Meclis Konuşması : 10 Aralık 2011Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İçişleri Bakanlığı bütçesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Değerli milletvekilleri, sözlerime İçişleri Bakanlığının görev ve yetkilerini hatırlatarak başlamak istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı, bağlı ve ilgili kuruluşları aracılığıyla, ülke sathına yayılmış teşkilat yapısıyla birlikte yurdun iç güvenliğinin ve asayişinin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, Anayasa’da yazılı hak ve hürriyetlerinin, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması, sınır, kıyı ve kara sularımızın muhafaza ve emniyetinin sağlanması, yurdun iç politikası, mülki idare bölümlerinin kurulması ve kaldırılması ile ilgili çalışmaların yapılması, mahallî idarelerin merkezî idareyle olan alaka ve münasebetlerinin düzenlenmesi, yönlendirilmesi, koordinasyonu ve denetimi, kaçakçılığın men ve takibi, dernekler, nüfus ve vatandaşlık ile ilgili görev ve hizmetlerini ifa eder. Değerli milletvekilleri, bu hatırlatma üzerine İçişleri Bakanlığının ülkemizin her yerinde bütün vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini temin etmesi gerektiği açıktır. 13 Ağustos 2011 tarihinde terör örgütü PKK tarafından kaçırılan bir kaymakam adayımızın akıbetinden bugüne kadar haber alınamamıştır. Kendi memurunun, hele bir de bu bir kaymakam ise, can güvenliğini temin edemiyorsa bu Bakanlık, kenar mahalledeki, Fırat’ın kenarındaki, ücra köylerdeki vatandaşlarımızın akıbeti nasıl olacak, bunu yüce heyetinizin takdirlerine sunuyorum. Bunu da varın siz sorun. Değerli milletvekilleri, elbette ki terörü şımartan bir iktidar, kardeşlik duygusunu zedeleyen bir açılım projesiyle terörü ziyadesiyle azdırmış, bu da bin yıllık kardeşlik duygularımızı zedelemekten başka bir işe yaramamıştır. Bu ihanet projesinin bütün tahribatını en kısa zamanda ortadan kaldıracak çalışmalar bir an önce başlatılmalı, bu yanlıştan dönülmeli ve milletimizden süratle özür dilenmelidir. Aksi takdirde ülkemiz karanlık günlere doğru gitmeye devam edecektir. İleride daha nice kaymakamların, kamu görevlilerinin, vatandaşlarımızın akıbetini merak etmeye devam etmeyeceksek bunun süratle yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu açılım saçmalığından cesaret alan terör örgütü dağdaki kanlı eylemleriyle yetinmemiş, kamuoyunda “KCK” diye bilinen şehir yapılanması örgütlenmesine de başlamıştır. Yıllardır faaliyet gösteren alternatif devlet yapılanması KCK, terör örgütünden ve İmralı’dan talimat alarak ülkemizin bölünmez bütünlüğünü, bin yıllık kardeşlik duygularını zedelemeyi amaçlamış, bu hususta da maalesef çok mesafe almıştır. Bugünlerde terör örgütünün şehir yapılanmasına karşı yürütülen operasyonlar ve tutuklamalar yandaş medya tarafından kamuoyunu memnun etmiş gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. Ama tecrübelerimiz bundan önceki dönemlerde İmralı canisiyle yapılmakta olan pazarlıklardan dolayı bizi ister istemez kuşkuya sevk etmektedir. Bu yapılanlar, gerçekten teröre ve terörizme karşı bir mücadele mi yoksa iktidarın önümüzdeki günlerde yeniden başlamayı düşündüğü pazarlıklar için bir altyapı mı oluşturmaktadır? Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuda ciddi endişelerimiz vardır. Kıymetli milletvekilleri, konuşmamın başında yaptığım İçişleri Bakanlığının görev tanımı içinde yer alan kaçakçılıkla mücadele konusunda, Bakanlığımızın iyi bir sınav verdiği kanaatinde değilim. Otuz yıla yakındır milletimizin huzurunu, refahını bozan terör ve terörizmin kaçakçılıktan beslendiğini cümle âlem bilmektedir. Ancak kaçakçılıkla mücadele konusunda, Ankara’nın göbeğinde, ülkemize kaçak yollardan gelen sigara, akaryakıt ve bunun gibi emtialar da maalesef satılmaya devam etmektedir. İdare merkezi Ankara’da olan bir Bakanlık, kendisinden otuz-kırk kilometre uzaklıktaki akaryakıt istasyonlarında hem de ucuz mazot levhalarıyla reklamı yapılan bu açık kaçakçılığı görmüyorsa, göremiyorsa, Allah aşkına size soruyorum; neyi, nereyi, ne zaman görecek? Gözünün önündeki kaçakçılığı göremeyen iktidar, suçlulara müsamaha gösterirken, suçsuz ve masum insanları dinlemekten imtina etmiyor. Değerli milletvekilleri, mahremiyet çok önemlidir. Özel hayata saygı, hem yüce dinimizin hem millî kültürümüzün hem de evrensel insanlık değerlerinin bir gereğidir, sonucudur. Bundan dolayıdır ki dün de, bugün de bütün devletler, kişi mahremiyetini ve özel hayatını kanunla koruma altına almıştır. Bu konu ülkemizde de kanunlarla teminat altına alınmışken, kolluk kuvvetleri ve mahkemeler tarafından tam tersi bir uygulamaya şahit olmaktayız. Kişilerin özel hayatına müdahale AKP İktidarı döneminde sanki meşru bir hâl almıştır. Kamuoyunda “Telekulak” olarak bilinen dinlemeler, ilgili birimlerin vurdumduymazlığından cesaret alınarak, özel hayatlar İnternet sitelerinden gazete köşelerine kadar tefrikalar hâlinde yayınlanmaya başlanmıştır. Toplumda hemen herkes “Ben de izleniyorum, ben de dinleniyorum.” paranoyasına kapılmıştır. Son derece istisnai hâllerde başvurulması gereken bu yöntem, AKP İktidarı döneminde genel bir uygulama hâline gelmiş, kurumsallaşmıştır. Yasaların en kısa zamanda uygulanması, kişi hak ve özgürlüklerinin en üst saygıyı görmesi elzemdir. AKP İktidarının bu yasa dışı ve gayriahlaki metotlardan beslenmeye son vermesi şarttır. Eğer bu meselelerde iktidarın dahli yoksa, kanunları uygulayarak suçluların cezalandırılmasını sağlamalı ve toplumda yeniden huzur ortamı oluşturmalıdır. İnanıyoruz ve biliyoruz ki siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın herkesi dinleyemiyor ve kaydedemiyorsunuz ama siz de biliniz ki yüce Mevla’m kainatta olan her şeyi görüyor, duyuyor ve kaydediyor. Buna sizin yaptıklarınız da dâhil. (MHP sıralarından alkışlar) Değerli milletvekilleri, İçişleri Bakanlığının yerel yönetimler üzerindeki mali denetimle ilgili görevi 5018 sayılı Kanun’la Sayıştay Başkanlığına devredilmiştir ancak bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten bu yana Sayıştay Başkanlığı bu görevini bihakkın yerine getirmeyi hâlihazırda becerememiştir. İktidar, Kanun’un istisnai hükümlerinden istifade ederek muhalefet belediyeleri üzerinde baskı oluşturmakta ve özel denetim yaptırmaktadır. Bu denetim, ya tekrar İçişleri Bakanlığına yeniden devredilmeli ya da muhalefeti sindirme amaçlı özel denetimlerden bir an önce vazgeçilmelidir. Ayrıca, taşrada vatandaşın teveccühünü kazanan ve her birisi birer hizmet abidesi olan Milliyetçi Hareket Partili belediyelerimiz ve değerli başkanları Partimizin göz bebeğidir. Bu başkanlarımızı ve onların hizmetlerini engellemekle iktidar, sadece Milliyetçi Hareket Partili belediyeleri değil, onların görev yaptığı beldelerdeki vatandaşlarımızı da cezalandırmaktadır. Sayın Bakan, bu hizmet gasbını, asil Türk milletine ve Milliyetçi Hareket Partisine oy veren seçmenlerimizin vicdanına şikâyet ediyorum. Size tekrar sesleniyorum: Vakit geçmeden, Milliyetçi Hareket Partili belediyelerin üzerinden elinizi çekin, sebep ne olursa olsun belediye başkanlarımız en adil ve en doğru hizmeti vermeye devam edecektir. İktidarın baskısı, ülkücü belediye başkanlarımızı asla sindiremeyecektir. İktidar, vali yardımcısı ve kaymakamların üstün çabalarıyla uygulanan KÖYDES ve BELDES projesinin gerçek kahramanlarını yok saymıştır. Değerli milletvekilleri, ben de mülki idare amiri mesleğinden gelen bir arkadaşınızım, kendisi de mesleğin içinden gelen Sayın İçişleri Bakanının bakanlığı döneminde çıkartılan kanun hükmünde kararname ile vali yardımcısı ve kaymakamlarımızın özlük haklarının geriye götürülmesi beni ve bütün meslek camiasını derinden üzmüştür. Zaman kaybetmeden birinci sınıf mülki idare amirleriyle birinci sınıf hâkimlerin özlük haklarının eşit hâle getirilmesi taşrada benzer şartlarda görev yapan iki meslek grubu arasındaki adaletsizliğin ortadan kalkmasını sağlayacaktır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokrasimizin en temel noktasında, vatandaşlarımıza en yakın mesafede görev yapan mahalle ve köy muhtarlarımızın özlük hakları hakkında bugüne kadar ciddi bir adım atılmamıştır. Hem vatandaşlarımızın hem de kamu görevlilerimizin gece gündüz hizmetinde olan muhtarlarımız acilen sosyal güvenceye kavuşturulmalıdır. Emeklilik kesenekleri bütçeden karşılanmak kaydıyla muhtarımıza en az asgari ücret kadar maaş ödenmelidir. Gene demokrasimizin temel taşlarından olan il genel meclis üyelerinin özlük haklarında görevlerine mütenasip bir düzenlemenin süratle yapılması elzemdir. Değerli milletvekilleri, önümüzdeki günlerde Meclis gündeminde yer alacak olan yeni büyükşehir belediye yasası hakkında Milliyetçi Hareket Partisi olarak ciddi endişelerimiz vardır. Umut ediyoruz ki bu tasarı terör örgütünün yerel özerklik talebinin altyapısını hazırlayıcı nitelikte olmasın. Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Saygıyla selamlıyorum yüce heyetinizi. (MHP sıralarından alkışlar) MEHMET ERDOĞAN Tarafından Yapılan Meclis KonuşmalarıCumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı Suni gündemler oluşturup suni tartışmalarla devletin en önemli makamlarını itibarsızlaştırmaya kimsenin hakkı yoktur 19 Ocak 2012Detay İçin TıklayınızCumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı Anayasa ile düzenlenmesi gereken hususları kanunla düzenlemek, kanunla düzenlenmesi gereken hususları Parlamentonun yetkilerini gasp ederek kanun hükmünde kararnamelerle düzenlemek çözüm üretemedi 18 Ocak 2012Detay İçin TıklayınızMuğla ilinde yoğun yağışların yol açtığı sel felaketler hakkında gündem dışı konuşma Alelacele yapılan yol ve köprülerin bir yağışta bu kadar büyük hasar görmesi de Hükûmetinizce yol ve köprüler yapılırken gerekli itinanın gösterilmediğinin açık işaretidir 12 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi Bu 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede unutulanlar sadece emniyet personeli değildir. Öğretmenler, din görevlileri, sağlık çalışanları gibi kamu çalışanlarının çoğu da 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle yapılan düzenlemeden pay alamamışlardır 06 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız2012 yılı Bütçesi 26. Maddesi üzerine konuşması 2.140 yeni lojman yaparak kendi söyledikleriyle ve icraatlarıyla çelişen bir iktidarla karşı karşıyayız. Madem yenilerini alacaktınız, yenilerini yapacaktınız mevcutları niye sattınız? 19 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınız2012 Yılı Bütçesi 22. Maddesi üzerindeki konuşması Türkiye’deki kamu personeli sayısı OECD ortalamalarının altındadır. Buna rağmen, kamuda boşalan kadroların ancak yarısına atama yapılacak olması iki bakımdan sakıncalıdır 18 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınızİçişleri Bakanlığı Bütçesi İktidar, Kanun’un istisnai hükümlerinden istifade ederek muhalefet belediyeleri üzerinde baskı oluşturmakta ve özel denetim yaptırmaktadır. Bu denetim, ya tekrar İçişleri Bakanlığına yeniden devredilmeli ya da muhalefeti sindirme amaçlı özel dene 10 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınız |