SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ

Meclis Konuşması : 12 Ocak 2012

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İkili Ticari ve Ekonomik İşbirliğinin Geliştirilmesi ve Derinleştirilmesine İlişkin Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı12 Ocak 2012Belge Sahibi :
 
SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZISPARTA Milletvekili
Detay İçin Tıklayın

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bazı milletler, bazı ülkeler vardır ki onlarla ilişkileriniz ne zaman başlamıştır, kaç yüzyıldır devam edegelmektedir, bunları tespit etmeniz mümkün değildir; âdeta birinin tarihî yazılırken diğerinin de geçmişini anlatmış olursunuz, işte Çin Halk Cumhuriyeti böyle bir ülkedir Türk milleti için.

Türk tarihî adına tespit ettiğiniz en eski bilgi içerisinde Çin tarihine ait kayıtlar da mevcuttur. Böyle köklü bir geçmişi paylaşmanın içerisinde ortak acılar, kederler, sıkıntılar ve sevinçlerle dolu komşuluk ilişkileri vardır; ortak bir iklimi, coğrafyayı paylaşmak vardır. Onların biz Orta Asya’dan Anadolu’ya göç ederken hatıralarını taşımışızdır. Çin’e de bizim için son derece kıymetli canlarımızı, hatıralarımızı, hatta atalarımızın, dedelerimizin mezarlarını emanet etmişizdir.

Değerli milletvekilleri, her asırda var olan ve her asırda insanlık tarihini biçimlendiren iki millettir Çinliler ve Türkler. Bazen biri medeniyetin bayraktarlığını eline almıştır, tarih yazmıştır, bazen de ötekisi. Bazen bir şarkta, diğeri de Ön Asya ve Batı’da güç olmuş, insanlık tarihini dizayn etmiştir.

Yakın siyasi tarihimizde Çin ile diplomatik ilişkilerimiz 4 Ağustos 1971’de başlamıştır. Siyasi ilişkilerin niteliklerine baktığımızda, bu ilişkiler daha çok bakanlar düzeyinde ziyaretler şeklinde cereyan etmektedir, bunun da diplomasideki karşılığı, devlet başkanları ve başbakan düzeyinde olmadığından “düşük yoğunluklu ilişkiler” diye anılmaktadır.

Değerli milletvekilleri, hem Çin hem de Türkiye kendi bölgelerinde ve küresel düzeyde belirleyici, sözü olan ülkeler arasındadır, böyle de olmalıdır. Tek kutuplu bir dünyanın sorunlarını hep birlikte yaşıyoruz, tüm dünya yaşıyor. Uluslararası hukuk uzun bir süredir neredeyse tamamen gücün kontrolünde, gücün belirleyiciliğinde. Tek kutuplu bir dünyanın lideri Amerika Birleşik Devletleri bu avantajını uzun süre elinde tutabilmek için kendi gücüne muhalefet edebilecek her ülkeyi, her olayı kontrol etmeye çalışıyor. Sadece mevcutla yetinmiyor bazen sebep yaratıyor. ABD kendi gücü karşısında gelecekteki en önemli muhalefetin 1,5 milyar nüfusu ve geniş coğrafyasıyla dünya ekonomi liderliğine soyunan Çin olduğunu görüyor, hele hele Çin ve Rusya’nın içinde olduğu bir Şanghay İşbiliği Teşkilatı olduğunu düşünüyor çünkü dünya nüfusunun neredeyse yarıdan fazlasının küresel düzeyde yaratılan gelirin önemli bir kısmının bu örgüt içerisinde yer alan ülkelere ait olduğunu biliyor.

2007’de Bişkek’te yapılan zirvede dönemin Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’in “Tek kutuplu dünya kabul edilemez.” sözü teşkilat misyonunu da ortaya koyuyor. Şanghay İşbirliği Teşkilatında ilk ciddi ABD karşıtı adım 2005’te atılmıştır. Bu toplantıda ABD’ye Orta Asya’daki askerî varlığını sona erdirme çağrısı yapılmıştır. Bu çağrının sonunda Özbekistan’daki ABD askerleri ülkeyi terk etmiştir. Ondan sonra herkesin bildiği hikâye, bölge karışmıştır, karıştırılmıştır, olaylar yüzlerce insanın canına, ülkelerin huzuruna mal olmuştur.

