Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – İstanbul Milletvekili
Gerek Türkiye, gerek bölgemiz, gerekse yeryüzü; zorlu bir tarih cenderesinden geçmektedir. İnsanoğlu, belki de görebileceği en büyük küresel imtihanlardan biriyle sınanmaktadır. Fırtınalı bir iklimin hâkim olduğu günümüz dünyasında; bölgesel ve uluslararası zemin oldukça kaygan ve muhataralıdır. Konjonktür kurşun gibi ağır, hava hayli bulanık ve puslu, siyasi görüş mesafesi oldukça düşüktür. Önümüzü görmekte, istikametimizi tayin etmekte zorlanmaktayız. Ahir zaman, baş döndürücü bir hızla gözlerimizin önünden akıp gitmekte; hayat, avuçlarımızın arasından kayarken âdeta bir meçhule kanat çırpmaktadır. Dünyamızı saran kaos ve belirsizlikten, tereddüt ve tereddiden bilistifade, yeni bir sömürü düzeni tesis etmeye soyunan küresel aktörler, hiç olmadığı kadar yoğun mesai sarf etmektedir. Eskinin kirli defterleri raflarından indirilmiş, yarım kalmış hesapları yeniden görmek için en kahpe mizanlar, en kalleş ittifaklar kurulmuştur. Doymak ve durmak bilmeyen küresel emperyalizm; harita değişimi, siyasi kadastro ve işgal için tutup her türlü alet ve edevatla, silah ve teçhizatla donattığı vekil ve taşeronlarını sahaya sürmüştür. Kaybetmekte olduğu evren jandarmalığını elinde tutmak için keçeyi suya atan baş emperyalist ABD, bütün riskleri göze almış görünmektedir. ABD ve arkasından sürüklediği Batılı ikincil sömürgeci artıkları, av köpekleri gibi sahaya saldıkları taşeron ve vekillerini kör bir iştiha ve arzuyla desteklemektedir. Kimi devlet görünümünde, kimi de müttefik adı altında yapılandırılıp teşkilatlandırılmış olan taşeron ve vekiller; ağababalarının koruması ve gölgesi altında, büyük bir serbesti içinde kıyım ve katliamlar sahneye koymakta, kanlı terör eylemleri düzenlemektedir. Küresel canavarlar; emellerine nail olmak için her insanlık dışı yolu mubah, her cinayeti meşru, her yağma ve talanı helal addetmektedir. Taşeron ve vekiller de, dizginlerini tutanların verdiği cesaretle her türlü kötülüğü irtikap etmekte; insanlığın bütün erdemlerini, bütün birikim ve kazanımlarını ambar fareleri gibi yiyip tüketmektedir. Böyle badireli zamanlarda ihtiyacımız olan ilk şey; pusula olup yön ve rehberlik edip yol gösteren, aklıselim sahibi, bilge bir liderin varlığıdır. Milletimizi selamete çıkarmanın, devletimizi hedefe kazasız belasız ulaştırmanın yolu; lidere ittiba etmekten, aksakallı bir rehberin söz ve nasihatlerine uymaktan geçmektedir. İkincisiyse bir olmak, iri olmak, diri olmaktır. Birbirimize sıkı sıkıya sarılmaktır. Toplumsal barışa tutunmak, bin yıllık kardeşlik hukukuna dayanmaktır. Birlik ve beraberlik; bizi belirsizliklere, fırtınalı havalara, dış etkenlere, haricî ve dâhilî tehlikelere karşı mukavemetli kılacaktır. İşte Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, bölgemizde giderek genişleyen ve dünyayı sarmakta olan yangın karşısında bilge lider hususiyeti ve devlet adamı tecrübesiyle siyasi tarihimiz açısından dönüm noktası oluşturan bir çağrı yapmıştır. Sayın Devlet Bahçeli, doğrudan Türkiye’nin bekasına, milletimizin egemenliğine dönük emperyalist tehdidi savuşturmak üzere herkesi, her kesimi gönül seferberliğine, birlik ve beraberliğe davet etmiştir. Bu davet; içeriye olduğu kadar dışarıya da dönük mesaj taşımaktadır. Bu davet, yerel siyasi aktörler kadar uluslararası güç odaklarına da yönelik bir hamledir. Genel başkanımızın daveti, ABD başta olmak üzere millî bütünlüğümüzü hedef alan küresel aktörlerin bölgeye dönük planlarını buruşturup çöpe atmıştır. Kirli hesapları boşa çıkarmıştır. Oyun kökünden değişmiş, tuzaklar bozulmuştur. Coğrafyamızda sözün ve egemenliğin sahibinin kim olduğu; millet vicdanını yansıtan, varlık refleksini temsil eden en kararlı siyasi partinin liderinin ağzından duyurulmuş, hatırlatılmıştır. Her ne kadar kelam ve tavır Devlet Bahçeli’ninse de, söz; hâkimiyetin sahibi olan milletindir. Sayın Devlet Bahçeli, milletin hissiyat ve kararını, devlet aklını temsil etmektedir. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli, söz konusu çağrısıyla milletimizin bu coğrafyada hangi şuurla egemen olduğunun dersini de vermiştir. Bu, iktidar olma hırsından ve siyasi basiretsizliklerinden ötürü ülkenin gerçeklerini görmeyenler için bir nevi ikazdır. Yaklaşan küresel tehdidi algılamayanları uyarmayı, uyandırmayı amaçlayan, “köprüden önceki son çıkış” hatırlatmasıdır. Sayın Genel Başkanımızın siyasi paradigma değişikliği niteliğindeki hamlesi; “MHP’nin genel mutabakat gerektiren nazik konularda çözümün önünde engel olduğu” şeklindeki yanlış algıyı, önyargıyı da kırmıştır. Yakın siyasi tarihimiz iyi araştırılırsa görülecektir ki Sayın Genel Başkanımızın çıkışı; MHP'nin 55 yıllık geleneksel sorumlu, yapıcı ve uzlaşmacı politikalarının devamı ve son numunesidir. MHP daima Türk siyasetinin yolunu tıkayan değil, bilakis önünü açan siyasi parti olmuştur. MHP; milletimizin güvenlik, esenlik ve refahı neyi icap ettiriyorsa, devletimizin çıkarları neyi gerektiriyorsa siyasetini ona göre belirlemiştir. MHP; SİYASİ HAYATI BOYUNCA OYUN KURMUŞ, OYUN BOZMUŞ AMA OYUN OYNAMAMIŞTIR. Şurası bir hakikattir ki büyük hamleleri, büyük çıkışları, büyük liderler ve büyük siyasi partiler yapar. Siyaset, korkakların işi değildir. O bakımdan onlar, siyaseten risk alır, cesur davranırlar. MHP Lideri de öyle yapmıştır. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin, bütün siyasi riskleri göze alarak yaptığı çağrının ne kadar yerinde ve anlamlı olduğu, bölücü terör örgütü PKK’nın TUSAŞ’a yaptığı alçakça saldırıyla ortaya çıkmıştır. Malum çağrının; çok önemli temellere, sağlam gerekçelere ve liderlik ferasetine dayandığı hemen anlaşılmıştır. Sayın Genel Başkanımızın tarihî daveti kamuoyunda ciddiyetle değerlendirilirken ve bu hususta geniş bir konsensus hasıl olmaya başlamışken; küresel emperyalizm, başlamakta olan müspet iç süreci sabote etmek üzere düğmeye basmıştır. Cumhuriyet’imizin kuruluşunun 101. yıldönümünü idrak ettiğimiz şu günde, bu tür hainane saldırıların, ülkemizi, “21. Yüzyılda Lider Ülke Türkiye” hedefinden döndüremeyeceğini buradan bir kez daha ilan ediyoruz. Bu neviden terör eylemlerinin, yılgınlığa ve korkuya kapılmak şöyle dursun; aksine bizim azmimizi tetiklediğini, varlık irademizi bilediğini, egemenlik yolunda kararlılığımızı ziyadesiyle arttırdığını tekraren duyuruyoruz. Şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifalar diliyoruz. Ailelerine ve aziz milletimize sabrı cemil temenni ediyoruz. Savunma sanayi alanında lokomotif işlevi gören TUSAŞ’a dönük saldırı, bir mesaj içermektedir. Küresel canavarlar, taşeronları üzerinden iç kamuoyunda güvensizlik algısı yaratmak istemiştir. Hain terör saldırısının zamanlaması kadar belli bir mekân ve tesisin seçilmesi tesadüf değildir. Zira saldırıya uğrayan kurum, Türkiye’yi yeni yüzyılda tam bağımsızlık hedefine götürecek devasa bir savunma sanayisi tesisidir. Silah ambargolarıyla, aba altından sopa gösterme seanslarıyla terbiye edilmek istenen Türkiye’nin; savunma sanayiinde kendi yağıyla kavrulmaya başlaması, düşmanlarımızın çirkin kozlarını ellerinden almıştır. Bu terör eylemi, aynı zamanda devlet aklının çalışmasını ve iç uyum barışın sağlanmasını, millî mutabakatın takviyesini engelleme girişimidir. Taşeronları yönlendiren emperyalistler, ileride daha şuursuzca, daha şaşkın, daha telaşlı eylemler planlayıp üzerimize gelmek isteyebilirler. Ancak neye kalkışsalar, hangi tezgâhlara başvursalar başaramayacaklardır. Türkiye; maruz kaldığı meydan okumalara cevap verebilecek, tehlikeleri bertaraf edebilecek, tehditlerin üstesinden gelebilecek güce ve iradeye sahiptir. Düşmanlarını caydırabilecek imkânlara ve birikime maliktir. Toplum psikolojisini olumsuz yönde etkileyip milletimizi güvensizlik ve ümitsizliğe sevk etmeye, partimizin başlattığı birlik beraberlik sürecini sabote etmeye dönük çabalar akamete uğratılacaktır. Manipülasyona, spekülasyona, içeride kaos üretme çabalarına izin verilmeyecektir Türkiye, her zamankinden daha büyük bir cesaret, celadet ve kararlılıkla tam bağımsızlık yolunda ilerleyecektir. MHP ve Cumhur İttifakı olarak, iç ve dış tehlikelere karşı her anlamda hazırlıklı, müteyakkız ve kararlı olmayı önemsiyoruz. Ünlü yazar Tolstoy’un şöyle bir sözü vardır: “İnsanın gerçek gücü sıçrayışta değil, sarsılmaz duruştadır.” MHP’yi güçlü, etkin ve farklı kılan husus da siyasetteki sarsılmaz duruşudur. MHP olarak, başlattığımız 21. Yüzyılda Lider Ülke Türkiye yürüyüşü sırasında, sırtımızda hiçbir suni yük olsun istemiyoruz. İster ucu içeride olsun ister dışarıda, hiçbir muhataralı angajmanı kabul etmiyoruz. Hiçbir vesayet, hiçbir vekâlet istemiyoruz. Türkiye'nin geleceğini küresel aktörlerin, yabancı çıkarlarının belirlemesine kalıcı olarak son vermek azmindeyiz.
|