Meclis Konuşması : 03 Şubat 2012Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP grup başkan vekillerince imzalanan İç Tüzük değişikliği teklifi üzerinde şahsım ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere huzurlarınızdayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Meclisin iç işleyişinin usul ve esaslarını düzenleyen Meclis İçtüzüğü, hepinizin bildiği gibi, Meclisin anayasasıdır. Sadece bir parti grubunu değil, tüm siyasal parti gruplarını ve tüm milletvekillerini doğrudan ilgilendiren bir metindir. İç Tüzük, Meclisin “Millet Meclisi” ve “Cumhuriyet Senatosu” adıyla çift kanatlı olduğu bir dönemde, 1973 yılında çıkarılmıştır. Geçen otuz dokuz yılda 155 değişiklik yapılmıştır. Günün şartlarından kaynaklanan ve acele ile yapılan bu değişiklikler İç Tüzük’ün felsefesini ve sistematiğini bozmuştur, âdeta yamalı bir bohça hâline gelmiştir. Bu değişikliklerle bazı hükümler uygulanamaz hâle gelmiş, İç Tüzük’te olmayan bazı uygulamalar da teamül hâlini almıştır. Her dönemde, kıymetli arkadaşlar, yeni bir İç Tüzük yapılması önerilmiştir. İktidar yasa yapma sürecinin yavaşlığından, muhalefet ise Meclisteki denetimin etkin olmamasından şikâyet ederek bu İç Tüzük değişikliklerini gündeme getirmiştir. Kıymetli arkadaşlar, bugün itibarıyla bir tespit yapar isek: Genel Kurul gündemi çok yoğundur, sıkışıktır, milletin gündemini arkadan takip etmektedir. Komisyonlar etkisiz ve verimsiz çalışmaktadır; birkaç komisyonun hakkını yemeyelim. Milletvekillerinin yasama ve denetim çalışmalarına şahsi katkıları sınırlıdır. Çok sık değiştirilen yasalarla kaliteli yasamadan bahsetmek mümkün olmamaktadır. Çağdaş gelişmelerin, özellikle klasik Batı demokrasilerinde yaşanan çağdaş parlamenter demokrasideki gelişmelerin gerisinde kalınmıştır. Halkın yasama faaliyetlerine katılımı ve sivil toplumun Meclis desteği yetersizdir. Bu görüntü demokrasiye inanmış herkesi rahatsız etmektedir ve neredeyse her Meclis döneminde yeni bir İç Tüzük yapmak üzere teşebbüslerde bulunulmuştur. 23’üncü Dönemde, Meclis Başkanlığı, uzlaşarak çıkarılması gereken dört ana başlık belirlemiş, bunlardan birinin ismini de “Yeni İç Tüzük yapılması.” şeklinde deklare etmiştir. Partilere bir çağrıda bulunulmuş ve Uzlaşma Komisyonu kurulması gündeme gelmiştir. Dört siyasi parti grubu bu Komisyona birer temsilci vermişler ve 16 Ekim 2008’de İç Tüzük Uzlaşma Komisyonu kurularak faaliyete geçmiştir. Komisyon altı ay süreyle hem içeride hem de yurt dışındaki parlamentolarda, komisyonlarda, genel kurullarda çalışmalar yapmış, gerçekten devrim niteliğinde bir metin ortaya koymuştur. Bu çalışmanın iki önemli hedefi vardır kıymetli arkadaşlar: Birincisi, süratli, verimli, öngörülebilir, planlı ve daha çok çalışmaların komisyonlara kaydırıldığı, Genel Kurulda da siyasi müzakerelerin yapıldığı bir yasama süreci; iki, etkin, sonuç odaklı, sürelere bağlanmış hem komisyonlarda hem de Genel Kurulda yapılabilen bir denetim süreci. Uzlaşma Komisyonunca hazırlanan İç Tüzük taslağı parti gruplarının değerlendirmesine sunulmuş ve görüşleri istenmiştir. Tüm siyasal parti grupları görüşlerini komisyona iletmiş ve çalışmaların devamını istemiştir. Ancak -bildiğiniz üzere- bu esnada 2010 Anayasa değişikliği ve halk oylaması, 2011’de yapılan genel seçimler dolayısıyla da İç Tüzük Uzlaşma Komisyonunun yaptığı çalışmalar gündemden düşmüştür. Meselelere bütüncül açıdan yaklaşan bu taslakta hem yasama hem denetim faaliyetleri siyasi kaygılardan uzak, etkinlik, verimlilik ve sürat kazandırma gibi objektif temeller üzerine bina edilmiştir. Yeni bir İç Tüzük yapılması ihtiyacı ortadan kalkmış mıdır? Hayır. Bugün Meclisi verimsiz çalıştıran, muhalefete sonuç odaklı bir denetim imkânı sunmayan bu İç Tüzük’ün değiştirilmesine eskisinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Ancak hazırlanan taslak metin yok sayılarak sadece AKP’nin isteklerinden hareketle önümüze getirilen İç Tüzük değişikliği teklifinin grupların ortak ihtiyacı ve iradesi olamayacağı açıktır çünkü bu teklif, Meclisteki siyasi parti gruplarını yok sayan, muhalefetin sesini kısmayı, İç Tüzük’ten kaynaklanan imkânları kısıtlamayı amaç edinmiş bir düzenlemedir. Uzlaşma Komisyonunun ortaya koyduğu taslak metinden sadece yasamayla ilgili olan ve AKP’ye üstünlük sağlayacak birkaç öneri âdeta cımbızla çekilerek alınmış ve üzerine de yine AKP Grubunca uygun gördükleri birkaç ilave yapılarak Genel Kurulun önüne getirilmiştir. Bu yaklaşımın ileri demokrasi iddiasıyla bağdaştırılması mümkün değildir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak hem alt komisyonda hem de esas komisyonda komisyonun AKP’li üyelerine yaptığımız grupların üzerinde uzlaştığı bir teklif üzerinde müzakerelerin yapılması önerimiz maalesef karşılık bulmamıştır. AKP’nin İç Tüzük değişikliği teklifi üzerinden gidileceğinin bizlere iletilmesi üzerine komisyon çalışmalarına katkı sunmak imkânı kalmamış ve komisyon çalışmalarının o andan sonra, sembolik bir anlama bürünmesinden sonra çalışmalardan ayrılınmıştır. Bizim bu net duruşumuzdan sonra diğer muhalefet partileri de müzakereleri terk etmiş ve Adalet ve Kalkınma Partisi, Meclis İç Tüzük’ünü kendisi yapma gibi demokrasi ayıbıyla yüz yüze kalmıştır. Bundan hicap duymak yerine, “Muhalefeti bir dinleyelim, hele hele Meclis çalışmalarında sürekli diyalog ortamının muhafazası yönünde kırılmaz çizgisiyle Milliyetçi Hareket Partisinin bu tavrını anlamaya çalışalım.” denmemiş ve AKP âdeta zafer kazanmış bir komutan edasıyla bu inadını ısrarla sürdürmüştür. Değerli milletvekilleri, İç Tüzük’ün 181’inci maddesinde İç Tüzük’ün nasıl değiştirileceği hususu gayet açıktır ve iki yol gösterilmiştir. Bir, değişiklik teklifleri birinci fıkraya göre milletvekillerince yapılır; iki, ya da Anayasa Komisyonu İç Tüzük’te görmüş olduğu eksiklikleri, uygulamadaki aksaklıkları rapor ederek bir değiştirme, değişiklik süreci başlatır. Kanunların bir lafzı vardır, bir de ruhu vardır değerli milletvekilleri. AKP Grup Başkan Vekillerince imzalanan bu teklif, 181’inci maddenin ruhuna uymamaktadır. “Milletvekillerince yapılır”dan kasdedilen, tıpkı Anayasa değişikliğinde olduğu gibi, İç Tüzük değişikliğinin de hükûmet tasarısı ya da grup önerisi şeklinde getirilemeyecek olmasıdır. Hâlbuki görüşülen İç Tüzük teklifi, yalnızca AKP Grup Başkan Vekillerince imzalanmıştır, AKP Grubunun bir teklifi mahiyetindedir. Bu taslağı Grup Başkan vekillerine değil de diğer milletvekillerine imzalatabilir miydiniz, böyle yapsaydınız ne kaybederdiniz? Hayır, bilerek, isteyerek, ilk iki gün hakikaten gereksiz ve Meclisi geren bir güç gösterisinde bulunulmuştur. Meclis, maalesef bu tutumunuz dolayısıyla