Bugün olmasa bile yarın karşılaşılacak tehditlerde bölgesel iş birliği daha da önem kazanmaktadır. Dolayısıyla ülke yönetimlerinin bu iş birliği zeminin genişletmesi ve geliştirmesi zorunluluğu vardır. Ülkemiz açısından da bölgesel sorunların çözümünde Çin gerçeğinin ihmal edilmemesi ve siyasi, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi ve iş birliğinin güçlendirilmesi gerekmektedir.

Ekonomik ilişkilerimize gelince Çin Halk Cumhuriyeti Uzak Doğu’daki en büyük ticari ortağımız, ayrıca dünyada ithalat yaptığımız 3’üncü büyük ülkedir. 99 yılında 1 milyar dolar civarında olan ticaret hacmi neredeyse 20 kat artmıştır ancak ticaret hacmindeki artış hep Türkiye'nin aleyhinde cereyan etmiştir. Çin’den ithalatımız ihracatımızın neredeyse 9 kat önünde yer almıştır. Ekonomik ilişkilerimizdeki en önemli handikap aleyhimize artan bu dengesizliktir.

Değerli milletvekilleri, 2010 rakamlarına bir göz atarsak ithalat rakamı yaklaşık 17 milyar dolar, ihracat ise 2 milyar 260 milyon dolar civarındadır, yaklaşık yine 15 milyar dolar eksideyiz demektir.

Çin’in tüm dünyada en hızlı büyüyen ekonomi olduğunu, her yıl ekonomisinin 100 milyar dolar civarında dış ticaret fazlası verdiğini belirtmeliyiz. Serbest piyasa ekonomisiyle planlama sürecini birlikte yürüten, yabancı sermaye önündeki engelleri kaldıran, Dünya Ticaret Örgütü üyesi Çin’in, kısa bir zaman içerisinde dünyanın en büyük ekonomisi olacağı aşikârdır. Türkiye'nin hızla büyüyen Çin piyasasını çok iyi etüt etmesi ve negatif olan dış ticaret dengesini iyileştirmenin ve pazar payını artırmanın yollarını araması gerekmektedir.

Ayrıca, Batı’nın giriş kapısı olan Türkiye'nin, Çin için de Batı’ya açılma stratejisinde önemli olduğu da bilinen bir gerçekliktir. Türkiye ve Çin, Orta Asya ve Orta Doğu bölgelerinde iş birliği ve yardımlaşmayı başarabilecek iki güçlü ülkedir.

Bu gelişmelerle birlikte söylemeliyiz ki iki ülke arasında askerî ilişkiler de güçlenmekte ve yoğunlaşmaktadır. Askerî otoritelerin karşılıklı ülke ziyaretleri devam edegelmektedir.

Değerli milletvekilleri, Çin deyince Tayvan meselesini de gündeminize getirmek ve değerlendirmelerinize arz etmek istiyorum. Tayvan, 1971 yılına kadar tüm Çin’i temsil eden, Birleşmiş Milletlerin muhatap kabul ettiği bir ülkedir, 1971’de bu temsil Tayvan’dan alınıp Çin Halk Cumhuriyeti’ne verilmiştir ve bu statü Türkiye tarafından da kabul edilmiştir.

35 bin dolar fert başı millî geliriyle dünyanın en zengin ülkelerinden birisi olan Tayvan’ın Türkiye Cumhuriyeti’nden bazı talepleri vardır.

Bunlardan biri İstanbul’da bir ticaret ve kültür ofisi açmaktır. Bu talep Çin Halk Cumhuriyeti’nin tepkisine sebep olsa da Amerika Birleşik Devletleri’nde 12, Japonya’da 5, Almanya’da 2 ofis olduğunu ve bu ofisler aracılığıyla ticaret hacimlerini artırdıklarını biliyoruz.

