siyasetçiler tarafından dile getirilerek çözüm aranması da çok önemlidir.

Günümüzde daha da bilinçlenen Türk kadını kendisini geliştirme, dirayetini, bilgisini ortaya koymayı, siyasette emin adımlarla ilerlemeyi kendisine şiar edinmiş ve bu yolda dayanışma içinde olmak koşulu ile emin adımlarla yürümektedir.

Kadın ve erkeğe eşit fırsatların sunulduğu, kadına saygının ön planda olduğu, hem kadına hem de erkeğe eşit desteğin sağlandığı çağdaş bir yaklaşıma ihtiyacımızın olduğu bir gerçektir..

Kadınların toplumsal yaşamdaki statüsünün iyileştirilmesi için yapılması gereken çok şey var.

Siyasette, eğitimde, ekonomide bir basamak daha yükseğe çıkabilen her kadının en önemli görevi, ardından gelen kızlarımızın ve kadınlarımızın elinden tutarak onların da yükselmesine ve de güçlenmesine yardımcı olmaktır.

Genel Başkanımız Sayın Devlet BAHÇELİ Beyefendi, 4 Aralık 2018 tarihi grup toplantımızda yaptığı konuşmada;

“Sonuç itibariyle Türk kadının siyasal hayatta daha fazla etkin ve belirleyici olması için parti olarak üzerimize düşen sorumlulukları yerine getireceğimizi açık yüreklilikle söylüyor ve ilan ediyorum.” sözleriyle izleyeceğimiz yolu işaret etmiş, hedefimizi belirtmiştir.

Milliyetçi Hareket Partisi, Türk Milletinin tarihi ve kültürünün güçlü birikimiyle etkin ve ilkeli siyaset geliştirmek üzere, milli ve toplumsal sorunlar üzerinde hassasiyetle çalışmaktadır.

 Aziz Türk Milletinin yaşadığı her sorun; Kutlu Davamızın neferi olan Ülküdaşlarımızın nazarında; sahip oldukları tüm bilgi, birikim ve deneyimlerin seferber edilerek üzerinde çalışılması şart olan vazifelerdir.

Kadınlarımızın siyasal hayatta ve toplum hayatının her alanında daha güçlü ve etkili var olabilmesi için üstümüze düşen her görevi yerine getirmek üzere hazırız.

Azim ve çalışkanlıklarıyla tüm zorluk ve sorunlarla mücadele ederek siyasal hayatta yerin almış ve de görev almaya hazırlanan kadınlarımıza başarılar diliyor; seçme ve seçilme haklarını milli bir görev kabul ederek şerefle kullanan Aziz Türk Milletinin saygıdeğer kadınlarının 5 Aralık Kadın Hakları Gününü en içten dileklerimle kutluyorum.