barut fıçısına dönmüştür. Bu iyi olmamıştır değerli milletvekilleri. Bu gerginliğin iktidar ve muhalefet arasında Mecliste zaman zaman yapılacak iş birliği ortamını da sabote ettiği gayet açıktır. “Efendim, grup başkan vekilleri de milletvekili.” Doğru, doğru Başbakan ve Bakanlar değil mi değerli arkadaşlar? “Hükûmet tasarısı olamaz.” derken ne kastediliyor ise “Milletvekillerince imzalanır.” derken de teklifin sadece bir grubun önerisi olmaması, böylece İç Tüzük’ün objektif ve tarafsız olma özelliğini muhafaza etmesi murat edilmiştir. Bunda anlaşılmayacak bir şey olduğunu düşünmüyorum değerli arkadaşlar. Sayın AKP Grubu sizlere soruyorum: Mecliste İç Tüzük değişikliği yapılmasın diyen bir parti var mı? Yok. Olmadığını gayet iyi biliyorsunuz ama muhalefetin bugüne kadar ne dediği ve nasıl bir değişiklik istediğiyle hiç ilgilenmediniz, hatta hiç merak etmediniz. “Bizim teklifimiz doğrudur.” deyip istişare etmeye bile yanaşmadınız. Bunun için bir araya gelmek lazım, oturup konuşmak lazım. Milliyetçi Hareket Partisi tüm grupların başkan vekillerini davet edip bir uzlaşma zemini bulmak için gayret göstermiştir ancak nafile. AKP Grup Başkan Vekili Sayın Canikli’yi hemen İç Tüzük’ü çıkarmamız lazımdan öteye geçirememişizdir. Kırk yıldır değişmeyen İç Tüzük’ü -ki bunun on yılı sizin sorumluluğunuzdadır- iki gün daha bekleyip ortak bir metin olarak Genel Kurula indirsek ne kaybederdiniz arkadaşlar? Bu ülkede farklı sesler ve görüşlere ihtiyaç yok mu? Herkes AKP’li olmak zorunda mı? Ülkeyi ve Meclisi bu kadar germek, kutuplaştırmaktan ne kazanılacak? Ve hepsinden önemlisi şu gerçeği ne zaman kabul edeceksiniz değerli AKP milletvekilleri: Bakın Meclisin duvarında yazıyor “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” yani farklı siyasal görüşleriyle birlikte milletin tamamının, sadece AKP çoğunluğunun değil. AKP’nin İç Tüzük değişikliği teklifi bakın neler getiriyor değerli milletvekilleri. Öncelikle belirtmek isterim ki getirilen İç Tüzük değişikliğinin amacı çoğulcu, demokrasiye hizmet eden bir İç Tüzük’ü yapmak falan değildir. AKP İç Tüzük değişikliği teklifinin maksadı parlamenter sistemin ucube bir yarı başkanlık sistemine götürülüşü sürecinde muhalefetin engel çıkarmamasını ve mümkün olduğunca az müdahil olabilmesini temin etmektir. Muhalefetin görünür olmasını sağlayan imkânlarından bir bölümü kısıtlanmakta, birtakım şartlara bağlanmakta ve milletvekillerinin konuşma süreleri düşürülmektedir. Teklifin 1’inci maddesi grup önerileri üzerinde görüşme yapılamayacağını, sadece öneriyi veren milletvekilinin, grubun beş dakika konuşabileceği tahdidini dayatmaktadır. Dünyanın her ülkesinde İç Tüzük değişikliğinin gerekçelerinden birisi, milletvekillerinin şahsi katkı ve katılımlarını artırmak, böylece millî iradenin kayıtsız şartsız tecellisine imkân vermek ve özgürlükleri geliştirmektir. Hâlbuki bu teklif birtakım hak yoksunlukları getirmektedir değerli milletvekilleri. Teklifin 4’üncü maddesi, komisyon üyelerine, her madde için bir değişiklik önergesi verebilme sınırlaması getirmektedir. Muhalefetçe komisyonda yapılacak yasal bir engellemeyi etkisiz kılmak üzere tasarlanıp önerildiği açıktır. Muhalefeti komisyonda sınırlıyorsunuz, Genel Kurulda sınırlıyorsunuz. Biz derdimizi nerede anlatacağız kıymetli arkadaşlar, Kurtuluş Parkı’nda mı? Teklifin 5’inci maddesi, tasarı, teklif ya da kanun hükmünde kararnamelerin doğrudan Genel Kurula indirilmesi taleplerini haftanın bir gününe ve sadece bir tanesini görüşme şartına bağlamakta ve bir milletvekili de konuşmacı olmaktan çıkarılmaktadır. Muhalefetin gerekli gördüğü bir konuyu, Genel Kurulda, kısıtlı süre ile de olsa görüştürülmesi imkânı elinden alınmış oluyor. AKP’nin İç Tüzük değişikliği, Genel Kurulda partiler arasında hoşgörü ve diyalog ortamını tesis etmekten uzaktır. Oturumu yöneten başkan vekillerini “Dediğim dedik, çaldığım düdük.” misali Genel Kurulun tek hâkimi mertebesine getirerek yeni çatışma ve gerginlik alanları yaratılmaktadır. Teklifin 8’inci maddesiyle, görüşmelerde pek kısa bir söz talebi olan milletvekiline, takdiri tamamen Meclis Başkanlığına bırakılan, görüşülen gündem ile ilgisi olmayan acil bir konu hakkında söz verilebileceği şartını getiriyorsunuz. Söz talep eden milletvekiline Başkan iki soru soracaktır. Bir: Yapacağınız konuşmanın gündemle bir ilişkisi var mıdır?İki: Acil midir? Ayrıca bir birleşimde toplam on dakikayı geçmeme gibi bir sınırı da dikkate alacaktır. Kaldı ki tüm şartlar uygun olsa bile cümlenin sonundaki “verebilir” -verir değil, verebilir- sözcüğünden hareketle yine de Başkan Vekilinin takdiri esas olacaktır. On dakika tamamlanmış ise o andan itibaren çok çok haklı da olsa milletvekili artık bir söz isteyemeyecektir. Kısaca, kıymetli arkadaşlar, 60’ıncı madde tamamen işlevsiz bırakılmaktadır. Demokratik rejimlerin parlamentosunda zaman zaman meclis başkan vekilinin toplantıyı yönetme şekli de sorgulanabilmelidir çünkü toplantının çoğulcu, demokratik teamüllere ve hakkaniyete ne kadar uyduğu hususu en az toplantının içeriği kadar önemlidir. 9’uncu madde usul hakkında söz isteğini dinlemeden, usul tartışması açılması talebini AKP’nin mutlak çoğunluğunun olduğu Genel Kurulda doğrudan oylamaya sunma yetkisi vermektedir Başkana. Tarafları dinlemeden milletvekilleri görüşlerini nasıl belirleyecektir? Tabii, benim kastettiğim millî iradeyi temsili mukaddes bilen, vekilliği insanların bir emaneti olarak görenler için geçerli. Diyelim ki oldu, usul tartışması açıldı, konuşmalar lehte ve aleyhte 1’er kişi ve beş dakika ile sınırlanmaktadır, ki bu bile muhalefetin Genel Kurulda görünür olması imkânlarından birini kaybetmesi anlamına gelmektedir. Teklifte yasama sürecinin hızlandırılması amaçlanmakta, muhalefetin denetim fonksiyonunun etkinleştirilmesi için en küçük bir öneri getirilmemekte. Yasama sürecinin hızlandırılmasına hayır demiyoruz, ancak denetimi daha da etkin hâle getirecek birkaç öneri de yapılamaz mıydı bu teklifte? Maddenin sonunda yer alan “ayrılabilir” sözcüğü ile muhalefetin denetim yapma imkânı iktidar çoğunluğunun insafına terk edilmektedir. İktidarın bugüne kadarki uygulamalarına bakıldığında eşref saati değilse, paşa keyfi yerinde değilse o gün denetim saatini iptal ettiği birçok kez görülmüştür. Değerli milletvekilleri, otuz dokuz yıldır değiştirilmemiş, bu yönüyle eskimiş ve çağın gerisine düşmüş mevcut İç Tüzük, hukukun temel kaidelerini zorlayan birtakım önerilerle metin bütünlüğü ve felsefesini tamamen kaybedecektir. Yeni bir iç tüzük yapmak yerine, günü kurtarmak açısından mevcut İç Tüzük’ü yamalı bohça hâline getiren geçmiş meclislerin vebaline bu Meclis de ortak olacaktır. Halkın oylarıyla gelmiş muhalefeti dümdüz etme dışında, demokratik parlamenter rejim adında neyi düzeltecek bu teklifiniz merak ediyorum? Kâtip üyeler tarafından yapılan okumalar kaldırılmaktadır ve yerine yeni bir sistem önerilmemektedir. İnsanlar o an ne üzerinde konuşulduğunu bilmedikleri için Genel Kuruldaki tartışmaları takip edemez hâle gelecektir. Gereksiz okumalar zaman israfına sebep oluyor mu? Evet. Ancak milletvekillerinin gündemi takip etmesi açısından masasının üzerinde yazılı metinleri görebileceği bir elektronik altyapı kurulduktan sonra böyle bir şey yapılabilir. Birkaç ay içerisinde bu altyapı pekâlâ hazırlanabilir. Diğer yasalardan farklı olan İç Tüzük değişikliğinin tüm partilerin görüş ve katkıları alınarak uzlaşma ile yapılması demokratik hukuk devletinin en önemli kabullerinden birisidir. Bu nedenle, teklif derhâl geri çekilmeli ve Meclisteki siyasi parti grupları arasında bir uzlaşma arayışına girilmelidir. 23’üncü Dönemde kurulan İç Tüzük Uzlaşma Komisyonu da yeniden faaliyete geçirilmelidir. Diğer yasa tasarısı ve tekliflerinde yapılan hataların telafisi olabilir ancak İç Tüzük’ün dayatmacı bir üslupla, kavga, gürültüyle değiştirilmesi demokrasimizde onulmaz yaralar açacaktır. En önemli zarar da şu olacaktır: Anayasa Uzlaşma Komisyonunda çalışma yapan, katkı veren muhalefetin maneviyatı ve şevki kırılacak, “Nasıl olsa çalışmalar dikkate alınmayacaktır.” gibi bir kanaat oluşacaktır. Bu yüzden, gecikmiş de olsa AKP Grubunun Milliyetçi Hareket Partisinin aklıselim ve sağduyuya davet çağrısına icabet ederek İç Tüzük’ü bir kez daha gözden geçirelim noktasına gelmiş olmasını olumlu değerlendiriyoruz. Keşke Parlamentomuza yakışmayan görüntüler ortaya çıkmadan önce bu karar alınabilseydi. Yine de zararın neresinden dönülse kârdır diyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu sürece katkı yapma hususunda elimizden gelen gayreti göstereceğimizi belirtmek istiyorum. Değerli milletvekilleri, inşallah Meclisimiz uzlaşma içerisinde bu görüşmeleri tamamlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin hoşgörü ve nezaket iklimine yakışır bütün parlamenter demokratik sistemlere de örnek olan bir yöntemle bir İç Tüzük değişikliğini tamamlar. Aksi takdirde değerli arkadaşlar, mevcut hâliyle teklifin hazırlanması ve görüşülmesi usulleri ile içeriğindeki muhalefeti tedip etme ve kısıtlama, iktidar partisine üstünlük kazandırma niyetleri dolayısıyla çoğulcu demokratik sisteme uymayan teklife bütünüyle karşı çıkacağımızı, karşı olduğumuzu belirtiyor yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar) SÜLEYMAN NEVZAT KORKMAZ Tarafından Yapılan Meclis KonuşmalarıSosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı Bu tasarı Meclise intikal ettiği tarihten itibaren tasarının yasalaşmasını bekleyenlerin içeriğini duydukça, kapsamını öğrendikçe karamsarlığı artmakta, gittikçe ümidini yitirmektedir 01 Mart 2012Detay İçin TıklayınızDevlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Yapmazlar, yapmadılar dedikleri eylemleri yapıp yapmadıkları ancak soruşturma ve yargılama ile anlaşılabilir. Bunları yapmadan inkâr etmeniz, araştırmadan, incelemeden âdeta kefil olmanız ilginç, hatta vahim 16 Şubat 2012Detay İçin TıklayınızTrafik kazası sonucunda ortaya çıkan yaralanmaların tedavi giderlerinin karşılanması (Gündem Dışı Konuşma) İnsanımızı canından usandıran, âdeta onun kurumlar arasında bir pinpon topu gibi gidip gelmesine sebep olan ama yine de bir neticeye ulaştırmayan bürokratik işkence devreye giriyor 08 Şubat 2012Detay İçin TıklayınızTürkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik Yapılmasına Dair İçtüzük Teklifi İktidar yasa yapma sürecinin yavaşlığından, muhalefet ise Meclisteki denetimin etkin olmamasından şikâyet ederek bu İç Tüzük değişikliklerini gündeme getirmiştir 03 Şubat 2012Detay İçin TıklayınızCumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı Verdiğimiz önergeyle, adaylıkları kesinleştikten sonra istifa etmesi öngörülen bürokratların yanında, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve bakanların da görevlerini, seçim sonuçlarının açıklanmasına kadar vekillerine devretmelerini öngörüyoruz< 19 Ocak 2012Detay İçin TıklayınızCumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı Cumhurbaşkanın halk tarafından seçiliyor olması Hükûmetin meşru otoritesini Cumhurbaşkanı karşısında zayıflatacaktır 19 Ocak 2012Detay İçin TıklayınızCumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı 11 no.lu Cumhurbaşkanı iki yıl daha Cumhurbaşkanlığına devam edecek ve Sayın Erdoğan’ın önüne bir daha aday olarak çıkamayacaktır. Siyasette mıntıka temizliği dedikleri bu olsa gerek 19 Ocak 2012Detay İçin TıklayınızCumhurbaşkanı Seçimi Kanunu Tasarısı Cumhurbaşkanının görev süresinin ne olduğu Hükûmet tarafından bugüne kadar ortada bırakılmıştır. Bugün bu düzenlemenin bir yasayla yapılmaya çalışılması tutarlılık arz etmemektedir 18 Ocak 2012Detay İçin TıklayınızTürkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında İkili Ticari ve Ekonomik İşbirliğinin Geliştirilmesi ve Derinleştirilmesine İlişkin Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı Tüm olumsuz unsurlara rağmen Türkiye’nin Çin ile yürüyeceği her iki ülkenin menfaatlerine uygun politikaların var olduğunu biliyor ve bu anlaşmanın da bu amaca hizmet edeceğine olan inancımızı ifade ediyoruz 12 Ocak 2012Detay İçin TıklayınızGündem Dışı Konuşma: Türk Silahlı Kuvvetlerindeki sivil memurların durumu Silahlı Kuvvetler içerisindeki sivil memurlar, onurlu, medeni bir çalışma ortamında askerî personel ile birlikte çalışmak ve hak ettikleri düzeyli yaşamı sağlayan özlük haklarına kavuşmak istemektedirler 04 Ocak 2012Detay İçin Tıklayınız Atı alan sınırlarımızın dışında almıştır soluğu Artık yeni bir Türk Telekom, yeni bir PETKİM kurmak, ekonominin aktörlerini millileştirmek hiç de kolay değildir. Atı alan Üsküdar’ı geçmiştir, ne Üsküdar’ı, sınırlarımızın dışında almıştır soluğu. 18 Aralık 2011Detay İçin TıklayınızTBMM, Sayıştay, YDK Bütçeleri Meclisin kanun hükmünde kararnamelerle devre dışı bırakılması bir sistem krizine yol açma riskini içinde barındırmaktadır. Bir taraftan Mecliste uzlaşma çağrıları yapan AKP, öte taraftan ikiyüzlü bir tavır sergileyerek muhalefeti devre dışı bırakmak iç 09 Aralık 2011Detay İçin TıklayınızTBMM,Sayıştay ve Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurumu Bütçeleri Temsili demokrasinin kalbi, milli iradenin tecelligahı meclistir. Bu temsilin yüksek bir oranda gerçekleşmesi ve meclisin yasama ve denetim işlevlerinin etkin ve sorunsuz bir şekilde yürütülmesi, kalbi sağlam bir bünyeye delalettir. 09 Aralık 2011Detay İçin Tıklayınız |