İkinci talepleri, Türkiye'nin Tayvan’a doğrudan uçak seferlerinin başlatılmasıdır. Aktarmalı seferler yirmi saati, yaklaşık bir günü bulabilmektedir.

Üçüncü talepleri ise, Tayvan Türkiye’ye uyguladığı vize işlemini tek yönlü, tek yanlı olarak kaldırmak istemektedir. Bugün, dünyada Türkiye’ye vize uygulamayan ülke kalmamıştır. Tayvan, ülkemizle artan ticaret ve kültürel ilişkilerini geliştirmek için Türk vatandaşlarına uyguladığı vizeyi kaldırmak ve bununla ilgili olarak yetkililerle görüşmeleri başlatmak düşüncesindedir. Ankara’nın Tayvan politikası Çin Halk Cumhuriyeti’nin etkisiyle yavaş ve tedirgin yürümektedir, ancak özellikle ticaret ve kültür hayatında ülkemize yeni ufuklar açacak Tayvan politikasında ortaya konacak birtakım gelişmeler Çin Halk Cumhuriyet’iyle aramızdaki ilişkileri de çok boyutlu hâle getirecektir.

Değerli milletvekilleri, zikrettiğimiz birçok iş birliği alanı vardır ancak bazı sorunlar da vardır Çin Halk Cumhuriyeti ile ülkemiz arasında.

En önemli sıkıntı, Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşanan insan hak ve hürriyetlerinin ihlali problemidir. Uygurların kendi toprakları Doğu Türkistan 1759’da Çin Mançu İmparatorluğu tarafından işgal edilmiş, o tarihten bugüne kadar da bu işgali kırabilmek için yüzlerce mukavemet gösterilmiştir. Doğu Türkistan İslam Devleti, Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti, Doğu Türkistan Cumhuriyeti gibi tarihte üç devlet kurulmuştur Doğu Türkistan halkı tarafından.

Çin’le yaşanan binlerce yıllık ortak tarih ve yaşanmışlığa rağmen, Çin’in dönem yönetimleri Doğu Türkistan’ı egemenliği altında tutmak amacıyla sistemli şiddet politikaları uygulamış, 1949’dan sonra ülkede tesis edilen komünist sistem çok çeşitli enstrümanları kullanarak, maalesef, asimilasyon politikalarını daha sofistike bir boyuta taşımıştır. 90’lı yıllar boyunca dinî faaliyetler sınırlandırılmış, camiler kapatılmış, ibadetler engellenmiş, on sekiz yaşın altındakilere din eğitimi yasaklanmış, eğitimde ateist politikalara geri dönülmüştür. Çin’le binlerce yıllık ortak geçmişi ve tarihi olan, kendisine Uygur kardeşlerini emanet etmiş bir Türkiye’yi bu durum son derece üzmekte ve Türk kamuoyunda da Çin’le ilgili olumsuz imaj oluşmasına sebep olmaktadır. Ancak tüm olumsuz unsurlara rağmen Türkiye’nin Çin ile yürüyeceği her iki ülkenin menfaatlerine uygun politikaların var olduğunu biliyor ve bu anlaşmanın da bu amaca hizmet edeceğine olan inancımızı ifade ediyoruz.

Üzerinde görüştüğümüz anlaşmanın her iki ülke insanlarına da hayırlar getirmesini temenni ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ Tarafından Yapılan Meclis Konuşmaları

Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı

Bu tasarı Meclise intikal ettiği tarihten itibaren tasarının yasalaşmasını bekleyenlerin içeriğini duydukça, kapsamını öğrendikçe karamsarlığı artmakta, gittikçe ümidini yitirmektedir

01 Mart 2012Detay İçin Tıklayınız
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi

Yapmazlar, yapmadılar dedikleri eylemleri yapıp yapmadıkları ancak soruşturma ve yargılama ile anlaşılabilir. Bunları yapmadan inkâr etmeniz, araştırmadan, incelemeden âdeta kefil olmanız ilginç, hatta vahim

16 Şubat 2012Detay İçin Tıklayınız
Trafik kazası sonucunda ortaya çıkan yaralanmaların tedavi giderlerinin karşılanması (Gündem Dışı Konuşma)

İnsanımızı canından usandıran, âdeta onun kurumlar arasında bir pinpon topu gibi gidip gelmesine sebep olan ama yine de bir neticeye ulaştırmayan bürokratik işkence devreye giriyor

08 Şubat 2012Detay İçin Tıklayınız
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi

İktidar yasa yapma sürecinin yavaşlığından, muhalefet ise Meclisteki denetimin etkin olmamasından şikâyet ederek bu İç Tüzük değişikliklerini gündeme getirmiştir

03 Şubat 2012Detay İçin Tıklayınız
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı

Verdiğimiz önergeyle, adaylıkları kesinleştikten sonra istifa etmesi öngörülen bürokratların yanında, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların da görevlerini, seçim sonuçlarının açıklanmasına kadar vekillerine devretmelerini öngörüyoruz<

19 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı

Cumhurbaşkanın halk tarafından seçiliyor olması Hükûmetin meşru otoritesini Cumhurbaşkanı karşısında zayıflatacaktır

19 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı

11 no.lu Cumhurbaşkanı iki yıl daha Cumhurbaşkanlığına devam edecek ve Sayın Erdoğan’ın önüne bir daha aday olarak çıkamayacaktır. Siyasette mıntıka temizliği dedikleri bu olsa gerek

19 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız
Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı

Cumhurbaşkanının görev süresinin ne olduğu Hükûmet tarafından bugüne kadar ortada bırakılmıştır. Bugün bu düzenlemenin bir yasayla yapılmaya çalışılması tutarlılık arz etmemektedir

18 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İkili Ticari ve Ekonomik İşbirliğinin Geliştirilmesi ve Derinleştirilmesine İlişkin Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı

Tüm olumsuz unsurlara rağmen Türkiye’nin Çin ile yürüyeceği her iki ülkenin menfaatlerine uygun politikaların var olduğunu biliyor ve bu anlaşmanın da bu amaca hizmet edeceğine olan inancımızı ifade ediyoruz

12 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız
Gündem Dışı Konuşma: Türk Silahlı Kuvvetlerindeki sivil memurların durumu

Silahlı Kuvvetler içerisindeki sivil memurlar, onurlu, medeni bir çalışma ortamında askerî personel ile birlikte çalışmak ve hak ettikleri düzeyli yaşamı sağlayan özlük haklarına kavuşmak istemektedirler

04 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız
Atı alan sınırlarımızın dışında almıştır soluğu

 Artık yeni bir Türk Telekom, yeni bir PETKİM kurmak, ekonominin aktörlerini millileştirmek hiç de kolay değildir. Atı alan Üsküdar’ı geçmiştir, ne Üsküdar’ı, sınırlarımızın dışında almıştır soluğu.

18 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınız
TBMM, Sayıştay, YDK Bütçeleri

Meclisin kanun hükmünde kararnamelerle devre dışı bırakılması bir sistem krizine yol açma riskini içinde barındırmaktadır. Bir taraftan Mecliste uzlaşma çağrıları yapan AKP, öte taraftan ikiyüzlü bir tavır sergileyerek muhalefeti devre dışı bırakmak iç

09 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınız
TBMM,Sayıştay ve Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurumu Bütçeleri

Temsili demokrasinin kalbi, milli iradenin tecelligahı meclistir. Bu temsilin yüksek bir oranda gerçekleşmesi ve meclisin yasama ve denetim işlevlerinin etkin ve sorunsuz bir şekilde yürütülmesi, kalbi sağlam bir bünyeye delalettir.

09 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınız